je crois entendre encore

les pêcheurs de perles - inci avcıları
sebebini bilmiyorum, anlayabildiğim kadarıyla koca dünyada pek bilen de çıkmamış ama georges bizetin bu muhteşem operası yani "les pêcheurs de perles" hiç bir zaman hak ettiği değeri görememiştir... gerçekten uzun süre elimden geldiğince sebebini bulmaya çalıştım ama bulamadım... bir çok opera üstadı bile bunu merak eden yazılar yazmış... ilginç...

gerçekten çok ilginç çünkü opera tarihinde hep geri planda kalmış, pek üstünde durulmamış, diğer bir çok opera ve sahne eseriyle kıyaslandığında, göreceli olarak çok az sahnelenmiş bir opera olmasına rağmen; öyle bir tenor aryasına sahip ki! dillere destan... ne mi bu aryanın adı? "je crois entendre encore" tabii ki...

neredeyse her gün farklı tenorlardan dinlemeden duramadığım muhteşem ötesi bir arya... gördüğüm kadarıyla, sadece ülkemizde de değil, dünyada bir çok kişi bu aryayı david gilmour sayesinde öğrenmiş... opera sevdalıları hariç tabii... ben de ilk kendisinden dinlemiştim çünkü az önce belirttiğim gibi, bizet nin bu operası en başta kendisine ait olan carmen olmak üzere, diğer bir çok tanınmış operanın gölgesinde kalmış hep...

Giuseppe De Luca (Zurga), Frieda Hempel (Leila) and
Enrico Caruso (Nadir), in the New York 916
opera olarak ele alındığında belki de vasat olarak kabul ediliyordur ve bu sebeple de gölgede kalmış olabilir ancak je crois entendre encore, opera tarihine damgasını vurmuş olan aryalardan biri olarak kabul ediliyor... gerçekten çok güzel, anlamlı, dokunaklı ve dinleyen kişiyi resmen alıp götüren, hüzünlendiren ve resmen kısa sürede bunalıma sokabilen bir eser...

bazı çok sevdiğiniz müzikler vardır ancak onları siz seviyorsunuzdur ama çoğu kişi de sevmeyebilir, doğaldır ama bazı müzikler vardır ki, sevmeyeni yada etkilenmeyeni zar zor bulursunuz... "bu parçayı sevmeyen yoktur" gibi iddialı bir lafı ben sadece erkan oğurun fuad ı için etmiştim, aynı lafı rahatlıkla hiç çekinmeden söyleyebileceğim çok nadir eserlerden bir diğeri de je crois entendre encore dir...

burada vurgulamak istediğim, kesinlikle "müzik zevki" ile alakalı değil... vurgulamak istediğim şu: elbette beğenmeyen mutlaka olabilir ama bu ve benzeri sınıfta bazı müzikler en beğenmeyen yada tamamen zıt müzik zevkine sahip kişilerin bile ruh halini ve yüz ifadesini değiştirme kapasitesine sahipler... neşeli birini aniden durgun ve düşünceli yapabilme kapasitesine sahip eserlere verilebilecek en güzel örneklerden biridir bu arya... ve zaten bu sebeple ait olduğu operanın çok ötesine geçmiştir... bu sebeple çoğu kişi bu aryadan yola çıkarak inci avcıları operasına ulaşmaktadır... normali, operadan aryaya ulaşmak değil midir?

