tag:blogger.com,1999:blog-5822891336806778652024-03-12T07:52:11.340+03:00müzik güncesikendi halinde bir müzik bloğu...Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.comBlogger574125tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-86313662344920794682024-01-15T00:32:00.005+03:002024-01-15T00:47:38.077+03:00bwv 1056 - largo<p style="text-align: left;"><b></b></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYnD_LvpcEQkhz_wnzU0IpAR6zRKkyXCEjaObYXGpmOfGhtRU7i6ocZTqkel4YcCE0TyZD9_WkDNDvONAKa5f9Y9Rj9VTIaag9v8u-nrsk2swBZP77urVLlRyhJUa1gz0InTB-EsAriF6DGH4uYkW4NBE4M_FTKajrp3H2L9BXKQsnUAzQJ7EXFY22gC6F/s500/j%20s%20bach%20with%20harpsichord.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="bwv 1056 largo" border="0" data-original-height="500" data-original-width="500" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYnD_LvpcEQkhz_wnzU0IpAR6zRKkyXCEjaObYXGpmOfGhtRU7i6ocZTqkel4YcCE0TyZD9_WkDNDvONAKa5f9Y9Rj9VTIaag9v8u-nrsk2swBZP77urVLlRyhJUa1gz0InTB-EsAriF6DGH4uYkW4NBE4M_FTKajrp3H2L9BXKQsnUAzQJ7EXFY22gC6F/w640-h640/j%20s%20bach%20with%20harpsichord.jpg" title="Johann Sebastian Bach" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Johann Sebastian Bach<br /></td></tr></tbody></table><b><br />nedir bu bwv?</b> klavsen ile ne alakası var? diye soran birini google almış benim bu gariban bloğa kadar getirmiş!.. bazen bu yapay zekalar beni gerçekten çok şaşırtıyorlar.. arkadaş bu sorunun cevabını verecek binlerce sayfa var.. yada arayan kişi google'da üç bin bilmem kaçıncı sonuca kadar gitmiş:)).. bwv nedir? gibi bir şeyi yazabileceğim bir blog değil burası ama bari renklendireyim de yazayım derken, aklıma hastası olduğum <b>bach'ın 5 numaralı piyano konçertosu</b>nun 2. bölümü olan <b>largo</b> geldi.. ne alaka diyeceksiniz ama bahaneyle bu muhteşem eseri de paylaşmış olayım dedim... bach eserlerinin tüm muhteşemliği içinde largo ne kadar ön plana çıkar? tartışılır ama nedense pek bi severim bu bölümü..<br /><p></p><p style="text-align: left;">bwv ifadesinin klavsen ile hiç bir alakası yok, sadece <b>j. s. bach</b> üstad ile alakası var bwv'nin.. j.s. bach eserleri katalog haline getirilmiştir ve bir çok bestecinin eserlerinde görülen opus (op) yerine kullanılmaktadır... opus eser anlamına gelmektedir ve bestecilerin kronolojik olarak eser numarasını verir.. eskiden besteciler eserlerine pek isim vermezlerdi.. verilen isimler çoğu zaman sonradan verilmiştir ve muhtemelen gerçekleri de pek yansıtmıyordur.. mesela <b>ay ışığı sonatı</b> gibi... <b>beethoven</b> çok başka bir şeyi anlatmış olabilir ama bugün bizim için <b>moonlight</b> denince akla beethoven gelir... gerçekte 14 numaralı piyano sonatıdır ve <b>quasi una fantasia</b> olarak da bilinir... eserler sonradan kataloglandiğı için, op. yada bwv gibi kısaltmalarla verilir eserler... <b>mozart</b> eserlerinde de k yada kv görürüz, bunun anlamı <b>kv - köchel-verzeichnis</b>'tir çünkü mozart eserlerini kataloglamaya başlayan kişi <b>köchel</b>'dir...<br /></p><p> <b>bwv</b> ise <b>bach werke verzeichnis</b> yani bach eser kataloğudur.. bu katalog 1950 yılında oluşturulmaya başlanmıştır ve sürekli gözden geçirilmektedir.. tabii bu işler önceki derlemeleri ve bilgileri baz alarak yapılan ekip işleri ve bach eser kataloğunu düzenlemeye başlayan ilk editör de <b>wolfgang schmieder</b>.. mozartın kv ibaresi ve op. ifadesi kronolojik sırayı verirken, bach'ın bwv kısaltması eser türlerini vermektedir... mesela bwv 1041-1065 konçertoları, bwv 1066-1071 ise uvertürleri vermektedir.. 1041 ile 1071 arası ise orkestra eserleridir... gibi.. onlar da kendi aralarında olabildiğince kronolojiktir..</p><p></p><p>özellikle eski bestecilerin eserlerinin özgünlüğü ve tarihleri kesin değildir, bazı eserler sonradan birileri tarafından tamamlanmış, monte edilmiş ya da karıştırılmış olabilir.. özellikle de bugün kullanılan eser isimleri de gerçeklerden çok uzak olabilir.. mesela mozart'ın <b>küçük bir gece müziği</b> (eine kleine nachtmusik) diye bir şey aslında yoktur.. mozart sadece bir kenara böyle bir not düşmüş ve aslında serenad'ı kast etmiş.. bir sakıncası var mı sonradan isimler verilmesinin? tabii yok, neden olsun..<br /> <br />j. sebastian bach'ın <b>5 numaralı piyano konçertosunun 2. bölümü olan largo</b>'nun aklıma gelmiş olmasının bir diğer sebebi de bu karışık işler işte... asıl sebep, dinlemeden uyuyamadıklarımdan olması, bir kez daha belirteyim... öncelikle; mesela <b>bu eser aslında piyano konçertosu değil</b>, klavyeli çalgılar için.. yani klavsen (harpsichord) için.. bir çok yerde piyano konçertosu diye geçiyor.. önemli mi ne olduğu? tabii ki değil:).. yahu hiç bir şey öyle sanıldığı gibi önemli filan değil.. adamcağız elinden geldiğince bestelemiş işte bir şeyler.. dinliyoruz severek..</p><p>bu arada; özellikle türkçe yazılmış ciddi kaynak buldukça paylaşıyorum konu ile ilgili.. tam da bu benim <i>nedense benim oldu:))</i> largo ile ilgili bir makale çok hoşuma gitti.. konu müzikal retorik açısından largo bölümünün incelenmesi.. çukurova üniversitesi devlet konservatuvarı öğretim üyesi <b>ulviyye güler</b> tarafından yazılmış bir makale..</p><p><a href="https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/797929" rel="nofollow" target="_blank"><span style="font-size: x-small;">Johann Sebastian Bach (Bwv 1056) Fa Minor Piyano Konçertosu’ndaki Largo Bölümüne Müzikal-Retorik Yaklaşımlar</span></a><br /></p><p>piyanist <b>maria joao pires</b> yorumuyla <b>j. s. bach</b> eseri <b>harpsichord ve yaylı orkestra için konçerto no. 5, f minor, bwv 1056</b>.. tam olarak bu aslında... <br /></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/zc5lhK00GSg" title="J.S. BACH, CONCERTO NO.5 IN F-MINOR FOR HARPSICHORD AND STRINGS (BWV 1056) - LARGO, MARIA JOÃO PIRES" width="640"></iframe><br /> yüzlerce bach şaheserinden sadece biri ve evet en şaheseri de değil tabii.. bu konçerto oldukça kısa ve üç bölüm tekmili birden toplasanız 10 dakika.. ilk ve son bölümler de çok iyi, mutlaka tamamını dinleyin..</p><p>bwv'den nerelere kadar geldik.. tuhaf blog burası valla.. ama konuyu özetleyelim; bwv 1056 dediğiniz anda, herkes eliyle koymuş gibi bulur bu eseri.. isterse piyano konçertosu densin, isterse klavsen yada başka bir şey.. bwv 1056 budur.. ikinci bölümü ise largo'dur.. şu yukarıdaki..</p><p>ama şöyle bir sorun da bir kenarda durmaktadır: bach'ın bu konçertoları hep toplamadır.. puzzle gibi.. çoğu zaman kendisi önceki eserlerini birleştirmiştir yada başka kişiler kurcalamışlardır.. bu eserin 1 ve 3 numaralı bölümlerinin, notaları kayıp bir keman konçertosundan geldiği belirtilmektedir.. ikinci bölüm largo ise bir obua konçertosunun klavsen için düzenlenmiş halidir.. tabii bunları yapan bizzat bach ustanın kendisi.. yani başkaları yaptı zannedilmesin.. bach'ın diğer konçertoları da böyle.. <br /></p><p>bu largo bölümü aynı zamanda telemann'ın flüt konçertosunun andante bölümü ile de büyük benzerlik göstermektedir.. emin olmak için gidip kurcaladım sağı solu çünkü hassas işler bunlar, benzerlik gösteriyor demiş uzmanlar.. yahu ne benzerliği, aynısı..</p><p>j.s. bach, telemann tarafından kurulan ve leipzig şehrinde bulunan collegium musicum’un direktörümüş o zamanlar... sürekli performanslar düzenliyorlarmış toplanıp.. işte tam olarak o dönemlerde bestelemiş bach klavsen konçertolarını.. muhtemelen kendisine ait eserler yanında telemann eserini de araya monte etti.. yani günümüzdeki gibi eser aşırma vs yok o zamanlar çünkü o bestecilerin eser aşırmalarını gerektirecek bir fakirlikleri yok.. "şu benim flüt konçertosunu çevir hadi klavsene, bakalım becerebilecekmisin" demiştir, o da al senden daha iyi yaptım demiştir falan filan.. yada "abi benim keman konçertosunun ortası boş kaldı, ver şu flüt konçertonu, araya sıkıştırayım" demiştir.. bu daha mantıklı sanki:)).. arkadaş müzisyen oyunları bunlar tabii birileri yanlışlıkla notları karıştırmadıysa:)).. olamaz mı yani.. bach, telemann yada birileri güzel harmanlamışlar tabii.. uzmanlara göre işin aslı şu: bach ve telemann arkadaşlar... büyük bir keyifle telemann'ın eserini detaylandırıyor bach ve telemann mutluluk duyuyor.. bu paslaşmalar defalarca yapılmış da olabilir tabii.. <br /></p><p><b>g. p. telemann twv 51 flüt konçertosu</b>..<br /></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/ZVkUfpBoUwg" title="Georg Philipp Telemann Konzert G-Dur TWV 51:G2 für Flöte und Basso continuo" width="640"></iframe><br /></p><p>tabii iş bu kadarla da bitmiyor.. bach kendi eserlerini defalarca sürüyor piyasaya:)).. şu bizim largo aşağıda da var.. bereket ilk bölümün başında.. <b>ich steh mit einem fuss im grabe</b> kantatında da kullanmış bach aynı ölçüleri... galiba bach da bu esere hayran benim gibi.. "ne muhteşem bestelemişim, kullanayım şunu her yerde" demiş herhalde.. ama bilimsel verilere göre ilk besteleyen telemann.. flüt konçertosunun ilk olduğu düşünülüyor bu eserler içinde..<br /></p><p><b>bach - cantata ich steh mit einem fuss im grabe bwv 156</b>..<br /></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/drFcH_WwK7Y" title="Bach - Cantata Ich steh mit einem Fuss im Grabe BWV 156 - Mortensen | Netherlands Bach Society" width="640"></iframe><br /></p><p>cantata <b>ich steh mit einem fuss im grabe</b> bwv 156; bach'ın dördüncü ve son kantatı olan bu eserin ilk bölümü sinfonia obua ile başlıyor ve yukarıda izlediğiniz üzere, bizim largo bu.. bach, obua için daha önce yazmış olduğu konçertodan bu esere almış ve daha sonra da klavye için konçerto bwv nin de ortasına koymuş largo olarak.. telemann'ın eserini de dahil edersek, düzenlemenin düzenlemesinin de düzenlemesi oluyor largo.. gerçekten çok sevmiş demek bach da bu eseri.. onunla aynı zevke sahip olmak da güzel bir şey.. okuduğum her kaynakta "bach aslında bu melodiyi daha önce şu eserde kullanmıştı" lafını gördüm ve en sonunda telemann çıktı altında..<br /></p><p>bizim kültürümüze hiç de uzak olmayan bir eser... ich steh mit einem fuss im grabe, <b>bir ayağım mezarda</b> anlamını taşıyor... ama bir ayağı çukurdayken de değilken de hep dindardı bach, bizim gibi yaşlanınca hacca gideyim de belki günahlarım affolur mantığında değildi.. <br /></p><p>bwv 1052-1057 numaralı konçertolar, altılı bir set olarak düşünülmüş ve bach’ın ünlü brandenburg konçertolarının dışındaki tek konçerto grubudur... 1058 ve 1059 numaralı konçertolar ise bach’ın kendi notlarına göre ayrılmıştır.. 1052-1059 arasındaki tüm konçertolar günümüze kadar el yazmaları ile ulaşabilmiştir ve çalınabilir durumdadırlar... neredeyse diğer tüm enstrümanlar için bestelediği konçertoların tamamını klavsene de uyarlamış bach..</p><p>piyano, iki yüz yıldır çok popüler hatta en popüler enstrüman ama oldukça yeni bir enstrüman sayılır.. piyanodan çok farklı bir mekanizmaya sahip olmakla birlikte, klavsen yani harpsichord piyanonun atası demeyelim de, abisi sayılır diyelim çünkü gerçekten oldukça farklı, bach'ın oldukça ilgisini çekmiş olmalı.. mesela her enstrüman için eser yazan vivaldinin klavsen için yazılmış bir eseri yok..</p><p>bildiğim kadarıyla, bach piyanoya yetişti yani bach hayattayken piyano vardı ama bir rivayete göre, bach piyanoyu beğenmemiş.. beğenmemiş değil de, sesini yetersiz bulmuş.. o dönemdeki piyanoları günümüz konser piyanoları gibi düşünmemek lazım.. sesi yetersizmiş.. tabii şunu da düşünmek lazım; ses amplifikasyonu yok.. şimdi biz alıştık tabii koskoca orkestranın yanında piyano bangır bangır çalıyor.. 1700'lerde çalın bakalım ne çıkacak ortaya.. derken, aklıma lavta filan geldi:)).. onların sesi nasıl çıkıyordu?.. konuyu kapadım:)).. ama aklım da takıldı şimdi..</p><p>bach, klavsen konçertolarını yazan ilk kişi muhtemelen.. bu konçertolar da yazılmaktan çok yeniden düzenlenmiş... klavsen için yazdığı konçertonun tamamı diğer enstrümanlar için yazdığı bestelerin yeniden işlenmesi.. bir yerde okudum, galiba bu klavsen yeniden yazımlarını çocukların eğitim materyali olsun diye hazırlamış.. dünyadaki tüm çocukların eğitimi için yada belki toplam 20 çocuğundan yaşayan 13 tanesinin.. aile değil, okul maaşallah.. en azından üç tane sağlam müzisyen çıkarmış aileden.. fazlası varsa, bilmiyorum.. okul masrafı çıkmasın, servise para vermeyeyim, benim bestelerle yetiştireyim şu veletleri demiş bach.. ciddi bir kaynakta okudum:).. bu çok önemli bir bilgi çünkü yüzlerce yıl öncesinde bach vb bestecilerin ne amaçla neler yaptığını bilmek de mümkün değil..<br /></p><p>onu oradan almış, buraya eklemiş, obua konçertosunun largo bölümünü klavsen konçertosunun ikinci bölümünde kullanmış vs vs derken için dışım largo oldu.. aşağıda obua konçertosunu da paylaşıp bitireyim artık.. 34:07 den itibaren obua konçertosunun largosu var, siz yine de tamamını dinleyin derim, oldukça eğlenceli.. yine de en muhteşemi klavsen konçertosunun piyano ile seslendirilen largosu..<iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/IzZqeWNpe3U" title="J.S. Bach: Oboe Concertos" width="640"></iframe></p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-81606598972578923222024-01-07T18:46:00.002+03:002024-01-07T19:20:45.880+03:00blue movie - yavuz çetin ve kerim çaplı (video)<iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/Svwn4R3NTpo" title="Blue Movie - Yavuz Cetin and Kerim Capli" width="640"></iframe><div style="text-align: left;">blue movie - yavuz çetin ve kerim çaplı... director: sertan ünver, producer: suzan güverte...</div><div style="text-align: left;">ilgili paylaşım: <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2023/08/blue-yavuz-cetin-ve-kerim-capl.html" target="_blank">blue - yavuz çetin ve kerim çaplı</a></b><br /></div><p><br /></p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-15992087515536107922023-12-31T01:56:00.000+03:002023-12-31T01:56:07.216+03:00müzikte minimalizm<p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyi9B5-g2XLxx9sPF3wJ5S0OwKmYokp4HnATLytJ-dDno7ISEpIDxGiXxn0RWipqbFyEko9oTVeihXz7-DoNBYWKm7BG7LJxjFzVyE3VsOiw_e0FDrRqUkVU9V5jFEAhbXFwuMYFDPlRHZRpPKAWeyk7NvMaK_DBtTWWq5_gHaX1teJ7ev-KxwDHbuP2es/s2430/Photo%20by%20Megha%20Ajith%20on%20Unsplash.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="2430" data-original-width="2430" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyi9B5-g2XLxx9sPF3wJ5S0OwKmYokp4HnATLytJ-dDno7ISEpIDxGiXxn0RWipqbFyEko9oTVeihXz7-DoNBYWKm7BG7LJxjFzVyE3VsOiw_e0FDrRqUkVU9V5jFEAhbXFwuMYFDPlRHZRpPKAWeyk7NvMaK_DBtTWWq5_gHaX1teJ7ev-KxwDHbuP2es/w640-h640/Photo%20by%20Megha%20Ajith%20on%20Unsplash.jpg" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">minimalizm <span style="font-size: x-small;"><i>Photo by <a href="https://unsplash.com/@megs7171?utm_source=unsplash&utm_medium=referral&utm_content=creditCopyText" rel="nofollow" target="_blank">Megha Ajith</a></i></span></td></tr></tbody></table><p></p><p>çok hassas bir konu, çok dikkatli yazmak gerekiyor minimalizmi ve minimalistliği.. müzik, mimari, yaşam tarzı yada sanat dalları; konu ne olursa olsun, minimalizm tamamen aynı kapıya çıkan bir kavram ve tüm sanat dallarında olduğu gibi, müzikte de minimalizm pek taraftar bulamasa da, konu yaşam tarzı olunca, çok yaygın ve popüler bir konu... herkes bir anda minimalist oluverdi... bu sebeple kimseyi kırmadan üzmeden yazmak lazım bu konuyu... minimlizm felsefesi ışığında, minimalist yaşam tarzı... muhteşem getirisi olan konular son yıllarda...</p><p>minimalist iç mimari akımlarına bağlı kalarak dekore ettiğiniz, minimalist mimari yaklaşıma sahip tripleks villanızın bahçesinde kurulu geyet minimalist bir minik masada viskinizi yudumlarken çektiğiniz selfinizi sosyal medyada paylaştığınızda minimalist olunuyor mu?... sadece 5 adet giysiniz, aksesuarınız vs varsa ve bunlar versace, armani, vuitton yada dior ise minimalist olunuyor mu? yada bankada 250 milyon tl paranız dururken, siz 1+1 evde yaşadığınızda minimal yaşam oluyor mu?... bence kesinlikle olmuyor ama "bence" tabii... elon musk beyfendi konteynerde yaşayınca minimalist oluyorsa, olunur.. sanat adına oturuyorsa, tabii minimalizm..