caruso
enrico caruso |
paylaşımlarım içinde en karizmatik sanatçı olduğu konusunda da kendimle hemfikirim... şimdiye kadar diğerleri darılmasınlar ama erkan oğur idi... erkan oğur da darılmasın, yaşamın geçtiği yıllar çok önemli bu konuda... o yıllarda herkes karizmatik idi... herkes daha farklı idi... enrico carusonun 1 adet bile uyduruk fotoğrafı yok... gidin bakın... neden yok? çünkü bir zamanlar fotoğraf çektirmek çok önemliydi... çeken de çekilen de çok özenirdi... şimdiki gibi "masadaki salatayı, birayı yada sevgilini esnerken, geğirirken, dil çıkarırken zırt pırt çek, gönder feyse" gibi aptallıklar yoktu o yıllarda... günlük laf sokuşuma koskoca enrico caruso yu da alet ettim ya... ölsem gam yemem...
enrico caruso sanki atatürk e çok benziyor gibi... şimdi zaten herkesin bildiği caruso yu burada paylaşmanın da bir anlamı yok ama paylaşayım da adet yerini bulsun... caruso deyince büyük bir çoğunluğun aklına luciano pavarotti gelir... ve caruso konusunda pavarottiyi atlamamak gerekir kesinlikle... bu parçayı çok iyi söylüyor... üstelik yeni nesillere ve geniş kitlelere caruso yu öğreten kişi oldu... ben de onun sayesinde şarkıdan ve enrico caruso dan haberdar olanlardandım... pavarotti yorumu her yerde fazlasıyla mevcut... ben bu mükemmel şarkının yaratıcısı olan lucio dalla nın yorumunu paylaşmak istiyorum öncelikle...
sadece ülkemizde değil, bütün dünyada klasik müzik, caz ve opera daha sınırlı bir kitle tarafından dinlenip, takip edilirler... bu ne yazık ki bir gerçek... bütün dünyada da çocuklara gençlere sevdirmek ve tanıtmak için organizasyonlar filan yapılır... kardeşim, sevdirecekseniz eğer, belli eserlerle başlayın şu işe... mesela caruso... je crois entendre encore... moonlight sonata yada ne bileyim, sevimli şeylerle ilgi çekin... çocukları toplayıp, schumann dinlettiriyorlar, o çocuklar bir daha konser salonunun karşı kaldırımından bile geçmiyorlar...
lucio dalla |
1986 yılında yapmış bu parçayı dalla... pavarotti yanında, bocelli ve julio iglesias gibi sanatçılar yorumlamışlar... bir çok cover ı da var carusonun... caruso aslında tenorlar tarafından operatik sesle okunan italyanca bir şarkı... aslında operayla ilgisi yok... ve üstelik bir rockçı tarafından yapılmış... operayla tek ilgisi, enrico carusoya ithaf edilmiş olması dalla tarafından... şarkı da enrico carusoyu anlatıyor zaten...
enrico caruso çok fakir bir ailenin çocuğuymuş... büyük zorluklar içinde büyümüş... kendini yetiştirip, geliştirmiş... enrico caruso nun hayatı genellikle kötü geçmiş... italya opera çevreleri kendisini anlayamamış... dışlanmış, kabul görmemiş... itilip kakılmış desek yeridir... italyan operasında barınamamış özetle... kıymeti amerikada bilinmiş... hep öyle olur zaten, şu beğenmediğimiz amerika biliyor herkesin kıymetini...
bir kaç kadınla ilişkisi olmuş... ada giachetti den 2 oğlu olmuş... çok büyük aşk yaşadığı ada, şoförüyle kaçıp, terketmiş enrico caruso yu... ölümünden çok kısa bir süre önce ise, kendisinden 20 yaş küçük olan dorothy park benjamin ile evlenmiş... ondan da gloria adında bir kızı olmuş...
enrico caruso genelde mutsuz bir hayat sürmüş... sadece son yılları mutlu geçmiş... italyada olduğu zamanlarda da sürekli mutsuzmuş... caruso işte tam bu noktada anlam kazanıyor... parça enrico caruso nun son gecesini anlatıyor... genelde mutsuz geçen koca bir ömrün italya napolide başlayıp, yine napolide sonlanan mutsuz bir hayatın son gecesi...
