Ana içeriğe atla

benyamin sönmez

benyamin sönmez

1983 bremen doğumlu benyamin sönmez... çello eğitimine 14 yaşında başladı, 17 yaşında ulusal çello yarışmasında birinci oldu... bir süre ankara devlet konservatuvarında eğitim gördü, leipzigde düzenlenen uluslararası young concert artists (genç konser sanatçıları) yarışmasında ödül aldı... iş sanatta düzenlenen bbc solistleri dizisinde yer aldı... daha sonra yuri bashmetin desteği ile stuttgart müzik yüksek okulunda ünlü rus çellist natalia gutman ile ilk çalışmalarına başladı... m. rostropovichin düzenlediği uluslararası adam viyolonsel yarışmasında 350 profesyonel çellist arasından ilk beşe girdi... 23 yaşında en iyi boccherini yorumcusu ödülünü kazandı...

bach'tan gubaidulina'ya kadar oldukça geniş bir repertuvarı olan benyamin sönmez'in adı rostropovich, david geringas, frans helmerson, philippe muller, gary hoffman, alexander rudin, karine georgian, colin karr, miklos perenyi ve yo yo ma gibi dev isimlerle aynı çizgide anılıyor...



rostropovich'in "viyolonsel jenerasyonunun başarılı genç temsilcilerinden biri" şeklinde nitelendirdiği sönmez için ünlü strad dergisi de otantik sazla yorumladığı bach suitlerine ayırdığı yazısında kendisinden "içinde bizans renkleri barındıran çok zarif, görkemli bir yorum ve barok zarafetini sonuna kadar tattıran genç türk…" diye bahsetmiştir...

kurucusu olduğu, şef ve solistliğini yaptığı camerata barocco toplulugu ile sürekli konserler vermekte benyamin sönmez, schleswig holstein (almanya), oleg kagan festivali (almanya ve rusya), adam çello festivali (yeni zelanda) ve manchester viyolonsel festivali (ingiltere) gibi çok önemli festivallere davet edilmiştir...

benyamin sönmez (16 ocak 1983 - 1 aralık 2011)

genç bir sanatçımız hakkında paylaşım yaparken, başa gelebilecek en berbat şey gerçekleşti maalesef...

genç ve çizgi üstü müzisyenlerden bir şekilde haberdar olduğumda, araştırıp, inceleyip daha derinden tanımaya çalışmak ve burada paylaşmak hoşuma gidiyor... bu sebeple, benyamin sönmez hakkında da bir şeyler yazıyordum ama yazarken önce bedelli askerlik için yüksek mercilere mektuplar gönderdiğini okudum gazetelerden, sonra da henüz 28 yaşındayken kalp krizi geçirip ebediyete intikal ettiğini öğrendim... üstünden 15 gün geçti bile...

annesi vefatından sonra "oğlunun yurtdışında aldığı konservatuvar diplomasına türkiye’de denklik verilmediği için ciddi bir stres yaşadığını, önemli bir burs kazandığı dönemde bedelli askerlik fırsatını kaçırmasıyla kalp krizinin tetiklendiğini" söyledi...

20’nci yüzyılın en önemli çellistlerinden mistislav rostropoviç'in “kuşağının önde gelen viyolonselcilerinden, tartışılmaz yetenek” dediği benyamin sönmez gibi bir çizgi üstü genç yeteneği uğraştırdığımız, sıktığımız, üzdüğümüz konuya bakın!...

şimdi vefat ettiği için bir takım çevrelerin söylemeye çekindiği ama vefat etmeseydi söyleyeceklerinden emin olduğum laf ise şöyle: "vatan görevi kutsaldır, askerlik gibi bir şeyden kaçılmaz, her türk evladı gibi o da gidecek paşa paşa yapacak kutsal askerlik görevini vs vs vs" gibi şeyler işte... ama şimdi gerek kalmadı bunlara çünkü gencecik müzik yeteneği aldı başını gitti, ne derdi kaldı ne tasası!!!...

askerliğini yapmak görevdir ama vatana görev sadece bu mudur? kaç kişi benyamin sönmez derecesinde bu vatana katkıda bulunmuştur?... benyamin sönmez, ülkesinin adını, bu ülkenin yerini haritada bile bilmeyen milyonlarca kişiye duyurmuş bir kişidir en basit anlamıyla... daha ne yapsın vatanı için?... ülkesi yada insanlık için kılını bile kıpırdatmadan kahvede fayans dizip, internetteki olağanüstü yorumları ile vatan kurtaran kitle; benyamin sönmezin vatan aşkını zaten anlayamaz ki! nesini yazıyorum buraya...