<br /></p><p>tartışılır bu konu ama konuya nereden baktığınıza bağlı.. sanat akımı olarak bakıyorsanız, tabii oluyor.. minimalist iç tasarım ve minimalist tablolar vs vs... kesinlikle oluyor, sorun yok ama felsefik açıdan baktığınızda olmuyor.. yaşam tarzı açısından baktığınızda ise tartışılır... yani "arkadaş ben varlık içinde yüzüyorum ama sadelik peşindeyim" deniyorsa, evet minimalizm... "minimalist sanatı ve dizaynı seviyorum" derseniz, evet minimalizm ama eğer "minimalst felsefeye uyuyorum ben" yada "dünyamızı korumak, geleceğe güzel bir dünya bırakmak için minimalistim, siz de öyle olun" diyorsanız villanızın bahçesinde ve üstelik o bahçede minimalist tarzda bir düğün de yapıyorsanız, olmuyor minimalizm... yine de tartışılır tabii...</p><p>neden tartışılır diyorum? sebebi çok basit... minimalizm gerçekte yaşam tarzı, bilmem ne felsefesi yada dünyanın geleceğine yatırım için sadelik vs vs vs gibi şeyler değil, sebep o... minimalizm aslında sanat akımı... sanat akımı olarak başlayan ve sonradan dallanıp, budaklanan ve neticede popülist yaklaşımla statü kazanma çabalamalarına kadar giden, raydan çıkan bir konu...</p><p>yani bu kadar lafı, sosyal medyada yada bir yerlerde "ay benim 2 çorabım, bir pijamam, bir tane de penyem var, minimalistim ben" diyenler için döktüm.. yani ona minimalist denebilir mi? bilmiyorum ama ben zalak diyorum...<br /></p><p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgn3_iiH0n4xuzdLUy2E-xowJc8tgvyUDl37VKIH8lWpvJxTa0_QFY6jqHBa9A_CRmohWVHUNIMnTKp7sFVrWd_uE3s-cJurSJCPXWkm4-RG4PX5wq57tXddJ-_KuPUhyIFE2hVy18OXhxiK0go5ERKKJuimyC4cb-93RBedXolzTVjP45SqjvNmhXPet0m/s480/kazimir_malevich_minimalism_painting.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="471" data-original-width="480" height="628" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgn3_iiH0n4xuzdLUy2E-xowJc8tgvyUDl37VKIH8lWpvJxTa0_QFY6jqHBa9A_CRmohWVHUNIMnTKp7sFVrWd_uE3s-cJurSJCPXWkm4-RG4PX5wq57tXddJ-_KuPUhyIFE2hVy18OXhxiK0go5ERKKJuimyC4cb-93RBedXolzTVjP45SqjvNmhXPet0m/w640-h628/kazimir_malevich_minimalism_painting.jpg" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">siyah kare (kasimir malevich)<br /></td></tr></tbody></table><p></p><p>sanat yaşama yön verir ve nihayetinde yaşam tarzına da dönüşür ve felsefesi zaten çok eskilerden beri vardır.. felsefesi binlerce yıldır zaten var, sanat o felsefeye sahip çıkar ve yaşam tarzına dönüştürür.. o ayrı bir konu ama sonuçta "minimalizm" hayatımıza sanat akımı olarak girmiştir... kasimir malevich'in minimalist sanat akımının ağırlığını hissettirmeye başlamasından yıllar önce ortaya koyduğu yukarıdaki eseri bu konuda oldukça önemli...</p><p>minimalizm; felsefe olarak ve yaşam tarzı olarak, istençli yada zorunlu olarak zaten vardı.. adem ve havvanın her şeyi incir yaprağından ibaretti yada mağara adamı bir şeyler avlarsa yerdi, avlayamazsa allah kerim derdi... mesleğim dışında, doğayla tek bağlantım olan kumrulara yem veririm, yiyip giderler ve bugün yedik ama yarın ne yapacağız yahu? diye de düşünmezler... ertesi gün için kenarda yiyecekleri var mı? yok mu? düşünmezler... hayvanlar minimalistler sonuçta.. doğa da minimalist... ekosistemler minimalist ve fazlaya ihtiyaç duymazlar, hatta yok ederler fazlalığı... insanlığın defalarca ortadan kalkıp da bir yerlerden yeniden patlak vermesi de bundandır... minimalist olmayan tek varlık insan!..</p><p>ne yaptı geri zekalı insan?... yerleşik hayata geçti, koca koca şehirler kurdu... kömür çıkardı, maden çıkardı, sanayileşti... yetmedi, petrolü de çıkardı... ekosistemin minimalizmini bozan tek yaratık olarak aşırı çoğaldı.. eee ne olacak çoğalınca? savaştı... geçtiğimiz yüzyılın yarısı iki dünya savaşıyla geçti... dedik ya; ekosistem "minimalizmi bozan şeyi ortadan kaldırır" nüfus dibe vurdu... savaşlar bitince de nüfus hızla arttı... savaşlardan bıkan insanlık özellikle 60'lı yıllarda eğlencenin ve şatafatın dibine vurdu haklı olarak.. teknoloji zaten gelişti savaşlar döneminde... kimya gelişti vs vs... savaşın ardından mallara yönelik anormal bir talep oluştu... daha önce insanlar, günlük ihtiyaçlar için bile kıt kaynaklarla ve sınırlı seçeneklerle yaşıyorlardı... tüketicilik geliştikçe, maksimalizm zirveye ulaştı ancak her şey zıttı ile bir anlam kazanacağı için, maksimalizm de tezatını yani minimalizmi doğurdu... minimalizm hareketinin 1960'larda ve 1970'lerde kök saldığı yaygın olarak kabul ediliyor... sanatçılar, soyut dışavurumculuk ve onun aşırı katmanlarından uzaklaşarak basit geometrik şekiller ve çizgileri, gerçek ve nesnel anlamları tercih etmeye başladılar... bu minimalist eğilim yalnızca resim ve heykel alanına değil aynı zamanda mimariye, ürün tasarımına ve nihayetinde iç tasarım ve yaşam tarzına da nüfuz etti... zamanla, etkili sanatçılar, yalnızca kendisine atıfta bulunan, basit bir yaklaşım sergileyen ve aşırı görünen her şeyi azaltan sanatı giderek daha fazla tercih etmeye başladılar... çok fazla özet bir anlatımla durum bu... daha doğrusu bi ihtimal böyledir diyeyim.. kafadan sallıyorum sonuçta...<br /></p><h3 style="text-align: left;"></h3><p>ben yukarıda bir kaç örnek vermiştim, villalar, markalar vs vs... o konu apayrı bir konu olmakla birlikte, <b>işin özü olarak, ekosistemde yaşayan varlıklar olarak, zenginlik içinde minimalist olamazsınız, tabiata aykırı ancak sanata temel oluşturan minimalizm felsefesi çok farklı... yaygın yanılgıların aksine minimalizm yoksunluk ile ilgili değildir... sadece nicelikten çok niteliği benimsemeye odaklanır minimalizm</b>... yani bir anlatım tarzıdır.. tamamen tezat oluşturan anlatım tarzlarında komplekslik varken, minimalizmde sadelik ve basitlik vardır... birazdan müzikle çok iyi anlaşılacak bu durum...</p><p>minimalizm aynı zamanda bilinçli olmak, dikkat dağıtıcı unsurları ortadan kaldırmak ve bilinçli seçimler yapmakla da ilgilidir... yalnızca yer kaplayan öğeler yerine, anlamlı ögelere daha fazla önem verir minimalizm...</p><p>bugün nedense her şeyi ekoloji ile açıklamaya çalışıyorum.. doğada mesela, en makbul olan şey şudur: ne kadar az alan kaplarsan o kadar iyidir ve en az alanda en yüksek faydayı ne kadar sağlayabiliyorsan o kadar iyidir... minimal alanda maksimal fotofentez yapan bitki makbuldür gibi... ateş olup, cürmünden kat kat fazla yer yakmak gibi...</p><p><b>şatafatlı ve görkemli objelerle hiç bir şey anlatamamak da var, tek bir basit obje ile çok şey anlatabilmek de var... sanatı üreten ile tüketen hangisinde ne kadar buluşabiliyorsa artık... e tabii şu da var doğal olarak; tek bir basit obje ile hiç bir şey anlatamamak!... bu da benim en çok karşılaştığım sanat aktivitesi maalesef...</b><br /></p><p>özgünlük ve özgürlüktür minimalist yaklaşım... sadeliğe değer verir ve yüzeysel üretim ve tüketimi reddeder... güzelliği, özü ve gerçek amacı vurgulamayı amaçlar...</p><p>minimalizm veya minimalist sanat; sanatın kendi gerçekliğine sahip olması ve başka bir şeyin taklidi olmaması şeklinde gelişen soyut bir bakış açısına sahiptir.. sanatın gerçek dünyanın bir yönünü temsil ettiğini düşünürüz.. mesela bir mazara, bir olay yada bir eşya gibi... veya bir duygunun yansıtılması mesela... çoğu zaman sanat bunları anlatır ancak minimalizmde dışarıdaki bir gerçekliği temsil etme girişiminde bulunulmaz, sanatçı izleyicinin sadece esere tepki vermesini ister... yapıtın yapıldığı ortam, malzeme ve eserin biçimi gerçektir... ne görüyorsan odur... çok basit ve sade..</p><p>en tepedeki kuşlar ve kare mesela... ne görüyorsanız onu anlatıyorlar... ama aşağıdaki <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2019/05/sekil-degistiren-gercekler.html" target="_blank">velazquez eseri las meninas</a></b> öyle değil... bu tablo hakkındaki paylaşımı okuyun, geri dönün... tablo resmen minik ispanyol prenses ve kendisiyle ilgilenen nedimeleri anlatıyor açık ve net.. aynı tablonun picasso yorumu da var o paylaşımda... harika sanatsal çalışmalar... minimalizm ne velazquez ne de picasso... her ikisinin çok dışında...<br /></p><p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgMkq0bI5-wdMVhE5QhO3BcyuPSgoxoFssg8uCkbeXPqBDQazQo7Lb8azakm9iwDrMLkKdX32gOMZKmso0zsHc8uHmKDeU3rPrP2HB4pb7gDCDQFZLyxC6OoOi65UFe0dBdUJR2e-MSqtHF5exNDhmdkgywZ89BS8_EZk8JBwQAaW2wCNQ9-Efwin5mK0i8/s640/las%20meninas.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="640" data-original-width="562" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgMkq0bI5-wdMVhE5QhO3BcyuPSgoxoFssg8uCkbeXPqBDQazQo7Lb8azakm9iwDrMLkKdX32gOMZKmso0zsHc8uHmKDeU3rPrP2HB4pb7gDCDQFZLyxC6OoOi65UFe0dBdUJR2e-MSqtHF5exNDhmdkgywZ89BS8_EZk8JBwQAaW2wCNQ9-Efwin5mK0i8/w562-h640/las%20meninas.jpg" title="las meninas (diego rodriguez de silva velazquez)" width="562" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">las meninas (diego rodriguez de silva velazquez)</td></tr></tbody></table><p></p><h3 style="text-align: left;">müzikte minimalizm</h3><p>müzikte minimalizm hareketi de esas olarak 1960'larda sanattaki minimalist hareketle birlikte başladı denebilir daha eski örnekler olmakla birlikte... müzik tarihinde önemli bir devrim yaratan <b>12 ton sistemi</b>ni ortaya koymuş olan ve <b>serializm</b> akımının öncüsü olarak kabul edilen <b>arnold schoenberg</b>'in ölümünden sonra serializmin batı müziğinde yeniden canlanmaya başlamasına tepki olarak doğduğu ifade ediliyor bir çok kaynakta... her ne kadar bazı besteciler 20. yüzyılın ortalarından önce müzikte minimalizmi deneyimlese de, hem sanatta hem de müzikte minimalist hareket 1960'lar ve 1970'lerde gelişti... ve bu süreçte müzik tarihinde sağlam bir yer edindi...</p><p>şunu hatırlatayım; gerçekte minimalist sanat insan kadar eskidir ama bu benim düşüncem sadece.. dünya tarihinin her anında minimalizmi bulursunuz ama "akım" diyemeyebilirsiniz... <br /></p><p>1950'lerden itibaren müziğin değişimine bakarsak, elektro gitarı görürüz net biçimde... bu dönemde elektro gitarın sesini yükseltmesi paralelinde her şeyin sesinin yükselmesi, insanların sesini yükseltmeleri ve onlara karşı yönetenlerin de seslerini yükseltmeleri ciddi gürültülü ve karmaşık bir ortama yol açtı... müzikte işler birden çok değişti o dönemde özellikle elektro gitarın çıkışıyla... gitaristler daha fazla notayı daha hızlı çalabilme peşine düştüler mesela... sanatta yüzlerce yıl varlığını hissettiren şatafatın da suyu çıktı, yaşam tarzına da oturdu bu ortam... en basiti, giyim kuşam yada alışkanlıkların değişmesi, ailenin değişmesi vs vs... unutmayalım, müzik çok önemlidir... bu ortamda genel olarak sanat dünyası bir kontrast dönemi geçirdi ve bu dönemde kontrast ise sadelik ve basitlik idi doğal olarak...</p><p>60'lı yılların sonlarında da <a href="https://www.muzikguncesi.com/p/progresif-muzik.html" target="_blank">progresif</a>lik ivme kazandı ve uzun konsept müzikler, albümler, karmaşıklık ve yukarıda bahsettiğim elektro gitara ek olarak; melotron, orglar, synthesizerler ve hatta orta çağ enstrümanları vs vs de dahil oldu çağdaş müziğe... minimalizm daha önce ivme kazandı tabii bu unutulmasın ama aynı süreçte yol aldılar... kıyaslaması yapılacak iki konu değil ama progresif yaklaşım müzikte damgayı tam vurdu tabii..<br /></p><p>minimalist çağdan önceki müzik dönemlerindeki deneysel teknikler, bestecilerin müzik tanımının sınırlarını zorlamalarına ve tanımı gereği tamamen yeni bir müzik türü yaratmalarına yardımcı oldu... mesela modernizm yada neoklasizm gibi... empresyonizm ve ekspresyonizm de dahil edilebilir bu müzikte minimalizmin desteklenmesine yardımcı olan önceki müzik dönemlerine...</p><p>diğer tüm akımlarda olduğu gibi, minimalizmin de öncü çalışmaları var tabii.. hiç bir şey öyle pat diye 1961de başlayıp, 69da bitmez.. hatta yüzyıllar öncesine gidin, bulursunuz bir şeyler... tabuh-tabuhan - colin mcphee, five pieces for orchestra - schoenberg, monotone symphony - klein, 4’33” - cage, vexations - satie ve in the night - charles ives benim kaynaklarda bulabildiğim öncüler...<br /></p><p>müzikte minimalizm kavramını ilk kullanan kim? konusunda kavga var resmen... ingiliz piyanist, librettist, müzikolog ve minimalist besteci <b>michael nyman</b>, 1968 yılında bu ifadeyi the spectator'da kullandığını söylüyor.. charlotte moorman & nam june paik resitallerinde sunulan çalışmalar için, kendisinin bir tanımlama getirdiğini iddia etti 1976 yılında.. demiş ki; "ben 1968 yılında tanımladım bu müziği, minimalist dedim, ilk kullanan da benim bu ifadeyi"... böyle bir şey olmuş işte.. diğer yandan, kendini minimalist besteci olarak ilan eden <b>tom johnson</b> da minimalizm terimini müzik için kullanan ilk kişi olduğunu iddia ediyor ve minimalizmi <b>"minimum malzemeyle çalışan herhangi bir müzik"</b> olarak tanımlıyor...</p><p>ilk olarak kimin bu tanımı kullandığı çok mu önemli?.. bence değil ama onlar için önemli demek... asıl önemli olan konu hala ortada duruyor: minimalist müzik ne?<br /></p><h3 style="text-align: left;">bir müziğin minimalist olduğunu nasıl anlarız?</h3><p>yalnızca birkaç nota kullanılmışsa... yalnızca birkaç kelimelik söz kullanılmışsa... bardak, çanak çömlek, ayakkabı, saç fırçası, pencere ve tencere gibi enstrümanlar duyuyorsanız... elektronik yada akustik bir gürültüyü uzun süre sürdürüp, keyif almanız bekleniyorsa... doğadaki sesler minimal boyutlarda size aktarılıyorsa... sonsuz döngüler başınızı döndürüyorsa... duyabildiğiniz sadece sessizlik ise <i>mesela tek bir ses duymadığınız eser de var, kulaklık mı bozuldu ki dersiniz, duyduğunuz tek şey kendi nefesinizdir ve müzik de odur zaten</i>... tek bir enstrüman tek bir nota ile olayı bitirmişse... dakikada sadece bir kaç ses duyabilmişseniz... muhtemelen minimalist bir müzik dinliyorsunuz...</p><p>daha başka detayları da var.. mesela birlikte çalan ancak aralarında uyum hissetmediğiniz, ara ara sanki uyumluymuş gibi de gelen iki enstrüman duyabilirsiniz... iki enstrüman birlikte aynı tempoda çalmaya başlayabilir ancak biri kalkar tempoyu yavaş yavaş değiştirmeye başlar... tekrar aynı tempoda buluşurlar... diyelim ki buluşmadılar, yapacak bir şey yok... buluşuyordur onlar bir ara ama siz sıkılıp bırakmışsınızdır dinlemeyi, ayrı kalırlar...</p><p>diğer yandan, minimalist müzikte dinleyicinin kolayca algılayamayabileceği, besteci tarafından yorumcuya bırakılmış serbest alanlar da bulunmaktadır ve hatta notasyonda bulunmayan bazı işaretlerin eklendiği belirtiliyor... bunun tam bir doğaçlama olmadığını, bestecinin yorumcuya döngü, eksilt, arttır yada her ne ise işte, o serbestiyi verdiğini düşünüyorum ama bunu anlatmak da zor... yani şöyle; besteci döngüyü başlatır, yorumcuya al bunu dilediğin gibi, dilediğin kadar kullan der.. böyle bir şey... ben de bilmiyorum sonuçta, herhalde öyledir:))...</p><p>enstrüman konusunda herhangi bir sınır yada tanım yoktur.. hatta sessizlik de kullanılır yada her türlü canlı cansız kaynaklı ses de.. sınır yoktur demek daha doğru.. dişinizi fırçalarken çıkan sesi de kullanabilirsiniz mesela.. org, nefesli çalgılar, yaylılar, yaylı çalgılar dörtlüsü, vurmalılar ve bazı besteciler için tüm geleneksel orkestralar yaygın olmakla birlikte, diğer her şey kullanılmaktadır bu akımda... theremin ve synyhesizer de tabii.. minimalizmden esinlenen modern müziklerde loop cihazları ve pedalları da sıklıkla kullanılıyor...<br /></p><p>doğal sesler bazen enstrüman olarak kullanılır... otomobillerden, trenlerden, fabrikalardan, makinelerden gelen insan yapımı sesler ve diğer sentetik sesler genellikle minimalist çalışmaların temeli veya tamamlayıcısı olarak kullanılır... dijital efektler genellikle enstrümanların veya efektlerin sesini değiştirmek için kullanılır... ve tabii insan sesi ve koro...</p>minimalist bestecilerin enstrümantasyonu genellikle alışılmadıktır doğal olarak.. orkestra geleneklerini yıkmak ve birbiriyle çelişen enstrümanları kullanmak önemlidir... yaylı çalgılar dörtlüsü, bas gitar, saksafonlar, envai çeşit vurmalı, insan sesi, bardak, trompet, otomobil lastiği, korno, marimba, trombon, seyirci, sessizlik, piyano, synth ve arp birlike iyi gider mesela... melodik yapı çoğu zaman basittir ve döngüler halinde tekrarlanır... çok seslidir ve çoğu zaman katmanlar halindedir.. sık sık tını ve/veya ritim değişir... tempo genelde aynı kalır... hipnotiktir.. elektronik efektler ve bant kayıtları sıklıkla kullanılır...