Ana içeriğe atla

bir başarı öyküsü - pınar toprak

captain marvel
pınar toprak (https://variety.com)

captain marvel film müziğinin bestecisi pınar toprak'ın henüz 17 yaşındayken başlayan amerika yolculuğu, kendisini hollywood'a kadar taşıdı ve gençler için de oldukça ilham verici ve yol gösterici bir öncü oldu.. özellikle öncü diyorum çünkü gençlerin kimseyi dinlemeden, sadece kendi iç seslerine inanarak yol almaları gerektiğini düşünüyorum...

tabii uzunca bir süredir kendisi hakkında bir şeyler yazmayı düşünüyordum, kısmet bugüneymiş... 8 mart emekçi kadınlar gününe denk geldi... bu yılın 8 mart paylaşımı olsun artık... daha da önemlisi, kendisini zirveye taşıyan captain marvel'in gösterime giriş tarihi de 8 mart...

en başta şunu net biçimde ifade edeyim; en sinir olduğum konu, herhangi bir ismin yada ünvanın önüne "kadın" ifadesinin eklenmesi ve milliyetten bahsedilmesidir... polonyalı kadın orkestra şefi gibisinden... yada ilk kadın vali, bakan, pilot vs vs.. çok fazla itici... "tarihteki ünlü kadın kompozitörler" ifadesi var bir de!... erkek kompozitörler neden yok?... pınar toprak hakkında okuduğum tüm yerli yabancı kaynaklarda bu kadın vurgusu var maalesef... "bir marvel filminin müziğini yapmayı başaran ilk kadın oldu" ifadeleri her yerde kullanılmış... ne kadar saçma sapan bir yaklaşım...

bu kısmı ise ayrı yazmak zorunda hissettim... mesela captain marvel filmi hakkında yazılmış olan yazılarda, eleştirilerde yada bilgilendirmelerde; "bu filmin müziğini de pınar toprak yaptı" gibi bir ifade de görmedim... filmin künyesine bakarken de mi dikkat çekmiyor!! anlamadım... son yılların gişe başarısı gösteren bir filmi hakkında yazıyorsun ama müzikleri yapan kişi dikkatini çekmiyor hiç!... tabii buradaki sorun şu: film platformlarımızın, kritikçi uzmanlarımızın ve daha da önemlisi, sinemaseverlerin ilgi alanına girmiyor filmlerin müzikleri... en fazla "müzikleri de harika" gibi şeyler yazılıp, geçiliyor... yani "bu filmin müzikleri nasıldır? kim yapmış? iyi mi? yoksa alelade mi? vs vs gibi bir şey yok maalesef... ya arkadaş; herhangi bir filmin müziklerini çıkarıp da izleyin bakalım, o film neye dönüşüyor!... en gıcık olduğum konulardan bir diğeri de budur... müziği kıvamında olmayan hiç bir film asla sevilerek izlenemez... daha doğrusu mümkün değil izlenemez... sessiz sinema döneminde bile arkada bir müzik sürekli çalar...

pınar toprak

çocukluğunda film müziklerine o kadar takıntılıymış ki, sevdiği filmlerin müziklerini kaydetmek için walkmanini televizyonun yanına koyup, filmin müziklerini kaydedermiş... işte tutku bu.. yani işin gerçeği, aslında bir çocuğun yeteneğini ve ilgisini keşfetmek çok da zor değil ama zorlanılıyor nedense... çocuğunuzu bir gün müzik mağazasına, bir gün tiyatroya, bir gün stadyuma filan götürün yada evde kendi kendine neler yapıyor? bilinçli gözle takip edin, yeterlidir ama bizim aileler nedense o kurs senin, bu kurs benim gezdiriyorlar minikleri... neyse, konu sadece bu değil...

