diskant ensemble

diskant ensemble

çağdaş müzik topluluğu diskant ensemble; çağdaş müzik eserlerini seslendirip yorumlamakla kalmıyor, disiplinler arası projeler de üretiyor... farklı disiplinlerden müzisyen ve sanatçıları bir araya getiren diskant, ulusal ve uluslararası besteciler ve çağdaş yorumcularla ortak projeler gerçekleştiriyor... besteci ve icracılara çağdaş müziğin estetik yöneliminin ve yeni tekniklerin tanıtılmasına olanak sağlamak amacıyla seminerler ve atölye çalışmaları düzenleyen diskant ensemble, kurulduğu günden bu yana türk bestecilerinin kendileri için bestelediği çok sayıda yeni eserin prömiyerini de gerçekleştirmiştir...

bu diskant ensemble paylaşımı uzun süredir yukarıda fotoğraf ve tek paragraf, aşağıda videolar, konserler, eserler, sanatçılar ve hatta çağdaş müzik ne? yeni müzik ne? -bu yeni müzik ne? paylaşımı da belki 8 yıldır ayrı bir yerde duruyor:)... o ayrı bir sorun:)... yeni müzik ne acaba? diye anlamaya çalışırken, az kaldı, kitap çıkaracağım o konuda:)... ben anlayıp yazana kadar; çağdaş klasik oldu, yeni müzik de eskidi gitti resmen... toplum; yapacağım yeni müzik açıklamasını sabırsızlıkla bekliyor ama yepyenisini yazarım artık... neyse, biraz sulu başladım bu sefer ve klasik müziğin o feci ağırlığına da hiç uymadı ama napalım, bu da sulu klasik müzik bloğu.. nadir olan, her zaman değerlidir..

diskant ensemble da ülkemizin nadir çağdaş müzik topluluklarından biri.. çok çok önemli bir topluluk ve çok değerli sanatçılarımızın 2009 yılında bir araya gelmeleriyle kurulmuş.. 2011 de olabilir.. yani en azından 12 sene önce.. ve benim diskant ensemble ile tanışmam, kendilerinin onuncu, üstad ilhan usmanbaş'ın ise yüzüncü doğum gününde gerçekleşti... bu arada; birkaç gün önce, 26 eylül'de usmanbaş üstad 102 yaşına girdi, sağlıklı ve mutlu nice yaşlar dileriz kendisine...

ilhan usmanbaş - sekizil (eser: 1960-1967... ilk seslendiriliş: 2011) eser hakkında detaylı bir sunum ahmet altınel tarafından yapılmış, buradan izleyebilirsiniz.. sekizil hakkında  dinleme ipuçları vermesi yanında, bence daha da önemlisi, bir eser nasıl dinlenmeli? sorusuna da bir yanıt veriyor...


çok geç tanışmışım değil mi?... birbirinden değerli bu sanatçılarımızın bir araya gelmelerinden tam on yıl sonra!... kesinlikle geç değil emin olun... emin olmadığım hiç bir şeyi kolay kolay yazmam... nihayetinde ben alelade biriyim ve hiç tanışmamış bile olabilirim... adına inatla klasik müzik denen müziğin o muhteşem camiası ile hemen hemen aynı zamanlarda tanışmışım!!... hatta muhtemelen onlardan çok daha önce... camia derken, yanlış anlaşılmasın, sanatçı olamayan ama her şeyi sanatçılardan daha iyi bilen cemaatten bahsediyorum... mason locası benzeri bir şey... camiamız henüz tanıştı mı? o da muallakta... mecburen tanışmak zorunda kalmıştır çünkü topluluğu oluşturan sanatçılar tanınmayacak isimler değiller... her biri kendi alanında çizginin çok üstündeler ve diskant olarak da bence muhteşem ötesi çalışmalarla çok önemli bir açığımızı kapatıyorlar...

diskant ensemble

ahmet altınel (şef, besteci)

aslıhan and (flüt)

ebru mine sonakın (klarnet)

altuğ tekin (korno)

okan akan (vurmalı)

ipek mine sonakın (arp)

erhan birol (gitar)

kandemir basmacıoğlu (piyano)

nilay sancar (keman)

çağlayan çetin (viyolonsel)

benim bildiğim çekirdek kadro denebilecek diskant ensemble üyelerini yazdım ama inşallah eksiği yada hatası yoktur çünkü farklı yorumcular da dahil olabildiği gibi, bir çok eserin seslendirilişinde de doğal olarak tüm kadro olmuyor.. mesela şimdi aklıma gelen bir isim oldu, yanlış hatırlamıyorsam perküsyon sanatçısı amy salsgiver de diskant üyesi idi.. galiba daha sonra sadece hezarfen ensemble ile çalışmaya devam etti..

diskant ensemble; maalesef, istemeyerek yazıyorum ama resmen on yıl boyunca "etkinlikte diskant'da seslendirme ve sunumları ile yer aldı" şeklinde, sadece haber niteliğinde yer bulabilmiş kendisine... müziğin kalbinin attığı söylenen mecralarda üstelik... inanmıyorsanız, gidin o kalplerden birine ve aratın arama yerinden, görün... ve en fazla benim de ilk paragrafta yazdıklarımı bulabilirsiniz on yıllık süreçte... ki o paragraf da diskant'ın kendisini tanıttığı paragraf... medyaya dağıtılır ya "basın notu" gibisinden, öyle işte... arkadaş, ilhan usmanbaş etkinliğine kadar, bu müzik grubunu hiç mi merak etmediniz?... defalarca sesin yolculuğunda eser seslendirdiler, bir çok etkinlikte yer aldılar... pardon, camianın sesin yolculuğu vs ile pek de alakası yok zaten..

