MooSee

adını duvarlara kazınmış görünce, dayanamadım, en başta paylaştım... amerikan duvarlarında hem de... öyle dünyanın 5 para etmez uyduruk kaydırık geri kalanından değil, amerikadan...

sanal alemde “moosee” olarak bilinir… dünyada bir çok moosee mevcuttur ama kendisi türk versiyonudur… “moosee türkiye” yani… moosee olarak tanıyanlarını toplasanız 10'u geçmez… seveni ise 3'ü geçmez… bu umrunda değildir çünkü sevilmemenin en büyük erdemlerden biri olduğunu düşünür… herkes tarafından çok sevilen kişilere de gıcıktır...

bakmayın burada moosee filan diye anlatıldığına, zerre kadar bir bok değildir... sanal alemde moosee olarak bilinir tanınır denmesi filan latifedir, hatta okuyanla dalga geçmenin dik alasıdır... zaten buraya girip okuyanları toplasak 3-5 tir, onlar da an itibarıyle terketmişlerdir burayı çünkü az önce "bok" yazdım:)... çok ayıp de mi? kıyamam! sizi o guuugıl hazretleri mi tuttu da getirdi buraya:)... ne yazdınız da getirdi? çok merak ettim valla...

ya ben şimdi 2021 yılındayım, tabii siz de... burayı ben aslında 2007 yılında yazmıştım... "dur bi bakayım neler varmış burada" derken, yazdıklarım ilgimi çekti:)).. burayı girip okuyanları toplasak 3-5 tir demişim!... yahu blogta en çok burası okunmuş😳 inanamadım!... 57 bin kişi okumuş😨 hem şoktayım, hem de çok utandım...

italikleri 2021 yılında ilave ediyorum... madem bunları okuyacak kadar manyaksınız, benden günah gitti...

google demişken; eskiden, bayaaaaa bi eskiden, iblisi çağırmak için guuugıl guuugıl denirmiş... töbe estağfirullah... neyin nereden geldiğini bilin yani... neyin ne amaca hizmet edebileceğini de...

es kaza biraz bir şeyler tıngırdatıp, üstüne üstlük, kalkıp da bunları bir de utanmadan cümle alemle paylaşan bir gerzeğin yaşam alanına getirmiş sizi google yandex filan, hala daha okuyorsanız ve kalkıp da müzik diye yaptığı şeyleri dinliyorsanız pes yani...valla dinlemişler😁 bereket bir kaç yıl sonra paylaşımdan kaldırmıştı... paylaşımdan kaldırmasının sebebi ise; bir şarkıcıya albüm yapması için vermişti... bol hit alan bir albüm oldu...

hehe bizim millet böyle deyince inadına dinler de o yüzden şeyttiriyorum:)... her tevazu, mütevazılıktan kaynaklanmaz, unutmayın... böyle yazınca da algı ile oynanır ve okuyan "lan bu herif gerçekten boktan mı yoksa tevazu gösteren bir müzik dehası mı ki" arasından gidip gelir... bu arada; 2045 yılına kadar algılarınızla oynanmasına sakın müsaade etmeyin... en azından 2030 yılına kadar... ters gelirsiniz, benden söylemesi...

yapmaya çalıştığı müzik deneyseldir… yani experimental denenden… deneysel müzik yapmak çok avantajlıdır… çünkü ne yapsanız gider… kakalaması daha kolaydır… baktınız müzik boktan oldu “e deniyoruz abi, deneye deneye bulacağız” deme şansınız her zaman vardır… deneysel takılan adama da zaten kızılamaz… en fazla “eh, denemiş ama olmamış” derler…

amatörlüğü çok seviyor… işin içine para girince püsürükten şeylerin müzik diye kakalandığını fark ettiği günden beri (6 yaş) amatörlüğü sevmiştir… fark etmesi çok kısa sürdüğü için, bir türlü fark edemeyenlere anlamsızca bakmaktadır...

hiç bir işe yaramayan müzik hayatının henüz bir ceninken başladığını düşünür… gönül yazar gibi 1.5 yaşına kadar sabredememiştir… makamlı ve usullü ağladığı, gaz çıkarışının kayda alınıp, arşivlendiği söylenir…

atmasyonu sever… sallar geçer yani… müzik doğaçlamadır onun için… doğaçlamayı da beceremez ama ille de doğaçlar… yahu, önüne nota koysan çalamaz ki zaten geri zekalı, ne yapacak başka? sonra da adı doğaçlama oluyor!... pes yani... atmasyon dediğinde “ooolum ona improvizasyon denir, atmasyon denmez” diyenleri ısırası gelir…

