Ana içeriğe atla

ceren & ceylan

ceren & ceylan yılmaz
bu blogda yazdığım yetenekli ve başarılı gençlerle ilgili yazıların hepsini büyük bir keyif alarak yazıyorum, ceylan yılmaz ve ceren yılmaz kardeşleri ise şu anda ekstra bir keyif ile yazıyorum... şimdi neden ceren ve ceylana torpil geçiyorsun diyen olabilir, evet torpil geçiyorum biraz ama sebebi bu gençler değil, aileleri... özellikle babaları prof. dr. süleyman yılmaz için bu torpil... benim anladığım, baba süleyman yılmaz kızlarını müziğe zorla yönlendirmiş... bu "zorla" lafı yanlış anlaşılmasın, despotça değildir tabii... sadece iyice gözlerinin içine sokmuş olabilir müziği o kadar... ceren de ceylan da zaten buna hazırlarmış ve dünden razılarmış... hiç bir aile istekli olmayan çocuğunu zorla hiç bir şey yapamaz sonuçta... hele sanatçı asla yapamaz... ama ne yapar? "ben şunları iteyim müziğe de, bakalım inşallah tutar bu iş" der... tutmuş... çok da iyi olmuş...

gelelim ceylan ve cerene... music for kids tarafından bu sene ağustos ayının başında düzenlenen 9. uluslararası çocuk müzikleri festivali'ne katıldı ceren yılmaz ve ceylan yılmaz... romanyada yaş sarayında 3-5 ağustos tarihlerinde düzenlenen festivalin farklı kategorilerine bir çok ülkeden çocuk müzisyen katıldı... başka katılan var mı ülkemizden bilmiyorum ama ceylan ve ceren de türkiyeden katıldılar yarışmaya... 7 yaşındaki ceren yılmaz, aksaray mehmet timur sarraf ilkokulu öğrencisi... ceylan yılmaz ise 10 yaşında ve aksaray fatih sultan mehmet ortaokulu öğrencisi... kendilerini çalıştıran öğretmenleri ise, şu anda aksaray üniversitesinde görevli olan dr. öğr. üyesi pınar şahin...

videolardan gördüğüm kadarıyla; pek de havalı geçmiş festival... dereceye giren çocukların limuzinle taşınması, kırmızı halılar, röportajlar filan:)... ceren ve ceylan, enstrüman kategorisinde yarıştılar ve ceren birinci, ceylan da ikinci oldu... yarışmada ceren yılmaz yine bir gülnihal isimli eseri kemanla seslendirirken, ceylan yılmaz piyanoyla duydum ki unutmuşsun isimli eseri seslendirdi... ayrı ayrı yarıştılar ama birbirlerine de eşlik ettiler sahnede... kardeş dayanışması...

aşağıda açılış ve kapanış videolarını ekliyorum... yarışmaların yapıldığı 2. gün videosu maalesef yüklenmemiş ve ceylan ve ceren kardeşlerin performanslarını henüz izleyemedik... yada ben bulamadım... toplamda 8-10 saatlik uzun iki video... aşağıdaki ilk videoda 2:02:00 den itibaren izleyebilirsiniz...

bu festivalin tamamı çekilip, aşağıdaki youtube sayfalarında paylaşılmıştı ve ben de burada paylaşmıştım ancak bu videolar kaldırıldı... büyük ihtimalle 5-6 saatlik videoların izlenmesi zor olduğu için yayından kaldırdılar ve düzenleyip, yeniden paylaşacaklar... bu sebeple ben şimdilik yarışmanın youtube adresini paylaşayım... dileyen buradan takip edebilir...