<p></p><p></p><p>tabii şu yukarıdakiler tek başına çok anlam ifade etmez... size mutlaka minimumu algılatmalı.. azcık yani... biraz da subjektif bir kavram...</p><p>aşağıdaki iki video, müzikte minimalizmi tüm detayları ile uzun uzun anlatıyor..<br /></p><p><b>the magic of minimalism part 1</b><br /></p><p><br /></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/cJlGjSQvvGs" title="Tones Drones and Arpeggios The Magic of Minimalism Part 1" width="640"></iframe><br /></p><p><b>the magic of minimalism part 2</b><br /></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/LQ0xs9UBpIw" title="Tones Drones and Arpeggios The Magic of Minimalism Part 2" width="640"></iframe><br /></p><p>günümüzde müzikte minimalizm, bir kompozisyondaki müzik enstrümanlarının sayısını sınırlayan veya geleneksel enstrümantasyonu müzikal ifadeler olarak enstrümansız kaynaklarla değiştiren bir sanat müziği biçimi olarak kabul edilmekteymiş... bence yetersiz bir tanımlama bu... yada ben anlamadım:)...</p><p>müzikte minimalist yaklaşım; dinleyiciyi müzikal kompozisyonun veya partisyonun süreç veya aşamalarına odaklanmaya çeken ve bir arka plan görevi görmek yerine aktif dinlemeyi teşvik eden, anlatısal olmayan bir yaklaşım denebilir... bu açıdan bakıldığında, minimalist hareketin bugün popürleşmeye başlayan yeni müzik unsurlarını ve biçimlerini de yaratmış olabilir... yeni müzikte minimalist yaklaşım çok yoğun çünkü görebildiğim kadarıyla...</p><p>sadece yeni müzik de değil, mesela son yıllarda çok moda olan, internette bolca bulacağınız meditasyon başta olmak üzere, yoga, enerji, tibet, tireşim, şahsi gelişim vs vs vs ile ilgili müzikler de minimalist yaklaşımlıdırlar... huzur versin diye çalınıp, dinlenirler ama benim huzurumu aşırı derecede kaçırıyorlar... <i>bu arada; minimalizm hakkında yazıyor olmam, minimalist müziklere hayran olduğum anlamına gelmesin sakın... </i><br /></p><p>müzik; notalarda değil, aradaki sessizliktedir demişti ya mozart... <i>sanki mozart değildi ya neyse</i>, minimalizmde o aralardaki sessizlik kavramı çok önemlidir... hatta abartılıdır... minimalist müzikte işitsel olmayan unsurlar yoğundur.. minimalizm müzikte akıma dönüşmeden önce yazılmış olan, daha doğrusu yazılmamış olan:)) john cage eseri 4'33" muhtemelen bu akımın öncüsüdür ve eser tamamen sessizdir... 4 dakika 33 saniyelik bir sessizlik.. üstelik eser üç bölümdü yanlış hatırlamıyorsam... buradaki espri şudur: sanatçı sahneye çıkar ve 4:33 dakikalık sessizlik seslendirir.. buradaki gerçek müzik ise, seyirci kaynaklı seslerdir...<br /></p><p></p><p>abd ve ingilterede yaşayan minimalist besteciler; doğal ve insan yapımı sesleri algılama şeklimizi değiştirmek için yeni teknolojiler kullandılar... tüm müzik tarihi boyunca müziği tanımlayan ve sınırlayan engelleri de yıktılar.. daha doğrusu yıktılar demek yanlış olur tabii, yıkamadılar, o kadar da kolay bir iş değil o ama yükleniyorlar sürekli yıkmak için... bakalım neler olacak gelecekte...</p><p>bu güne kadarki etkileri aslında azımsanmayacak ölçülerde, hiç de sanıldığı gibi sınırlı değil.. elektronik müzikte, hip hop'ta ve bazı alternatif rock gruplarında izlerini bulmak zor değil, çok örnek var... yukarıda bir yerlerde bahsetmiş olduğum meditasyon müziklerini de eklemek gerekir... ve tabii yeni müzik.. saydıkça aklıma geliyor, deneysel ve alternatif olarak tanımlanan müzik türleri vs vs vs...</p><p></p><p></p><h3 style="text-align: left;">minimalist akımın en etkili ve önemli bestecileri</h3><p><b>steve reich, philip glass, terry riley, la monte young, michael nyman, tom johnson, john cage ve<br />john lewis</b>... çoğu ciddi kaynakta bu isimler geçiyor ama ben <b>arvo part</b>'ı da ekleyeyim dedim.. tabii o kalıplaşmış isimler bu akımın temel isimleri... hatta <b>yann tiersen</b> de bence minimalist... pek adını göremedim ama <b>erik satie</b> de tarafımca eklenmiştir an itibarıyla.. bence öyle.. ve tabii ki yeryüzünde kim bilir daha kaç minimalist besteci vardır? onu bilemem... "sen bu bestecilerden hangilerini dinlersin?" gibi bir soru sorarsanız. sadece <b>arvo part </b>ve <b>erik satie</b> derim.. onlar da ne kadar minimalisttirler? o da tartışılır tabii:))..</p><p>ben öneri olarak sadece aşağıdaki üç önemli bestecinin çalışmalarını paylaşıyorum, bu çalışmalar incelenirse, minimalist müzik akımı daha iyi anlaşılabilir.. beğenirseniz, detaylarına inmek de size kalmış artık...<br /></p><b>philip glass<br /><br /></b>einstein on the beach (cbs master works) – 1976<br />glassworks (cbs) – 1982<br />koyannisqatsi – film soundtrack - (antilles) – 1981<br />satyagraha (sanskrit for ‘life force) – an opera based on ghandi’s<br />experiences in south africa. also draws on the life of martin luther king<br />and leo tolstoy. (cbs masterworks) – 1985<br />powaqqatsi – film soundtrack - (elektra / nonesuch) – 1987<br />passages – with ravi shankar (private music) – 1990<br />’low symphony’ – with david bowie and brian eno (point music) – 1997<br />’heroes’ symphony – influenced by bowie & eno (point music) – 1997<br />dracula – film music to accompany the original bela lugosi film of 1931,<br />played by the kronos quartet – (nonesuch) - 1999<b><br /><br />steve reich<br /><br /></b>drumming (deutsche gramophone) – 1974<br />music for 18 musicians (ecm) – 1978<br />different trains - written for string quartet pre recorded tape. the tape<br />consists of vocal samples of holocaust survivors depicting jewish people<br />being sent on ‘different trains’ to concentration camps. the string quartet<br />emulate speech patterns and melodies - (elektra – nonesuch) – 1989<b><br /><br />john adams<br /><br /></b>the chairman dances - ıncluding ‘short ride in a fast machine’ (elektra /<br />nonesuch) – 1986 (a highly recommended ‘taster’ to minimalist music)<br />fearful symmetries – (elektra / nonesuch) – 1989<br />hoodoo zephyr – (elektra / nonesuch) – 1993<br />shaker loops – (nonesuch) - 1996<br /><b><br />michael nyman<br /><br /></b>the nyman / greenway soundtracks – (virgin venture) - 1989<br />the essential michael nyman band – (argo) – 1992<br />the piano – (virgin venture) – 1993<br /><p>öğrendikçe paylaşan biri olduğum için, bu tür paylaşımlar bitmiyor ama ben sıkılıp bırakıyorum:)... aklıma estikçe de eklemeler yapıyorum.. şimdilik aklıma fazlası esmiyor, siz en iyisi şu yukarıdaki çalışmaları dinleyin bir süre...<br /></p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-55441893796516874292023-12-31T00:12:00.007+03:002023-12-31T23:03:22.013+03:00diskant ensemble - sekizil / ilhan usmanbaş (video)<p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/x1_V8uHefq8" title="İLHAN USMANBAŞ "SEKİZİL" (OCTET) - (1960-1967), DISKANT ENSEMBLE" width="640"></iframe></p><p><b>ilhan usmanbaş - sekizil (eser: 1960-1967... ilk seslendiriliş: 2011)</b></p><h3 class="post-title entry-title"><a href="https://www.muzikguncesi.com/2023/10/diskant-ensemble.html" target="_blank">diskant ensemble</a> <span><span style="font-size: small;"><<<<<</span></span></h3><p></p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-91723740009621596812023-12-17T02:50:00.000+03:002023-12-17T02:50:13.034+03:00papatya biter - bir adım var<p style="text-align: left;"></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRzMLszQgENWEJ8X_2CkZoqEou0K6f2VsJj-0SSPGaexNhWCXpgWF5TOhs8AGn8ShUDz2WxkMiCDlN1MTndwDf6tBPs8fvyXgfrZFFqv51Cud9XBLGWV5EOjN-hypwyvTjIx36_VVdSg7Oh-IQX2A_5Kavu00K9zSQpG7nMmeyckNJO79PUsxb2X0zvBwl/s1184/papatya%20biter2.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1184" data-original-width="922" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRzMLszQgENWEJ8X_2CkZoqEou0K6f2VsJj-0SSPGaexNhWCXpgWF5TOhs8AGn8ShUDz2WxkMiCDlN1MTndwDf6tBPs8fvyXgfrZFFqv51Cud9XBLGWV5EOjN-hypwyvTjIx36_VVdSg7Oh-IQX2A_5Kavu00K9zSQpG7nMmeyckNJO79PUsxb2X0zvBwl/w498-h640/papatya%20biter2.jpg" title="piyanist papatya biter" width="498" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">bir adım var - papatya biter<br /></td></tr></tbody></table><p></p><p style="text-align: left;">uzunca bir süredir takip ettiğim, "ne zaman farklı ve kendine özgü çalışmalarla çıkacak acaba" diye beklediğim <b>genç piyanist papatya biter</b>; önce besteleri ile, şimdi de resmi ile çok yönlü sanatçı kişiliğini gösterdi..</p><p style="text-align: left;">bir bestenin, resme dönüşmüş hali <b>bir adım var</b>.. cumhuriyetimizin yüzüncü yılı onuruna besteleyip, sözlerini yazmış olduğu yüzüncü yıl marşı bir adım var.. ve bu eserini tuvale de aktarmış papatya biter..</p><p style="text-align: left;"><b>base istanbul 2023</b> sergi açılışında yer alan eserinde kendi otoportresini merkezde kullanmış ve gelecek hayallerini resmetmiş papatya biter.. kadın dayanışmasının da önemini vurgulamaya çalışmış ve kadınların birbirinden destek alarak daha başarılı olabileceği mesajını vermiş... umarım tüm hayallerine ve gelecekteki hayallerine de kavuşur genç sanatçı papatya biter...</p><p style="text-align: left;"><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCi2_mHDeeZks8frRBTfcMPvsS6JZTw68y-_TmBaAUcwZlZBBmqALAylpdnoNpIQIs7AyKMTgaY11WfJYg8ZqljFWnqyqQ07WF_QzwNQ4P-8GA8zhuOqi6MO2WteeTQiJiph1NnLdCMwfzzk4Fxj0rMTEwwHts5pJtcUTaTj9Y7ERAh1Qnfl1Wgztw9aoQ/s1212/papatya%20biter.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1212" data-original-width="1076" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCi2_mHDeeZks8frRBTfcMPvsS6JZTw68y-_TmBaAUcwZlZBBmqALAylpdnoNpIQIs7AyKMTgaY11WfJYg8ZqljFWnqyqQ07WF_QzwNQ4P-8GA8zhuOqi6MO2WteeTQiJiph1NnLdCMwfzzk4Fxj0rMTEwwHts5pJtcUTaTj9Y7ERAh1Qnfl1Wgztw9aoQ/w568-h640/papatya%20biter.jpg" width="568" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">papatya biter</td></tr></tbody></table><br />bir adım var, bende güçlü bir <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2019/08/la-llorona.html" target="_blank">frida</a></b> algısı oluşturdu ilk gördüğüm anda ve kendisinin kısa açıklamasını da okuyunca haklı buldum kendimi.. bir adım var ve kadın dayanışması şeklinde okuyunca, aklıma ilk gelen de duygu asena kitabı "kadının adı yok" olmuştu bir an ama marşın sözlerini dinleyince öyle olmadığı anlaşılıyor... çok da ustaca seçilmiş eserlerin adı, resim ile marş birlikte yada ayrı ayrı çok geniş bir vizyona sahip.. bu otoportresini cumhuriyet ile birleştirmesi de oldukça anlamlı.. kadınların hayallerini gerçekleştirebilmelerinin ancak atatürk'ün cumhuriyetinde mümkün olabileceğini vurgulamış papatya.. hemen marşı da paylaşayım aşağıda.. resimdeki barkodu tarattığınızda da bir adım var adlı çalışmasını dinleyebiliyorsunuz...<br /></p><p style="text-align: left;"></p><p style="text-align: left;"><b>papatya biter - bir adım var</b><br /></p><p style="text-align: left;"><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/DrXLxfMFbjI" title="PAPATYA BİTER - BİR ADIM VAR" width="640"></iframe><br />dokuz eylül üniversitesi devlet konservatuvarı'nda <b>demet eytemiz</b> ile piyano çalışmalarını sürdüren papatya biter, ilk ödülünü henüz on yaşındayken milano piano talents yarışmasında almış ve günümüze kadar birçok yarışmadan derece ile dönmüş... 1. ve 6. uluslararası gülsin onay piyano festivali, doğu akdeniz üniversitesi özel ödülü, rusyada düzenlenen viva music internatıonal competition of classical music, evde sanat var piyano festivali, internatıonal sergei rachmaninoff piano competition, 4. ve 6. uluslararası alkanova müzik yarışması, great masters internatıonal piano competition ve 1. international online music festival “rhapsody” ödüllerle döndüğü yarışmaların bazıları.. bu yarışmaların önemli kısmında birinciliklere layık görülmüş papatya biter...</p><p style="text-align: left;">yanlış hatırlamıyorsam, rachmaninov piyano yarışmasında gösterdiği başarı sonrasında, ünlü <b>carnegie hall</b>'de sahne alma hakkı kazanmıştı ancak zannedersem şu mendebur pandemi yüzünden gerçekleşemedi.. umarım ertelenmiştir ileri bir tarihe.. <br /></p><p style="text-align: left;">2021 yılında istanbul büyükşehir belediyesi tarafından düzenlenen <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2021/05/cocuk-besteciler-bulusmas-2021.html" target="_blank">çocuk besteciler buluşması</a></b>na <b>eylül</b> adlı bestesi ile seçilen papatya biter, <b>bodrum</b> adlı bestesiyle odin internatıonal music competition kompozisyon dalında onur ödülünün sahibi oldu ve polonya’da düzenlenen internatıonal music is life yarışmasında üçüncü olarak, polonya’da üç ayrı şehirde konser verme hakkını elde etti...</p><p style="text-align: left;">bodrum'da dünyaya gelen papatya biter, <b>bodrum </b>adlı eserini öğretmeni <b>demet eytemiz</b>'e ithaf etmiş... ibrahim yazıcı ve fazıl say için de besteleri var ama ben kendisini yetiştiren öğretmenine hediyesini paylaşmak istedim... demet eytemiz'in sadece piyano öğretmediğini, öğrencileri için çok büyük bir öneme sahip olduğunu biliyorum...</p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/R-Wcw7WE_-U" title="Title : BODRUM Composed, Arranged and Played by Papatya Biter July 2021 Dedicated to Demet Eytemiz" width="640"></iframe></p><p><b>ff fortissimo</b> adındaki sanat ve kültür dergisini tek başına çıkarabilecek kadar sanat aşığı genç bir sanatçı papatya biter... bu dergiyi görmek hiç nasip olmadı, sadece varlığını biliyorum ve çok küçük yaşlardan itibaren bu işe giriştiğini biliyorum... fortissimo dergiyi instagramda takip etmeye başladığımda bu dergiyi internette çok aradım... basılı bir dergi de olsa, internette bir iz olur değil mi? hiç bir şekilde ulaşamadım:).. çok sonra öğrendim ki papatya biter'in dergisiymiş.. boşuna beklemiyorum ben kaç yıldır papatya hakkında bir paylaşım yapmak için.. "sanat adına nasıl bir yaratıcılıkla çıkacak günün birinde acaba?" diye bekliyordum... bazen özellikle bekliyorum çünkü tahmin ediyorum bir şeyleri...<br /></p><p>papatya biter'i piyanist olarak tanıdım, besteciliğini keşfettim, çok küçük yaşlardan itibaren sanat dergisi hazırladığını öğrendim ve bestesine resim yapan, üstelik bunu çok da anlamlı ve zekice yapan papatya biter'i artık paylaşayım dedim.. daha ne yapsın? 15 yaşına kadar tüm bunları yapmayı başarmış ve <i>ben pek yarışma sevemesem de</i> bir çok önemli derece de elde etmiş, daha ne olsun... bugüne kadar başardıkları, hayallerini bir bir gerçekleştirerek elde edeceği gelecekteki başarılarının teminatı sonuçta... başarılı bir konser piyanisti olacak tabii ama bence öğretmen de olacak.. öğretmeyi sevdiğini düşünüyorum.. klasik müziğe aşık, kopması mümkün değil ancak sanat adına kaliteden ödün vermeden, birçok farklı çalışmaya imza atabileceğini de düşünüyorum ama kehanete girecek iyice... gelecekteki çalışmalarını da paylaşmak üzere, kendisini en iyi ifade ettiğini düşündüğüm <i>(bestelerinden sonra tabii)</i> chopin ile başbaşa bırakayım sizleri...<br /></p><p style="text-align: left;"><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/FQziMQU_4bg" title="F.Chopin Nocturne op.9 no.1 Live at AASSM Concert Hall in Izmir" width="640"></iframe></p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-665441575951024962023-12-02T21:58:00.002+03:002023-12-02T21:58:30.747+03:00pan-caucasian youth orchestra 2023<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAdobc_yDfyD44ubATJuLJEemcZhPhHQg2yxoGz4EdKLagdesEOnWIfsBBNGgS010P-dN9FChEeUd08PxOn85Wg4kM0NfmadUMGKw5ysTnkvFCgvbpA37s1IrwBLjJtC7ppwqMjrIp1XwgydOF9ek6AcHOr19HUb76v-nYyUcRl8F8lWhhhr76208cpPxl/s882/Pan-Caucasian%20Orchestra.