çok laf etmişim, bir sanatçıyı en iyi ve en kısa yoldan anlatabilecek şey, sanatıdır... kemancı ve besteci lili haydn ile yaptığı 2017 yılı çalışmasını paylaşayım... pınar toprak bestesi echoes of battle...


babası tam bir sanat aşığıymış ve kızı pınar'ı sürekli sanata, müziğe, tiyatroya ve filmlere yönlendirmiş... yine babasının yönlendirmesiyle beş yaşında başlamış müziğe... keman ile başlamış ancak sevememiş ve gitara geçmiş... iyi bir caz gitaristi aslında... müzik her şeyi olmuş, hatta annesinin kırklı yaşlarda ud çalmaya başlamasına bile vesile olmuş... besteciliğe ve multi enstrümantalistliğe merakının uyanması ise konservatuvar yıllarına dayanıyor...

istanbul üniversitesi devlet konservatuvarı eğitimi sonrasında, 17 yaşındayken ve çok az ingilizce biliyor olmasına rağmen; üniversitede müzik eğitimi almak için chicago'ya gitmiş ve kısa bir süre sonra da boston'daki prestijli berklee college of music'e kabul edilmiş ama film müziği eğitimine başlamamış çok istemesine rağmen çünkü yakın çevresindeki çoğu kişi kendisini bu arzusundan uzaklaştırmış... film müziği gibi bir işle uğraşmanın, bir türk kızı için pek de uygun olmayacağını, bu işte başarılı kadınların bulunmadığını filan söylemişler kendisine... bana çok tuhaf geldi bu yaklaşım ama neden tuhaf geldi? onu da anlamadım çünkü bizim toplum her zaman böyle davranıyor ki zaten.. yani hiç de yabancı olmadığımız bir durum aslında ama çok tuhaf aslında... bizim insanımız çok ilginç bu konularda... mesela başka bir yolda ilerlemek isteseydi, mutlaka en azından bir kaç kişi film müziği konusuna yönlendirmeye çalışırdı::)).. çoğu zaman öylesine fikirler de verilir.. yani pek de dikkate almamak lazım öyle her söyleneni...

önce çevresini dinlemiş pınar toprak istemeyerek de olsa ve berklee'de piyano eğitimini sürdürmeye karar vermiş... mutlu olmamış tabii... yani ben şimdi burada laf etmek de istemiyorum kendisinin yakın çevresine:)).. onlar da doğal olarak kendisi için en iyisini önermeye çalışmışlardır tabii ama yine de çok hayati olmayan konularda, yaş 17 bile olsa, "sen en iyisini bilirsin, içinden geleni yap, en azından dene" gibi bir şeyler söylemek daha doğru diye düşünüyorum...

pınar toprak - captain marvel (23 parçalık çalma listesi)


tabii ki; iç sesini dinleyen pınar toprak, hayalini kurduğu konuya odaklanmak ve yola koyulmak için bekleyememiş ve ana sanat dalını film müziği olarak değiştirmiş... çok başarılı oldu bereket gönül verdiği işte... demek ki; çevreyi pek de dikkate almadan, kendi yoluna adım atmak gerektiği kadar, çok çalışıp, emek harcamak da gerekiyormuş... özellikle kadınsan!... evet, öyle maalesef... kadınsan ağzınla kuş tutman yada deveye hendek atlatman şart adından söz ettirebilmen için... "olmaz" denene, "al işte yaptım diyebilmektir en büyük başarı... erkeksen eğer, vasat işler yapsan da yüceltilirsin, ağzınla kuş tutmana gerek kalmaz... bu sebeple kadınlar genelde yaptıkları işlerde çok daha titiz ve başarılıdırlar...

erkekler bozulmasınlar ama öyle kesinlikle.. 8 mart paylaşımı bu.. erkek olarak ve kesinlikle emin olarak yazıyorum.. kadınlar ilk hatalarında göze batarlar çünkü gözler üstlerindedir sürekli... sebep de çok basit: hata yapmaları beklenir ve "bakın işte, beceremiyor" demek için fırsat kollanır...

california state northridge'de klasik beste yüksek lisans (master) programında çalışmaya başlayan pınar toprak; paramount'un müzik bölümünde staj yapmak üzere seçildiğinde ilk adımlarını atmaya başlamış ve ilk klasik düzenlemelerini star trek için yapmış ve skydance media'nın kurucusu david ellison'ın dikkatini çekmeyi başarmış... ellison kendisinden when all else fails adlı kısa filmin müziklerini yapmasını istemiş... film müziği denince akla ilk gelen isimlerden olan hans zimmer'in stüdyosunda çalışmaya başlamış ve bir video oyununun müziklerini yapmış... bir diğer efsane besteci olan danny elfman ile çalışarak da justice league filminin müziklerine katkı sağlamış...