bu aryanın bir diğer önemli özelliği ise zorluğudur... bazı kaynaklara göre opera tarihinin en zor tenor aryası olarak kabul edilmekle birlikte, çok daha fazla kaynağa göre "en zor aryalardan biridir"... sonuçta bir gerçek var ki; oldukça zor bir arya bu je crois entendre encore... yine bazı kaynaklara göre, aryanın sonundaki "do" sesinin pianissimo (pp) yani "çok hafif ve çok yumuşak" olmasıymış tenorları zorlayan ve kalbur üstü olmayan tenorlar bu notayı hakkını tam vererek okuyamıyorlarmış... bana biraz abartı gibi geldi ama bilemem tabii... çok daha güvenilir bulduğum bazı kaynaklarda da bu nota "si" notası olarak geçiyor... sonuçta bu nota ya do dur yada si, değişmesi mümkün değil ama neden böyle bir ayrılık söz konusu anlamış da değilim... benim yazılandan, çizilenden ve tartışılanlardan anladığım kadarıyla, bu arya tenorlar için çok önemli bir çıta ve bir çok tenor bunun bizet tarafından "sinir bozmak" için bilinçli olarak yapıldığını söylüyor... ben olsam, ben de yapardım:)... tıpkı paganininin kaprisleri gibi... söyleyen söylemeyen belli olsun ama belki de bu yüzden koskoca opera geri planda kalmıştır:)... çünkü gerçekten sanatçıları çok zorlayan bir aryaymış... gerçi bizde de tv lere filan çıkıp söylemeye çalışanlar çıktı!!!... az kalsın bu parçadan soğuyacaktım!...

uzun uzun anlattığım bir arya var ama paylaşmamışım henüz... şimdi farkettim... aşağıda opera tarihinin önemli tenorlerından bulabildiğim hepsini topladım ve bir je crois entendre encore demeti yaptım sizler için... en başa da david gilmour ın performansı yerleştirdim çünkü kendisi dünyaya tanıtmıştır live at meltdown konser dvd ile bu aryayı yeniden...



les pêcheurs de perles - inci avcıları

bizet tarafından 1863 yılında bestelenen ve 30 eylülde prömiyeri yapılan 3 perdelik inci avcıları operası hem izleyicilerden hem de eleştirmenlerden çok kötü eleştiriler almış, hatta resmen yerden yere vurulmuş... demek ki bu sebeple çok geri planda kalan bir opera eseri olmuş... ama kendi döneminde hiç beğenilmeyen bu operanın değeri sonradan anlaşılmış ve diğer bir çok tanınmış eserler kadar olmasa da, büyük operalarca programa alınmaya başlanmış... günümüzde de sahnelenmekte olan bir operadır...

bu opera eserinin döneminde yadırganmış olmasının muhtemel sebebi, farklı ve tanıdık olmayan melodiler içermesi olabilir... o dönemde belki de kulağa hiç hoş gelmemiştir... oyun; seylanda (sri lanka oldu sonra) geçiyor ve trajik bir aşk hikayesi üzerine kurulu...

operada kullanılan melodiler aslında hiç de yabana atılacak ve unutulacak melodiler de değil... operanın librettosu (operanın metni, sözleri) ise eugène cormon ve michel carré ye ait... opera asıl konumuz olan aryaya ek olarak, "au fond du temple saint" adlı bir de unutulmaz düete sahip ki bu düet de "arkadaşlık düeti" olarak da biliniyor... opera tarihi ve sanatı açısından bu düet de çok önemli...

The Man who Cried - Erkeğin Gözyaşları
torna a surriento, gloomy sunday, dido s lament, di quella pira ve e lucevan le stelle gibi diğer harika müziklerin de kullanıldığı erkeğin gözyaşları (the man who cried) filminde en can alıcı müziktir je crois entendre encore... filmin soundtrack ında salvatore licitra tarafından okunan arya yukarıdaki video dizisinde 4. sırada yer almaktadır...

"romance du nadir" olarak da tanınan arya; enrico caruso, salvatore licitra, alfredo kraus, rolando villazon, nicolai gedda, beniamino gigli, placido domingo, alain vanzo, lawrence brownlee ve tino rossi gibi çok büyük tenorlarca, çok iyi ve birbirinden farklı yorumlarla seslendirilmiştir... bunun yanında; keman virtüözü joshua bell, paul mauriat ve alison moyet gibi sanatçılarca da yorumlanmıştır...