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="487" data-original-width="882" height="354" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAdobc_yDfyD44ubATJuLJEemcZhPhHQg2yxoGz4EdKLagdesEOnWIfsBBNGgS010P-dN9FChEeUd08PxOn85Wg4kM0NfmadUMGKw5ysTnkvFCgvbpA37s1IrwBLjJtC7ppwqMjrIp1XwgydOF9ek6AcHOr19HUb76v-nYyUcRl8F8lWhhhr76208cpPxl/w640-h354/Pan-Caucasian%20Orchestra.jpg" title="pan-caucasian youth orchestra" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">pan-caucasian youth orchestra</td></tr></tbody></table><p>pan-kafkas gençlik orkestrası; 31 ağustos - 10 eylül tarihleri arasında, <b>gianandrea noseda</b> ve <b>manfred honeck</b> gibi saygın şeflerin yönetimi altında beş konser verdi... repertuarda çaykovski, brahms, beethoven, dvorak ve schumann senfonileri seslendirildi... genç müzisyenlerin yanı sıra <b>yefim bronfman</b>, <b>gautier çapuçon</b>, <b>lisa batiashvili</b>, <b>mao fujita</b>, <b>augustin hadelich</b> ve <b>amihai grosz</b> da sahne aldı...</p><p>pan-caucasian gençlik senfoni orkestrası; <b>tsinandali festivali</b>'nin en önemli ve özel unsuru olarak göze çarpıyor... 2019 yılından bu yana gürcistan, ukrayna, azerbaycan, rusya, ermenistan, türkiye, kazakistan ve türkmenistan'dan ön seçmeleri geçen genç ve yetenekli müzisyenler tsinandali'de ağırlanıyorlar ve bir ay boyunca uzun provalar, dersler ve ustalık sınıfları ile bilgi ve deneyimlerini artırıyorlar... paha biçilmez konserler de cabası..</p><p><b>genç sanatçılarımızın asla kaçırmaması gereken çok önemli fırsatlardan biri tsinandali festivali ve pan-kafkas gençlik orkestrası...</b><br /></p><p>orkestranın kesin bir katılımcı sayısı yok.. her şey etkinliğin programına ve repertuar için önemli olan enstrümanlara göre ayarlanıyor... katılımcı sayısında ülkeye göre de katı bir kısıtlama yok ve belirleyici olan tek faktör, müzisyenin kalitesi... yani bu yolda sarf ettiğiniz tüm emek...<br /></p><p>bu sene ülkemizden katılan sanatçılarımız da aşağıda..<br /><br />keman: selen aydoğan, selinsu düz, çagatay seçkin, billur tankişi<br />viyola: <a href="https://www.muzikguncesi.com/2021/02/arcan-isenkul.html" target="_blank">arcan isenkul</a><br />viyolonsel: <a href="https://www.muzikguncesi.com/2020/10/ece-dikbyk.html" target="_blank">ece dikbıyık</a>, lale efendiev<br />kontrbas: mert bütüner<br />obua: serra özer<br />fagot: aleyna açıkel, berkay okay, <a href="https://www.muzikguncesi.com/2020/01/ece-nur-ozer.html" target="_blank">ece nur özer</a><br />korno: mustafa kaplan, çisil korkmaz<br />vurmalı: miraç ahmed biçer, berk doğa oktay, çetin özen<br /></p><p>sadece bilgi, deneyim, teknik beceri vs değil kazanım.. dostluk ve barış kazanıyor asıl... tabii umarım öyledir yada mutlaka öyledir demem daha doğru... gençlerde sorun olması mümkün değil ama bazı avrupa diyarı yaşlıları sanki çomak sokmaya çabalıyorlar gibi.. <i>okuduk bir şeyler ki böyle yazıyoz yani:))... </i>gençler; neşe içinde güle oynaya eğitimlerini alırlar, provalar yaparlar ve en iyi şekilde konserlerini verirler ama yaşlı kütükler bu orkestrayı ve konserlerini anlatma bahanesi ile aralara nifak sokmaya çalışırlar... tabii daha fazlasını yazıp da bu güzel olayı bozmamam da gerekiyor..</p><p>tsinandali festivali ve <b>pan-caucasian youth orchestra</b> ile oldukça detaylı bilgilendirmeyi önceki paylaşımlarımda yapmıştım, o paylaşımları da aşağıdaki bağlantılardan okuyabilirsiniz...<br /></p><p><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2020/04/pan-caucasian-youth-orchestra.html" target="_blank">pan-caucasian youth orchestra</a></b></p><p><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2022/09/pan-caucasian-youth-orchestra-2022.html" target="_blank">pan caucasian youth orchestra 2022</a></b><br /></p><p>tsinandali; pek çok kişinin adını duymadığı bir yer olabilir ancak ülke için çok büyük tarihi ve kültürel bir değere sahip... sanatsal, edebi, müzikal ve şarapçılık açısından gürcistan'ın en ünlü merkezlerinden biri olarak bilinmekte... gürcistan'ın şarapçılık bölgesinin kalbi olan kakheti bölgesinde yer alan tsinandali, aristokrat şair, edebiyatçı ve gürcü romantizminin babası olarak bilinen hayırsever prens alexander chavchavadze'ye aitti... eğitim, sanat, bilim ve müziğin kültürel merkezinde yer alan mülk edebi tartışmaların, sanatsal ifadelerin ve bağcılığın kültürel bir vahası olarak biliniyordu ve 2007'den bu yana gürcistan'da bulunan özel bir yatırım kuruluşu olan <b>ipek yolu grubu</b>, buranın restorasyonu için büyük yatırımlar yaptı... tsinandali malikanesi'ni sanatsal ve kültürel bir paylaşım merkezi olarak 19. yüzyıla döndürme niyetiyle grup, en popüler etkinliklerinden biri olan tsinandali festivali ile gürcistan'ı turizm, konaklama ve eğlence merkezi olarak değerlendirmede aktif bir rol üstlenmiş durumda...<br /><br />bugün bu malikane, dünyanın en ünlü icracılarını, orkestra şeflerini, bestecilerini, akademisyenlerini ve kafkasya'dan ve eski sovyetler birliği'nin komşu ülkelerinden bazı sanatçıları davet eden 10 günlük bir klasik müzik festivali'ne ev sahipliği yapıyor... 2024 yılında da <b>berlin filarmoni orkestrası</b> burada konser verecek... bu da ekstra bir haber olsun...<br /><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/BSdR9nwZtcc?list=PLq0yA9HcZbb0leBqByQegTVcHttj_Q9fA" title="Tsinandali Festival 5th Anniversary PCYO Movie" width="640"></iframe></p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-25382766828178798342023-11-27T00:48:00.002+03:002023-11-30T22:57:19.778+03:00parlayan yıldızlar 2023-24<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsQ6zr_Xz_Fnvsojwlwi6dpsXXmsDRK2XywHI6Ry3v8XVDyJw5HljXUwvtrUA7LZ_7fMaezFTMfMH4cPUD0W8lCAjNsCN1TlwxKV82YpVS0x0ij_5y6Rk1PqvFZyFnDyCykS_fnOOHZPaT8QMUBQElYQHOhtjf2IcskHsWqXym0WDrdrIEMjjxqxneOxeF/s640/is%20sanat%20parlayan%20y%C4%B1ld%C4%B1zlar%20serisi%20konserleri%202023%202024.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="360" data-original-width="640" height="360" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsQ6zr_Xz_Fnvsojwlwi6dpsXXmsDRK2XywHI6Ry3v8XVDyJw5HljXUwvtrUA7LZ_7fMaezFTMfMH4cPUD0W8lCAjNsCN1TlwxKV82YpVS0x0ij_5y6Rk1PqvFZyFnDyCykS_fnOOHZPaT8QMUBQElYQHOhtjf2IcskHsWqXym0WDrdrIEMjjxqxneOxeF/w640-h360/is%20sanat%20parlayan%20y%C4%B1ld%C4%B1zlar%20serisi%20konserleri%202023%202024.jpg" title="parlayan yıldızlar 2023-24" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">parlayan yıldızlar 2023-24</td></tr></tbody></table><p style="text-align: left;">2012 yılında başlayan harika bir konser serisi iş sanat parlayan yıldızlar konserleri... bugüne kadar bu fırsattan yararlanmaya hak kazanmış olan tüm genç sanatçılarımıza ve bu konser serisi hakkında detaylı bilgiye dilerseniz aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz... ben her sene bu paylaşımı yapıyorum, her sene aynı şeyleri yazmayayım artık...</p><p><a href="https://www.muzikguncesi.com/2018/02/parlayan-yldzlar.html" target="_blank"><b>iş sanat parlayan yıldızlar</b></a></p><p><a href="https://www.muzikguncesi.com/2019/06/2019-yl-meric-soylu-odulleri.html" target="_blank"><b>2019 yılı meriç soylu ödülleri</b></a><br /></p><p><a href="https://www.muzikguncesi.com/2019/10/parlayan-yldzlar-2019.html" target="_blank"><b>parlayan yıldızlar 2020</b></a></p><p><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2022/12/parlayan-yldzlar-2023.html" target="_blank">parlayan yıldızlar 2022/23</a> <br /></b></p><p></p><p>iş sanat tarafından desteklenen parlayan yıldızlar konser serisi; başarılı genç sanatçılarımızın konser tecrübesi kazanabilmeleri açısından çok önemli bir proje ve bugüne kadar onlarca genç müzisyen bu önemli fırsattan yararlandı, bizler de harika konserler izledik...</p><p>gizli bir yarışma aslında iş sanat parlayan yıldızlar konser serisi... benim gibi sanatta yarışma olmaz, daha doğrusu olmamalı diyenler için düzenlenen bir yarışma.. sezon sonunda <b>meriç soylu ödülleri</b> veriliyor ama bence asıl yarışma kısmı, bu konser serisinde sahne alma hakkı kazabilme aşaması... sanat uğruna sarf edilen bütün emeğin bir karşılığı.. jüri tarafından ince elenip sık dokunarak belirleniyor her sene eylül ayı içinde... bu sene de belirlendi başarılı genç sanatçılarımız ve 20 kasımda ilk konser verildi bile... 100 den fazla başvuru değerlendirildi ve aşağıdaki 20 isim bu sene konser vermeye layık görüldü...</p><p><b>bu arada; basına verilen liste ile parlayan yıldızlar sayfasındaki liste farklı... umarım ciddi bir hatanın ortağı olmuyorumdur!!!... 16 isim mi? yoksa 20 isim mi? paylaşayım diye çok kafa yordum...</b></p><p><b>tüm genç sanatçılarımız hakkında bilgi almak için <a href="https://issanat.com.tr/24-sezon/parlayan-yildizlar-2/" target="_blank">tıklayınız</a></b><br /></p><p><b>beste destina üstün (trompet) <a href="https://www.youtube.com/@bestedestinaustun7591" rel="nofollow" target="_blank">YouTube</a></b></p><p><b>furkan cicim (keman) <a href="https://www.youtube.com/@furkancicim550" rel="nofollow" target="_blank">YouTube</a></b></p><p><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2023/05/lidya-ipek-keskin.html" target="_blank">lidya ipek keskin (arp)</a></b></p><p><b>sezgin güngörmez (piyano) <a href="https://www.youtube.com/@sezgingungormez3580" rel="nofollow" target="_blank">YouTube</a></b></p><p><b>gülce hanişoğlu (obua)</b></p><p><b>ege dikbıyık (çello)</b></p><p><b>metehan köklü (şan)</b></p><p><b>ada yalın yücel (keman) <a href="https://www.youtube.com/@adayalnyucel5422" rel="nofollow" target="_blank">YouTube</a></b></p><p><b>mehmet berkan geçgen (kamança)</b></p><p><b>uygar efe bektaş (şan)</b></p><p><b>levent ege çakmak (viyola) <a href="https://www.youtube.com/@Violisto671" rel="nofollow" target="_blank">YouTube</a></b></p><p><b>belit çiftçi (çello)</b></p><p><b>ahmet efe demirci (piyano) <a href="https://www.youtube.com/@ahmetdemirci_" rel="nofollow" target="_blank">YouTube</a></b></p><p><b>elifsu yalın (çello)</b></p><p><b>batu yıldırım (piyano) <a href="https://www.youtube.com/@batuyldrm655" rel="nofollow" target="_blank">YouTube</a></b></p><p><b>erinç yorgancıoğlu (korno)</b></p><p><b>ahmet tümkaya (fagot)</b></p><p><b>pelin ece acar (piyano) <a href="https://www.youtube.com/@pelineceacar4400" rel="nofollow" target="_blank">YouTube</a></b></p><p><b>seyyah tatlıdede (piyano)</b></p><p><b>tuna çalışkan (trombon)</b></p><p><i>aktif bir youtube kanalı olan ne kadar da az böyle!!... her sene azalıyor.. eskiden 19 sanatçımızın bulurdum, bir kişinin bulamazdım ve acaba ben mi ulaşamıyorum ki, ayıp olacak diye dertlenirdim... şimdi bir genç sanatçımızın aktif ve iyi yönetilen bir </i><i>kanalını</i><i> bulunca seviniyorum... tabii herkesin kendi bileceği iş...</i><br /></p><p>yukarıdaki sıra zannedersem konser verme sırasına göre basına verilmiş.. <b>beste destina üstün</b> (trompet) ve <b>furkan cicim</b> (keman) konseri 20 kasımda idi.. aralık ayının ilk konseri ise <b>lidya ipek keskin</b> (arp) ve <b>sezgin güngörmez</b> (piyano) tarafından verilecek 4 aralık 2023 tarihinde.. 3. konser ise 18 aralıkta <b>gülce hanişoğlu</b> ve <b>ege dikbıyık</b> tarafından verilecek... diğer konserler 2024 yılında... önceki yıllarda konser mekanı milli reasürans idi ama bir kaç yıldır konserler iş kulelerinde veriliyor...</p><p>parlayan yıldızlar seçmeleri de tıpkı yarının kadın yıldızları seçmeleri gibi beni hiç yanıltmıyor... yukarıdaki listede adını ilk defa duyduğum isimler tabii ki var ve onları da tanıma fırsatı bulmuş oldum... bir çok isim ise takip ettiğim ve bu etkinlikte göreceğimden neredeyse emin olduğum isimler... ilk defa böyle bir şey oldu, sadece lidya ipek keskin hakkında daha önce paylaşım yapmışım... bu durum benden kaynaklanıyor, son yıllarda işlerimden dolayı genç sanatçılarımızı paylaşamaz oldum... çok uzun bir paylaşılacaklar listesi bir kenarda bekliyor... tabii ben bu paylaşım gibi ortak yazılarda hiç bir isimden ayrıca bahsetmiyorum ama şu listede tanıdığım ve büyük başarılar beklediğim çok fazla isim var...</p><p>bu sene çok farklı enstrümanları daha fazla sayıda görmek beni mutlu etti.. önceki yıllarda bir kaç enstrüman ağırlıklı oluyordu, son yıllarda durum değişti... bunun yanında her sene daha fazla genç sanatçımız bu başarıyı elde etmeye başladı... daha fazla konservatuvarın öğrencisini görmek de çok önemli...</p><p>konserler paylaşılınca ben de ekliyorum.. şimdilik sadece isimleri paylaşmış olayım... her sanatçımızın videolarını da ayrı ayrı isimlerinin yanına ekleyeceğim ki zaten benim bütün amacım da kendilerini tanıtmak elimden geldiğince...<br /></p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-45203898076711801642023-11-26T20:35:00.004+03:002023-11-26T20:41:40.041+03:00 selin karaağaç'tan yeni tekli "deprem"<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCM3wJ6pkT9iC05Qgv-S-OTw4MZ2WBZrvgg383-r99RSbG28kup7MGzdIgFLvfXwQdw7Xfov8Zb_Nks-tMvd0bEy8jtOtaxa8PHPvgXtlXBVPVR3Jg6nI7v5eTLdnRDhCdgIK_mZqUCX35riCpUXyHjRWU5EPdIFAnzA3VEjk1ojziZaiRx472G1J0EjBD/s1500/selin%20karagac2.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="selin karaağaç" border="0" data-original-height="1500" data-original-width="1000" height="824" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCM3wJ6pkT9iC05Qgv-S-OTw4MZ2WBZrvgg383-r99RSbG28kup7MGzdIgFLvfXwQdw7Xfov8Zb_Nks-tMvd0bEy8jtOtaxa8PHPvgXtlXBVPVR3Jg6nI7v5eTLdnRDhCdgIK_mZqUCX35riCpUXyHjRWU5EPdIFAnzA3VEjk1ojziZaiRx472G1J0EjBD/w550-h824/selin%20karagac2.jpg" title="deprem" width="550" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">selin karaağaç</td></tr></tbody></table><p style="text-align: left;"><b>selin karaağaç</b>'ın elektronik tınılı yeni teklisi <b>deprem</b> dijital platformlarda yayında...</p><p style="text-align: left;">2022 yılında çıkan sor beni ile tanımıştık kendisini.. 2023 yılında bahar adlı çalışmasını yayınlamıştı, şimdi de 2023 yılını geride bırakmadan çıkan yeni teklisi <b>deprem</b> ile yine karşımızda <b>selin karaağaç</b>... rutin tekrarlardan farklı bir deneyimle gelen deprem gibi sarsılmanın ve konfor alanından çıkmaya zorlayan bir davetin şarkısı deprem... gerçekle yüzleşme, kabullenme ve cesarete gelip cesaretlendirme şarkısı özetle...</p><p style="text-align: left;"><iframe allow="autoplay; clipboard-write; encrypted-media; fullscreen; picture-in-picture" allowfullscreen="" frameborder="0" height="352" loading="lazy" src="https://open.spotify.com/embed/track/11wcPpLD1e5xc5Vn4HDji4?utm_source=generator" style="border-radius: 12px;" width="100%"></iframe><br />bir yandan mesleği olan mimarlığa devam ederken bir yandan da yerel mekanlarda sahne almaya devam eden selin karaağaç; BeatsByGirlz ve British Council tarafından yürütülen benim şehrim benim sesim projesinde yer alan yirmi kadın müzisyen arasında yer almıştı ve proje kapsamında düzenlenen festivalde de izleyicileri ile buluşmuştu...</p><p style="text-align: left;">alternatif elektronik tınılara sahip deprem ve selin karaağaç'ın güçlü sesi ve yorumu gerçekten çok dikkat çekici... deprem'in sözleri kendisine ait, müzik ise güneş özgeç ile ortak çalışma... şarkının prodüktörlüğünü de üstlenen güneş özgeç, geri vokallerde de eşlik etmiş... alp turaç ve erdem helvacıoğlu da mix ve mastering işlerini üstlenmişler ve ortaya çok güzel bir bağımsız çalışma çıkmış...</p><p style="text-align: left;">çok sesli ve caz müzik konularında koro ve solo çalışmalarla yola çıkan, mimarlığa ek olarak, <b><a href="https://www.youtube.com/@selinkaraagac/featured" rel="nofollow" target="_blank">youtube kanalında</a></b> paylaştığı yorumlarıyla tanınan selin karaağaç'ın tüm çalışmalarına verdiğim bağlantıdan ulaşabilirsiniz... ben tüm teklilerini aşağıda çalma listesi olarak paylaşayım ve bitireyim...