mircan kaya
mircan kaya |
çok önemli bir isim mircan kaya... çok farklı çalışmalara imza atan bir müzisyen ve bir yazar... ve blog yazarı... ve besteci... film müziği bestecisi, vokalist, inşaat mühendisi, deprem mühendisi, araştırmacı, prodüktör... tam sanatçı, her yönüyle... farklı kültürleri, dilleri ve ezgileri bir arada yoğuran bir sanatçı... eminim, benim henüz bilmediğim daha bir çok mahareti de vardır...
yıldız teknik üniversitesi inşaat mühendisliği mezunu... boğaziçi üniversitesi deprem mühendisliğinden de master diploması var... jeofizik olmuyor mu? farklı herhalde... bence daha az önemli kısmını baştan yazayım dedim:)... mühendislik kısmını kendisi nasıl geçti bilmiyorum ama ben hızlıca geçiverdim:)... zar zor oku, herifin biri çıksın, 2 cümlede geçiversin... ne yapayım, müzik dayatıyoruz sadece:)...
hastası olduğum bir küçük gelin paylaşayım... chuta nusa... outim albümünden...
gürcü-laz-türk harmanı bir kültürü batıyla bütünleştiren ve bunu hiç de çaktırmadan ustaca yapan bir sanatçı mircan... müzikle doğup büyümüş bir isim... çok küçük yaşta başlamış şarkı söylemeye, 12 yaşındayken de gitar çalmaya başlamış... ilk albümü bizim ninniler ile yola koyulmuş, sonrasında sırayla kül, sala, numinosum, outim, elixir, nanni, minor ve insula gelmiş... hepsi de çok ilginç ve çok güzel albümler... albümlerinin prodüktörlüğünü de kendisi yapıyor ve türk, ingiliz ve avustralyalı müzisyenlerle çalışmış genel olarak... müzikler de tamamen kendisine ait... müziğinde yerel kültürleri, dilleri ve gelenekleri buluyorsunuz... mazlum neredeyse, mircan da orada... müziği kategorize edip, etiketlemeye çalışan biri olmadım hiç ama dünya müziği, folk yada etnik caz denebilir mircan kayanın müziğine... hiç sevmediğim kavramlardır şu dünya müziği, etnik vs vs vs... afrikalı, orta doğulu, uzak doğulu yapınca dünya müziği yada etnik! ingiliz yapınca ne?... endüstri:)... üçüncü dünyadan olunca etnik! birinciden olunca? ... etnik müziğin babaları caz ve blues neden etnik değiller?... neyse yahu konu bu değil:)...
müziği evrensel bulan biri oldum hep coğrafya ve zaman ötesinde ama şimdi burada blog yazarken herkesin anlayacağı dilde yazmak da gerekiyor... en yaygın ifade şekli ile dünya müziği deyip geçeyim en iyisi... mircan kayanın müziğini alıp da tek bir yere koymak kesinlikle mümkün değil ve çok yanlış olur... müziği bir yerlere ait kesinlikle ama hiç bir şeye ait değil...
ben doğal olarak çok beğenerek sürekli dinlediğim parçaları paylaşıyorum, mircanın farklı çalışmaları çok farklı müzik zevklerine hitap edebilecek renklilikte...ninniler, türküler, caz, füzyon, etnik, anonim, türkçe, ingilizce, megrelce, lazca... ne ararsanız var... ben sala albümünün hastası olduğum için, sala paylaşmadan duramam, paylaşayım da içim rahatlasın:)... sala, aşağıdaki videoda yazdığı gibi aslında ve bizde ölülerin ardından okunan sala oluyor... daha önceki yazımda da aynı albümden ela yı paylaşmıştım, en tepedeki linkten gidip onu da dinlediniz zaten az önce... de mi?...
gece karanlık çekirge ve sen adlı bir de kitabı var mircan kayanın... anlatımı o kadar güzel ki... anlattıkları da tabii... kitabın kapak tasarımı, yanlış bilmiyorsam ve hatırlamıyorsam, kızına ait... mircan kaya her yönüyle çok farklı bir kişilik... eşi benzeri yok yada varsa ben tanımıyorum... albümleri bile çok farklı... doğal olarak yazdığı kitap da çok farklı... her biri farklı öyküler gibi ama aslında değiller ve birbirine bağlandığında bütünlük kazanıyor... bu kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ederim... çok ilginç, değişik bir yaklaşımla annesi ile muhabbetleri üzerinden annesini anlatıyor... daha doğrusu annesini de anlatmıyor sadece... kadını anlatıyor... mircan kaya, bazı albümlerinde de annesini ve annesinden dinlediklerini anlatıyor...
