gnossienne

source: martha graham center of contemporary dance www.marthagraham.org
Photograph by Soichi Sunami

gnossienne denince akla önce yaratıcısı erik satie geliyor doğal olarak ama onun dışında akla hayale gelebilecek her şey de geliyor ruh durumuna göre... özellikle o büyük üne sahip olan gnossienne no 1 dinlerken ben parçayı her seferinde başka başka hissediyorum... bu eserin aslında hiç bir şekilde eğlenceli, neşeli vb filan olması mümkün değil gibi çünkü doğaya aykırı ama bana komik ve neşeli geldiği bile oldu!... yorumu dinleyenin ruh durumuna  bırakabilen bir eser...

önce şu yukarıdaki fotodan bahsedeyim, koreografisi amerikalı efsane kadın dansçı martha graham a ait 1926 nisanında prömiyeri yapılan dans gösterisinden... fotoğraf 1927 yılına ait ve gnossienne dans performansından bir enstantane... martha graham, 1991 yılında 97 yaşında öldü... amerikanın en eski dans kumpanyasının kurucusu ve ölene kadar da koreografilerini sürdürmüş... gnossienne ise martha grahamın ilk bağımsız dans gösterisi...

eric alfred leslie satie

asıl adı eric alfred leslie satie olan ve adını daha sonra erik olarak değiştiren erik satie her yönüyle ilginç bir sanatçı... normandiya doğumlu... kilisede org çalarak başlamış müziğe, konservatuvara devam etmiş 8 yıl!... başarılı olamamış! ve tepesi atmış, orduya yazılmış... önemli bir akciğer hastalığı geçirdiği için ordudan da atılmış... 1866-1925 yılları arasında yaşamış avangart bir besteci ve piyanist... çağının ilerisinde bir çok akıma öncülük etmiş denebilir... minimalizm ve sürrealizm gibi... sürrealist akım içinde yaşamış ama verdiği önemli eserler bu akımın oldukça öncesinde yazılmış...

tıpkı eserleri gibi kendisi de oldukça uç noktalar arasında gidip gelen bir sanatçı... yani "erik satie şudur!" demek oldukça güç, "gnossienler yada gymnopedieler şudur" demek ise daha da güç... konservatuvar öğretmeni tarafından yerden yere vurulmuş, bırakın iyi ve önemli bir besteci ve piyanist olarak kabul edilmeyi, çoğu çevrelerce besteci olarak bile kabul görmemiş! ama içinde bulunduğumuz çağda ortalığı kasıp kavuruyor resmen!...

ben önce en popüler ve gnossienne olduğu net biçimde bilinen 1, 2 ve 3. eserleri hemen orijinal hali ile paylaşayım... sonraki süreçte en çok yorumlanan eser ise gnossienne no 1... bu üç bölüme daha sonra 4 adet daha eklendi ve yediye kadar gidiyor, sonra onu da yazarım...


bakar mısınız özellikle şu gnossienne no 1 in muhteşemliğine... muhteşem eserler ya aşırı kompleks oluyorlar yada aşırı basit ve minimal... tabii minimalizm akımı ile erik satie arasında onlarca yıllık fark var, onu da belirteyim... çağının ilerisinde demek ne kadar doğru olur bilmiyorum ama çağından çok farklı demek kesinlikle doğru olur... yukarıda da belirttiğim gibi, aslında bu eserlerin orijinal adı trois gnossiennes (1890) yani üç gnossienne... tıpkı trois gymnopedies (1888) ve trois sarabandes (1887) gibi, bu eserler de dansa uygun eserler...

daha önce de ifade ettiğim gibi, erik satie her haliyle çok farklı bir besteci... mizahi yönü çok güçlü, eserlerinin adları özellikle yaşadığı döneme hiç uymayacak derecede komik, saçma ve anlamsız ama çoğu eseri de insanın resmen içini titretiyor... gnossienne no 1 gibi...