yakaladığı büyük gişe başarısıyla adından söz ettiren captain marvel filminin müziklerini yapma serüveni ise çok önemli... tırnaklarıyla kazıyarak başarıya ulaşmanın hikayesi resmen... marvel stüdyo, erkek egemenliği ile biliniyormuş (şimdi anlaşıldı konu ama marvel de öyle bir şeyin söz konusu olmadığını açıklamış) ama varsa eğer, o egemenliği yıkan isim olmuş pınar toprak... önce 70 kişilik dev bir orkestra tutmuş kendisine... orkestrayı yönetirken video çekimleri yapmış... müzisyenlerin de captain marvel filmi için demo yapıldığından haberleri yokmuş... müzikleri demo 1 ve 2 olarak kaydedip, göndermiş... yaklaşık bir ay sonra, filmin bestecisi olarak kabul edildiği haberini almış ve beş ay çalışarak, bir buçuk saatlik kayıt yapmış... en büyük hayali hollywood filmlerine beste yapmak olan pınar toprak için amerikada yapılan bir haberde, pınar toprak’ın başarı yolculuğu ile captain marvel’in yolculuğu arasında büyük bir benzerlik olduğu yorumunu okudum sağı solu kurcalarken...

besteci olarak ilk büyük çıkışını 2006 yılında, video oyunu ninetynine nights'ın müziklerini bestelediğinde yapmış pınar toprak... sonrasında behind enemy lines adlı video oyunu için müzik yapmış... kırktan fazla uzun metrajlı film ve çeşitli video oyunu ve televizyon projelerinin yanı sıra 2022 yılına kadar skydance media'nın projelerinde çalışmış.. uluslararası film müziği eleştirmenleri birliği komedi ödülü, en iyi özgün müzik akademi ödülü ve en iyi belgesel müzik ödülü, önemli başarıları arasında...

2020 yılında emmy ödüllerinde aday gösterilen pınar toprak; kısa filmlerden uzun metrajlı filmlere, komedilerden dramalara kadar bir çok tv dizisine ve belgesellere imza atmış olan bir besteci, orkestra şefi ve yorumcudur.. christina aguilera'nın las vegas'taki 2019 xperience canlı gösterisi için müzik yazıp yapımcılığını üstlenen ve 2022 oscar töreninde billie eilish'in ölmek için zaman yok performansını yöneten pınar toprak; yüksek bütçeli dev filmlerin müziklerini besteleyen ilk kadın besteci olma ünvanını da elinde tutuyor... kendisinden aldığım son başarı haberi ise amazon prime’ın thursday night football programının jenerik müziğini yazmış olması... gelecekteki çalışmalarını ve başarılarını haber aldıkça yazmak üzere, şimdilik bitireyim, siz de aşağıdaki spotify kanalını incelemeye başlayın hemen...

Yorumlar

  1. Abi ben kompozisyon eğitimi almak istiyorum ama kompozisyona gelinceye kadar konservatuvara girmeme bile herkes karşı çıkıyor. Benim de babam olabilir diyor sadece. Pınar Toprak'ı kendime çok yakın hissettim. Müzik öğretmenim bile ne yapacaksın konservatuvarda diyor hemde. Benim derslerim çok iyi ve istediğim her yeri kazanabileceğim söylüyorlar ama ben piyano ve gitar çalıyorum ve çok hoşuma gidiyor. Pınar toprak adını ilk defa duydum ve okuyunca çok hoşua gitti, çok mutlu oldum. Besteci olabilirmiyim bilmiyorum ama hiç olmazsa müzisyen olmayı çok istiyorum. Sahnede olmak ve konser vermek çok hoşuma gidiyor be bir kere konsere de çıktım ama anormal derecede heyecan yaptım, hatta evdeki gibiçalamadım öok kötüydüm. Konservatuara kabul edilebileceğimi düşünüyorum ama kafam da çok karışık. Bir kaç dersten düşük not almayı bile düşündüm ama işte. İngilizcem de iyi oldukça ama Pınar Toprak gibi amerikaya, avrupaya gidemem, o nasıl gitmiş ki? Ben ne yapmalıyım? Sayısal okuyorum, müzik de sanki uzak biraz ama ben de kafamdan geçen her şeyi müziğe dökmek istiyorum. Sence başarılı olabilir miyim? Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  2. Yazmayı unutmuşum. Captain Marvel'in müziklerini bir Türk kadın bestecinin yapmış olduğunu da bilmiyordum, çok sevindim ve heyecan duydum. Bence kadın olması çok önemli çünkü bir çok şey kadınlara uygun görülmüyor. Neredeyse hiç bir şey. Hep erkekler daha avantajlı. Gecenin bu saatinde okuyunca çok mutlu oldum ve uykum da kaçtı. Ben gerçekten pınar toprak gibi olmak istiyorum. Diğer besteci kadınları da okudum sayfandaki, çok mutlu oldum. Adını şimdi hatırlayamadım ama iki kadın besteci daha yazmışsın, onlar da yurt dışındalar. İşin gerçeği ben istersem, karşı çıkanlar üstelemezler ve kabul ederler ama sanki ben de biraz korkuyorum gibi. Kafam karışık uykum kaçacak kadar da kalbim pır pır yaptı okuyunca.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