"(...) Beni ikna ettiler o yavru kediyi kesmem için.kırmızı buğday yorumu da harika mircanın... özellikle crr konser kaydı çok güzel... arp, şirin pancaroğlu, meriç dönük, elişi band ve mircan kaya... şu zenginliğe bakar mısınız!...
Ben de kestim. Kesince herkes alkışladı beni.
Ben çocuktum. Küçücük bir kızdım.
Bana o kediyi neden kestirdiler?
Bu rüyayı ondan gördüm ben. Biliyorum.
Ellerime kedi kanı bulaştı benim."
müzik kadar olmasa da, matematik de çok özel bir yere sahipmiş mircanın hayatında... ben yukarıda hızlıca geçtim ama, belki sürekli belki de bir dönem mesleğini de yapmış ama o konuda kesin bir bilgim yok... kesin bildiğim şey; tanınmak için çabalamasa da, sürekli daha çok tanınan, sürekli daha çok ilgi çeken ve emin adımlarla ilerleyen bir sanatçı olduğu... uluslararası boyutta dikkat çekmeyi başaran ve övgü dolu sözlerle anılan bir isim...
anadolu türküleri yanında gürcüce ve boşnakça seslendirdiği folklorik parçaların da yer aldığı kül albümünden sonra müzikleri kendisine ait olan sala albümünü çıkardı mircan kaya... bu albümün yeri apayrıdır... tabii benim için...
sonrasında numinosum albümü geldi... öncekilerden tamamen farklı... albümdeki parçaların sözleri kendisine ait ama mevlananın sözlerini de kullanmış... ingilterede caz grubu limbo ile kaydettiği ilk albüm... ardından outim de limbo ile kaydedildi... limbo haricinde bu albümde yer alan diğer isimler, ingilterede prodüktörlük yapan osman kent ve jim bar... jim bar, portishead grubunun bas gitarcısı... outim albümü de benim çok sevdiğim bir diğer albümüdür ve once upon a time in mingrelia nın ilk harflerinden oluşur outim... migrelia, gürcistanda doğup büyüdüğü bölgedir mircanın... bu albüm çok ilginçtir... 144 sayfalık bir kitabı var bu albümün ve doğu karadenizde kendi doğduğu köyden hikayeler ve fotoğraflar içerir... kitabı mircan kaya ingilizce, türkçe ve lazca olmak üzere kendisi kaleme almıştır... laz dilini canlı tutma açısından büyük öneme sahip olan bu albümde karadeniz tulumu yerine gayda kullanılmıştır... bu da ilginç... tulumla gaydanın çok fazla benzer olmaları da ilginç...
2006 yılında ucm production isimli bir firma kurmuştur mircan kaya... açılımı uncatalogued music...
mircanın müziği film müziği olmasa bile dinlerken sanki o müziğin filmi de varmış gibi bir algı oluşturuyor... müziğini dinleyip, o müziğe film çekebilirsiniz rahatlıkla... mircanın müziğinde mutlaka eskilerden bir konu yatıyor olmasından zannedersem -ki bu durum da ne kadar iyi bir müzisyen olduğunu gösteriyor-... o kadar iyi aktarıyor ki müziğe yaşadıklarını ve dinlediklerini, o müziği dinleyince neredeyse gözünüzde canlanıyorlar... böyle bir müzisyen film müziği yapınca da doğal olarak hemen dikkatleri çekiveriyor... selim güneş filmi kar beyaz ın müzikleri mircan kayaya aittir ve bu film antalya altın portakal film festivalinde en iyi film müziği ödülünü almıştır... çok ilginç, kar beyaz filminde sala, numinosum ve outim albümünden müzikleri de kullanmıştır gülten akın sözleriyle bestelediği parçalara ek olarak... gülten akın şiirlerini kullandığı elixir albümü de outimden sonra yayınlanan albümüdür... sala ve outim sonrasından gelen elixir de benim hayran kaldığım 3. albümü olmuştur... elixir albümünden en beğendiğim parça olan sarı gelin türküsünü önceki paylaşımımdan dinleyebilirsiniz... burada da inanan için ilahiyi paylaşayım...
