pygmalion ve galatea

pygmalion ve galatea
kıbrıslı heykeltıraş pygmalion... bir gün başlar bir heykel yapmaya... çok güzel bir heykel yapar... yaptığı kadın heykele "galatea" yani "uyuyan aşk" adını verir... galatea o kadar güzeldir ki, pygmalion kendi yaptığı bu heykele aşık olur... pygmalion, her gün afroditin tapınağına gidip dua etmektedir... afrodit, pygmalion un duasını kabul eder... pygmalion bir gün galateayı öperken, galatea canlanır ve hayatları boyunca çok büyük bir aşk yaşarlar...

aslında bu kısacık mitolojik hikaye farklı bakış açılarına göre o kadar farklı açılardan yorumlanıyor ki!... bu hikayeden yola çıkılarak; my fair lady müzikali, pygmalion ve pretty woman filmleri filan yapılmış... yüzlerce yeşilçam filmi de cabası... hatta her ne kadar ben bir bağlantı kuramamış olsamda, oidipus kompleksine kadar götüren bile var psikologlar arasında... tüm bu film, oyun ve müzikallerde sadece 'beğendiği kadını yaratma' üzerinde duruluyor! halbuki bu bakış açısı, tamamen modern zamanların sulu zırtlak bakış açısı oluyor... bu bakış açısına göre, pygmalion önce kafasındaki kadını yaratmış, sonra da aşık olmuştur...

kafasındaki kadını yaratıp, aşık olması ile; yarattığı kadına aşık olması arasında çok fark var...

pygmalion un saf aşkı nelere sebep olmuş... psikolojide pygmalion etkisi adında bir kuram bile yaratmışlar... kendini gerçekleştiren kehanet olarak tanımlanıyor...

yunan kralı oidipusun en büyük korkusu, kehanette olduğu gibi, babasını öldürmek ve annesiyle evlenmektir... sonuçta bu kehanet ve oidipusun büyük korkusu gerçekleşir... bu şekilde de oidipus kompleksine bağlamışlar... zaten nedense psikolojide her yol gidip gidip freud a çıkıyor...

yahu pygmalion sadece kendi yaptığı heykele aşık olmuş... adamcık 1900 lerde nelere sebep olacağını bilseydi, aşık olmaktan korkardı...

pygmalion bir sanatçı ve olay mitolojik... yani aşka saygının tanrısal olduğu zamanlar... afroditin önemsediği bir aşk hikayesi... bu sebeple, gayet modern çağımızda düşünülemeyecek kadar tuhaf ve basit... modern bakış açısına göre, mutlaka bir şeyler olmalı bunun altında... işe bir katakulli katmazsanız eğer, bu kısacık hikayeden para kazanamazsınız...

pygmalion ve galateanın bir paragraflık aşk hikayesi değil konu... konu sadece aşk da değil... artık karşılık beklenmeyen, maddi getirisi olmayan hiç bir şey zerre kadar önem taşımıyor dünyada... bakmayın herkesin ağzında sakız olan, süslü püslü ifadelere... hepsi yalan... pygmalion un galatea ya aşık olması öyle bir işlenmeli, öyle bir entrikalar katılmalı ki içine; filmler, müzikaller para bassın... bütün amaç bu...

mitolojideki yada 1900 ler öncesindeki sanatçılar artık yoklar!... sanat eserleri de yok... klasik yok, barok yok, rokoko yok... romeo ve juliet de yok, leyla ile mecnun yada kerem ile aslı da yok... istek yok, sevgi ve tutku yok... hayal yok... doğru düzgün sanat yapan, şiir yazan da yok... farkında mısınız? şair yok! filozof yok! ressam yok!... artık her şey maddi ve mekanik... mekanik bile yok! dijital ve sanal var...

yolunu, çizgisini değiştirmeden, tutku ile, severek, özenerek, çok emek sarf ederek eserler ortaya koyan sanatçılar yok mu günümüzde? tabii varlar ve olacaklar ama zerre kadar ilgi gösterilmediği için, o sanatçılar da terk-i diyar ettiklerinde, arkadan gelenler olmayacak... kaybolan ve kaybolmakta olan sanattan geçtim; şu beğenmediğimiz popüler sanatta bile artık starlar çıkmıyor farkındaysanız!... ona bile hasret kaldık!... bir madonna bile çıkmıyor artık...