müziği çok seviyor olmasına rağmen konservatuvara gitmeyi hiç düşünmemiştir… alırlarsa, emekli olunca inşallah... kesin alırlar, bekle... müzisyen sıkıntısı var çünkü, alıp, sanatımızı kurtaracaklar:)... flüt çalarken, ayağını yere vurmadı diye “1″ veren müzik öğretmeni, kendisine zorla blok flüt çaldırmak için uğraşacağına, konservatuvar denen şeyden bahsetmiş olsaydı, belki giderdi... amma içerlemiş be! valla bi an acıdı kendisine

yok, yazacağım bunu, ibreti alem için... pisikolog öyle dedi, dök içini, travmanı at dedi... bu bloğu açmamın tek nedeni de bu... şimdi şöyle oldu; ben aşmışım olayı aslında ve flütle living in the past vs çalıyorum, sınıfın geri kalanı süt içtim dilim yandı kıvamında bile değil... öğretmen; 6lar, 7ler filan dağıta dağıta bana kadar geldi... ben havalı havalı çaldım, kasıla kasıla... öğretmen "1" dedi... bana! benim gibi dehaya!!... geleceğin mozartına!!!... neymiş? ayağımı yere vurup, tempo tutmam gerekiyormuş... metronomu kendinden menkul müzisyen olacakmışım ama ayağımı yere vurmamışım... adam, gözümün önünde resmen "1" yazdı!... iyi de ian anderson sahnede her şeyi yapıyor, ağaç duruşu yapıyor, bir tek ayağını yere lap lap vurmuyor!... 1 mi vereceksin adama? töbe töbe... o günden beri, sahnedeki her sanatçının mutlaka bakarım ayaklarına... ayağını vurmuyorsa yere, çarpar kapıyı, çıkar giderim salondan...

gitmeye kalksa kesinlikle kazanamazdı zaten konservatuvarı… kazansa bu sefer okuyamazdı… notalara filan alışamamıştır bir türlü… “ne o öyle! içi boş yada dolu bir yuvarlak, ucunda tek yada bir kaç kuyruk! bir de 5-6 adedini bir araya getirip yukarıdan bağlayıp 5 tane çizginin orasına burasına yerleştirince müzik mi olacak yav” der durur… koskoca müzik nasıl olur da bir kaç notaya hapsedilebilir anlamış değildir… gemilerin denizde, uçakların havada durmasına bir türlü akıl erdiremediği gibi, müziğin notalarla yapılabileceğine de bir türlü akıl erdirememektedir… kendisine göre; nota denen şey, sadece bestecinin müzisyene derdini anlatma yoludur... yani der ki "bak arkadaş, buna göre çalacaksın"... ama bach ve paganini bile bu işi notalarla yaptılarsa vardır bir bildikleri demekte ve bu konuda çok da fazla kafa yormamaktadır… yav işte öküzün tekidir moosee özetle... sağa sola çamur atar durmadan... beceriksizliğini asla kabul etmeyip, becerikliye atar çamuru... kulağınıza küpe olsun... niteliksiz insanlar; ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler, niteliklerini abartma eğilimindedirler, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler, eğer nitelikleri belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar... böyle diyor dunning-kruger... onlar diyorlar valla, benden böyle bir cümle nasıl çıksın..

eğitime de inanmaz bu moosee zaten… eğitime inanmadığını duyan bir grup insan kendisini aforoz edebilir ama yine de ısrarlıdır bu konuda… eğitim ayrıdır, öğretim ayrıdır diyecek olmayı düşünse de son anda susmayı tercih eder… inanırdı aslında ama artık inanmamaya başlamıştır çünkü eğitimli insanların sürekli ezildiklerini görür hep… eğitimsiz olmak passiflora içmiş olmak ile aynı şeydir kendisine göre… “eğitilmiş efendi adam kırmızı ışıkta durmuş beklerken, arkadaki eğitimsiz gelip eğitilmiş kişinin beynini dağıtabilir” düşüncesinden bir türlü kurtulamamıştır… böyle bir günahın vebalini kaldıramaz…

bakın, bu kısım çok önemli çünkü 20 yılda ne hale gelmiş moosee görün.. hayat işte..

şimdi tamamen tersini düşünüyor moosee... bazı konularda ciddi gerilemeler kaydetmiş durumda... eğitim açısından değil ama okumuşluk açısından tam tersini düşünüyor... bol öğrenimli ve diplomalı, çok kitap okuyan, aydın ve elit sınıftan kendinizi koruyun diyor bu aralar...

neyse; ciddi konulara dönelim... napayım, buraya kadar okuyan varsa, ayıp olmasın bari... hakikaten varsa, tanımak isterim, kulu kölesi bile olurum... farkında değil misiniz? durmadan zırvalıyorum...

azcık farkındalık lazım size...