ben en beğendiğim ve gnossienne ruhuna en yakın bulduğum yorumu paylaşayım... erkan oğurun dönmez yol albümünden... gnossienne no 1 de parça ara ara tıkanır, siz de tıkanırsınız, parça bitiyor zannedersiniz ama devam eder... en sonunda yine tıkandı zannederken, biter... erkan oğur bu hissi o kadar iyi yakalayıp aktarmış ki... mommo kız kardeşim filminde de erkan oğur bu parçayı sadece perdesiz gitar ve piyano ile seslendirmiştir... filmin fragmanında da bu parça kullanılmıştır ve o yorum daha da tıkayıcı ve iç parçalayıcıdır... erkan oğur, yazı tura filminde de gnossienne no 3 ü kullanmıştır ve yine onun yorumuyla harika bir iş çıkmıştır... erkan oğur büyük adam... satieden çok daha büyük kesinlikle (bence tabii, yoruma açık bir konu sonuçta)... erkan usta'yı okumuşken, fuad okunmadan geçilmez...

 

"gnosis" antik yunancada "bilgi" demek... gnostisizm ise dini-felsefik bir kavram ve gnostisizmde gnosis özellikle "gerçek bilgi" anlamında kullanılıyor... insanı doğruya götüren bilgi... farklı bir görüşe göre ise, girit adasındaki minos uygarlığına başkentlik yapmış olan knossos (gnossus) şehrinde geçen theseus ve ariadne nin mitolojik hikayesinden ilham almıştır erik satie... bu hikayeyi merak eden bulup okuyabilir...

gnossienneler de tıpkı gymnopedieler gibi minimalist tarzda bestelenmiş eserler ve yoruma oldukça açıklar... bu sebeple yüzlerce yorumu da mevcut...

1967 yılında fransız besteci robert caby ilk üç esere 4, 5 ve 6 nolu bölümleri de eklemiştir... günümüzde ise toplam 7 gnossienne den bahsediliyor... ölümü sonrasında faklı kişilerce farklı satie eserleri keşfedilmiş ve 4 yeni eser ilk üçe eklenmiştir... satie tarafından isimlendirilen sadece ilk üçüdür... gnossienne no 4 de no 1 kadar olmasa da oldukça popülerdir ve bir çok filmde kullanılmıştır...

ben çok beğendiğim bir diğer yorumu da paylaşayım... steve ve john hackett biraderler çalmışlar...

 

steve hackett flütçü kardeşi john ile birlikte çıkardığı sketches of satie albümünde seçilmiş diğer satie eserleri ile birlikte 1-6 nolu gnossienneleri de yorumlamıştır... flüt ve klasik gitara uyarlanan satie eserlerini içeren bu albüm mutlaka dinlenmesi gereken bir albümdür... 

jacques loussier in erik satie bestelerini yorumladığı gymnopedies gnossiennes albümü de pek bi güzeldir... aklıma gelmişken araya sıkıştırayım...



erik satie eserleri benim bulabildiğim kadarıyla dünyada 169 filmde film müziği (soundtrack) olarak kullanılmış ki büyük ihtimalle bu sayı çok daha fazladır... bu eserler ağırlıklı olarak gymnopedieler ve gnossiennelerdir... bu eserleri günümüze kadar yorumlayan müzisyen sayısını belirleyebilmek ise nerdeyse imkansız gibi... satienin eserlerinde, özellikle gnossiennelerde her türlü duyguyu yakalamak ve insanın içine işletmek mümkün olduğu için, film müziği olarak kullanmak oldukça akıllıca tabii...

hakkında daha sonra paylaşım yaptığım, tarzını ve virtüözitesini çok beğendiğim piyanist ayşegül yörükoğlu'nun yorumunu da buraya eklemek istedim... eserin ruhunu çok iyi yansıtmayı başarmış... bağlantıya giderek hakkında daha detaylı bilgi alırsanız çok sevinirim...