gelem gelem (djelem djelem)...

çingene bayrağı "öldüğüm zaman beni ayakta gömün çünkü bütün ömrüm dizlerimin üstünde geçti" "gyelem, gyelem", "jelem, jelem", "dzelem, dzelem", "dželem, dželem", "delem, delem", "djelem, djelem", "celem, celem"... ve daha bir çok benzeri türevi var bu "gelem, gelem" in... farklı çingene (roman) diyalektlerinde birbirine benzeyen ama farklı yazılan bir çok örneğine rastladım... aşağıdaki fotoğrafta bile, bir yanda dzelem yazarken, hemen yanında verilen sözlerde djelem yazılmış... en yaygın olarak kullanılan ise "gelem" olduğu için, ben de o şekilde yazıyorum... çingeneler, çingene kültürü, müziği ve çingene katliamı hakkındaki aşağıdaki yazıları da okuyabilirsiniz   çingeneler   çingene müziği   tüm dünyadaki çingene halklarının ortak marşı oluyor gelem, gelem... insanın içini titreten çok önemli bir çingene şarkısı... zarko jovanovic e ait... çingeneler arasında çok sevildiği içi

çocuğa gitar nasıl alınır?

başlığı atmam çok uzun sürdü!... "çocuğa gitar nasıl alınır" tuhaf geldi... "gitar çocuğa nasıl alınır" daha tuhaf... "nasıl çocuğa gitar alınır" ilginç oldu... "çocuğa nasıl gitar alınır" daha değişik oldu... her neyse işte, yazının bütün bu değişik sorulara yanıt vermesine çalışayım da olsun bitsin... aslında çok zor bir konu hakkında yazacağım çünkü bu sayfaya "çocuğuna gitar almayı düşünen ama bunu nasıl yapması gerektiğini bilmeyen, işin içinden çıkamayan kişiler" arama motorları tarafından zorla getiriliyorlar ama bu sayfada öyle bir konu yoktu... artık olmak üzere... gelen kardeşlerimiz elleri boş dönmesinler diye düşündüm ve bildiğim kadarıyla yazayım dedim... "çocuğa gitar nasıl alınır" ve "gitar çocuğa nasıl alınır" sorularının yanıtı basit ve hemen geçeceğim; cebe bir miktar para konulur ve müzik aletleri satan yerlerden birine gidilip, satın alınır... bunu geçiyorum... "nasıl çocuğa gitar a

gnossienne

source: martha graham center of contemporary dance www.marthagraham.org Photograph by Soichi Sunami gnossienne denince akla önce yaratıcısı erik satie geliyor doğal olarak ama onun dışında akla hayale gelebilecek her şey de geliyor ruh durumuna göre... özellikle o büyük üne sahip olan gnossienne no 1 dinlerken ben parçayı her seferinde başka başka hissediyorum... bu eserin aslında hiç bir şekilde eğlenceli, neşeli vb filan olması mümkün değil gibi çünkü doğaya aykırı ama bana komik ve neşeli geldiği bile oldu!... yorumu dinleyenin ruh durumuna  bırakabilen bir eser... önce şu yukarıdaki fotodan bahsedeyim, koreografisi amerikalı efsane kadın dansçı martha graham a ait 1926 nisanında prömiyeri yapılan dans gösterisinden... fotoğraf 1927 yılına ait ve gnossienne dans performansından bir enstantane... martha graham, 1991 yılında 97 yaşında öldü... amerikanın en eski dans kumpanyasının kurucusu ve ölene kadar da koreografilerini sürdürmüş... gnossienne ise martha grahamın ilk ba