<br /></p><p><iframe width="640" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/xecFasu6dLw?list=PLdPIPIQ6_D9wpuCHXnG9LFm1tgxFcPb7m" title="Deprem" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe></p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-79082105335998590752023-11-26T02:29:00.008+03:002023-11-26T22:38:44.866+03:00süeda sings sezen - süeda çatakoğlu<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4tNd_6IrsvIcw5Qu6zjhPmcYQfBwy6cb_0hrYVbG6c80UhlrFOyd8ddps6VS3Al1m418fBMoyfaVEoJksv6bOkVjlhiyS1R76n2qBQrwc_Ig_jwTiTBs-EOhwg7GWt1aAQyojmd2DrG7MuEpLwugtc1jwkLohH8R25jLj7PSH2BPWk6k5fxb8jwngGhe9/s500/sueda%20sings%20sezen.jpeg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="500" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4tNd_6IrsvIcw5Qu6zjhPmcYQfBwy6cb_0hrYVbG6c80UhlrFOyd8ddps6VS3Al1m418fBMoyfaVEoJksv6bOkVjlhiyS1R76n2qBQrwc_Ig_jwTiTBs-EOhwg7GWt1aAQyojmd2DrG7MuEpLwugtc1jwkLohH8R25jLj7PSH2BPWk6k5fxb8jwngGhe9/w640-h640/sueda%20sings%20sezen.jpeg" title="süeda sings sezen - süeda çatakoğlu" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">süeda sings sezen - süeda çatakoğlu<br /></td></tr></tbody></table><p>çok büyük bir takdirle uzun süredir takip ettiğim, çoğu zaman da ilginç çalışmalarla beni şaşırtmış olan piyanist <a href="https://www.muzikguncesi.com/2021/12/catakoglu-catakoglu.html" target="_blank"><b>süeda çatakoğlu</b></a>'ndan hayran kaldığım bir debut albüm geldi... şu an yazarken henüz daha ikinci parçasını dinlemekte olduğum <b>süeda sings sezen</b> albümü'nün bende bıraktığı ilk etki şu oldu: süeda çatakoğlu, sezen aksu'yu çok ama çok seviyor.. zaten sevmese bu albümü neden yapsın? diyeceksiniz, hatta dediniz çoktan; o da doğru ama albümü dinlerken resmen süeda çatakoğlu'nun mutluluğunu da anlıyorsunuz..</p><p>kendisini tanımak için, yukarıda verdiğim bağlantıya gitmediniz biliyorum.. sezen şarkıları söyleyen de çok fazla olduğu için belki de çok alışılmış bir durum gibi gelecek ama bu albüm çok sağlam bir ekibin ürünü.. <b>süeda çatakoğlu hakkında kısaca bilgi</b> ilave edeyim.. albüm kadrosunun da ağırlıklı olarak arkadaş çevresi olduğunu belirteyim...</p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjeFiZhygOLDzT_OXSgpsDI8qh11ne_NBd5v8Qh7pztJryF-BigyAQLNxzhKqzFjbbCQNfQ_KBSGPJozHAtEEndhGJu57Dr8sRPe2mlLKgjAKe8X5rxa86RNp7WDajC4UMa7nNsExKJyQZSMDipic78JZygeRwYFgSmvsl_Isxq8kj1ZJrex1B1JbYT936Y/s768/sueda%20catakoglu.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="768" data-original-width="768" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjeFiZhygOLDzT_OXSgpsDI8qh11ne_NBd5v8Qh7pztJryF-BigyAQLNxzhKqzFjbbCQNfQ_KBSGPJozHAtEEndhGJu57Dr8sRPe2mlLKgjAKe8X5rxa86RNp7WDajC4UMa7nNsExKJyQZSMDipic78JZygeRwYFgSmvsl_Isxq8kj1ZJrex1B1JbYT936Y/w640-h640/sueda%20catakoglu.jpg" title="süeda çatakoğlu" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">süeda çatakoğlu</td></tr></tbody></table><p></p><p>besteci, piyanist, vokalist ve yapımcı.. klasik ve caz piyanisti.. lise öğrenimini <b>hacettepe üniversitesi</b>nde okul birincisi olarak tamamladıktan sonra, <b>bilkent üniversitesi müzik ve sahne sanatları fakültesi piyano bölümü</b>nde lisans öğrenimine başlayan süeda çatakoğlu <b>daad bursu</b> ile berlin'deki <b>barenboim-said akademie</b>'de lisans eğitimini tamamladı... 8. uluslararası <b>pera piyano festivali</b>nde ikinci olmayı ve 2015 yılında katıldığı, izmir'de düzenlenen <b>adnan saygun piyano yarışması</b>nda da <b>verda erman özel ödülü</b>nü kazanmayı başardı... aynı yıl hacettepe ulusal piyano yarışmasında da ikinciliğe layık görüldü... <b>berklee college of music</b> tarafından yine tam burslu olarak kabul aldı ve caz piyano, caz vokal, caz düzenleme ve müzikal vb gibi eğitimler aldı/alıyor... evet, son kısmı biraz kafadan sallamış olabilirim ama öyle gibi:)... berklee college of music'te <b>zambelli klasik piyano ödülü</b>'nü aldı ve geçtiğimiz yıl <b>david friend hall</b>'de solo resital verdi...<br /></p><p><iframe allow="autoplay; clipboard-write; encrypted-media; fullscreen; picture-in-picture" allowfullscreen="" frameborder="0" height="352" loading="lazy" src="https://open.spotify.com/embed/album/7IkDKeAGzMGVONrYO4qQgn?utm_source=generator" style="border-radius: 12px;" width="100%"></iframe></p><p>ben albümden haberdar olduğum anda başladım bu paylaşıma.. albümün
fotosu ve yanda gördüğünüz etiketler konduktan sonra spotify ve
amazondan albümü buldum, bu paylaşıma ekledim, youtube'da buldum ve
yazmaya başladım... dinleyip de nasıl bir albümmüş? bakmaya gerek bile
duymadım... süeda çatakoğlu sezen şarkılarını düzenleyip, seslendirmişse
ve arkadaşlarıyla birlikte albüm yapmışsa harika bir albüm olmuştur o... o kadar net... tanıyorum çünkü kendisini ve neler yapabileceğini çok iyi biliyorum... sadece, eğer kendisi kötü bir iş yapmak isterse, kötü iş çıkar kendisinden... şu anda
"biliyorsun" adlı parçadayım, ilk 4 parça beni hiç yanıltmadı.. gerçekten
çok sevilerek yapılmış harika bir albüm <b>süeda sings sezen</b>...<br /></p><p>en başta şunu yazayım; piyanolar tek kelime ile muhteşem:).. albümde yer alan sanatçılar da öyle... süeda çatakoğlu sezen aksu ruhunu hiç bozmamış, üstelik zenginlik kazandırmış.. bu tip albümlerde çoğu zaman orijinal çok törpülenir, hatta ortaya tuhaf bir şey çıkar ama bu albüm sezen'i hiç bozmadan düzenlenmiş, saygıda kusur edilmemiş ki bunu becerebilmek bile başlı başına ciddi bir teknik bilgi ve ruh gerektiriyor...<br /></p><p>albümde eser seçimi de çok iyi... her bir parça güzel ama ben tahmin edebileceğiniz üzere, <b>"gidiyorum bu şehirden"</b> de takılı kaldım... piyano, perdesiz gitar ve perdesiz bas gitar üçlüsü... sanki ben dinleyeyim diye düzenlemişler... bas gitar <b>filippo novi-goller</b>, perdesiz gitar <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2013/02/sinan-cem-eroglu.html" target="_blank">sinan cem eroğlu</a></b> tarafından çalınmış... piyano da <b>süeda çatakoğlu</b> tarafından tabii... üst üste kaç kere dinledim bilmiyorum... bir diğer hayran kaldığım parçayı da en sona bıraktım... <b>el gibi</b>.. solo piyano ve vokal yani süeda çatakoğlu kendisiyle kalmış... onu da dinlemeden sakın ayrılmayın...<br /><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/ai7zBy3TcAA" title="Süeda Çatakoğlu ft. Sinan Cem Eroğlu - Gidiyorum Yine Bu Şehirden [Official Audio]" width="640"></iframe></p><p><b><a href="https://ahenkmuzik.com.tr/" target="_blank">ahenk müzik</a></b> tarafından çıkarılan bu albümde yer alan diğer sanatçıları da çıkarmaya çalıştım, umarım eksik kalmamıştır çünkü youtube'da her video yok sanırım.. görülebileceği üzere, çok zengin bir albüm, olabildiğince akustik ve üst seviyede ustaca... yahu her albümde bu kadar çok berklee'li yoktur, daha ne olsun:)... çok büyük teşekkür alan <b>kara snethlage</b> adını da mutlaka yazmak istiyorum, albümde emeği çok fazla... kayıt-mix kendisi tarafından yapılmış, aynı zamanda albümün ortak prodüktörü... albümün prodüktörü de süeda çatakoğlu... master çalışmaları ise <b>david fuller</b> tarafından yapılmış...<br /></p><p>düzenleme, piyano - vokal: süeda çatakoğlu<br />ney: eren erdoğan<br />tabla: upasak mukherjee<br />ud: samuel sjostedt<br />darbuka: hogir goregen<br />bas gitar, kontrbas ve sound design: filippo novi-goller<br />klarnet: mehrpouya daneshvar<br />tenor saksafon: aiden solomons<br />gitarlar: dennis van der sanden<br />davul: kerem seçkin, sam mcclurg<br />kanun: volkan efe<br />trompet: akihiro kokufukata<br />arp: klara poznachowska<br />perdesiz gitar: sinan cem eroğlu<br /></p><p>grafik & kapak tasarımı, videografi: yağmur tamer<br />asistan ses mühendisi: evan lin<br />kapak fotoğrafları: çağlayan dursun<br /></p><p>albümün kayıtları süeda çatakoğlu'nun tam bursla eğitim gördüğü ünlü berklee college of music’in bulunduğu boston'da tamamlanmış.. müzisyenlerin önemli bölümü berklee'den.. amerika, almanya ve türkiye'den harika müzisyenler de var albümde...</p><p>ayrıca paylaştığım iki parçayı en az on'ar kere, belki de ileri geri yapa yapa 30 kere dinledim ama albümü sadece bir kez dinledim demem lazım... ilk dinleyiş izlenimlerimi ve albüme emeği geçenleri bulabildiğim kadarıyla yazdım sadece... ilave bilgiler gelirse eklemek üzere, şimdilik sizi sadece süeda çatakoğlu ile bırakayım..</p><p><b>el gibi.. piyano ve vokal: süeda çataoğlu</b><br /></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/0_xHQzCQsck" title="Süeda Çatakoğlu - El Gibi [Official Audio]" width="640"></iframe></p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-67287833691658542792023-10-01T02:32:00.017+03:002023-12-31T23:17:42.849+03:00diskant ensemble<p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEE7r9IMxhsBVJQ566OF8LXvYjg4dfYTAYALHnEfUAntJuwzhWfHusthfR9QKQr0-HMvpUdQuR1N8nazmF-3o-Le1ygqnnd6x-ICv71LRXghEd_DabKGxjy9-acjIFIwQ3yEKESqbIvTxk4cllMLQkKnVfgjkPL619wO2Y0m-XpNTaqTjn8Ie1h2Rrhw/s800/diskant%20ensemble.jpeg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="616" data-original-width="800" height="492" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEE7r9IMxhsBVJQ566OF8LXvYjg4dfYTAYALHnEfUAntJuwzhWfHusthfR9QKQr0-HMvpUdQuR1N8nazmF-3o-Le1ygqnnd6x-ICv71LRXghEd_DabKGxjy9-acjIFIwQ3yEKESqbIvTxk4cllMLQkKnVfgjkPL619wO2Y0m-XpNTaqTjn8Ie1h2Rrhw/w640-h492/diskant%20ensemble.jpeg" title="diskant çağdaş müzik topluluğu" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">diskant ensemble</td></tr></tbody></table><p></p><p><b>çağdaş müzik topluluğu diskant ensemble</b>; çağdaş müzik eserlerini
seslendirip yorumlamakla kalmıyor, disiplinler arası projeler de
üretiyor... farklı disiplinlerden müzisyen ve sanatçıları bir araya
getiren diskant, ulusal ve uluslararası besteciler ve çağdaş
yorumcularla ortak projeler gerçekleştiriyor... besteci ve icracılara
çağdaş müziğin estetik yöneliminin ve yeni tekniklerin tanıtılmasına
olanak sağlamak amacıyla seminerler ve atölye çalışmaları düzenleyen
diskant ensemble, kurulduğu günden bu yana türk bestecilerinin kendileri
için bestelediği çok sayıda yeni eserin prömiyerini de
gerçekleştirmiştir...</p><p>bu <b>diskant ensemble</b> paylaşımı uzun süredir yukarıda fotoğraf ve tek paragraf, aşağıda videolar, konserler, eserler, sanatçılar ve hatta çağdaş müzik ne? yeni müzik ne? <i>-bu yeni müzik ne? paylaşımı da belki 8 yıldır ayrı bir yerde duruyor:)... o ayrı bir sorun:)</i>... yeni müzik ne acaba? diye anlamaya çalışırken, az kaldı, kitap çıkaracağım o konuda:)... ben anlayıp yazana kadar; çağdaş klasik oldu, yeni müzik de eskidi gitti resmen... toplum; yapacağım yeni müzik açıklamasını sabırsızlıkla bekliyor ama yepyenisini yazarım artık... neyse, biraz sulu başladım bu sefer ve klasik müziğin o feci ağırlığına da hiç uymadı ama napalım, bu da sulu klasik müzik bloğu.. nadir olan, her zaman değerlidir..</p><p><b>diskant ensemble</b> da ülkemizin nadir çağdaş müzik topluluklarından biri.. çok çok önemli bir topluluk ve çok değerli sanatçılarımızın 2009 yılında bir araya gelmeleriyle kurulmuş.. 2011 de olabilir.. yani en azından 12 sene önce.. ve benim diskant ensemble ile tanışmam, kendilerinin onuncu, üstad <b>ilhan usmanbaş</b>'ın ise yüzüncü doğum gününde gerçekleşti... bu arada; birkaç gün önce, 26 eylül'de usmanbaş üstad 102 yaşına girdi, sağlıklı ve mutlu nice yaşlar dileriz kendisine... <br /></p><p><b>ilhan usmanbaş - sekizil (eser: 1960-1967... ilk seslendiriliş: 2011) </b>eser hakkında detaylı bir sunum <b>ahmet altınel </b>tarafından yapılmış, <a href="https://youtu.be/Aw-uk8SDEtA" rel="nofollow" target="_blank">buradan izleyebilirsiniz</a>.. sekizil hakkında dinleme ipuçları vermesi yanında, bence daha da önemlisi, bir eser nasıl dinlenmeli? sorusuna da bir yanıt veriyor...<br /></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/x1_V8uHefq8" title="İLHAN USMANBAŞ "SEKİZİL" (OCTET) - (1960-1967), DISKANT ENSEMBLE" width="640"></iframe><br /></p><p>çok geç tanışmışım değil mi?... birbirinden değerli bu sanatçılarımızın bir araya gelmelerinden tam on yıl sonra!... kesinlikle geç değil emin olun... emin olmadığım hiç bir şeyi kolay kolay yazmam... nihayetinde ben alelade biriyim ve hiç tanışmamış bile olabilirim... adına inatla klasik müzik denen müziğin o muhteşem camiası ile hemen hemen aynı zamanlarda tanışmışım!!... hatta muhtemelen onlardan çok daha önce... <i>camia derken, yanlış anlaşılmasın, sanatçı olamayan ama her şeyi sanatçılardan daha iyi bilen cemaatten bahsediyorum</i>... <i>mason locası benzeri bir şey</i>... camiamız henüz tanıştı mı? o da muallakta... mecburen tanışmak zorunda kalmıştır çünkü topluluğu oluşturan sanatçılar tanınmayacak isimler değiller... her biri kendi alanında çizginin çok üstündeler ve diskant olarak da bence muhteşem ötesi çalışmalarla çok önemli bir açığımızı kapatıyorlar...<br /></p><p><b><a href="http://www.diskantensemble.com/anasayfa.php" target="_blank">diskant ensemble</a></b></p><p><b><a href="https://www.ahmetaltinel.com/" target="_blank">ahmet altınel</a></b> (şef, besteci)<br /></p><p><b><a href="https://www.aslihanand.com/turkce" target="_blank">aslıhan and</a></b> (flüt)</p><p><b>ebru mine sonakın</b> (klarnet)</p><p><b>altuğ tekin</b> (korno)</p><p><b>okan akan</b> (vurmalı)</p><p><b>ipek mine sonakın</b> (arp)</p><p><b><a href="http://erhanbirol.com/" target="_blank">erhan birol</a></b> (gitar)</p><p><b><a href="https://kandemirbasmacioglu.com/" target="_blank">kandemir basmacıoğlu</a></b> (piyano)</p><p><b>nilay sancar</b> (keman)</p><p><b>çağlayan çetin</b> (viyolonsel)</p><p>benim bildiğim çekirdek kadro denebilecek diskant ensemble üyelerini yazdım ama inşallah eksiği yada hatası yoktur çünkü farklı yorumcular da dahil olabildiği gibi, bir çok eserin seslendirilişinde de doğal olarak tüm kadro olmuyor.. mesela şimdi aklıma gelen bir isim oldu, yanlış hatırlamıyorsam perküsyon sanatçısı <b>amy salsgiver</b> de diskant üyesi idi.. galiba daha sonra sadece <b>hezarfen ensemble</b> ile çalışmaya devam etti..<br /></p><p>diskant ensemble; maalesef, istemeyerek yazıyorum ama resmen on yıl boyunca "etkinlikte diskant'da seslendirme ve sunumları ile yer aldı" şeklinde, sadece haber niteliğinde yer bulabilmiş kendisine... müziğin kalbinin attığı söylenen mecralarda üstelik... inanmıyorsanız, gidin o kalplerden birine ve aratın arama yerinden, görün... ve en fazla benim de ilk paragrafta yazdıklarımı bulabilirsiniz on yıllık süreçte... ki o paragraf da diskant'ın kendisini tanıttığı paragraf... medyaya dağıtılır ya "basın notu" gibisinden, öyle işte... arkadaş, ilhan usmanbaş etkinliğine kadar, bu müzik grubunu hiç mi merak etmediniz?... defalarca <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2023/05/sesin-yolculugu-genc-besteciler.html" target="_blank">sesin yolculuğu</a></b>nda eser seslendirdiler, bir çok etkinlikte yer aldılar... pardon, camianın sesin yolculuğu vs ile pek de alakası yok zaten..<br /></p><p>neden böyle?... çok basit cevabı: çağdaş, özellikle genç bestecilerimizin çağdaş anlayışla ortaya koydukları eserleri seslendiriyor olmaları, uluslararası boyutta çağdaş besteci ve yorumcularla çalışıyor olmaları.. "hiç bir bestecinin eserleri sadece kağıt üzerinde kalmamalı" diyor olmaları... insanın başına yeni yeni işler açıyor olmaları özetle... 76 yaşına geldik, ne güzel tuna boylarında dans ede ede gidiyorduk, shostakovich'i zor hazmettik, bir de yeni yeni işler icat etmeyin deniyor olması... müziğin bir kaç yüzyıla hapsediliyor olması vs vs... yani benim on küsur yıldır devlet senfoni konserlerine gitmiyor olma sebeplerimin neredeyse tamamı...</p><p>sanatın nabzını attırdığı zannedilen o muhteşem kitlenin bir türlü göremediği çok önemli bir nokta var.. bu noktanın farkına varabilen, bu ülkede sanatın, hadi daraltıp müziğin diyelim, nabzını gerçekten attırır.. şimdiki gibi bitkisel hayata sokmaz... o kitlenin "ilgilenmediği" konulara ilgi duyan azımsanmayacak bir dinleyici kitlesi var bu ülkede... çağdaş sanata ilgi duyan, takip eden, ilgiyle izleyen genç bir kitle var, bilmiyorlar!.. yada bilmek istemiyorlar..</p><p>çağdaş müziği, yeni müziği yada adına başka bir şey de diyebilirsiniz, farklı müziği severek dinleyecek olan kitle, o malum klasik müzik kitlesi değil kesinlikle... bu bilinmiyor, ben de hayret ediyorum.. yahu arkadaş; o muhteşem klasik müzik camiası diskant ensemble'ı dinlerse, ölür onlar yahu:).. gerçekten, morga döner o konser salonu:)... bakmayın öyle gidiyorlar arter'e ilhan usmanbaş gibi bir usta'nın adı geçiyor diye, üç gece kabus görüyorlardır...