satienin eserlerinde benim genelde algıladığım; çözümü olmayan, iflah olmaz, çıkışı olmayan, takılı kalmış ve bir türlü aşılamayan, ilerleme kaydedilemeyen "şey" dir... bu şey her şey olabilir... ille de derin bir hüzün, üzüntü yada olumsuz olması da gerekmiyor çoğu zaman derin bir hüzün algılanmakla birlikte... yani bana şöyle geliyor; satienin bir büyük bir derdi var ama pek de çabalamıyor üstesinden gelmek için... hatta belki de üstünü örtmek için işin komediye döküyor... tam olarak algıladığım bu... komik adam çünkü... "armut formunda parça" besteleyen adamdan ne beklenir... "fareler için arya" da bestelemiş... "köpek için" de... kendi kilisesini kurmuş ve kilisenin tek müdavimi de kendisiymiş vs vs vs... armut formunda parçayı da ravel kendisine formsuz müzik yapıyor dediği için bestelemiş... ve daha neler neler... 8 ölçülük minicik bestesini tam çalabilmeniz için aynı şeyi 840 kere çalmanız gerekiyor! ve defalarca da canlı çalanlar olmuş... 18 saat sürmüş vs vs vs... yarım yamalak bildiklerimi ve duyduklarımı yazmıyorum... aslında erik satieyi uzun uzun yazmam lazım ama belki başka zaman artık...

satie ve debussy

satie için kendimce şunu söyleyebilirim: bu adam dünyayı ve hayatı pek öyle kafaya takan biri değil... müziği de bence öylesine yapmış geçmiş... yetenek fevkaladenin fevkinde ama galiba biraz tembelmiş... ben erik satieyi teslaya çok benzetirim... vaktinde anlaşılamayanlardan... değer verilmeyenlerden, önemsenmeyenlerden... peki bugün ne oldu?... özetle adam 50-100 yıl sonrasını yaşamış ve büyük ihtimalle bilmeden istemeden geleceğin ilham kaynağı ve öncüsü olmuş... bence gerçek bir dahi ve zannedersem dehasını yaşadığı döneme yansıtamamış...

bir sürü gnossienne no 1 paylaşmışım ama en az onun kadar hayranı olduğum 4 numaralasını es geçmişim... onu paylaşıp bitireyim... tabii bir sürü gnossienne de toplamışlığım var... onları dinlemek için de burayı tıklayın...

Yorumlar

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Bu melodi çok tanıdık geliyordu kimdi adı neydi derken burda buldum kendimi, cok güzel anlatmissiniz satie'yi ve gnossiennelerini, elinize saglik

    YanıtlaSil
  3. MUHTEŞEEEEEEEMMMMMMMM

    YanıtlaSil
  4. Nefis özet...!
    Hem tebrikler hem teşekkürler...😊

    YanıtlaSil
  5. Teşekkürler.. Hayranlıkla okudum..

    YanıtlaSil
  6. MUHTEŞEMMMM TEŞEKKÜR EDERIM.HARIKA BILGILENDIRME OLMUS.

    YanıtlaSil
  7. Gerçekten çok güzel bir bilgilendirme olmuş👍

    YanıtlaSil
  8. Harika, bilgilendirici bir yazı... 👏👏🎶

    YanıtlaSil
  9. Bu nasıl ilgili ve dolu bir paylaşım..Hayran kaldım..En az eser kadar....Tebrik ederim.

    YanıtlaSil
  10. Birçok kişi ile aynı incelemeyi yapıyordum "bu parça nereden tanıdık" ki bu yazı çıktı karşıma. İlk defa bu alanda yazılmış bir yazı okudum çünkü girişte kullandığınız enstantane sağlam yakaladı beni. Erkan Oğur un Mommo şunun dışında aradığım filmin adını bulamasam da harika bir bilgi akışı edindim. Kaleminize sağlık....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim güzel cümleleriniz ve katkınız için.. sinema konusunda çok bilgisizim, umarım bulursunuz aradığınız filmi..

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar

Popüler Yayınlar