YouTube/MusicForKidsFestival

ceren, süleyman ve ceylan yılmaz
yukarıdaki foto facebook sayfalarından... hoşuma gitti, arakladım... herkese açık paylaşılmış olduğu için paylaşmakta sakınca görmedim... ceren ve ceylan, kahramanları prof. dr. süleyman yılmaz ile yaylada bulabildikleri doğal malzemelerle süsleme sanatı icra ederlerken... süleyman hocamızın içi sanat merakı ile dolu gerçekten...

ceylan ve ceren için çok güzel bir deneyim olmuş bence ve iyi bir adım atmışlar... aldıkları dereceler bir yana, o sahneye çıkmaları, performans sergilemeleri, röportajlara katılmaları vs gerçekten bulunmaz bir nimet... bu başarının devamını diliyorum ve öğretmenlerini, ailelerini ve kendilerini kutluyorum... yukarıda belirtmiştim, anneleri filiz yılmaz'ın da desteği çok büyük ancak baba prof. dr. süleyman yılmaz ile ilgili güzel bir hikayesi yada geçmişi var bu ilk başarının... daha doğrusu süleyman beyin hayat hikayesi önemli... sanata yeteneği ve eğilimi çok yüksek bir kişiymiş süleyman yılmaz... olanakların sınırlı olmaı sebebiyle, sanata bir türlü yönelememiş ve sürekli ertelemek zorunda kalmış... kısa sürede hayata atılabilmesi için 2 yıllık okulda okumasının daha iyi olacağı söylenmiş kendisine -ki ben söylenmiş diyorum ama o dönemlerde bu söyleme işi baskı şeklinde olurdu- ama kendisi gizlice 4 yıllık okulu tercih etmiş...öğretmenlik eğitimi alır ve öğretmen olur... akademik faliyetlere başlar ve master yapar... uzatmayayım, eğitim fakültesinde profesör olur, dekan olur... sanata anca sıra gelir... çocuklarının sanatla ilgilenmesini çok arzu eder... büyük oğlu gitar çalmaya başlar ve hayran hayran izler baba süleyman yılmaz... ceylan ise okuldan önce piyanoyla tanışır... eve hemen piyano alınır, dersler başlar... sonrasında da, en minik aile üyesi ceren kemana başlar...

tam da bu esnada anne ve baba çocuklarının motivasyonunu sağlama amacıyla enstrüman eğitimi almaya başlarlar!... baba piyanoya başlar, anne de kemana... evdeki gürültüyü düşünebiliyor musunuz::)))... piyano neyse de, o kemana başlandığında çıkan sesleri biliyorum ben:))... neyse, aile kısa sürede başlar değişik yerlerde konserler vermeye... yalnız, şunu belirtmekte yarar var, bu kadar kısa sürede ceren ve ceylanı anlarım da, anne babanın konser verecek kadar bu işi öğrenmeleri çok ilginç...

hemen ayrı bir kısa paragraf açayım; demek ki süleyman bey ve filiz hanım vaktinde bu işe başlayabilselermiş, bugün kendilerinden belki de dünya çapından sanatçılarımız olarak bahsedecektik... ceren ve ceylan için de "zaten aileden yetenekliler canım ne olacak" diyecektik::)))... bu yarışmanın aile kategorisi de var, bence önümüzdeki yıl ailece katılsınlar bu yarışmaya...

özetle; ceylan ve ceren kendilerine nasıl bir yol çizerler bilemem ama yetenekli ve çalışkan oldukları kesin... tamamen bu yolda da ilerleyebilirler, çok farklı konularda da... ama çok şanslı oldukları da kesin çünkü "bırakın bütün gün şu mereti tıngırdatmayı da, oturup biraz test çözün" diyen anne babaları da olabilirdi... hatta o ihtimal türkiyede çok fazla yüksek...

bence herkes bıraksın test mest çözmeyi, sanata yönelsin... kafaya koyarsanız, herkesi doktor, mühendis filan yapabilirsiniz ama çatlasanız da patlasanız da sanatçı yapamazsınız... baktınız sanatçı olamayacak, o zaman test filan çözdürün hiç olmazsa...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

gelem gelem (djelem djelem)...