</p><p>çağdaş müziğe meraklı olan ve merak salabilecek o kitleyi keşfetmek ve onlara hitap edebilmeyi başarmak da sanatçılarımıza ve bestecilerimize kalmış artık... bakalım bulabilecek misiniz o manyak dinleyici kitlesini... çok yanlış mecralarda arıyorsunuz dinleyicinizi ve onlar da maalesef sizleri tanımıyorlar...</p><p><b>deniz arat - shibboleth... ebru mine sonakın, çağlayan çetin, ipek mine sonakın, okan akan, ahmet altınel...</b></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/7nIUVKJ6hxw" title="DENIZ ARAT "SHIBBOLETH", DISKANT ENSEMBLE" width="640"></iframe><br /></p><p></p><p>diskant aslında adı ile de kendi misyonunu koymuş ortaya.. "sen bildiğin şekilde söyle şarkını, ben doğaçlamalarımla sana eşlik ederim, çok sesli oluruz" diyor diskant ensemble... çağdaş müzik topluluğu, kendine isim seçerken, yüzlerce yıllık koskoca bir dönemler silsilesinin de öncesine gitmiş... kendileri ne amaçla diskant oldular bilmiyorum ama çağdaş müzik çalışmaları yapan bir müzik topluluğu olarak, müziği o malum bir kaç yüzyıla ve coğrafyaya hapsetmek yerine, müziğin (sanatın) evrenselliğine, zamansızlığına ve mekansızlığına bir vurgu gibi geldi bana..<br /></p><p>ülkemizde çok önemli bir açığı kapatan, çok değerli çağdaş bestecilerimizin eserlerini dinleyici ile buluşturan, ilhan usmanbaş gibi üst düzey bir bestecimizin bile eserlerinin ilk seslendirilişini resmen 45 yıl sonra!! gerçekleştirerek üst düzey bir saygısızlığı örtmeyi görev edinip, başaran çok önemli bir çağdaş müzik topluluğu diskant ensemble... usmanbaş'tan, çağdaş besteci <b>christian jost</b>'a ve kompozisyon bölümü öğrencisine kadar, ayrım gözetmeden çağdaş bestecilerin eserlerini bizlere ulaştıran, çok değerli sanatçılarımızın bir araya gelerek hayata geçirdikleri bir proje aslında diskant ensemble.. kendi adıma, sadece çok teşekkür edebiliyorum bu sanatçılarımıza..<br /></p><p></p><p></p><p></p><p>gelecekteki çalışmalarını da takip edebildiğim ölçüde paylaşmak üzere; pandemi dönemindeki ortak kayıtlarından biri ile şimdilik bitireyim.. 2020 yılında, <b>borusan müzik evi</b>’nde usmanbaş eserlerini seslendireceklerdi ancak pandemi nedeniyle iptal olmuştu konser.. <b>mehmet nemutlu</b>’nun düzenlemesini yaptığı <b>more than one</b> adlı çalışma ile bırakayım sizleri...<br /><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/W8ZJzQK9Law" title="İlhan Usmanbaş "More Than One" (arr.Mehmet Nemutlu) DISKANT ENSEMBLE" width="640"></iframe></p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-15871475630340001332023-08-28T02:50:00.001+03:002023-08-28T03:03:52.636+03:00ekaterina shelehova<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0Al7R4GvC3Hml9oS4cr4IP7qTjwCqPBXs6EndMrNJnPFHiOvLkNUvle5-6AsyMkhhjyXsiJIpLvhoub_XCsV4oKutwcEmflDwT2sSlWwvi7CHCoU_5wsSuWJR-ijhBylqNLcOfxFEa8eJ4HFGZKx4uhMG0czCBV9JjvLAoVsOBZf_6BuulwE-kK-KKUtq/s900/ekaterina%20selekhova1.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="opera vokal" border="0" data-original-height="900" data-original-width="900" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0Al7R4GvC3Hml9oS4cr4IP7qTjwCqPBXs6EndMrNJnPFHiOvLkNUvle5-6AsyMkhhjyXsiJIpLvhoub_XCsV4oKutwcEmflDwT2sSlWwvi7CHCoU_5wsSuWJR-ijhBylqNLcOfxFEa8eJ4HFGZKx4uhMG0czCBV9JjvLAoVsOBZf_6BuulwE-kK-KKUtq/w640-h640/ekaterina%20selekhova1.jpg" title="ekaterina shelehova" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">ekaterina shelehova</td></tr></tbody></table><p></p><p>3 yaşındayken şarkı söylemeye başlamış <b><a href="https://www.shelehova.com/" rel="nofollow" target="_blank">ekaterina shelehova</a></b>... e ne var bunda? her çocuk söyler diyeceksiniz şimdi ama ilk albümünü 4 yaşında kaydetmiş ve aynı yıl sahneye çıkmaya başlamış deyince işler değişecek tabii.. denk geliş çıktı karşıma ve dedim ki: paylaşılır bu ekaterina hanım...<br /></p><p style="text-align: left;"></p>ontario'da büyümüş, 2008, 2010 ve 2012 yıllarında birincilik kazandığı ünlü(ymüş) <b>kiwanis yarışması</b> gibi birçok yarışmaya katılmış ve birçok konserde sahne almış... on yaşındayken çocuk korosuyla ilk operası carmen'de yer almış ve sonrasında sadece şarkı söylemeyi değil, operayı da sevmeye başlamış...<p style="text-align: left;">yıllar boyunca opera bel canto, stagetonescape ve opera ontario bünyesinde tosca, cavaglieria rusticana, traviatta, sihirli flüt gibi birçok yapımda sahne almış, ayrıca sweet charity, grease, alice harikalar diyarında gibi birçok müzikal tiyatro yapımında başrollerde yer almış...</p><p style="text-align: left;">lise derslerinin yanı sıra toronto'daki müzik konservatuarı'nda okuyan ekaterina shelehova; burada vokal diplomasını almış ve jean macphail, alexandra pasko ve david varjabed gibi önemli isimlerle çalışmış... 2013 yılında da ilk albümü moonlıght-katya'yı kaydetmiş...</p><p style="text-align: left;">kendisi ilk dinlediğinde ağlamış ve çok severek seslendirmiş <b>sergey trofimo</b>v eseri <b>beyond the quiet river</b>'ı önce onu paylaşayım, paylaşacağım diğer videolar ise sadece benim hayran kaldıklarım... diğer videoları izlemeden kaçıp gitmeyin sakın, çok şey kaçırırsınız, benden söylemesi...<br /></p><p style="text-align: left;"><b>ekaterina shelehova - <a href="https://my.fangtasia.link/beyondthequietriver" rel="nofollow" target="_blank">beyond the quiet river</a></b><br /></p><p style="text-align: left;"><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/awo-gkgTYXM" title="Ekaterina Shelehova - Beyond the Quiet River (Studio Version)" width="640"></iframe><br /></p><p style="text-align: left;"></p><p style="text-align: left;"></p>ben bir çok detaya girmiyorum, sadece ilgimi çekti ve bakın, böyle biri de var demek için önemli kısımları yazıyorum sadece... vokal çalışmaları paralelinde piyano eğitimini de tamamlamış ve piyano pedagojisi alanında da çalışmış...<br /><p style="text-align: left;">2014 yılında italya'nın milano kentindeki conservatorio giuseppe verdi seçmelerine katılmış ve kabul edilmiş okula... opera alanında lisans ve yüksek lisans eğitimini en yüksek dereceyle tamamlamış... 2015 yılında concorso lirico salvatore licitra, 2016'da concorso ınternazionale cleto tomba gibi finalist ve ödül sahibi olduğu yarışmalara katılnış ve 2016'da magda olivero uluslararası yarışması'nda genç opera umudu ödülünü kazanmış... 2018'de giuditta yarışması'nda halkın tercihi ödülü. 2020'de offenbach çevrimiçi yarışmasında birincilik ve 2021'de metropolitan opera ulusal konseyi seçmelerinde teşvik ödülü'nü kazanmış..</p><p style="text-align: left;">çok fazla paylaşım yapmayan biri olarak neden paylaşıyorum shelehova'yı? yani dünyada bol diplomalı, bol dereceli birçok genç sanatçı var, neden ekaterina?... sebebi aşağıdaki <b>earth melodies</b> başta olmak üzere, bence sınırları zorlayan performansları.. dinleyin, anlayacaksınız... uzun uzun anlatmaya da gerek yok...<br /></p><p style="text-align: left;">ekaterina shelehova - <a href="https://my.fangtasia.link/earthmelodies" rel="nofollow" target="_blank">earth melodies</a><br /></p><p style="text-align: left;"><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/NaMph7If9Mo" title="Ekaterina Shelehova - Earth Melodies" width="640"></iframe><br /></p>2016 yılında rusya'daki uluslararası kostomuksha müzik festivali'ne davet edilmiş ve birçok solo konser vermiş... aynı yıl, kendi müziğini yarattığı doğaçlama konserler serisine katılmış ve dünyanın en küçük opera binalarından biri olarak italya'da çok ünlü olan antonio belloni tiyatrosu'nda sık sık sahneye çıkmış... 2017 yılında norma'da (v. bellini) adalgisa ve 2018 yılında da rusalka'da (a. dvorak) rusalka gibi önemli roller üstlenmiş...<p style="text-align: left;">2019 yılında milano teatro carcano'da 'don giovanni'den zerlina rolünü canlandırmış, ayrıca mozart'ın krönungsmesse ve requiem eserlerinde ve stabat mater'de (pergolesi) solist olarak yer almış... aynı yıl ising opera akademisi ile turneye çıkmak için çin'e gitniş ve suzhou, şanghay, pekin, guangzou gibi şehirlerde sahne almış...</p><p style="text-align: left;"></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiT5VgM6rW3DvnG30gtdpOo3ppluTCgtQZj9ci0KMMdKNnO95Noiuuh3woVYuWxXxPceXYn_GYgg8dod4dW76hp4xMKkZ-rmrjCC2RAo7-bhrNtGmCk4XXNEOeyJS6lJZsTYF6WDstFCE6yavjnVqr4dn7RSujEimj2y_BmhaB7T6YieSBXd_nFa54Uc4rF/s640/ekaterina%20selekhova.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="640" data-original-width="640" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiT5VgM6rW3DvnG30gtdpOo3ppluTCgtQZj9ci0KMMdKNnO95Noiuuh3woVYuWxXxPceXYn_GYgg8dod4dW76hp4xMKkZ-rmrjCC2RAo7-bhrNtGmCk4XXNEOeyJS6lJZsTYF6WDstFCE6yavjnVqr4dn7RSujEimj2y_BmhaB7T6YieSBXd_nFa54Uc4rF/w640-h640/ekaterina%20selekhova.jpg" title="ekaterina shelehova" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">ekaterina shelehova</td></tr></tbody></table><p></p><p style="text-align: left;">2020 yılında 'l'elisir d'amore'da adina rolüyle sahne almış ve pandemi sırasında birçok çevrimiçi konsere katılmış... şubat 2021'de italya got talent programında sahne almış ve eşsiz performansı (<a href="https://youtu.be/xzVsezvT04s" rel="nofollow" target="_blank">yukarıda paylaştığım earth song</a>) internette 100 milyondan fazla izlenmiş... bu başarı, kendisine shakespeare'in oyununa dayanan bir italyan filmi olan the tempest'in müziklerinin yazarı olmak gibi birçok yeni deneyimi de kazandırmış... 2021 yazında memleketi hamilton'da sahnelenen mozart'ın cosi fan tutte adlı eserinde despina karakterini canlandırmış...</p><p style="text-align: left;">uzun süre jimnastikle ciddi şekilde ilgilenmiş... dört dil biliyor... sesi çok güçlü, zorlanmıyor hiç.. ses rengi harika... ben burada opera ve müzikal performanslarını paylaşmadım, tamamı da gerçekten çok çok iyi... işin o kısmını size bırakıyorum... <br /></p><p style="text-align: left;"><b>ekaterina shelehova - awakening</b><br /></p><p style="text-align: left;"><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/ViHAjySt7Ac" title="Ekaterina Shelehova - Awakening" width="640"></iframe></p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-68510949181776281922023-08-26T03:35:00.001+03:002024-01-07T18:49:41.849+03:00blue - yavuz çetin ve kerim çaplı<p style="text-align: left;"></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5EOaWUBAEU649njJeP2eAI3gm6zDpjjEkLEbJ4kk0vUeBld-RBbhPxSfdb9UdcRWg8hwEEmcWFZfiAvfI_6v432jTCjLQobsiifZ-yTnWspcPYZX7hRBa2yyammzEgVaNR7epZUOhZXiiyA69bCe8aIuhnauHDAm7XhzpjwibeRUW-2NCanP00wiy-nns/s1429/yavuz%20cetin%20kerim%20capli%20blue%20belgesel%20film.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1429" data-original-width="1000" height="807" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5EOaWUBAEU649njJeP2eAI3gm6zDpjjEkLEbJ4kk0vUeBld-RBbhPxSfdb9UdcRWg8hwEEmcWFZfiAvfI_6v432jTCjLQobsiifZ-yTnWspcPYZX7hRBa2yyammzEgVaNR7epZUOhZXiiyA69bCe8aIuhnauHDAm7XhzpjwibeRUW-2NCanP00wiy-nns/w565-h807/yavuz%20cetin%20kerim%20capli%20blue%20belgesel%20film.jpg" title="blue - yavuz çetin ve kerim çaplı" width="565" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">blue - yavuz çetin ve kerim çaplı</td></tr></tbody></table><p></p><p style="text-align: left;">90'lı yıllara damgasını vuran, 10 yıl gibi bir süre boyunca sahne performansları ile efsaneleşen <b>blue blues band</b>; <b>yavuz çetin</b> ve <b>batu mutlugil</b> tarafından kurulmuş ve bas gitarcı <b>sunay özgür</b> ile davulda <b>kerim çaplı</b>'nın katılımıyla o hayran hayran izlenen yapısına kavuşmuştu...<br /></p><p>tabii maalesef bu "damga vurma" yada "efsane" lafları minicik bir kitle için geçerli.. o minik kitle de benim gibi kendilerini hayran hayran izleyen tuhaf kitle... gençler okuyorlar bu yazıları ve sonra da 80'lerde ve 90'larda muhteşem bir ortam vardı, gitar manyakları damga vuruyorlardı, efsaneleşip, kitleleri peşlerinden sürüklüyorlardı filan zannediyorlar... yok arkadaş öyle bir şey.. varsa damga vuran bir şey; arabesk vardı, sonra da pop vardı.. herkes laf etse de sürekli, arabesk o poptan bin kat daha iyi idi...</p><p><b>blue blues band</b> olağanüstü başarılı bir gruptur ve <b>blue belgeseli</b>'ne konu olan <b>yavuz çetin</b> ve <b>kerim çaplı</b> da müthiş başarılı müzisyenlerdir.. ben sevmem öyle dahi, müzik dehası vs gibi sıfatları.. her yerde öyle laflar ediliyor.. çok yetenekli, çok başarılı müzisyenler ve oldukça iyi blues çalıyorlar... cover yapıyorlar, birlikte albümleri yok ve çok nadir kayıtlardan biri de aşağıda... defalarca dönüp dönüp izlenecek bir peformans...</p><p><b>batu mutlugil</b> (gitar), <b>yavuz çetin</b> (gitar), <b>sunay özgür</b> (bas gitar) ve <b>kerim çaplı</b> (davul)<br /></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/izPHwli_l7g" title="Batu Mutlugil - Yavuz Çetin - Sunay Özgür - Kerim Çaplı -BLUE BLUES BAND-" width="640"></iframe> <br /></p><p>okuyan da ben olumsuz, fena şeyler yazıyorum zannedecek:).. ben sadece doğruları yazıyorum.. abartıya, süslü laflar etmeye ne gerek var boş boş.. neyse o.. ben nasıl bu paylaşımları kendim için yapıyorsam, onlar da bu müziği kendileri için yaptılar.. keyif için.. ben şu müziğe de, bu müzisyenlere de hayranım ve blues olunca konu, amerika ölçeğinde bakmak lazım.. amerika ölçeğinde bakınca da çok sağlam bir performans şu yukarıdaki konser ama bence blues yapmamalıydılar.. bu sebeple kendileri için çalıp söylüyorlardı ve sevenlerinin dinlemesinde de sakınca görmüyorlardı.. blue blues band bence budur...<br /> <br />bu paylaşımın konusu sadece blue filmi ve filmde iki isim var; yavuz çetin ve kerim çaplı... hayat hikayeleri oldukça benzer bulunmuş -ki bence benzer de değil- ve bu iki büyük ismi ölümsüzleştirmek için bu film yapılmış... çok güzel bir belgesel ve belgeselde yer alan isimler de çok önemli.. batu mutlugil ve sunay özgür'ün yanı sıra; aile fertleri, teoman, erkan oğur, göksel, taner öngür, aylin aslım, tanju eksek, melis danişmend ve gür akad gibi bir çok müzisyen de anılarını anlatıp, bildiklerini paylaşıyorlar..</p><p>yönetmenliğini <b>sertan ünver</b>’in yaptığı ve <b>suzan güverte</b>’nin yapımcılığını üstlendiği belgeselin proje danışmanı da <b>yekta kopan</b>.. çok iyi bir belgesel film olmuş ve bu tip çalışmalar o müthiş müzisyenleri ve o dönemi geleceğe aktarma açısından çok önemli.. izlerken ben de resmen o yılları yeniden yaşadım...</p><p>müzik yazarı<b> mehmet tez</b> tarafından yapılan aşağıdaki yorum çok hoşuma gitti...<br /></p><p></p><blockquote> <i>bu belgeseldeki görüntüler, anlatılanlar o dönem oralarda olan herkesi kalbinden yakalayacaktır çünkü o kadar az “delil” var ki yaşadıklarımıza dair. en ufak bilgi, belge kırıntısı bile önemli bizim için çünkü kimse elinde kamerayla dolaşmazdı, cep telefonu yoktu, bir bara gittiğimizde elimizde bira bardağı tutardık...</i></blockquote><p>yani o zamanlarda -ki 150 yıl öncesinden de bahsetmiyoruz:) "o an" yaşanırdı ve orada kalırdı her şey... bugünkü gibi yaşanan her an her yerde değildi... o yıllarda çok önemli işler yapılırdı ama cep tel ile çeken yoktu.. şimdi cep tel ile çeken çok fazla ama maalesef çekilecek pek de önemli bir şey yok.. bu da benim yorumum olsun... elinizde telefonlar, otu boku çekip, paylaşıyorsunuz ama çekecek bir yavuz çetin yok...</p><h4 style="text-align: left;"><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2024/01/blue-movie-yavuz-cetin-ve-kerim-capl.html" target="_blank">blue movie - yavuz çetin ve kerim çaplı</a></b></h4><p>bu belgeseli sakın izlemeden geçmeyin.. sadece bu film birden aklıma geldi ve varsa kaydı, paylaşayım dedim.. <b>blue blues band</b> apayrı bir öneme sahip, <b>yavuz çetin</b> ve <b>kerim çaplı</b>
ayrı ayrı büyük öneme sahipler... özellikle kerim çaplı'nın amerika
kariyeri çok önemli.. kendisi hakkında ayrıca yazmak istiyorum ama kesin
bilgiden çok, anlatılan şehir efsaneleri bol miktarda var ancak şu
kadarını yazayım da anlaşılsın; ünlü <b>woodstock</b>'ta yer alan ve <b>jimi hendrix</b>
ile çalışıp, kayıtlarında yer aldığı bilinen, bir rock grubundaki tüm
enstrümanları ustalıkla çalan ve vokal yapan çok önemli bir isim...