benim çok beğendiğim iki yorumcu var... biri nana mouskouri ye, diğeri ise lara fabian a ait...burası denizin parladığı ve rüzgarın sert estiği yersurriento körfezinde yaşlı bir terasın üstündebir adam genç bir kızı kucaklıyorve ardından bağırıyor.sonra boğazını temizliyor ve şarkı başlıyor.seni çok seviyorumçok ama çok seviyorum, biliyorsun.bu bir bağ şimdibiliyorsun, damarlardaki kanı eriten.denizin ortasındaki ışıkları gördüamerikadaki akşamları düşündüfakat onlar sadece balıkçı teknelerinin lambalarıve uyanan pervanelerin beyazıydımüzikteki acıyı hissettipiyanonun başından kalktıbir buluttan süzülen ayı görünceölüm daha tatlı geldigenç kızın gözlerini gördüki bu gözler deniz kadar yeşildi.sonra aniden bir damla gözyaşı döküldüve adam boğulduğunu düşündüliriğin gücüher dramanın yalan olduğubiraz makyajla ve taklitlebir başkası olabildiğin yerfakat iki göz sana bakıyoroldukça yakın ve gerçeksana bütün kelimeleri unutturuyordüşüncelerini karıştırıyor.ve böylece her şey önemsiz bir hale geliyoramerikada'ki geceler bileve ardına bakıyor, hayatını görüyorsunpervanelerin uyanışı gibiah evet, hayat bitiyorfakat o artık bunu daha fazla düşünmüyorzaten kendini oldukça mutlu hissediyorve tekrar şarkısını söylemeye başlıyor.seni çok seviyorumçok ama çok seviyorum, biliyorsunbu bir bağ artıkbiliyorsun, damarlardaki kanı eriten.http://www.akormerkezi.com
lucio dalla; enrico carusonun bu sözleri ölmeden önceki son gece "genç bir kızın gözlerine bakarak" söylediğini belirtiyor sadece... tabii gerçekte değil, dallanın kafasında... bu genç kız ya evlendiği kız olan dorothy park benjamin yada ondan olan kızı gloria... şarkıda geçen seni seviyorum ifadesinin italyancası çocuklara da söylenebilen cinsten bir ifade... ti voglio bene diyor çünkü... ti amo demiyor...
ölmeden önceki son gece, enrico caruso kaldığı otelden çıkıyor... şarkıya göre terasa, rivayete göre ise kayaların üzerine... ve bu sözleri söylüyor şarkı olarak... kaldığı otel napoli yakınlarındaki sorrento koyu... enrico carusonun acıklı ve bir o kadar da muhteşem sesini duyan balıkçılar işlerini bırakırlar ve onu dinlerler... şarkıda bu anlatılıyor ve o gece çok ışıltılı ama bir o kadar da mutsuz bir hayatın son gecesidir...
napoli... enrico... dalla... daha ne olsun, sonuç ortada... italyanca bilmeye de gerek kalmıyor... bu şarkı dinleyeni darmadağın etmeye yetiyor... dinledikçe dinleyesi geliyor insanın...
dinleyesi geliyor dedim ama "yaşanarak söylenen cinsini" tabii... ferhat göçer, özcan deniz, fatih erkoç gibi şarkıcılar da söylemişler... "bu şarkı çok ünlü, ben de söyleyeyim" gibi değil de, "söylerken yaşayayım" gibi olduğunda güzel oluyor... aşağıdaki yaşayarak söyleyen maria cristina craciun yorumu mesela "bir daha söylese de dinlesek" dedirtebiliyor...
caruso paylaşımını enrico caruso ile bitirelim... 1904 kaydı... una furtiva lagrima... furtiva yı tam bilmiyorum ama galiba bir sinsi gözyaşı... çoğu gözyaşı gibi...
sayfasında gördüğüm bir alıntıyı da eklemek zorundayım çünkü çok anlamlı bir söz... bir italyan gencin youtube da yaptığı bir yorum: "diğer tenorları dinlemeye çalışıyorum, hepsi de gerçekten okudukları şarkıyı hissediyorlar... ama enrico caruso çok farklı, o şarkıyı size hissettiriyor..."
hayatı çok mutsuz geçmiş olabilir ama 1921 yılında ölen bir sanatçı bugün genç bir insana bu sözü söylettirebiliyorsa eğer, değer o mutsuz geçen ömre...
son bir caruso ile bitireyim artık... neal schon'dan bir caruso...
Yorumlar
Yorum Gönder