modern çağımızda sadece kolay, hızlı ve çabuk tüketilen şeyler var... emek yok... sadece mitolojide olur böyle hikayeler, kıbrıs kralı heykeltıraş pygmalion; uğraşıyor, didiniyor, galateayı yaratıyor... günlerce gidip, tapınakta dualar ediyor... sadece bir hikaye bile olsa; bugün var mı böyle hikayeler? o da yok!... yok çünkü ilgi çekmez ve para kazanamazsınız...

my fair lady var... çizgi üstü bir film olduğu için, onu özetleyeceğim... bernard shaw ın eseri olan pygmalion (shaw da mitolojik olaydan etkilenmiştir) dan uyarlanan filmin kahramanı eliza, sokakta çiçekçilik yapan ve son derece küfürlü konuşan bir karakterdir... bir gece prof higgins, bir opera çıkışında kendisini görür... eliza sadece argo konuşan biri değil aynı zamanda son derece hırçın ve kaba tavırlara da sahip biridir... higgins ve arkadaşı albay pickering dil bilimcidirler ve bu kadın üzerine bahse girerler!!!... eliza, profesörün evinde kalacak ve diksiyon kursları alacaktır... higgins, genç kızı tamamen yola getireceğinden!!! ve elizanın bir süre sonra gerçek bir hanımefendiye dönüşeceğinden!!! emindir... bu iş karşılığında para alacağı için!!!, eliza teklifi kabul eder... higgins acımasızdır... eliza kısa sürede ilerleme göstermekle kalmaz, gönülleri fethetmeye de başlar... ve tabii sonuç aşk...



pygmalion ve galatea aşkı ile modern zamanlarda o aşktan esinlenilerek çevrilmiş olan my fair lady nin konularını kıyaslarsanız zaten anlarsınız bütün derdimi... bakar mısınız my fair lady nin konusunda ünlemlerle vurguladığım noktalara!... "insan üzerine bahse girme"... "yola getirme"... "yontma"... çıkış noktası olan saf ve temiz pygmalion ve galatea aşkı bu kadar mı bozulur sinema ve müzikal endüstrisi için!... yapımcılar açıkça söylemeseler, esinlenildiği anlaşılmıyor bile... esinlenilen konu şu sadece: pygmalion, galateayı yaratıyor, prof higgins ise elizayı yola getiriyor!...

mükemmeliyetçilik korkunuz olmasın, asla mükemmelliği elde edemezsiniz diyor modern çağımızın nadir sanatçılarından salvador dali...

pygmalionun aşık olacağı galateasını "yonta yonta yaratması" mümkün değildir... galateayı her bitirişinde, daha iyisini yapabilmek için en baştan yeniden başlardı öyle olsaydı... bence; pygmalion, galatea yı baştan kafasında kurarak yaratmadı... eserini tamamladıktan sonra aşık oldu ona... tabii günümüzde bu hikayede olduğu gibi basit bir film yapıp, para kazanmak pek de mümkün olmadığı için olsa gerek; my fair lady de prof. higgins kaba saba elizayı "yontarak hanımefendiye çeviriyor!"...

pygmalion un yontması artık eskilerde kaldı... çağımızın yontması, çekiç darbelerinden çok daha ağır oluyor...

pygmalion galateayı sadece sevdi, sevgisine sahip çıktı ve dua etti onun için... bir de günümüzün dilinden aşkı düşürmeyen insanlarına bakın!... mitolojide her şey anlamlıdır... yaşanmışlar mıdır yoksa gerçekten sadece anlatılan hikayeler midir bilmiyorum ama hiç bir olay boş değildir... pygmalion un hikayesi de büyük ihtimalle günümüzde dilinden aşkı şunu bunu düşürmediği halde birbirini yontmaya çalışanlar için anlatılmıştır ve koskoca afroditin olaya müdahale etmesi de hiç boş değildir...

Yorumlar

Popüler Yayınlar

Popüler Yayınlar