belki daha sonra ilavelerde bulunurum ama şimdilik birinci ağızlardan bu
iki muhteşem müzisyeni tanıyın iyice derim...</p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-54542324758682985052023-08-19T02:17:00.016+03:002023-08-31T23:39:09.723+03:00tuna bilgin - dört şiirsel doğaçlama<p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhT2-NhokRZvbikNFtpG_KZUP6DP_L6ysL5f0iCcBow6EaTDs-08RkH6aXB9iyvLtn4CoBAPC6a3gzv5j-dMn6wGcuWSVK54jESbn6f-tYQszP0pHXWiFxt5lfxqP3Xf5NBwmkNaFmhoYWDzVpNbchIp6jok8UyO817ZVgmiY7HnEw867nmj92TalNndJY-/s561/piyanist%20besteci%20tuna%20bilgin.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="besteci piyanist" border="0" data-original-height="561" data-original-width="561" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhT2-NhokRZvbikNFtpG_KZUP6DP_L6ysL5f0iCcBow6EaTDs-08RkH6aXB9iyvLtn4CoBAPC6a3gzv5j-dMn6wGcuWSVK54jESbn6f-tYQszP0pHXWiFxt5lfxqP3Xf5NBwmkNaFmhoYWDzVpNbchIp6jok8UyO817ZVgmiY7HnEw867nmj92TalNndJY-/w640-h640/piyanist%20besteci%20tuna%20bilgin.jpg" title="tuna bilgin" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">tuna bilgin<br /></td></tr></tbody></table><p></p><p>genç <b>piyanist ve besteci tuna bilgin</b>, kendisini tanıdığım ilk günden beri nedense hep farklı gelmiştir bana.. şimdi tabii böyle yazınca da açmak gerekiyor, biraz saçma ve anlamsız bir giriş cümlesi oldu.. unutmadan açıklayayım ki en başta öyle tuhaf bir şekilde kalmasın... bu blogta hakkında paylaşım yaptığım neredeyse tüm genç sanatçılarımızı ben kafamda bir yerlere yerleştirdim <i>-ki doğru bir yaklaşım da değil</i>... mesela falanca caza kayar, filanca klasik çizgiden asla bir milim bile uzaklaşmaz, pişmanca ağırlıklı olarak besteleriyle konuşulur yada geleceğin bestecisi olacak ama film müzikleri yapar gibi gibi.. tuna bilgin hakkında bu tip bir yargıya varamadım uzun süre.. daha doğrusu artık vardım bir yargıya.. bunların tamamını dengeli bir şekilde yapacak...</p><p><i>araya sıkıştırayım, <b>tuna bilgin</b> hakkındaki önceki paylaşımı da <a href="https://www.muzikguncesi.com/2021/04/tuna-bilgin.html" target="_blank"><b>okursanız sevinirim</b></a></i><br /></p><p></p><blockquote><i>herhangi bir yerde kendisine ait herhangi bir eseri görmüş ya da dinlemiş değilim, sadece bir çok bestesi olduğunu biliyorum... her müzisyenin zaten kendisine ait eserleri olur ama çeşitli sebeplerle kendisine kalır o besteler... yine hissettiğim şey; sadece piyanist olarak değil, besteci olarak da tanıyacağız kendisini... hatta muhtemelen besteci yönü çok ağır basacak gibi... tabii işin o kısmına muhtemelen daha çok var çünkü benim tanıyabildiğim kadarıyla; kendisi ikna olmadan, yaptığı çalışmalardan tatmin olmadan, eserlerini kesinlikle yayınlamaz gibi de geliyor bana.. yani izlenimim öyle...</i></blockquote>o paylaşımımda böyle yazmışım..<br /><p></p><p></p><p>öncelikle belirteyim; kesinlikle harika bir çalışma 4 bölümlük bu <b>şiirsel doğaçlama</b>... ilk dinlediğimde çok beğenmiştim, yorgundum, rahatlatıcı gelmişti... hafiften gürültülü bir ortamda telefondan dinlemiştim, titiz ve usulüne uygun bir dinleme değildi... dinlediğim anda instagram üzerinden hemen paylaşacaktım ama uzun süreli videoları paylaşmıyor... sonrasında birçok kez dinledim ve her dinleyişimde daha farklı izlenimler bıraktı.. çok ilginç, şu anda yazarken sürekli dinliyorum ve eğlenceli buldum... değişmeyen tek şey şu oldu: <b>bu eser gerçekten çok önemsenerek ortaya konmuş, titiz bir çalışma -doğaçlama olmakla birlikte-</b>...</p><p>ben 4 şiirsel doğaçlamayı instagram üzerinden dinliyorum ve nasıl olsa youtube'dan paylaşırım düşüncesiyle başladım hemen yazmaya ancak "ilk iki bölümü paylaşayım lafı uzatmadan" diye düşünürken, bu eserin sadece instagramda paylaşılmış olduğunu acı bir şekilde fark ettim:)).. <i>paylaşım bitti birden bire:)</i>... şimdilik eserin tamamını bağlantı olarak paylaşayım, daha sonra bir şekilde buraya da gömmenin yolunu bulurum.. <i>buldum bile.. umarım olur.. bu sayede instagram videolarının da artık paylaşılabildiğini keşfetmiş oldum</i>.. ilk iki bölüm aşağıda.. diğer iki bölüm de az sonra..</p><p>geçtiğimiz nisan ayında, <b>almanya karlsruhe konseri</b> esnasında alınan kayıtlar.. sahnede, seyirci önünde seslendirilmiş harika bir performans... <br /></p><p><b>tuna bilgin - dört şiirsel doğaçlama op. 3 (1 & 2)</b></p><p></p><blockquote class="instagram-media" data-instgrm-permalink="https://www.instagram.com/reel/Cr6NL8wO32M/?utm_source=ig_embed&utm_campaign=loading" data-instgrm-version="14" style="background: rgb(255, 255, 255); border-radius: 3px; border: 0px; box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.5) 0px 0px 1px 0px, rgba(0, 0, 0, 0.15) 0px 1px 10px 0px; margin: 1px; max-width: 540px; min-width: 326px; padding: 0px; width: calc(100% - 2px);"><div style="padding: 16px;"> <a href="https://www.instagram.com/reel/Cr6NL8wO32M/?utm_source=ig_embed&utm_campaign=loading" style="background: rgb(255, 255, 255); line-height: 0; padding: 0px; text-align: center; text-decoration: none; width: 100%;" target="_blank"> <div style="align-items: center; display: flex; flex-direction: row;"> <div style="background-color: #f4f4f4; border-radius: 50%; flex-grow: 0; height: 40px; margin-right: 14px; width: 40px;"></div> <div style="display: flex; flex-direction: column; flex-grow: 1; justify-content: center;"> <div style="background-color: #f4f4f4; border-radius: 4px; flex-grow: 0; height: 14px; margin-bottom: 6px; width: 100px;"></div> <div style="background-color: #f4f4f4; border-radius: 4px; flex-grow: 0; height: 14px; width: 60px;"></div></div></div><div style="padding: 19% 0px;"></div> <div style="display: block; height: 50px; margin: 0px auto 12px; width: 50px;"><svg height="50px" version="1.1" viewbox="0 0 60 60" width="50px" xmlns:xlink="https://www.w3.org/1999/xlink" xmlns="https://www.w3.org/2000/svg"><g fill-rule="evenodd" fill="none" stroke-width="1" stroke="none"><g fill="#000000" transform="translate(-511.000000, -20.000000)"><g><path d="M556.869,30.41 C554.814,30.41 553.148,32.076 553.148,34.131 C553.148,36.186 554.814,37.852 556.869,37.852 C558.924,37.852 560.59,36.186 560.59,34.131 C560.59,32.076 558.924,30.41 556.869,30.41 M541,60.657 C535.114,60.657 530.342,55.887 530.342,50 C530.342,44.114 535.114,39.342 541,39.342 C546.887,39.342 551.658,44.114 551.658,50 C551.658,55.887 546.887,60.657 541,60.657 M541,33.886 C532.1,33.886 524.886,41.1 524.886,50 C524.886,58.899 532.1,66.113 541,66.113 C549.9,66.113 557.115,58.899 557.115,50 C557.115,41.1 549.9,33.886 541,33.886 M565.378,62.101 C565.244,65.022 564.756,66.606 564.346,67.663 C563.803,69.06 563.154,70.057 562.106,71.106 C561.058,72.155 560.06,72.803 558.662,73.347 C557.607,73.757 556.021,74.244 553.102,74.378 C549.944,74.521 548.997,74.552 541,74.552 C533.003,74.552 532.056,74.521 528.898,74.378 C525.979,74.244 524.393,73.757 523.338,73.347 C521.94,72.803 520.942,72.155 519.894,71.106 C518.846,70.057 518.197,69.06 517.654,67.663 C517.244,66.606 516.755,65.022 516.623,62.101 C516.479,58.943 516.448,57.996 516.448,50 C516.448,42.003 516.479,41.056 516.623,37.899 C516.755,34.978 517.244,33.391 517.654,32.338 C518.197,30.938 518.846,29.942 519.894,28.894 C520.942,27.846 521.94,27.196 523.338,26.654 C524.393,26.244 525.979,25.756 528.898,25.623 C532.057,25.479 533.004,25.448 541,25.448 C548.997,25.448 549.943,25.479 553.102,25.623 C556.021,25.756 557.607,26.244 558.662,26.654 C560.06,27.196 561.058,27.846 562.106,28.894 C563.154,29.942 563.803,30.938 564.346,32.338 C564.756,33.391 565.244,34.978 565.378,37.899 C565.522,41.056 565.552,42.003 565.552,50 C565.552,57.996 565.522,58.943 565.378,62.101 M570.82,37.631 C570.674,34.438 570.167,32.258 569.425,30.349 C568.659,28.377 567.633,26.702 565.965,25.035 C564.297,23.368 562.623,22.342 560.652,21.575 C558.743,20.834 556.562,20.326 553.369,20.18 C550.169,20.033 549.148,20 541,20 C532.853,20 531.831,20.033 528.631,20.18 C525.438,20.326 523.257,20.834 521.349,21.575 C519.376,22.342 517.703,23.368 516.035,25.035 C514.368,26.702 513.342,28.377 512.574,30.349 C511.834,32.258 511.326,34.438 511.181,37.631 C511.035,40.831 511,41.851 511,50 C511,58.147 511.035,59.17 511.181,62.369 C511.326,65.562 511.834,67.743 512.574,69.651 C513.342,71.625 514.368,73.296 516.035,74.965 C517.703,76.634 519.376,77.658 521.349,78.425 C523.257,79.167 525.438,79.673 528.631,79.82 C531.831,79.965 532.853,80.001 541,80.001 C549.148,80.001 550.169,79.965 553.369,79.82 C556.562,79.673 558.743,79.167 560.652,78.425 C562.623,77.658 564.297,76.634 565.965,74.965 C567.633,73.296 568.659,71.625 569.425,69.651 C570.167,67.743 570.674,65.562 570.82,62.369 C570.966,59.17 571,58.147 571,50 C571,41.851 570.966,40.831 570.82,37.631"></path></g></g></g></svg></div><div style="padding-top: 8px;"> <div style="color: #3897f0; font-family: Arial, sans-serif; font-size: 14px; font-style: normal; font-weight: 550; line-height: 18px;">Bu gönderiyi Instagram'da gör</div></div><div style="padding: 12.5% 0px;"></div> <div style="align-items: center; display: flex; flex-direction: row; margin-bottom: 14px;"><div> <div style="background-color: #f4f4f4; border-radius: 50%; height: 12.5px; transform: translateX(0px) translateY(7px); width: 12.5px;"></div> <div style="background-color: #f4f4f4; flex-grow: 0; height: 12.5px; margin-left: 2px; margin-right: 14px; transform: rotate(-45deg) translateX(3px) translateY(1px); width: 12.5px;"></div> <div style="background-color: #f4f4f4; border-radius: 50%; height: 12.5px; transform: translateX(9px) translateY(-18px); width: 12.5px;"></div></div><div style="margin-left: 8px;"> <div style="background-color: #f4f4f4; border-radius: 50%; flex-grow: 0; height: 20px; width: 20px;"></div> <div style="border-bottom: 2px solid transparent; border-left: 6px solid rgb(244, 244, 244); border-top: 2px solid transparent; height: 0px; transform: translateX(16px) translateY(-4px) rotate(30deg); width: 0px;"></div></div><div style="margin-left: auto;"> <div style="border-right: 8px solid transparent; border-top: 8px solid rgb(244, 244, 244); transform: translateY(16px); width: 0px;"></div> <div style="background-color: #f4f4f4; flex-grow: 0; height: 12px; transform: translateY(-4px); width: 16px;"></div> <div style="border-left: 8px solid transparent; border-top: 8px solid rgb(244, 244, 244); height: 0px; transform: translateY(-4px) translateX(8px); width: 0px;"></div></div></div> <div style="display: flex; flex-direction: column; flex-grow: 1; justify-content: center; margin-bottom: 24px;"> <div style="background-color: #f4f4f4; border-radius: 4px; flex-grow: 0; height: 14px; margin-bottom: 6px; width: 224px;"></div> <div style="background-color: #f4f4f4; border-radius: 4px; flex-grow: 0; height: 14px; width: 144px;"></div></div></a><p style="color: #c9c8cd; font-family: Arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 17px; margin-bottom: 0px; margin-top: 8px; overflow: hidden; padding: 8px 0px 7px; text-align: center; text-overflow: ellipsis; white-space: nowrap;"><a href="https://www.instagram.com/reel/Cr6NL8wO32M/?utm_source=ig_embed&utm_campaign=loading" style="color: #c9c8cd; font-family: Arial, sans-serif; font-size: 14px; font-style: normal; font-weight: normal; line-height: 17px; text-decoration: none;" target="_blank">@tunaa.bilgin'in paylaştığı bir gönderi</a></p></div></blockquote><p><script async="" src="//www.instagram.com/embed.js"></script>eser çok elastik doğal olarak.. sizin ruh halinize uymaya çalışan bir esere ilk defa tanık oluyorum.. yani soruyor size durumunuzu ve onu veriyor.. tabii bu açıklama saçma gelebilir, tersi ile açıklamak her zaman çıkış yolu olmuştur.. eserde bir çok tezatlık var, siz ruh durumunuza göre o tezatlıklar arasından uygun olanını seçiyorsunuz kendinize... şimdi daha açık oldu... yani elastik olan aslında dinleyici... bu sebeple zaten her dinleyişimde farklı geldi bana.. siz yorgunken müzik dinlendirici, kızgınken de sakinleştirici hatta eğlenceli... bir tabak şekerleme uzatılır, siz yeşili alırsınız, nanelidir.. sarıyı alırsınız, limonludur.. aynen öyle..<br /></p><p>eserin sahibi tuna bilgin, bu 4 doğaçlama eser için şu kısa açıklamayı yapmış, aynen aktarıyorum buraya.. <i>çok kararında bir açıklama olmuş, bazen besteciler eserlerini çok detaylı anlatıyorlar, pek hoşlanmıyorum o durumdan</i>.. hemen her bölümde farklı bestecilere göndermeler mevcut, rachmaninoff'u bulamasam da çok hoşuma gitti bu alıntı göndermeler... zannedersem ben tuna bilgin'in bahsettiğinden daha fazla gönderme buldum dinlerken ama kimlere gönderme olduklarını sorsanız, bilemem... <i>makine tamir ederken, parça artırmak gibi oldu..</i><br /></p><p></p><blockquote><i>“4 Şiirsel Doğaçlama” Op.3... Aylar önce programı hazırlayıp eseri yetiştiremediğim zaman “4 Şiir” yerine şiirsel doğaçlamalar yapmayı tercih ettim ve açıkçası bu halin verdiği ekstra bir doğallığın herkes için eğlenceli olduğunu deneyimlemek benim için çok kıymetli oldu. Modern estetiklere kıyasla daha romantik estetiklere yakın olduğunu düşündüğüm, sembollerle dolu (4. doğaçlamada Debussy La plus que lente alıntısıyla selam gönderdim büyük besteciye, en net sembolik gönderme oydu), eğlenceli, hayalperest ve kimi zaman umutsuz, öfkeli anlarla var olan birbiriyle bağlı 4 müzik, “söylenemeyenler” ve “yaşanamayanlar” arasında iç içe geçmiş bir soyut ortamı enerjimizi aktarım yolu olarak seçtiğimiz “ses” yoluyla ölümsüzleşirken en doğal halini paylaşarak aynı keyfi almanızı dilerim...</i></blockquote><p></p><p>bu arada; ben yarım yamalak bilgimle şu yukarıda bahsettiğim <b>"titiz bir doğaçlama"</b> konusuna bir açıklık getireyim... doğaçlama denince genelde akla en son klasik müzik gelir... bir klasik müzik snobu için ise doğaçlama akla asla gelmez, olacak iş değildir, çok ayıptır.. hatta "iki ölçü de benden olsun" diyen bir solisti çizer atar..</p><p>"dün gece muhteşem bir brahms dinledik" derler.. yooo siz brahms değil, yorumcuyu dinlediniz.. yorumcular arasındaki tadından yenmez farklılık olmayacaksa, bu kadar çok yorumcuya ne gerek var? de mi... bütün beethoven sonatlarını bütün dünya barenboim'den dinlesin geçsin, olsun bitsin.. ama olmuyor.. doğaçlamadan önce, yorumlama bile çok önemli sonuçta.. <br /></p><p>doğaçlama dendiğinde akla ilk gelen cazdır ve doğrudur ancak aslında "halk müziği" nin temelidir doğaçlama... <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2023/04/ksaca-caz-nedir.html" target="_blank">caz da halk müziği sonuçta</a></b>... neden böyle? yahu öyle olmak zorunda.. köy yanmış, ozan almış bağlamayı, içini dökmüş.. bu kadar basit.. afrikalıyı alıp götürmüşsün dünyanın öbür ucuna, aç susuz mısır çapalatmışsın, taş kırdırmışsın 18 saat, ne yapsın? mecbur doğaçlayacak... notasyon öncesi müzik dönemine ise hiç girmeyeyim... ne yapacak yani? tabii doğaçlayacak... doğaçlama müziğin temelidir... müzik aslında doğaçlamadır..<br /></p><p>bir doğaçlama hastası olduğum için olsa gerek; adına inatla klasik müzik denen müzik türünde de sürekli doğaçlama arardım bir zamanlar.. bol miktarda varmış aslında... yani bol derken, sanılana kıyasla bol.. kadanslar var mesela kolayına kaçıp, önceden yazılmış kadansla geçiştirenlere rağmen.. ters ters bakılsa da "yok arkadaş ben bu mozart eserini kafama göre çalacağım" diyen cesur yorumcular var ki bayılırım onlara... "yok, o klasik müzik sayılmaz" gibi komik tepkiler alsa da, org (kilise) müziği var... süslemeler var... basso continuo vs vs var.. <i>bu sonuncusunu bir şeyler kurcalarken bulmuştum, hava olsun diye ekledim:)) klasik müzik bloğu sahibi sayılırım sonuçta:)</i>..<br /></p><p>klasik müzikte doğaçlama tarzında yazılmış eserler de var impromptu yada füg, prelüd gibi.. bu tip eserler de doğaçlamanın bir diğer şekli olarak kabul edilebilir ancak tuna bilgin tarafından sahnede seslendirilen 4 şiir bunun oldukça ötesinde.. mutlaka ana hatları ile öncesinde bir hazırlık, tasarlama yada daha doğru bir ifadeyle "birikim" içeriyordur çünkü cazdaki doğaçlamadan çok farklı ve bence çok daha zor..</p><p><i>daha zor olmasına açıklama: bugün cazda yapıldığı zannedilen o doğaçlamaların neredeyse tamamına yakını doğaçlama filan değil... onlar tamamen müzisyenin kafasında artık iyice yer etmiş kalıplar... 100 doğaçlama dinleyin, 99'u kalıp!.. o 1 adedi ise olağanüstü değerde çünkü algı ürünü değil... doğaçlamanın da artık kalıpları oluştu.. kafalarda yer etti.. bir başka ifadeyle; doğaçlamalar hep gitmesi gereken yere gidiyor... "cazda doğaçlama nasıl yapılır" gibi ders mi olur:)).. öğretilen ve öğrenilen şey doğaçlama mı olur?... gerçek doğaçlama çok farklı ve çok nadir ve doğasında doğaçlamaya çok az alan bırakan klasik müzik gibi müzik türlerinde doğaçlama canlı konser performansı hiç de öyle kolay bir şey değil..</i><br /></p><p></p><p>mecburen klasik müzik demek zorunda kalıyorum ama hiç sevemedim bu kavramı.. neyse.. işte bu klasik müzik önce belli bir elit sınıf tarafından sahiplenildi ve sonrasında da ticarileşti çok ilginç bir şekilde ve "doğaçlama" kavramının her halinden neredeyse tamamen uzaklaşıldı.. ticarileşen şey, mutlaka şekillendirilir de... olmaz çünkü öyle bir şey camiaya aykırı... bu terk edilişe rağmen; bizim bestecilerimizden doğaçlama batı sanat müziği eserleri dinlemek, buna tanık olmak, gerçekten çok önemli benim için... bir önceki paylaşımımda da çok genç bir bestecimizin doğaçlama bir eserini paylaşmıştım, şimdi aklıma geldi, incelerseniz sevinirim... <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2023/08/idil-naz-alc.html" target="_blank">idil naz alıcı</a></b>..</p><p>dört şiirsel doğaçlama aslında gerçekten şiir.. eseri <b>müşfik kenter</b> tarafından okunan bir şiir olarak dinleyin, ne demek istediğimi anlarsınız.. yada genco erkal'dan nazım şiiri dinler gibi.. bu 4 şiir için <b>genco erkal</b> daha iyi örnek oldu... mutlu, umutlu, üzgün, kızgın, komik, korkak, öfkeli.. inişli çıkışlı ve sembolik anlatımlarla süslü birbirinin devamı dört şiir... sözlü olunca şiir, sadece sesli olunca şiirsel deniyor <i>bunu ben salladım kafadan:)</i>... yani içindeki sözleri seslerle anlatmış tuna bilgin ki bu kendisi için çok daha uygun ve muhtemelen çok daha kolay... bir sanatçının yüzlerce sayfalık destanları bile seslerle bir kaç dakikaya sığdırması hiç de zor değil...</p><p>tuna bilgin'in gelecekte sadece doğaçlamalardan oluşan ve sadece kendisine özgü formlarda konserler vereceğini düşünüyorum.. çok başarılı örnekler var bu konuda ama ben hiç bir sanatçıyı birbiriyle kıyaslamayı sevmem ve doğru bulmam, o sebeple isim yazmıyorum.. yani tuna bilgin'i dinlerken falanca sanatçıyı hatırladım gibi bir ifade kullanmak bence yanlış... o sanatçı ayrı bir zenginliktir, tuna bilgin ayrı bir zenginlik.. ama tuna bilgin'den beklentim o yönde.. <b>doğaçlama konsept konserler ve o konserlerin canlı kayıt albümleri</b>..