aşağılık kompleksi


çocukluğumdan beri farkında olduğum bir konudur şu: "biz kendisini sürekli aşağılayan, hor gören bir milletiz"... üstelik "bizi bizim kadar aşağılayan da yok!"...

mesela "yahu adamlar şöyle azizim, adamlar böyle üstadım, adamlar aşmış arkadaş vs vs vs" gibi ifadeler başka hiç bir dilde yoktur muhtemelen ama bizim günlerimiz böyle geçer gider...

adamlar daha da fazlasını yaparlar biz zevzeklikle meşgulken:))... hayatım böyle geçti benim... bizim daha doğrusu... sizin de öyle geçti, farkında değilseniz, fakına vardırayım...

zaten "adamlar" denmez!... çok ayıp... tamam, adem, adam vs vs vs... anlatamazsınız onu... insanlık denir, insanlar denir, dünya, alem yada ne bileyim, mesela almanlar denir... almanlar şu şu şu konularda aşmış arkadaş vs vs denebilir... ama bizim haricimizdeki bütün dünyayı hedefleyen bomboş bir "adamlar" kavramı çok sevimsiz ve kuru bir ifade...

kıraathane muhabbeti... alelade insanlar, bu muhabbeti kahvede okey oynarlarken yaparlar... geyik muhabbetidir... kendimden biliyorum...

aydın sınıf ise, aşağılık kompleksi içinde olduğu için yapar bu muhabbeti... ve bu sebeple aydınlık gider, sınıf kalır... kompleksini yenemez bir türlü, kendini yükseltemedikçe, çevresini aşağıya iter... önemli bir sorun da değil, sadece psikolojik... dunning-kruger e kadar gider bu durum...

"adamlar bitirmiş olayı arkadaş, biz 200 yıl gerideyiz... "böyle bir laf mı olur!... ülkemizde bir de bunun tam zıttı var... "nolcak yahu, biz fazlasını yaparız ehehehe"... bu bile göreceli daha mantıklı aslında... ortası da yok bu iki ucun...

200 yıl geride olmak, çoğu durumda iyidir aslında... "adamlar!!!" 200 yıl ilerideler ve dünyanın haline bakın... ne diyeyim yani... üstüne bir de sağa sola demokrasi filan da götürdüler, sömürdüler... tüyünü de diktiler... bir de içine ettikleri dünyayı suçlayıp, aşağılarlar durmadan... ama bizim kendimizi aşağıladığımız kadar aşağılayamıyorlar... o konuda ileri değiller...

"sen önce şu yaptıklarına bir baksana sayın birinci dünya, kendine gel" demesi beklenen üçüncü dünya aydını ise adamların muhteşemliğini anlata anlata bitiremez ve o da üçüncü dünyayı aşağılar, üçüncü dünyaya kızar... işte bu aşağılık kompleksinden kurtulma çabasıdır...

aydın denen zat-ı muhterem benden beter, beni aşağılamaya kalkıyor!...

"alem gider aya, biz kalırız yaya" gibi bir deyim hangi dilde tam olarak bizdeki anlamıyla var?... neyse yahu, konunun bununla pek de alakası yok, benimki gevezelik... hatta zevzeklik...

zevzeklik yapıyorum çünkü ben alelade herifin tekiyim...

benim gibi sade vatandaşlardan her türlü zevzekliği beklerim, normaldir, doğaldır... yani adı üstünde; sade vatandaş... çıkın dışarı, milyonlarcayız biz... görüyoruz işte, benim gibilere yolda uzatıyorlar mikrofonu, içler acısıyız... çoğu zaman çok yadırganıyoruz ama gayet doğal ki bu...

yahu her ülkenin bir aydın sınıfı vardır... farklıdırlar... geri kalan kesim ise benim gibidir... bizde de öyle... attila ilhan'la bir miyim ben arkadaş...

mesela o "adamlar" denenlerin ağa babalarına, yani amerikaya gidin, adam doğduğundan beri kasabasından çıkmamış, ilkokulda da amerikayı öğretmişler, onu bilir biraz... başka da bir şey bilmez... yeminle bak:) gerçekten öyle... cahiller sürüsü resmen... covid ne? deyin, iddialıyım bilmiyorlardır... o derece... koskoca amerika birleşik devletlerini o pür pak halde tutan insanların sayısı yüz binde kaçtır? bilemem...

aleladeyiz arkadaş bizler... tüm samimiyetimle ciddi ve açık yazıyorum... hiç bir iddialı yönüm yok... işe gider geliriz, yada okula... bir de facebook, instagram filan oraya bakarız... ne zaman facebooka filan girsem, aaa! bi bakıyorum bizim aydın sınıf da orada!... insanın yüreğine su serpiliyor...

ben alelade olabilirim ama bir ülkenin alelade olma lüksü olmayan sadece ve sadece tek bir sınıfı vardır, o da sanatçılardır... öyle bir lüksleri, hakları yok... alelade o-la-maz-lar... yada belki şu daha uygun: ol-ma-ma-lı-dır-lar...