çingene bayrağı "öldüğüm zaman beni ayakta gömün çünkü bütün ömrüm dizlerimin üstünde geçti" "gyelem, gyelem", "jelem, jelem", "dzelem, dzelem", "dželem, dželem", "delem, delem", "djelem, djelem", "celem, celem"... ve daha bir çok benzeri türevi var bu "gelem, gelem" in... farklı çingene (roman) diyalektlerinde birbirine benzeyen ama farklı yazılan bir çok örneğine rastladım... aşağıdaki fotoğrafta bile, bir yanda dzelem yazarken, hemen yanında verilen sözlerde djelem yazılmış... en yaygın olarak kullanılan ise "gelem" olduğu için, ben de o şekilde yazıyorum... çingeneler, çingene kültürü, müziği ve çingene katliamı hakkındaki aşağıdaki yazıları da okuyabilirsiniz   çingeneler   çingene müziği   tüm dünyadaki çingene halklarının ortak marşı oluyor gelem, gelem... insanın içini titreten çok önemli bir çingene şarkısı... zarko jovanovic e ait... çingeneler arasında çok sevildiği içi

çocuğa gitar nasıl alınır?

başlığı atmam çok uzun sürdü!... "çocuğa gitar nasıl alınır" tuhaf geldi... "gitar çocuğa nasıl alınır" daha tuhaf... "nasıl çocuğa gitar alınır" ilginç oldu... "çocuğa nasıl gitar alınır" daha değişik oldu... her neyse işte, yazının bütün bu değişik sorulara yanıt vermesine çalışayım da olsun bitsin... aslında çok zor bir konu hakkında yazacağım çünkü bu sayfaya "çocuğuna gitar almayı düşünen ama bunu nasıl yapması gerektiğini bilmeyen, işin içinden çıkamayan kişiler" arama motorları tarafından zorla getiriliyorlar ama bu sayfada öyle bir konu yoktu... artık olmak üzere... gelen kardeşlerimiz elleri boş dönmesinler diye düşündüm ve bildiğim kadarıyla yazayım dedim... "çocuğa gitar nasıl alınır" ve "gitar çocuğa nasıl alınır" sorularının yanıtı basit ve hemen geçeceğim; cebe bir miktar para konulur ve müzik aletleri satan yerlerden birine gidilip, satın alınır... bunu geçiyorum... "nasıl çocuğa gitar a

mohsen namjoo

az önce tanıştım mohsen namjoo ile ve yine ilk dinlediğim parçasında, hatta daha parça başlar başlamaz "budur" dediklerimden oldu... şu anda henüz 2. parçadayım ve dinlediğim ilk parça ile ikinci parça arasında zerre kadar alaka yok! sevdim bu adamı:)... zannedersem zaman zaman olduğu gibi "çok engin bir derya" ile karşılaştık yine ve zaten ben de bu bloğu boşuna yazmıyorum, öğreneceğiz bakalım ne kadar enginmiş mohsen namjoo ... karşılaştığım ilk bilgiyi -saçma da olsa- hemen vereyim; ülkemizde muhsin namcu diyenler de var!... hatta uzun uzun tartışmalar bile yapılmış bu konuda!... biri diyor sen hatalısın, öbürü diyor; hayır sen yanlışsın... her konuda olduğu gibi, bu konuda bile ciddi bir ayrışma söz konusu... klasik ülkemiz insanı durumu... tamam, gerçek adı doğal olarak farsça ve yazılışı farklı çünkü mohsen namjoo iranlı bir sanatçı... bu konuda bile tartışmaya ne gerek var anlamış değilim... çok mu zor? bakarsın adamın sayfasına, o neyi kabul etmişse, s

gnossienne

source: martha graham center of contemporary dance www.marthagraham.org Photograph by Soichi Sunami gnossienne denince akla önce yaratıcısı erik satie geliyor doğal olarak ama onun dışında akla hayale gelebilecek her şey de geliyor ruh durumuna göre... özellikle o büyük üne sahip olan gnossienne no 1 dinlerken ben parçayı her seferinde başka başka hissediyorum... bu eserin aslında hiç bir şekilde eğlenceli, neşeli vb filan olması mümkün değil gibi çünkü doğaya aykırı ama bana komik ve neşeli geldiği bile oldu!... yorumu dinleyenin ruh durumuna  bırakabilen bir eser... önce şu yukarıdaki fotodan bahsedeyim, koreografisi amerikalı efsane kadın dansçı martha graham a ait 1926 nisanında prömiyeri yapılan dans gösterisinden... fotoğraf 1927 yılına ait ve gnossienne dans performansından bir enstantane... martha graham, 1991 yılında 97 yaşında öldü... amerikanın en eski dans kumpanyasının kurucusu ve ölene kadar da koreografilerini sürdürmüş... gnossienne ise martha grahamın ilk ba