opera, inci avcılarının köyünde başlıyor... zurga avcıların şefi... nadir çıkıyor ortaya birden ve avcılara yeniden katılmak istiyor... bu esnada başlıyor "arkadaşlık düeti" ve en son birlikte gittikleri tapınağı hatırlıyorlar... çok eski ve sağlam arkadaş olan zurga ve nadir yıllar önce gittikleri tapınaktaki bir töreni yönetmekte olan leilayı hatırlıyorlar... her ikisi de leilaya aşık oluyorlar... leilanın aralarını açabileceğini düşünerek, birbirlerine ebedi dostluk sözü veriyorlar... ama kısa bir süre sonra bu verdikleri söz test ediliyor... bir kano yanaşıyor, kanoda bir rahip (nourabad) eşliğinde kutsanmış bakire geliyor... kutsanmış bakirenin görevi inci avcılarını tehlikelerden korumak için dini şarkı söylemek... kimdir gelen dersiniz?... tabii ki leila!... nadir, leila şarkı söyledikçe ona olan aşkını hatırlıyor ve o anda başlıyor bizim muhteşem aryamız: je crois entendre encore... yani hala duyduğuma inanıyorum...

hala duyduğuma inanıyorum,
palmiyelerin altında saklı,
şefkatli ve gür sesini
halkalı bir güvercinin şarkısı gibi!
ey büyüleyici gece!
ilahi güzellik!
ey büyüleyici anılar!
delice sarhoşluk! tatlı rüya!

yıldızların aydınlığında,
inanıyorum onu hâlâ göreceğime,
onun uzun yelkenlerini arala
gecenin ılık rüzgarlarında!
ey büyüleyici gece!
ilahi güzellik!
ey büyüleyici anılar!
delice sarhoşluk! tatlı rüya!
büyüleyici anılar!

çeviri: ekşi sözlük yazarı lord of the flies

nadirin bu şarkısını duyan leila ise; ona yaklaşıyor ve her ne pahasına olursa olsun, aşkına sahip çıkacağını söylüyor usulca...

sonrasını kısaca yazayım, leila ve nadir bir gece gizlice görüşürlerken rahip nourabad onları yakalar... bu çok ciddi bir hatadır dinen ve artık leila dinden çıkmıştır... nadir ve leilanın öldürülmesi gerekmektedir... leila bir kolye çıkarır ve zurgaya verir... bu kolyeyi annesine götürmesini ister... tam her ikisinin de infazı gerçekleşecekken, zurga köyde yangın çıktığını duyurur ve herkes köye koşarken bizim aşıklar leila ve nadir oradan kaçarlar... olayı anlayan rahip nourabad zurgayı öldürür ve oyun biter, perde kapanır...

Leanne Kenneally (Leila) James Egglestone (Nadir) & Grant Doyle (Zurga) Photo by PHOTOGRAFEO
kaynak: http://www.glamadelaide.com.au/
peki zurga neden yardım etmiştir leila ve nadire?... yıllar önce leila zurganın hayatını kurtarmıştır ve buna karşılık zurga leilaya güzel bir kolye hediye etmiştir!... operanın sonunda, leilanın annesine götürmesi için zurgaya verdiği kolyedir bu ve zurga kolyeyi görünce, vefa borcunu ödemiştir...

görüleceği üzere; aslında bu opera bir aşk operasından çok, arkadaşlık, dostluk ve vefa operasıdır... ama je crois entendre encore tam bir aşk şarkısıdır... aşkına ne pahasına olursa olsun, ucunda ölüm de olsa, dinden çıkma da olsa sahip çıkma şarkısıdır... inci avcıları ise; sadakat, vefa, arkadaşlık, dostluk ve biraz da aşk eseridir...

Yorumlar

  1. Bu operayı Bu aralar yeni keşfettim ( Almanların Klassik Radio online radyosu sağolsun) ve hakkında okuduğum ilk yazı da bu oldu şimdi. Elinize sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim... operayı keşfettiğinize göre mutlaka çok beğenmişsinizdir diye tahmin ediyorum... hakkında okuduğunuz ilk yazının bu yazı olması da sevindirdi beni:)

      Sil
    2. yazın için çok teşekkürler

      Sil
    3. 3 sene sonra yanıt veriyorum:)) ama çok teşekkür ederim, ben teşekkür ederim...

      Sil
  2. Güzel bir yazı olmuş, devam edilmeli.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar

Popüler Yayınlar