şu moosee denen herif, hayvanları çok sever… insanlardan nefret eder denilebilir… denilebilir denmesinin sebebi bazı insanları seviyor olmasıdır… daha doğrusu tek tek birey olarak insanları sever tabii… çocukları da sever… çocuklar büyüyünce insan oluyorlar kendisine göre… en çok sevdiği hayvan da eşşektir… nüfus cüzdanında bile eşşek resmi olduğu rivayet edilir…klavyesinin tuşlarının da nal gibi olduğu söylenir…

ağustos böceği olmak istemişti ama kabul etmediler… ille insan olacaksın dediler… kıçına tekmeyi yapıştırıp dünyaya attılar… çok tembeldir… hiç bir şey yapmaz… ne yapıyorsun? diye sorulduğunda “hiiiç” der… kendisi için “ohooooo” olan, bir başkası için “hiç”; kendisi için “hiç” olanın da başkası için “ohooo” olduğunu düşünür… bu sebeple “hiiiiç” demek daha doğrudur… diyelim ki size soruyorlar: “kimsin?”… siz de diyorsunuz ki “ben falancataş semtinin pişmanca sokağında yaşayan bilmemnezadelerin torunu ikszadeyim” … bence bu “hiiiiç” tir...

küçükken, picasso'ya annesi öğüt verirmiş hep ve dermiş ki: “asker olacaksan mareşal, din adamı olacaksan papa olacaksın”… ne manyakmış annesi picassonun... öyle bir anadan doğup da picasso olabilmek de ilginç ama o sadece picasso olmuş… yani milyarlaca dünyalı için sonuçta kocaman bir “hiç”… göreceli olarak, sadece bir kaç kişi için "ooooooo!" sonuçta yani... alt tarafı ressam...

komutan sorar: meslek?

picasso: ressamım komtanım..

komutan: oooooooo! çok iyi, şu duvar boyanacak!...

özetle, tıpkı 6-8 milyar dünyalı (tahminlerin arasında 2 milyar var!) gibi kendisi de bir hiçtir… ve tıpkı onlar gibi hiç bir şey yapmamaktadır aslında… sadece bunu telaffuz edebilmektedir açık yüreklilikle… yani kendisini kandırmakla meşgul olmayanlardandır moosee!… [o öyle sansın bırakın, avutsun kendisini garip]... şizofren değildi bu herif ama bu yazı bitene kadar kesin olacak:D

dünyanın en muhteşem insanlarının adının önünde hiç bir ünvanlarının olmadığını fark ettiğinde, ilk aydınlanmasını yaşamıştı... aynştayn mesela... tüm dünya aynştayn der geçer... hiç kendisine prof. dr. albırt aynştayn dendiğine tanık oldunuz mu?... sanki evin en ufak veledi bütün dünya için.. ama aynştayn işte sonuçta...

bir önceki yaşantısında büyük işler yaptığını ve şimdi dinlenmek için geldiğini düşünür… çoğu kişi gibi önceki yaşantısında prens yada firavun filan değildi… insanlar o kadar tuhaf yaratıklar ki; bu dünyada kendilerini çok matah bir bok zannettikleri yetmiyormuş gibi, önceki yaşamları da parselliyorlar... yahu birazını da bize bırakın da, bari hiç olmazsa eski yaşamlarımızla azcık hava atalım kraldık filan diyelim... yooo olmaz; orada da onlar en matah olacaklar ille de... garibansan, zerre şansın yok...

noel babanın en cefakar geyiklerinden biri idi eski yaşantısında… bu sebeple moosee dir…

[hala mı okuyosunuz?... yok ben valla endişelenmeye başladım sizin için]

beceriksizdir… bir türlü beceremez… noel baba da çok çekmiştir kendisinden…

iyi insan sayılır [ne büyük hakaret!]… daha doğrusu hafiften eğitimli bir aptal denebilir… iyi kalpli insanların salak yerine konduğu bir dünyada yaşamaktadır... iyi insanların ne kendilerine, ne de başkalarına zerre kadar faydaları dokunmadığını da düşünür...

düşünmüyor artık, biliyor😏

hippydir… ama bitli değildir... bu hipiler, çok ileri gittiler vakti zamanında!... yok barışmış, yok sevişmiş!... terbiyesiz herifler... az kalsın kalkıp dünyayı değiştireceklerdi!... yok öyle yağma!... kaç yıl sürdü o dünyayı bozmak? haberiniz var mı sizin?... kolay mı lan bi sürü bomba icat et, bi sürü insanı öldür, uçaklar, denizaltılar, envayi çeşit gazlar filan... yedirirler mi 3-5 zibidiye? bitli hipi dediler geçtiler... hipinin biti oradan gelir... sonra da dalga geçtiler tabii: "ay sizi bu çamurda sevişen bitliler mi kurtaracak! ehe ehe ehe:)"... e haklılar tabii... hippiler yuttu zokayı...