çocuklar müziğe hangi enstrümanla başlamalı?

piyano neden bu paylaşımı yapıyorum? önce onu yazayım... neden olacak, çok soru geliyor... çocuk ve genç sanatçılarımızı paylaştığım için sık sık, doğal olarak bana soran aile çok oluyor bu konuyu ve bazı başka konuları... en çok sorulan sorulardan biri de şu: "bizim çocuk müziğe çok meraklı, hangi enstrümanla başlasın? hangi kursa gönderelim?" kabaca bu soru çok geliyor... tabii devamı da var... bir kaç soruyu da ayrı bir paylaşımla yazarım... daha önce çocuğa gitar nasıl alınır? gibi bir paylaşım yapmıştım, onu okuyan, bu piyano işini de soruyor haliyle... bir çok özel kurs var... enstrüman satan mağazalar var... müzik öğretmenleri vs var ama galiba anladığım kadarıyla aileler verilecek cevabın tarafsız olmasına özen gösteriyorlar... yani doğal olarak işin içinde ticari, parasal, ekonomik vs vs konular olunca, galiba tatmin edici olmuyor... mesela piyano kursu veren bir yere sorduklarında aldıkları cevabın "piyano" olması onları tatmin etmeyebiliyor... beni de e

can özhan ve öğrencileri

can özhan yazıya nasıl başlayacağımı bilemedim... kaç aydır duruyor bu paylaşım taslak olarak ama elbisesini giydirip, paylaşmam lazım... ben normal koşullarda can özhan gibi ünlü ustaları değil de, ünlü birer usta olacak genç sanatçılarımızı yazıyorum... can özhan da genç sanatçı ve 32 yaşında bu aralar ama bloğun konseptinin çok dışında bir sanatçı artık... çok başarılı ve benim hiperaktif sanatçı olarak tanımladığım sanatçılarımızdan can özhan da.. konserler, projeler, ustalık sınıfları, orkestra kurmalar vb bir çok farklı aktivite devam ederken, bir çok da genç kemancı yetiştirdi ve yetiştirmeye devam ediyor... hepsi de çok başarılılar ve aslında her biri ayrı ayrı paylaşımları fazlasıyla hak ediyorlar ama ben bu tip paylaşımlar yapmayı tercih ediyorum.. yani ortada bir proje, orkestra, destek programı vs gibi bir ortak çalışma içinde yer alan genç sanatçılarımızı paylaşma gibi... bu paylaşımın konusu ise; en az sanatçılığı kadar başarılı olduğu öğretmenliği can özhan'ın... v

gordion oda orkestrası

gordion oda orkestrası geçtiğimiz haziran ayında yeni bir orkestramız daha dünyaya geldi.. gordion oda orkestrası .. son yıllarda bu konuda çok güzel kıpırdanmalar var ve yeni orkestralar, korolar, projeler, etkinlikler dikkat çekmeye başladı.. bu yeni ve genç oluşumların bir kısmı maalesef çinliler yarasa çorbası içtikleri için çeşitli şansızlıklara denk geldiler ama ben kaldıkları yerden yollarına devam edeceklerinden eminim... orkestranın en önemli hedefi; genç sanatçılara mesleklerini icra edebilme şansı vermek... sadece orkestracılık anlamında değil, solistlik anlamında da kendilerini gösterebilme yolunu onlara açmak... tabii ki bunu yaparken benim gibileri de barok konserlerle buluşturacaklar... buluşacağız gordion oda orkestrasıyla ancak birlikteliğimizin devamı için sürdürülebilirliğin sağlanması da şart... oldukça fazla sayıda genç sanatçımız gordion bünyesinde bir araya geldiler ve büyük bir heyecanla çalışmalarını sürdürüyorlar.. günümüz şartlarında, mutlaka sponsorlarının o