Türkiye dışında dünyanın hiçbir ülkesinde uluslararası çaptaki bir sanatçının eline silah verilip askere gönderilmez. Ben zaten askerim. Hergün 7 - 8 saat enstürümanıma çalışarak, Türkiye’nin vizyonunu dünya sahnelerinde tanıtarak vatani hizmetimi yerine getiriyorum. Sırf askerlik yüzünden vatanımı terk edip başka ülkelere muhtaç bir vatandaş olmak istemiyorum. Bu başarılarımı Türk kimliğimle devam ettirmek bana gurur veriyor...
aynen böyle demiş kendisi... böyle bir yetenek zaten bırakın askerlik yapmayı, eğer isteseydi şimdi başka bir ülkenin eller üstünde tuttuğu, her türlü maddi ve manevi desteği fazlasıyla sunduğu bir müzik dehası olabilirdi... eminim gel bize diyen ülke çok olmuştur... ama gitmedi ve aşağıdaki gibi konuştu:
Bana viyolonsel almasa da, popçusunu benden üstün tutsa da, pasaportuyla vize kuyruklarında beklesem bile ülkemden vazgeçmem...
çocukluğu akşehirde geçmiş... 9-10 yaşlarında çıraklık, börek ve ev limonatalarını otogarda satmak gibi işler yapmış... 13 yaşında konservatuvar sınavına girmiş ama jüri "müzik kulağına sahip olmadığını ve hatta kabiliyetsiz olduğunu" söylemiş!!!... prof. natalia gutmanla stuttgart müzik yüksek okulunda çalışmalara başlamış!!!... kültür bakanlığının müzisyenlerin burs haklarını iptal ettiği dönemde inşaat işçileri ve kamyon şoförlerinin kaldığı bir binada yaşayarak hemde...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

gelem gelem (djelem djelem)...

çingene bayrağı "öldüğüm zaman beni ayakta gömün çünkü bütün ömrüm dizlerimin üstünde geçti" "gyelem, gyelem", "jelem, jelem", "dzelem, dzelem", "dželem, dželem", "delem, delem", "djelem, djelem", "celem, celem"... ve daha bir çok benzeri türevi var bu "gelem, gelem" in... farklı çingene (roman) diyalektlerinde birbirine benzeyen ama farklı yazılan bir çok örneğine rastladım... aşağıdaki fotoğrafta bile, bir yanda dzelem yazarken, hemen yanında verilen sözlerde djelem yazılmış... en yaygın olarak kullanılan ise "gelem" olduğu için, ben de o şekilde yazıyorum... çingeneler, çingene kültürü, müziği ve çingene katliamı hakkındaki aşağıdaki yazıları da okuyabilirsiniz   çingeneler   çingene müziği   tüm dünyadaki çingene halklarının ortak marşı oluyor gelem, gelem... insanın içini titreten çok önemli bir çingene şarkısı... zarko jovanovic e ait... çingeneler arasında çok sevildiği içi

çocuğa gitar nasıl alınır?

başlığı atmam çok uzun sürdü!... "çocuğa gitar nasıl alınır" tuhaf geldi... "gitar çocuğa nasıl alınır" daha tuhaf... "nasıl çocuğa gitar alınır" ilginç oldu... "çocuğa nasıl gitar alınır" daha değişik oldu... her neyse işte, yazının bütün bu değişik sorulara yanıt vermesine çalışayım da olsun bitsin... aslında çok zor bir konu hakkında yazacağım çünkü bu sayfaya "çocuğuna gitar almayı düşünen ama bunu nasıl yapması gerektiğini bilmeyen, işin içinden çıkamayan kişiler" arama motorları tarafından zorla getiriliyorlar ama bu sayfada öyle bir konu yoktu... artık olmak üzere... gelen kardeşlerimiz elleri boş dönmesinler diye düşündüm ve bildiğim kadarıyla yazayım dedim... "çocuğa gitar nasıl alınır" ve "gitar çocuğa nasıl alınır" sorularının yanıtı basit ve hemen geçeceğim; cebe bir miktar para konulur ve müzik aletleri satan yerlerden birine gidilip, satın alınır... bunu geçiyorum... "nasıl çocuğa gitar a

