müzikte bir deney: anadolu rock
müzikte bir deney, anadolu rock |
gökçe kaan demirkıran tarafından hazırlanan ve yönetilen çok güzel bir belgesel oluyor bu müzikte bir deney, anadolu rock filmi... öncelikle şu yukarıdaki foto hakkında yazayım... pinterestten buldum, kimindir? bilmiyorum, bulamadım... kimindir? derken, paylaşanı yada satmaya çalışanı değil, çizerini kastediyorum...
2006 yılı yapımı, 1 saat 37 dakikalık çok önemli bir belgesel müzikte bir deney, anadolu rock... kadir barış derin tarafından kurgulanmış, cenk demirkıran tarafından da seslendirilmiş... müzikler renan bilek'e ait... filmin koordinatörleri ise; prof. dr. suat gezgin, prof. dr. korkut tuna ve doç. dr. neşe kars...
kültür ve turizm bakanlığı'nın desteğiyle, istanbul üniversitesi iletişim fakültesi stüdyolarında hazırlanan belgeseli, öğrencilik yıllarında hazırlayıp yönetmiş gökçe kaan demirkıran ve istanbul üniversitesi sosyoloji bölümünde öğrenciymiş...
60'lı ve 70'li yıllarda esen anadolu rock fırtınasının tarihini anlatan ve 15 ayda tamamlanan müzikte bir deney, anadolu rock belgesel filminde röportaj yapılan önemli isimler ise; cahit berkay, taner öngür, edip akbayram, cahit oben, aziz azmet, ahmet güvenç, ahmet sayman, ersen, fuat güner, mehmet soyarslan, murat meriç, gökhan aya, münir tireli, güven erkin erkal, izzet öz, kurtuluş kayalı, ali ergur, aslı kayhan, battal odabaş, renan bilek, harun tekin, cenk taner ve nejat yavaşoğulları...
osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde yaşanan batılılaşma hareketlerinin müziğe etkisi ile ortaya çıkan kantodan, artık batılılaşmış olduğumuzda popülerleşen tangoya ve iyicene batılılaşmış olduğumuza kanaat getirdiğimizde hayatımıza giren caza ve nihayet rock müziğe kadar her önemli konu ve isim var bu belgeselde... ben "batılılaşma" denen zırvalığa ciddi biçimde gıcık olduğum için yazıp yazıp, siliyorum sonrasında:)... o yüzden komik oluyor cümleler... neyse ki artık her şeyin yeniden doğululaşmaya başlayacağı döneme giriyor dünya... girdi çoktan ama farkında değiliz...
bu arada; arjantin batıda değil, doğuda... kuzey amerika batıda ama güney amerika doğuda... inceleyin inanmıyorsanız...
anadolu rock, anadolu pop vb gibi isimlerle tanımlanan bu müzik; aslında dönem yada akım olarak tanımlanmalı ve incelenmelidir... belgeselde de ağırlıklı olarak anadolu ezgilerinin rock ile yoğurulmasından bahsediliyor, doğrudur ancak 60'ların sonları ile, 70'li yılların tamamı, hatta 1985 yılına kadar da uzatılabilir, bu dönem bütün dünyada yaşandı... mesela almanya'da krautrock, italya'da italyan progresif doğdu ve gelişti... progresif rock dönemidir aslında... anadolu rock da avrupa'da ilgi gördü... özellikle erkin koray, asia minor ve moğollar ciddi biçimde ilgi gördüler... erkin koray'ı ben yabancı bloglardan öğrendim!:)... komik ama öyle... ilk aklıma gelenler bu isimler oldu, bir çok isim var ama yazmaya kalksam, kesin unuturum bazı isimleri... moğollar academie charles cros büyük ödülünü aldı... bu ödülü moğollardan önce jimi hendrix, sonra da pink floyd almıştır...
o dönemde; ingiliz sömürgesi hindistan da çok revaçta idi... erkin baba dahil olmak üzere, hindistan yollarını aşındırmayan kalmadı neredeyse... sömürge hindistan, gelen batılıların eline sitarı ve tablayı verip göndermeyi başardı ama biz bağlamayı, kemençeyi yada kabak kemaneyi ellerine tutuşturmaktan çok, onların elimize verdiklerine hayranlıktan öldük... john mc laughlin'e sitarı kullandırttılar ama bağlamayı muhtemelen utanıp, göstermemişizdir bile:)... işte bizdeki bitmek tükenmek bilmeyen aşağılık kompleksi tam olarak bu... halbuki, o bağlamayla geldi academie charles cros büyük ödülü... ve yine halbuki; büyük üstad françois rabbath o bağlamayla muhteşem eserler koydu ortaya!...
anadolu rock denen dönemi asla küçümsememek gerekir çünkü dünyada olduğu gibi, ülkemizde de müziğin altın çağıdır... bizde anadolu rock, dünya genelinde progresif müzik denen bu dönem bütün dünyada öldürülmüştür çünkü üretmesi de tüketmesi de zordur... kolaycı dünyaya uymaz... bence 1985 yılında bitmiştir, kimine göre 1979 yılında... bizde sonrasında anadolu rock bitti, normal rock yani sadece batının dayattığı rock kabul gördü... o grupların bazıları için nerede o eski rock grupları? diye sorduğum paylaşımı okursanız sevinirim... sonrasında anadolu rock yeniden gündeme geldi ama artık prog olarak değil, alelade ve sözel ağırlıklı olarak... işin o kısmı bana göre değil... onun öncesinde de sinirlerimi zıp zıp zıplatan ve ne olduğunu hala daha anlayamamış olduğum o tuhaf özgün müzik denen zımbırtı moda olmuştu... tabii nerede o caaanım eski pop müziğimiz dedirten, önüne gelenin yaptığı pop müziğimizin sulu zırtlak hali bugün ne durumda? bugün ne dinleniyor? gibi konulara ise bereket hiç bulaşmamayı başarabiliyorum... dünya gençliği o k-pop denen şeyi dinliyormuş, hiç ilgilenmedim... 70'lerde kaldım açıkçası, tavsiyem; oraya dönüp, orada kalmanız... yada adına klasik denen müzikle ve caz ile kalmanız... asıl tavsiyem ise şu; nerede kalırsanız kalın, beni ilgilendirmez ama endüstrinin dayattığından uzak durun...
belgeselde; ülkemizin siyasi gelgitlerinin, müzik üzerindeki etkileri de çok güzel aktarılmış... ben bu paylaşımları gençler için yapıyorum çünkü herkes kendilerini sürekli kandırıyor... gerçi kabahat gençlerde... kendilerine anlatılan her yalana inanıyorlar... kendiniz araştırıp bilgilensenize, sosyal medyada yazılanlara inanacağınıza... üstelik her türlü bilgi ve belge size sadece birkaç saniye mesafedeyken... bu belgesel gençlere müzik dışında da çok şey anlatıyor... mutlaka ders çalışır, finallere hazırlanır gibi izlenmeli ve irdelenmeli dikkatlice...
Yorumlar
Yorum Gönder