org

benim hastalık boyutunda bir takıntım vardır bu org konusunda, bir kaç paylaşımımda bahsetmiştim daha önce... ülkemizde "org" olarak adlandırılan çok geniş bir müzik aleti grubu olması ve farklı adlandırılmalara gidilmeden, tamamına org adı verilmesidir bu takıntı... aslında bu takıntımda pek de haklı değilim, biliyorum ama üzerinde tuşları olan, birbiriyle alakasız her türlü cihaza tek bir isim verilip, org denmesini de hep yadırgamışımdır...  keyboardlar & piyanolar  başlıklı eski paylaşıma göz gezdirirseniz anlarsınız bu takıntımı... bu gereksiz takıntımda pek de haklı değilim dememin sebebi ise şu; aslında benim "org" denilip geçilmesini yadırgadığım cihazlar da "org" denen şeyin geliştirilmiş, elektronikleştirilmiş, dijitalleştirilmiş halleri... üstelik türkçe karşılıkları da yok ve tamamına org deyip geçmek de yanlış sayılmaz... benim takıntılı biçimde "gerçek org" dediğim ve hayranı olduğum şey aşağıdaki muhteşem varlık oluyor...

ilham perileri

ilham perileri (müzler) biraz sakat bir konuya dalasım geldi, bakalım işin içinden çıkabilecekmiyim... şu anda çok az bilgim var şu ünlü ilham perileri hakkında... şöyle bir olası kaynaklara da göz gezdireyim dedim, gözüm de korktu ama yıllardır hep ilgimi çeker bu ilham perileri... müzler de deniyor, musalar da... ingilizce muses... hemen her dilde yunanca orijinaline sadık kalınmış... Μοῦσαι (moũsai) ise orijinali oluyor... yunanca tabii... müz kelimesinin kökeni de "men" miş... bana pek bi alakasız geldi ama öyleymiş sonuçta... men kelimesi ise çok fazla ciddi anlamlar taşıyor: akıl, düşünce ve yaratıcılık!... umarım ingilizce insanoğlu denen "men" buradan gelmiyordur ama sanki öyle... bu kadarla da kalmıyor, bu 3 ana kavramın altını dolduran konular çok önemli; bilim, edebiyat ve sanat... konu ağır anlayacağınız... men kelimesinden köken aldığı söylenen müzler ise sanat, bilim ve edebiyat alanında eserler veren insanlara ilham getirmekle görevli periler.

concertgebouworkest'te üç bilkentli

meriç nisan soytutan (viyola), arcan isenkul (viyola), kerem erşahin (fagot) bilkent üniversitesi müzik hazırlık lisesi 11. sınıfta öğrenimlerine devam eden meriç nisan soytutan (viyola), arcan isenkul (viyola) ve kerem erşahin (fagot); c oncertgebouworkest young orkestrası tarafından davet edildiler... daha doğrusu; farklı ülkelerden toplam 73 seçilmiş öğrenci arasına girmeyi başardılar... 4-21 ağustos 2022 tarihleri arasında hollanda'da hem eğitim alacaklar hem de önemli solistlerle konser verecekler... concertgebouworkest ; 130 yılı aşkın bir süredir ara vermeden sesini duyuran, dünyanın en iyi orkestralarından biri olarak kabul ediliyor... concertgebouworkest young ise; adı üstünde, bu orkestranın uluslararası gençlik orkestrası oluyor... üç başarılı genç sanatçımız, bu orkestranın etkinliğine katılacaklar... concertgebouworkest young, avrupa ülkelerinde öğrenim gören 14-17 yaş grubundaki genç sanatçılara önemli bir tecrübe kazandırmayı ve eşitlik ilkesi içinde fırsat yar