çünkü benim gibi alelade sade vatandaşın o adamlardan bahsetmemesi için ve alem aya giderken, bizim yaya kalmamamız için; bize o adamlardan bahsetmeyen, yaya kalmayan sanatçılar lazım...

ama çoğu benden yaya... ve çoğu bana o adamlardan bahsediyor... tereciye tere satılmaz... biz o muhabbeti gaaavede ediyoz zaten...

bakıyorum; aydın sınıf hakkını aramaktan, örgütlenmekten, birlikte hareket etmekten aciz, üstüne üstlük birbirine dalmış durumda...

alelade olmasını asla kabul edemeyeceğim tek kesim, sanatçı kesimidir ama benden zerre kadar farkı olmayan çok fazla sanatçı var... eskiden yoktu... yoktu ve bu benim gelişme kaydetmiş olmamdan da kaynaklanmıyor... eminim çünkü ben yerimde sayıyorum, onu bile zar zor yapıyorum... benden iyi bilecek haliniz yok ya... ben bittikçe bitiyorum, münevver kesim benden beter bitiyor... ben farkındayım, mübarek münevver farkında da değil...

benim bu tip yazılarım biraz eski... yani ard arda okuduğunuz iki cümle arasında 8 yıl bile olabilir... bir zamanlar bir kesim daha vardı sanatçıların yanında... bilim çalışanları idi o kesim ama bilim gözümden tamamen düşmüş durumda benim... bilim; insanlığın ilerlemesi için filan yapılmıyor artık... geçin onu, hikaye... geyik resmen...

bilim yobazlığı var artık... "bilimden başka hiç bir şeye inanmam abi" ciler türedi... eskidendi o kuzum... geç onu... elifi görse, mertek sanır ama bilimden gayrısına inanmazmış... pehhh...

üstelik ranta ve soytarılığa dönüştü bilim... sildim geçtim bilimi ve bilimcileri... sadece sanatçılar kaldılar... o da şimdilik!!!... çünkü dünyada artık ne eski sanat var, ne de eski sanatçılar... çoğu şeyi dünya için yazıyorum, içiniz rahatlasın... en başta dedik, ben gerekli gereksiz aşağılamam öyle bu ülkeyi... ne ise o... kararında...

bilime dönecek iyice sanat da, az kaldı... belki dönmüştür de, haberim yoktur... o kadarını bilmiyorum...

görebileceğiniz üzere; benden aydın filan çıkmaz... o sebeple aydın sanatçılar lazım bana... ve bu yazdığım şeylerin hedefinde sadece yaşı büyükler var... gençler üstlerine alınmasınlar kesinlikle ama üstlerine şöyle alınabilirler; bu ülkeye bol bol sanatçı lazım... bu sayfada ben özellikle onları boşuna paylaşmıyorum!... çocuk ve genç sanatçılar, tüm samimiyetimle yazıyorum; gerçekten harikalar ve tam anlamıyla sanatçılar... o meşhur x, y ve z kuşakları... x gitti... y gidiyor... z ise teknoloji sevdalısı, bireysel... bakalım ne olacak... çok yaratıcı bereket ve bu yazı ile en alakalı özelliği bu kuşağın, kompleks yok(muş)... ellerinde telefon, evde takıldıkları için göremiyoruz var mı? yok mu?... güme giden x kuşağı ise görülebileceği üzere kompleksli... ama toplumsal konulara ilgili idi, bi işe de yaramadı... kristal çocuk, indigo çocuk filan dedik, umutlandık ama pek de bir şey göremedik... elde kaldı z kuşağı işte...

özetle; utanmazsam haddimi aşmaktan, bir süre kafayı sanatçılara takabilirim... daha doğrusu kafam zaten takık uzun süredir, belki paylaşırım utanmazsam gerçekte çok az kalan kafamdaki sanatçıyı... z kuşağının eksik taraflarının x kuşağınca desteklenmesi lazım...

videosuz paylaşım olmaz... neden olmaz, ben de bilmiyorum ya neyse işte... bu yazıya ne gider diye düşününce aklıma geldi... iyi de oldu, uzun süredir dinlememiştim... bülent ortaçgil ve fikret kızılok sanatçılardan büyükler için çocuk şarkıları... 80 sonlarından bir albüm olması lazım... sözlerinin ezberlenmesi gerekiyor...

Yorumlar

Popüler Yayınlar

Popüler Yayınlar