mohsen namjoo

az önce tanıştım mohsen namjoo ile ve yine ilk dinlediğim parçasında, hatta daha parça başlar başlamaz "budur" dediklerimden oldu... şu anda henüz 2. parçadayım ve dinlediğim ilk parça ile ikinci parça arasında zerre kadar alaka yok! sevdim bu adamı:)... zannedersem zaman zaman olduğu gibi "çok engin bir derya" ile karşılaştık yine ve zaten ben de bu bloğu boşuna yazmıyorum, öğreneceğiz bakalım ne kadar enginmiş mohsen namjoo ... karşılaştığım ilk bilgiyi -saçma da olsa- hemen vereyim; ülkemizde muhsin namcu diyenler de var!... hatta uzun uzun tartışmalar bile yapılmış bu konuda!... biri diyor sen hatalısın, öbürü diyor; hayır sen yanlışsın... her konuda olduğu gibi, bu konuda bile ciddi bir ayrışma söz konusu... klasik ülkemiz insanı durumu... tamam, gerçek adı doğal olarak farsça ve yazılışı farklı çünkü mohsen namjoo iranlı bir sanatçı... bu konuda bile tartışmaya ne gerek var anlamış değilim... çok mu zor? bakarsın adamın sayfasına, o neyi kabul etmişse, s

çocuklar müziğe hangi enstrümanla başlamalı?

piyano neden bu paylaşımı yapıyorum? önce onu yazayım... neden olacak, çok soru geliyor... çocuk ve genç sanatçılarımızı paylaştığım için sık sık, doğal olarak bana soran aile çok oluyor bu konuyu ve bazı başka konuları... en çok sorulan sorulardan biri de şu: "bizim çocuk müziğe çok meraklı, hangi enstrümanla başlasın? hangi kursa gönderelim?" kabaca bu soru çok geliyor... tabii devamı da var... bir kaç soruyu da ayrı bir paylaşımla yazarım... daha önce çocuğa gitar nasıl alınır? gibi bir paylaşım yapmıştım, onu okuyan, bu piyano işini de soruyor haliyle... bir çok özel kurs var... enstrüman satan mağazalar var... müzik öğretmenleri vs var ama galiba anladığım kadarıyla aileler verilecek cevabın tarafsız olmasına özen gösteriyorlar... yani doğal olarak işin içinde ticari, parasal, ekonomik vs vs konular olunca, galiba tatmin edici olmuyor... mesela piyano kursu veren bir yere sorduklarında aldıkları cevabın "piyano" olması onları tatmin etmeyebiliyor... beni de e

gordion oda orkestrası

gordion oda orkestrası geçtiğimiz haziran ayında yeni bir orkestramız daha dünyaya geldi.. gordion oda orkestrası .. son yıllarda bu konuda çok güzel kıpırdanmalar var ve yeni orkestralar, korolar, projeler, etkinlikler dikkat çekmeye başladı.. bu yeni ve genç oluşumların bir kısmı maalesef çinliler yarasa çorbası içtikleri için çeşitli şansızlıklara denk geldiler ama ben kaldıkları yerden yollarına devam edeceklerinden eminim... orkestranın en önemli hedefi; genç sanatçılara mesleklerini icra edebilme şansı vermek... sadece orkestracılık anlamında değil, solistlik anlamında da kendilerini gösterebilme yolunu onlara açmak... tabii ki bunu yaparken benim gibileri de barok konserlerle buluşturacaklar... buluşacağız gordion oda orkestrasıyla ancak birlikteliğimizin devamı için sürdürülebilirliğin sağlanması da şart... oldukça fazla sayıda genç sanatçımız gordion bünyesinde bir araya geldiler ve büyük bir heyecanla çalışmalarını sürdürüyorlar.. günümüz şartlarında, mutlaka sponsorlarının o