gnossienne

source: martha graham center of contemporary dance www.marthagraham.org Photograph by Soichi Sunami gnossienne denince akla önce yaratıcısı erik satie geliyor doğal olarak ama onun dışında akla hayale gelebilecek her şey de geliyor ruh durumuna göre... özellikle o büyük üne sahip olan gnossienne no 1 dinlerken ben parçayı her seferinde başka başka hissediyorum... bu eserin aslında hiç bir şekilde eğlenceli, neşeli vb filan olması mümkün değil gibi çünkü doğaya aykırı ama bana komik ve neşeli geldiği bile oldu!... yorumu dinleyenin ruh durumuna  bırakabilen bir eser... önce şu yukarıdaki fotodan bahsedeyim, koreografisi amerikalı efsane kadın dansçı martha graham a ait 1926 nisanında prömiyeri yapılan dans gösterisinden... fotoğraf 1927 yılına ait ve gnossienne dans performansından bir enstantane... martha graham, 1991 yılında 97 yaşında öldü... amerikanın en eski dans kumpanyasının kurucusu ve ölene kadar da koreografilerini sürdürmüş... gnossienne ise martha grahamın ilk ba

mohsen namjoo

az önce tanıştım mohsen namjoo ile ve yine ilk dinlediğim parçasında, hatta daha parça başlar başlamaz "budur" dediklerimden oldu... şu anda henüz 2. parçadayım ve dinlediğim ilk parça ile ikinci parça arasında zerre kadar alaka yok! sevdim bu adamı:)... zannedersem zaman zaman olduğu gibi "çok engin bir derya" ile karşılaştık yine ve zaten ben de bu bloğu boşuna yazmıyorum, öğreneceğiz bakalım ne kadar enginmiş mohsen namjoo ... karşılaştığım ilk bilgiyi -saçma da olsa- hemen vereyim; ülkemizde muhsin namcu diyenler de var!... hatta uzun uzun tartışmalar bile yapılmış bu konuda!... biri diyor sen hatalısın, öbürü diyor; hayır sen yanlışsın... her konuda olduğu gibi, bu konuda bile ciddi bir ayrışma söz konusu... klasik ülkemiz insanı durumu... tamam, gerçek adı doğal olarak farsça ve yazılışı farklı çünkü mohsen namjoo iranlı bir sanatçı... bu konuda bile tartışmaya ne gerek var anlamış değilim... çok mu zor? bakarsın adamın sayfasına, o neyi kabul etmişse, s

çocuklar müziğe hangi enstrümanla başlamalı?

piyano neden bu paylaşımı yapıyorum? önce onu yazayım... neden olacak, çok soru geliyor... çocuk ve genç sanatçılarımızı paylaştığım için sık sık, doğal olarak bana soran aile çok oluyor bu konuyu ve bazı başka konuları... en çok sorulan sorulardan biri de şu: "bizim çocuk müziğe çok meraklı, hangi enstrümanla başlasın? hangi kursa gönderelim?" kabaca bu soru çok geliyor... tabii devamı da var... bir kaç soruyu da ayrı bir paylaşımla yazarım... daha önce çocuğa gitar nasıl alınır? gibi bir paylaşım yapmıştım, onu okuyan, bu piyano işini de soruyor haliyle... bir çok özel kurs var... enstrüman satan mağazalar var... müzik öğretmenleri vs var ama galiba anladığım kadarıyla aileler verilecek cevabın tarafsız olmasına özen gösteriyorlar... yani doğal olarak işin içinde ticari, parasal, ekonomik vs vs konular olunca, galiba tatmin edici olmuyor... mesela piyano kursu veren bir yere sorduklarında aldıkları cevabın "piyano" olması onları tatmin etmeyebiliyor... beni de e

gordion oda orkestrası

gordion oda orkestrası geçtiğimiz haziran ayında yeni bir orkestramız daha dünyaya geldi.. gordion oda orkestrası .. son yıllarda bu konuda çok güzel kıpırdanmalar var ve yeni orkestralar, korolar, projeler, etkinlikler dikkat çekmeye başladı.. bu yeni ve genç oluşumların bir kısmı maalesef çinliler yarasa çorbası içtikleri için çeşitli şansızlıklara denk geldiler ama ben kaldıkları yerden yollarına devam edeceklerinden eminim... orkestranın en önemli hedefi; genç sanatçılara mesleklerini icra edebilme şansı vermek... sadece orkestracılık anlamında değil, solistlik anlamında da kendilerini gösterebilme yolunu onlara açmak... tabii ki bunu yaparken benim gibileri de barok konserlerle buluşturacaklar... buluşacağız gordion oda orkestrasıyla ancak birlikteliğimizin devamı için sürdürülebilirliğin sağlanması da şart... oldukça fazla sayıda genç sanatçımız gordion bünyesinde bir araya geldiler ve büyük bir heyecanla çalışmalarını sürdürüyorlar.. günümüz şartlarında, mutlaka sponsorlarının o