elixir sonrasında çıkardığı nanni ise azınlık dillerinden halk şarkılarını içeriyor... 2014 yılında ise minor çıktı... en son albümü ise insula... mircan kayanın içinde yada kafasında bir müzik var ve her albümünde sanki onu arıyor... hemen bulmasa çok iyi olacak... her albümde daha da yakınlaşıyor muhtemelen... insula albümünde de farklı müzisyenlerle çalışmış... hollandalı klarinetçi maarten ornstein, ingiliz piyanist alcyona mick, viyolonselci ivan hussey, ud sanatçısı mehmet polat ve gitarcımız cenk erdoğan...
insula albümü de tıpkı öncekiler gibi... insulaya da film çevrilmeli mutlaka... film müziği bilinen bir şey ama müzik filmi var mıdır? bilmiyorum...bildiğim şu var, mircan kaya kızıyla birlikte bir şarkı söyledi bu albümde... kızı da çok yetenekli bir müzisyen... skaia... hakkında daha sonra paylaşım yaparım... ninnilere bu kadar önem veren ve seven bir annenin kızı olarak, bebekliğinde hiç uyku sorunu çekmemiştir kesinlikle skaia... bu arada tabii ki adı skaia değil... kaia, mircanın da kullandığı soyadı... adını kendisi belirtmemiş, ben de yazmayayım, s de adının ilk harfi... birlikte yine bir ninni seslendirmişler düet olarak; durme durme... bir sefarad ninnisi... bu parçayla bitireyim... şimdilik tabii... mircan kaya, eminim daha çok paylaşım yapacağım bir müzisyen... müzisyen demek de kafi değil, tam bir sanatçı... kültür ve tarih araştırmacısı... o konuda master bile yapmışlığı var ama ben her şeyden bahsedemedim... daha doğrusu, ben aslında önceki paylaşımıma ilaveten yaptığım bu paylaşımda, yani iki paylaşımda da inanmayacaksınız belki ama aslında çok az şeyden bahsettim!... mircan kaya gerçek bir derya... çok fazla şeyi atladım çünkü sonuçta burası bir blog... mesleğine ek olarak aldığı eğitimlerle, yaptığı master (yüksek lisans) çalışmalarıyla, besteciliği ve söz yazarlığı ile, film müzisyenliğiyle, blog ve kitap yazarlığıyla ve özellikle kültürlere sahip çıkışı ve sahip çıkmanın ötesinde, o kültürler için yaptığı ve yapacağı somut çalışmalarıyla; mircan kaya çok çok farklı ve önemli bir sanatçı ve araştırmacı kişilik...
ekleme/24 aralık 2017
bu paylaşımı tamamladıktan kısa bir süre sonra yeni albüm haberleri dolanmaya başlamıştı... nihayet doğrulandı resmi olarak... 2018 in ilk saatlerinden itibaren dijital müzik platformlarından dinlenebilecek bu albüm... mircan kaya ve merih aşkın albümü kırmızı gül; basit, yalın, samimi ve sıcacıkmış... buram buram anadolu kokan, geleneksel değerlere sahip çıkan bir albümmüş... şimdilik bu kadar ipucu verilmiş... ben de şimdilik sadece şu kadarını yazabilirim: hayran kalacağım bir albümün ayak sesleri gibi çünkü bu iki isimden, yani mircan ve merih aşkından vasat bir çalışma çıkması mümkün değil...
kırmızı gül - mircan & merih aşkın |
Yorumlar
Yorum Gönder