neden böyle?... çok basit cevabı: çağdaş, özellikle genç bestecilerimizin çağdaş anlayışla ortaya koydukları eserleri seslendiriyor olmaları, uluslararası boyutta çağdaş besteci ve yorumcularla çalışıyor olmaları.. "hiç bir bestecinin eserleri sadece kağıt üzerinde kalmamalı" diyor olmaları... insanın başına yeni yeni işler açıyor olmaları özetle... 76 yaşına geldik, ne güzel tuna boylarında dans ede ede gidiyorduk, shostakovich'i zor hazmettik, bir de yeni yeni işler icat etmeyin deniyor olması... müziğin bir kaç yüzyıla hapsediliyor olması vs vs... yani benim on küsur yıldır devlet senfoni konserlerine gitmiyor olma sebeplerimin neredeyse tamamı...

sanatın nabzını attırdığı zannedilen o muhteşem kitlenin bir türlü göremediği çok önemli bir nokta var.. bu noktanın farkına varabilen, bu ülkede sanatın, hadi daraltıp müziğin diyelim, nabzını gerçekten attırır.. şimdiki gibi bitkisel hayata sokmaz... o kitlenin "ilgilenmediği" konulara ilgi duyan azımsanmayacak bir dinleyici kitlesi var bu ülkede... çağdaş sanata ilgi duyan, takip eden, ilgiyle izleyen genç bir kitle var, bilmiyorlar!.. yada bilmek istemiyorlar..

çağdaş müziği, yeni müziği yada adına başka bir şey de diyebilirsiniz, farklı müziği severek dinleyecek olan kitle, o malum klasik müzik kitlesi değil kesinlikle... bu bilinmiyor, ben de hayret ediyorum.. yahu arkadaş; o muhteşem klasik müzik camiası diskant ensemble'ı dinlerse, ölür onlar yahu:).. gerçekten, morga döner o konser salonu:)... bakmayın öyle gidiyorlar arter'e ilhan usmanbaş gibi bir usta'nın adı geçiyor diye, üç gece kabus görüyorlardır...

çağdaş müziğe meraklı olan ve merak salabilecek o kitleyi keşfetmek ve onlara hitap edebilmeyi başarmak da sanatçılarımıza ve bestecilerimize kalmış artık... bakalım bulabilecek misiniz o manyak dinleyici kitlesini... çok yanlış mecralarda arıyorsunuz dinleyicinizi ve onlar da maalesef sizleri tanımıyorlar...

deniz arat - shibboleth... ebru mine sonakın, çağlayan çetin, ipek mine sonakın, okan akan, ahmet altınel...


diskant aslında adı ile de kendi misyonunu koymuş ortaya.. "sen bildiğin şekilde söyle şarkını, ben doğaçlamalarımla sana eşlik ederim, çok sesli oluruz" diyor diskant ensemble... çağdaş müzik topluluğu, kendine isim seçerken, yüzlerce yıllık koskoca bir dönemler silsilesinin de öncesine gitmiş... kendileri ne amaçla diskant oldular bilmiyorum ama çağdaş müzik çalışmaları yapan bir müzik topluluğu olarak, müziği o malum bir kaç yüzyıla ve coğrafyaya hapsetmek yerine, müziğin (sanatın) evrenselliğine, zamansızlığına ve mekansızlığına bir vurgu gibi geldi bana..

ülkemizde çok önemli bir açığı kapatan, çok değerli çağdaş bestecilerimizin eserlerini dinleyici ile buluşturan, ilhan usmanbaş gibi üst düzey bir bestecimizin bile eserlerinin ilk seslendirilişini resmen 45 yıl sonra!! gerçekleştirerek üst düzey bir saygısızlığı örtmeyi görev edinip, başaran çok önemli bir çağdaş müzik topluluğu diskant ensemble... usmanbaş'tan, çağdaş besteci christian jost'a ve kompozisyon bölümü öğrencisine kadar, ayrım gözetmeden çağdaş bestecilerin eserlerini bizlere ulaştıran, çok değerli sanatçılarımızın bir araya gelerek hayata geçirdikleri bir proje aslında diskant ensemble.. kendi adıma, sadece çok teşekkür edebiliyorum bu sanatçılarımıza..

gelecekteki çalışmalarını da takip edebildiğim ölçüde paylaşmak üzere; pandemi dönemindeki ortak kayıtlarından biri ile şimdilik bitireyim.. 2020 yılında, borusan müzik evi’nde usmanbaş eserlerini seslendireceklerdi ancak pandemi nedeniyle iptal olmuştu konser.. mehmet nemutlu’nun düzenlemesini yaptığı more than one adlı çalışma ile bırakayım sizleri...

Yorumlar

  1. YILDIZLAR TOPLULUĞU!

    YanıtlaSil
  2. YAZINIZ VE ARAYA SIKIŞTIRDIĞINIZ LAFLAR DA ÇOK YERİNDE

    YanıtlaSil
  3. Bu yazı beni çok mutlu etti.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar

Popüler Yayınlar