can özhan ve öğrencileri

can özhan yazıya nasıl başlayacağımı bilemedim... kaç aydır duruyor bu paylaşım taslak olarak ama elbisesini giydirip, paylaşmam lazım... ben normal koşullarda can özhan gibi ünlü ustaları değil de, ünlü birer usta olacak genç sanatçılarımızı yazıyorum... can özhan da genç sanatçı ve 32 yaşında bu aralar ama bloğun konseptinin çok dışında bir sanatçı artık... çok başarılı ve benim hiperaktif sanatçı olarak tanımladığım sanatçılarımızdan can özhan da.. konserler, projeler, ustalık sınıfları, orkestra kurmalar vb bir çok farklı aktivite devam ederken, bir çok da genç kemancı yetiştirdi ve yetiştirmeye devam ediyor... hepsi de çok başarılılar ve aslında her biri ayrı ayrı paylaşımları fazlasıyla hak ediyorlar ama ben bu tip paylaşımlar yapmayı tercih ediyorum.. yani ortada bir proje, orkestra, destek programı vs gibi bir ortak çalışma içinde yer alan genç sanatçılarımızı paylaşma gibi... bu paylaşımın konusu ise; en az sanatçılığı kadar başarılı olduğu öğretmenliği can özhan'ın... v

org

benim hastalık boyutunda bir takıntım vardır bu org konusunda, bir kaç paylaşımımda bahsetmiştim daha önce... ülkemizde "org" olarak adlandırılan çok geniş bir müzik aleti grubu olması ve farklı adlandırılmalara gidilmeden, tamamına org adı verilmesidir bu takıntı... aslında bu takıntımda pek de haklı değilim, biliyorum ama üzerinde tuşları olan, birbiriyle alakasız her türlü cihaza tek bir isim verilip, org denmesini de hep yadırgamışımdır...  keyboardlar & piyanolar  başlıklı eski paylaşıma göz gezdirirseniz anlarsınız bu takıntımı... bu gereksiz takıntımda pek de haklı değilim dememin sebebi ise şu; aslında benim "org" denilip geçilmesini yadırgadığım cihazlar da "org" denen şeyin geliştirilmiş, elektronikleştirilmiş, dijitalleştirilmiş halleri... üstelik türkçe karşılıkları da yok ve tamamına org deyip geçmek de yanlış sayılmaz... benim takıntılı biçimde "gerçek org" dediğim ve hayranı olduğum şey aşağıdaki muhteşem varlık oluyor...

ilham perileri

ilham perileri (müzler) biraz sakat bir konuya dalasım geldi, bakalım işin içinden çıkabilecekmiyim... şu anda çok az bilgim var şu ünlü ilham perileri hakkında... şöyle bir olası kaynaklara da göz gezdireyim dedim, gözüm de korktu ama yıllardır hep ilgimi çeker bu ilham perileri... müzler de deniyor, musalar da... ingilizce muses... hemen her dilde yunanca orijinaline sadık kalınmış... Μοῦσαι (moũsai) ise orijinali oluyor... yunanca tabii... müz kelimesinin kökeni de "men" miş... bana pek bi alakasız geldi ama öyleymiş sonuçta... men kelimesi ise çok fazla ciddi anlamlar taşıyor: akıl, düşünce ve yaratıcılık!... umarım ingilizce insanoğlu denen "men" buradan gelmiyordur ama sanki öyle... bu kadarla da kalmıyor, bu 3 ana kavramın altını dolduran konular çok önemli; bilim, edebiyat ve sanat... konu ağır anlayacağınız... men kelimesinden köken aldığı söylenen müzler ise sanat, bilim ve edebiyat alanında eserler veren insanlara ilham getirmekle görevli periler.

concertgebouworkest'te üç bilkentli

meriç nisan soytutan (viyola), arcan isenkul (viyola), kerem erşahin (fagot) bilkent üniversitesi müzik hazırlık lisesi 11. sınıfta öğrenimlerine devam eden meriç nisan soytutan (viyola), arcan isenkul (viyola) ve kerem erşahin (fagot); c oncertgebouworkest young orkestrası tarafından davet edildiler... daha doğrusu; farklı ülkelerden toplam 73 seçilmiş öğrenci arasına girmeyi başardılar... 4-21 ağustos 2022 tarihleri arasında hollanda'da hem eğitim alacaklar hem de önemli solistlerle konser verecekler... concertgebouworkest ; 130 yılı aşkın bir süredir ara vermeden sesini duyuran, dünyanın en iyi orkestralarından biri olarak kabul ediliyor... concertgebouworkest young ise; adı üstünde, bu orkestranın uluslararası gençlik orkestrası oluyor... üç başarılı genç sanatçımız, bu orkestranın etkinliğine katılacaklar... concertgebouworkest young, avrupa ülkelerinde öğrenim gören 14-17 yaş grubundaki genç sanatçılara önemli bir tecrübe kazandırmayı ve eşitlik ilkesi içinde fırsat yar