savaşma, barış.. itişip kakışma, seviş.. dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey.. vs vs vs... bu kadar derin ve olması gereken ne varsa, onu anlatayım derken, kendini çamurda yuvarlanan ayyaş ve keş haline getirirsen, olacağı bu... tıpkı atatürkçülüğün "içkimi içerim, kürtajımı olurum, zeybek oynayıp mavi gözlümü bekler dururum" kıvamına sokulmuş olması gibi...

hippy olmak için ille de bitlenmenin şart olmadığını düşünür moosee… nasıl aborijin olmak için avustralyada yaşayıp, ağaca tünemek gerekmiyorsa, çingene olmak için de gırnata çalmak zorunlu değildir der… uzaylı olmak için marsta mı yaşamak lazımdır da der… marsta yaşayan uzaylı da, dünyada yaşayan değil mi?... gerzek olmak için dünyada yaşıyor olmak yeterli aslında... carlos santananın “ben bir hippiyim ama sadece beynim hippi, dış görünüşüm değil” demiş olması istanbul konseri öncesi, moosee yi çok sevindirmiştir…

onu der bunu der ama dinleyeni de yoktur pek… haklı çıkmama durumunda sevinecektir… sevinmişliği de yok değildir… hayatı boyunca 1 kere bile haklı çıkmamış insanların da kendilerini sürekli haklı görüyor olmalarını can sıkıcı bulur...

sözlerden çok sesleri ve renkleri sever… sözler silinir ama sesler ve renkler kalır… her rengi sever… ama her sesi sevmez… her insanın ayrı bir renk olduğu konusunda inatçı olmasına rağmen çok az renkli insan görmüştür

dünyadaki tek ayaklı solucan formudur moosee... eziktir ve büzüktür... itilmiş, ötelenmiştir... bu sebeple; bütün gün sosyal medyada paylaşımlar yapar ve dünya üstü muhteşem bir varlık olduğunu göstermeye çalışır... çok sorunlu, zayıf, karaktersiz, kişiliği oturmamış bir tiptir moosee...

inatçıdır nedense… yap denileni yapmaz… yapma denileni de yapmaz… dedik ya tembeldir diye...

Yorumlar

  1. Deneysel takılıyoz abi :D haha gzl yazı teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. Kayıtlarınızın bazıları oldukça kötü ama yazınızda da açıklamışsınız sebebini.. Parçaların çoğu çok güzel! Gerçekten Karanfiller, Intro to Entrance, yulunga doğaçlaması ve Vuelo harika parçalar. Başka sayfalarınızdada dinlemiştim çok beğenmiştiö. PC ile yaptığınız parçalar da çok dikkat çekici sizden kısa loop lar istesek? Öyle bir çalışmanız var mı? Özelden de bağlatıya geçebiliriz.

    YanıtlaSil
  3. Aliye Maliye3 Ocak 2015 02:11

    Aahhaaaahaaa :) Harikasın dostum. Müziklerin süper, yazı süper. Sevdim seni Çocuk :)

    YanıtlaSil
  4. "deneysel müzik yapmak çok avantajlıdır… çünkü ne yapsanız gider… kakalaması daha kolaydır… baktınız müzik boktan oldu “e deniyoruz abi, deneye deneye bulacağız” deme şansınız her zaman vardır… deneysel takılan adama da zaten kızılamaz… en fazla “eh, denemiş ama olmamış” derler…"
    HARİKASIN:)))

    Sayfayı Ziyaret Edin http://www.muzikguncesi.com/p/blog-page_15.html#ixzz4f0HS1Imp
    Under Creative Commons License: Attribution Non-Commercial No Derivatives

    YanıtlaSil
  5. Bayıldım ben bu yazıya yaaa:=) devam etseydi ya keşke. Deniyoruz abi bulucazzz :)))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim ^_^ zaten ekleye ekleye böyle bir şey oldu... yine eklerim devam eder :)

      Sil
  6. E etmemiş! 7 yıl olmuş. Gerçi tembelliği baştan kabul etmiş moosee..tek ayaklı solucanımsı tosbaa sanırsam kendileri 🤔

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yok, 3 hörgüçlü deve kendisi🤪😂...

      Sil
    2. Çok seksii 🤪

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar

Popüler Yayınlar