can özhan ve öğrencileri

can özhan yazıya nasıl başlayacağımı bilemedim... kaç aydır duruyor bu paylaşım taslak olarak ama elbisesini giydirip, paylaşmam lazım... ben normal koşullarda can özhan gibi ünlü ustaları değil de, ünlü birer usta olacak genç sanatçılarımızı yazıyorum... can özhan da genç sanatçı ve 32 yaşında bu aralar ama bloğun konseptinin çok dışında bir sanatçı artık... çok başarılı ve benim hiperaktif sanatçı olarak tanımladığım sanatçılarımızdan can özhan da.. konserler, projeler, ustalık sınıfları, orkestra kurmalar vb bir çok farklı aktivite devam ederken, bir çok da genç kemancı yetiştirdi ve yetiştirmeye devam ediyor... hepsi de çok başarılılar ve aslında her biri ayrı ayrı paylaşımları fazlasıyla hak ediyorlar ama ben bu tip paylaşımlar yapmayı tercih ediyorum.. yani ortada bir proje, orkestra, destek programı vs gibi bir ortak çalışma içinde yer alan genç sanatçılarımızı paylaşma gibi... bu paylaşımın konusu ise; en az sanatçılığı kadar başarılı olduğu öğretmenliği can özhan'ın... v

org

benim hastalık boyutunda bir takıntım vardır bu org konusunda, bir kaç paylaşımımda bahsetmiştim daha önce... ülkemizde "org" olarak adlandırılan çok geniş bir müzik aleti grubu olması ve farklı adlandırılmalara gidilmeden, tamamına org adı verilmesidir bu takıntı... aslında bu takıntımda pek de haklı değilim, biliyorum ama üzerinde tuşları olan, birbiriyle alakasız her türlü cihaza tek bir isim verilip, org denmesini de hep yadırgamışımdır...  keyboardlar & piyanolar  başlıklı eski paylaşıma göz gezdirirseniz anlarsınız bu takıntımı... bu gereksiz takıntımda pek de haklı değilim dememin sebebi ise şu; aslında benim "org" denilip geçilmesini yadırgadığım cihazlar da "org" denen şeyin geliştirilmiş, elektronikleştirilmiş, dijitalleştirilmiş halleri... üstelik türkçe karşılıkları da yok ve tamamına org deyip geçmek de yanlış sayılmaz... benim takıntılı biçimde "gerçek org" dediğim ve hayranı olduğum şey aşağıdaki muhteşem varlık oluyor...

ilham perileri

ilham perileri (müzler) biraz sakat bir konuya dalasım geldi, bakalım işin içinden çıkabilecekmiyim... şu anda çok az bilgim var şu ünlü ilham perileri hakkında... şöyle bir olası kaynaklara da göz gezdireyim dedim, gözüm de korktu ama yıllardır hep ilgimi çeker bu ilham perileri... müzler de deniyor, musalar da... ingilizce muses... hemen her dilde yunanca orijinaline sadık kalınmış... Μοῦσαι (moũsai) ise orijinali oluyor... yunanca tabii... müz kelimesinin kökeni de "men" miş... bana pek bi alakasız geldi ama öyleymiş sonuçta... men kelimesi ise çok fazla ciddi anlamlar taşıyor: akıl, düşünce ve yaratıcılık!... umarım ingilizce insanoğlu denen "men" buradan gelmiyordur ama sanki öyle... bu kadarla da kalmıyor, bu 3 ana kavramın altını dolduran konular çok önemli; bilim, edebiyat ve sanat... konu ağır anlayacağınız... men kelimesinden köken aldığı söylenen müzler ise sanat, bilim ve edebiyat alanında eserler veren insanlara ilham getirmekle görevli periler.

concertgebouworkest'te üç bilkentli

meriç nisan soytutan (viyola), arcan isenkul (viyola), kerem erşahin (fagot) bilkent üniversitesi müzik hazırlık lisesi 11. sınıfta öğrenimlerine devam eden meriç nisan soytutan (viyola), arcan isenkul (viyola) ve kerem erşahin (fagot); c oncertgebouworkest young orkestrası tarafından davet edildiler... daha doğrusu; farklı ülkelerden toplam 73 seçilmiş öğrenci arasına girmeyi başardılar... 4-21 ağustos 2022 tarihleri arasında hollanda'da hem eğitim alacaklar hem de önemli solistlerle konser verecekler... concertgebouworkest ; 130 yılı aşkın bir süredir ara vermeden sesini duyuran, dünyanın en iyi orkestralarından biri olarak kabul ediliyor... concertgebouworkest young ise; adı üstünde, bu orkestranın uluslararası gençlik orkestrası oluyor... üç başarılı genç sanatçımız, bu orkestranın etkinliğine katılacaklar... concertgebouworkest young, avrupa ülkelerinde öğrenim gören 14-17 yaş grubundaki genç sanatçılara önemli bir tecrübe kazandırmayı ve eşitlik ilkesi içinde fırsat yar