<br /></p><p>yeni eserlerini paylaşana kadar tuna bilgin; üçüncü ve dördüncü şiirlerle sizi baş başa bırakayım... </p><p><b>tuna bilgin - dört şiirsel doğaçlama op. 3 (3 & 4)</b></p><p></p><blockquote class="instagram-media" data-instgrm-captioned="" data-instgrm-permalink="https://www.instagram.com/reel/Cr6RVLEtqD2/?utm_source=ig_embed&utm_campaign=loading" data-instgrm-version="14" style="background: rgb(255, 255, 255); border-radius: 3px; border: 0px; box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.5) 0px 0px 1px 0px, rgba(0, 0, 0, 0.15) 0px 1px 10px 0px; margin: 1px; max-width: 540px; min-width: 326px; padding: 0px; width: calc(100% - 2px);"><div style="padding: 16px;"> <a href="https://www.instagram.com/reel/Cr6RVLEtqD2/?utm_source=ig_embed&utm_campaign=loading" style="background: rgb(255, 255, 255); line-height: 0; padding: 0px; text-align: center; text-decoration: none; width: 100%;" target="_blank"> <div style="align-items: center; display: flex; flex-direction: row;"> <div style="background-color: #f4f4f4; border-radius: 50%; flex-grow: 0; height: 40px; margin-right: 14px; width: 40px;"></div> <div style="display: flex; flex-direction: column; flex-grow: 1; justify-content: center;"> <div style="background-color: #f4f4f4; border-radius: 4px; flex-grow: 0; height: 14px; margin-bottom: 6px; width: 100px;"></div> <div style="background-color: #f4f4f4; border-radius: 4px; flex-grow: 0; height: 14px; width: 60px;"></div></div></div><div style="padding: 19% 0px;"></div> <div style="display: block; height: 50px; margin: 0px auto 12px; width: 50px;"><svg height="50px" version="1.1" viewbox="0 0 60 60" width="50px" xmlns:xlink="https://www.w3.org/1999/xlink" xmlns="https://www.w3.org/2000/svg"><g fill-rule="evenodd" fill="none" stroke-width="1" stroke="none"><g fill="#000000" transform="translate(-511.000000, -20.000000)"><g><path d="M556.869,30.41 C554.814,30.41 553.148,32.076 553.148,34.131 C553.148,36.186 554.814,37.852 556.869,37.852 C558.924,37.852 560.59,36.186 560.59,34.131 C560.59,32.076 558.924,30.41 556.869,30.41 M541,60.657 C535.114,60.657 530.342,55.887 530.342,50 C530.342,44.114 535.114,39.342 541,39.342 C546.887,39.342 551.658,44.114 551.658,50 C551.658,55.887 546.887,60.657 541,60.657 M541,33.886 C532.1,33.886 524.886,41.1 524.886,50 C524.886,58.899 532.1,66.113 541,66.113 C549.9,66.113 557.115,58.899 557.115,50 C557.115,41.1 549.9,33.886 541,33.886 M565.378,62.101 C565.244,65.022 564.756,66.606 564.346,67.663 C563.803,69.06 563.154,70.057 562.106,71.106 C561.058,72.155 560.06,72.803 558.662,73.347 C557.607,73.757 556.021,74.244 553.102,74.378 C549.944,74.521 548.997,74.552 541,74.552 C533.003,74.552 532.056,74.521 528.898,74.378 C525.979,74.244 524.393,73.757 523.338,73.347 C521.94,72.803 520.942,72.155 519.894,71.106 C518.846,70.057 518.197,69.06 517.654,67.663 C517.244,66.606 516.755,65.022 516.623,62.101 C516.479,58.943 516.448,57.996 516.448,50 C516.448,42.003 516.479,41.056 516.623,37.899 C516.755,34.978 517.244,33.391 517.654,32.338 C518.197,30.938 518.846,29.942 519.894,28.894 C520.942,27.846 521.94,27.196 523.338,26.654 C524.393,26.244 525.979,25.756 528.898,25.623 C532.057,25.479 533.004,25.448 541,25.448 C548.997,25.448 549.943,25.479 553.102,25.623 C556.021,25.756 557.607,26.244 558.662,26.654 C560.06,27.196 561.058,27.846 562.106,28.894 C563.154,29.942 563.803,30.938 564.346,32.338 C564.756,33.391 565.244,34.978 565.378,37.899 C565.522,41.056 565.552,42.003 565.552,50 C565.552,57.996 565.522,58.943 565.378,62.101 M570.82,37.631 C570.674,34.438 570.167,32.258 569.425,30.349 C568.659,28.377 567.633,26.702 565.965,25.035 C564.297,23.368 562.623,22.342 560.652,21.575 C558.743,20.834 556.562,20.326 553.369,20.18 C550.169,20.033 549.148,20 541,20 C532.853,20 531.831,20.033 528.631,20.18 C525.438,20.326 523.257,20.834 521.349,21.575 C519.376,22.342 517.703,23.368 516.035,25.035 C514.368,26.702 513.342,28.377 512.574,30.349 C511.834,32.258 511.326,34.438 511.181,37.631 C511.035,40.831 511,41.851 511,50 C511,58.147 511.035,59.17 511.181,62.369 C511.326,65.562 511.834,67.743 512.574,69.651 C513.342,71.625 514.368,73.296 516.035,74.965 C517.703,76.634 519.376,77.658 521.349,78.425 C523.257,79.167 525.438,79.673 528.631,79.82 C531.831,79.965 532.853,80.001 541,80.001 C549.148,80.001 550.169,79.965 553.369,79.82 C556.562,79.673 558.743,79.167 560.652,78.425 C562.623,77.658 564.297,76.634 565.965,74.965 C567.633,73.296 568.659,71.625 569.425,69.651 C570.167,67.743 570.674,65.562 570.82,62.369 C570.966,59.17 571,58.147 571,50 C571,41.851 570.966,40.831 570.82,37.631"></path></g></g></g></svg></div><div style="padding-top: 8px;"> <div style="color: #3897f0; font-family: Arial, sans-serif; font-size: 14px; font-style: normal; font-weight: 550; line-height: 18px;">Bu gönderiyi Instagram'da gör</div></div><div style="padding: 12.5% 0px;"></div> <div style="align-items: center; display: flex; flex-direction: row; margin-bottom: 14px;"><div> <div style="background-color: #f4f4f4; border-radius: 50%; height: 12.5px; transform: translateX(0px) translateY(7px); width: 12.5px;"></div> <div style="background-color: #f4f4f4; flex-grow: 0; height: 12.5px; margin-left: 2px; margin-right: 14px; transform: rotate(-45deg) translateX(3px) translateY(1px); width: 12.5px;"></div> <div style="background-color: #f4f4f4; border-radius: 50%; height: 12.5px; transform: translateX(9px) translateY(-18px); width: 12.5px;"></div></div><div style="margin-left: 8px;"> <div style="background-color: #f4f4f4; border-radius: 50%; flex-grow: 0; height: 20px; width: 20px;"></div> <div style="border-bottom: 2px solid transparent; border-left: 6px solid rgb(244, 244, 244); border-top: 2px solid transparent; height: 0px; transform: translateX(16px) translateY(-4px) rotate(30deg); width: 0px;"></div></div><div style="margin-left: auto;"> <div style="border-right: 8px solid transparent; border-top: 8px solid rgb(244, 244, 244); transform: translateY(16px); width: 0px;"></div> <div style="background-color: #f4f4f4; flex-grow: 0; height: 12px; transform: translateY(-4px); width: 16px;"></div> <div style="border-left: 8px solid transparent; border-top: 8px solid rgb(244, 244, 244); height: 0px; transform: translateY(-4px) translateX(8px); width: 0px;"></div></div></div> <div style="display: flex; flex-direction: column; flex-grow: 1; justify-content: center; margin-bottom: 24px;"> <div style="background-color: #f4f4f4; border-radius: 4px; flex-grow: 0; height: 14px; margin-bottom: 6px; width: 224px;"></div> <div style="background-color: #f4f4f4; border-radius: 4px; flex-grow: 0; height: 14px; width: 144px;"></div></div></a><p style="color: #c9c8cd; font-family: Arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 17px; margin-bottom: 0px; margin-top: 8px; overflow: hidden; padding: 8px 0px 7px; text-align: center; text-overflow: ellipsis; white-space: nowrap;"><a href="https://www.instagram.com/reel/Cr6RVLEtqD2/?utm_source=ig_embed&utm_campaign=loading" style="color: #c9c8cd; font-family: Arial, sans-serif; font-size: 14px; font-style: normal; font-weight: normal; line-height: 17px; text-decoration: none;" target="_blank">@tunaa.bilgin'in paylaştığı bir gönderi</a></p></div></blockquote><p></p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-68732353427359463002023-08-11T04:09:00.001+03:002023-08-11T04:09:51.727+03:00idil naz alıcı<p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi982kWkKl5bgkttc0pY4AlaUooQnbhK4o_7GJh-1nrEuX8TVFoZfk4wtd6Jol6nGclQIgIy36MTAlLrwW5HaN2P8WsrNWHlBgORHX202VgoTzC-xeEUHcUmES35Xib_lPUYqCFJtYD077vj_9kXtyo49LVOpMhQZFWNex7g7qmnYk_k-Z7rjIncxMqcu-q/s2230/idil%20naz%20al%C4%B1c%C4%B1%20piyanist%20piyano.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="piyanist besteci" border="0" data-original-height="2230" data-original-width="1920" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi982kWkKl5bgkttc0pY4AlaUooQnbhK4o_7GJh-1nrEuX8TVFoZfk4wtd6Jol6nGclQIgIy36MTAlLrwW5HaN2P8WsrNWHlBgORHX202VgoTzC-xeEUHcUmES35Xib_lPUYqCFJtYD077vj_9kXtyo49LVOpMhQZFWNex7g7qmnYk_k-Z7rjIncxMqcu-q/w552-h640/idil%20naz%20al%C4%B1c%C4%B1%20piyanist%20piyano.jpg" title="idil naz alıcı" width="552" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">idil naz alıcı</td></tr></tbody></table><p></p><p>son yıllarda adını farklı etkinliklerde sürekli görmeye başladığım, çok başarılı bir genç sanatçımız idil naz alıcı... daha doğrusu <b>piyanist besteci idil naz alıcı</b> demem daha doğru olacak... her fırsatta mutlaka ifade etmek zorunda hissediyorum; <b>bize besteci lazım bol bol</b>... tabii bol bol besteci de yetmez, ciddi biçimde sahip çıkılan ve desteklenen besteciler lazım.. sadece burs vermek yada yarışma yapıp, ödül vermek değildir destek.. hatta onlar hiç değildir.. <b>eserlerini seslendireceksiniz</b>.. hem de öyle özel günlerde, etkinliklerde yada festivallerde değil sadece... devlet senfoniye gittiğimizde dinleyeceğiz mesela... bu kadar basit ama tabii ki konumuz o değil...</p><p>konu sanat olunca, yarışma denen şey bana hep ters gelmiştir ama bazı yarışmaları da çok severim.. jüri önünde sahne alınıp, bir kaç eser seslendirilip de birinci, üçüncü, beşincinin belirlendiği yarışmalar bana çok ters... <i>tabii bu arada bu işlerin içinde olanlar da yarışmaları çok önemsiyorlar, onlar daha iyi bilirler, ben sadece fikrimi yazıyorum </i><i>inatla</i><i>:)...</i> ama mesela <b>yarının kadın yıldızları</b> projesi harika bir yarışma... adında yarışma geçmeyen, çaktırmadan yapılan gayet güzel bir yarışma... yarının kadın yıldızlarından biri olmanız için; müziği tanımaya başladığınız ilk günlerden, başvuru yaptığınız güne kadar sarf ettiğiniz bütün emek konuyor ortaya..<br /></p><p><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2023/04/yarnn-kadn-yldzlar-2023.html" target="_blank">işte o kadın yıldızlarımızdan biri olmayı başardı bu sene idil naz alıcı</a></b>...</p><p>bence çok önemli ve dikkat çekici bir başarı yarının kadın yıldızlarından biri olabilmek ve <b>istanbul festivali</b> kapsamında <b>süreyya operası</b>nda sahne alabilmek ama 2020 yılında istanbul belediyesi tarafından düzenlenen <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2020/04/cocuk-besteciler.html" target="_blank">çocuk besteciler yarışması</a></b>nda birinci olması ile tanımıştım kendisini.. yani idil naz alıcı'yı ben önce besteci olarak, sonra piyanist olarak tanıdım ki genelde tersi olur ve çalışmalarını takip ettiğiniz bir müzisyenin beste de yaptığını sonra öğrenirsiniz... <br /></p><p>2021 yılında da <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2021/05/cocuk-besteciler-bulusmas-2021.html" target="_blank">çocuk besteciler buluşması</a></b> etkinliği olarak düzenlenmişti... her iki yıl da bu etkinlikte yer alan idil naz alıcı'nın 2020 yılında kendisine birincilik getiren bestesi <b>morning silence take 2</b>, yukarıda verdiğim bağlantıdaki videoda mevcut.. hem kendisinden hem de <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2017/07/raz-yldz.html" target="_blank">ıraz yıldız</a></b> yorumuyla dinleyebilirsiniz.. daha doğrusu mutlaka dinleyin çünkü çok güzel bir eser.. ben o paylaşımı yaparken, bu kadar iyi çalışmalar beklemiyordum ve gerçekten şaşırmıştım...<br /></p><p>bu arada; fark ettim ki, ben daha paylaşıma başlamadan çok fazla gevezelik yapmışım.. hemen bir idil naz alıcı paylaşayım devam etmeden... çok özel bir eser ve performans... idil naz alıcı'nın annesi için yazdığı bir eser ve üstelik aşağıdaki videoda flüt ve piyano için bestelenmiş bu eseri birlikte seslendiriyorlar... aslında iki farklı eser <b>lunapark & rüya</b> ama tahminimce bir bütünün ayrılmaz iki parçası gibiler...</p><p><b>idil naz alıcı (beste ve piyano) & sezin alıcı (flüt) - lunapark & rüya</b><br /><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/SXv-jdARVkI?list=PLIDs1TTjqW698ge8BymT4xRtbngEb8fRb" title="Lunapark & Rüya" width="640"></iframe><br /></p><p>tabii şimdi yukarıda gayet normal ve her gün karşılaştığımız olağan bir durummuş gibi yazdım geçtim ama muhtemelen orada takılı kaldınız... yani idil naz alıcı'nın annesi "ay canım kızım bana eser bestelemiş, ben de flüt öğreneyim de birlikte çalarız" dememiştir:)).. aslında çok da güzel olurdu öyle bir şey olsaydı.. belki gün gelir, öyle bir örnek yazmak da nasip olur tıpkı şimdi anne-kız eser seslendirmesi paylaştığım gibi... bu bloğun tarihinde ilk kez böyle bir video paylaştım.. paylaştığım öğretmen-öğrenci videosu bile en fazla ikidir... o bile yok..<br /></p><p>idil naz alıcı'nın aynı zamanda ilk öğretmeni de olan sezin alıcı da uludağ üniversitesi müzik eğitimi bölümü'nde öğretim üyesi.. doç. dr. kendisi ve flüt eğitimi veriyor ama ben sanatçıların önünde ünvan yazmayı sevmeyen biri olarak, mecbur kalmadıkça yazmıyorum ünvanları.. sanatçılıktan daha yüksek bir ünvan mı olur.. <i>ben de cinsin tekiyim valla ama napalım, öyleyim:)</i>...<br /></p><p>inanılmıyor pek ama ben ciddi ve titiz bir şekilde ilk defa dinliyorum idil naz alıcı'yı hem piyanist olarak hem de besteci olarak... çoğu zaman yazarken dinlemeyi ve keşfetmeyi seven biriyim... çocuk besteciler yarışmasında dinlemiştim sadece.. hem <b>morning silence take 2</b> hem de <b>lunapark ve rüya</b> öyle besteciliğe ilk adım eserleri değiller... lunapark ve rüya zaten anne için bestelenmiş, yoğun ve dolu olması normal ama özellikle morning silence hiç de yarışma için bestelenmiş bir esere benzemiyor... yani "şu yarışmaya bomba bir eser besteleyeyim de dereceye gireyim" eseri değil.. yanlış anlaşılmam inşallah ama o şekilde ortaya konan eserler pat diye anlaşılıyor...<br /></p><p>annesi flüt sanatçımız <b>sezin alıcı</b>'ya ithaf ettiği <b>lunapark & rüya</b> adlı eseri de 2022 yılında viyana’da düzenlenen <b>classic pure vienna</b> uluslararası beste yarışması’nda kendisine <b>grand prix</b> ödülünü getirmiş.. yukarıda belirttiğim gibi, bu eser de yarışma için bestelenmiş bir eser değil...</p><p>lunapark ve rüya harika iki eser, çok beğendim ve defalarca dinledim.. yarının kadın yıldızları konser serisinde de bu eseri yakından takip ettiğim ama henüz hakkında paylaşım yapamadığım <a href="https://www.muzikguncesi.com/2023/04/tango-para-flautas.html" target="_blank"><b>ayben sever</b> </a>ile birlikte seslendirdiler... aynı parçayı iki kere paylaşmamak için aşağıda bağlantısını veriyorum, mutlaka izleyin derim...<br /></p><p><b><a href="https://youtu.be/Eom4psBjWHw?list=PLIDs1TTjqW698ge8BymT4xRtbngEb8fRb" rel="nofollow" target="_blank">funfair & dream ayben sever & idil naz alıcı</a></b></p><p>ben paylaşımları çoğu zaman kendim için yaparım... buradan açıp dinlemesi kolay oluyor:).. tabii hakkında paylaşım yaptığım sanatçıyı tanıtmak için de videolar paylaşılıyor ama aşağıdakini kendim için paylaşıyorum.. izlemenizde sakınca yok.. kısa bir süre önce <b>ankara mozarthaus</b>'ta vermiş olduğu resitalden.. harika bir doğaçlama... <b>improvisation</b>..<br /><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/eNsl7DF448c" title=""Improvisation" by İdil Naz ALICI" width="640"></iframe></p><p>4 yaşındayken piyano eğitimine annesi <b>sezin alıcı</b> ile başlamış idil naz alıcı ve sonrasında <b>uludağ üniversitesi devlet konservatuvarı</b>nda <b>aylin çakıcı uzar</b> ile sürdürmüş piyano çalışmalarını.. bugüne kadar elde etmiş olduğu tüm başarılarda öğretmeninin katkısı çok büyük.. bundan sonraki eğitim hayatı ise avusturya'nın graz şehrinde bulunan <b>johan-joseph-fux konservatorium</b>'da devam edecek...</p><p>kendisi hakkında bu paylaşımı yaparken, çok iyi bir web sayfasının bulunduğunu da fark ettim.. neredeyse her paylaşımımda mutlaka yazdığım konuyu bu sefer yazmama gerek kalmadı.. her genç sanatçının mutlaka bir web sayfası olması gerektiğine inanıyorum.. internet manyağı olduğum için değil, gerçek ve doğru bilgi verilen bir kaynağın mutlaka bulunması gerektiğini düşündüğüm için... genelde öğrencilik dönemi pek sanat yolculuğu içinde kabul edilmez ama ben tam tersini düşünüyorum...<br /></p><p><b><a href="https://idilnazalici.com" target="_blank">idilnazalici.com</a></b><br /></p><p>kendisi hakkında detaylı bilgiye ve sosyal medya hesaplarına sayfasından ulaşabilirsiniz ama ben özellikle kendisine ait eserlerin bağlantılarını da buradan paylaşmak istiyorum...</p><p><b><a href="https://soundcloud.com/user-419525662/bes-duygu-five-emotions?utm_source=clipboard&utm_campaign=wtshare&utm_medium=widget&utm_content=https%253A%252F%252Fsoundcloud.com%252Fuser-419525662%252Fbes-duygu-five-emotions" rel="nofollow" target="_blank">piyano için parçalar</a></b><br /></p><p><b><a href="https://soundcloud.com/user-419525662/10-kasim-ataturk-trio-by-idil-naz-alici?utm_source=clipboard&utm_campaign=wtshare&utm_medium=widget&utm_content=https%253A%252F%252Fsoundcloud.com%252Fuser-419525662%252F10-kasim-ataturk-trio-by-idil-naz-alici" rel="nofollow" target="_blank">beste ve düzenlemeler</a></b><br /></p><p><b><a href="https://soundcloud.com/user-419525662/23-nisan?utm_source=clipboard&utm_campaign=wtshare&utm_medium=widget&utm_content=https%253A%252F%252Fsoundcloud.com%252Fuser-419525662%252F23-nisan" rel="nofollow" target="_blank">şarkılar</a></b><br /></p><p>2015 yılında istanbul <b>uluslararası genç yetenekler müzik yarışması</b>’nda büyük ödüle layık görülen idil naz alıcı; 2016 yılında gerçekleştirilen <b>1. bursa nilüfer uluslararası piyano yarışması</b>’nda da ikincilik ödülünün sahibi oldu... 2020 yılı ocak ayında <b>yamaha music foundation of europe</b> tarafından uludağ üniversitesinde düzenlenen yarışmada birinci oldu... şubat ayında ise <b>“gençlere”</b> adlı canlı radyo programı için trt ankara radyo 3 stüdyolarına davet edildi... 2021 yılında polonya’da gerçekleştirilen 28. uluslararası <b>chopin piyano yarışması</b>nda finale kalan idil naz alıcı; istanbul 1. uluslararası chopin çocuklar ve gençler için piyano yarışması’nda üçüncülük ödülüne layık görüldü... 2022 yılında ise italya’da düzenlenen <b>orbetello uluslararası piyano yarışması</b>’nda birinci olmayı başardı... aynı yıl aralık ayında da trt ankara radyo 3 kanalında yayınlanan <b>“arkadaşım müzik”</b> programına konuk oldu... bu başarılarına ek olarak da yazının önceki bölümlerindeki başarılarını yine hatırlatayım ki oldukça önemliler...</p><p><b>idil naz alıcı - atatürk trio</b></p><p>piyano: <b>aylin çakıcı uzar</b>.. viyolonsel: <b>idil onaran</b>.. keman: <b>emre engin</b>..<br /></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/qIIXtw9WN48" title=""10 Kasım" Trio / Atatürk Trio Composed by İdil Naz ALICI" width="640"></iframe><br /></p><p>özellikle 2022 ve 2023 yılları çok verimli geçti idil naz alıcı'nın.. bir çok farklı etkinlikte ve konserde yer aldı.. 2020 yılında <b>bursa bölge devlet senfoni orkestrası</b>nın açtığı <b>genç yetenekler
konseri</b> seçmelerini geçtikten sonra senfoni orkestrası ile sahne almaya hak kazanmıştı ancak bu konser
maalesef covid mendeburu nedeniyle yapılamamıştı diğer bir çok konser gibi ancak bu orkestra ile bu yıl 19 mayıs etkinliklerinde sahne aldı idil naz alıcı... 2022 yılında da <b>gümüşlük festivali</b> kapsamında düzenlenen gümüşlük <b>festival akademisi</b>’nde <b>gülsin onay</b>, <b>murray mclachan ve</b> <b>kathryn page</b> ile çalıştı ve festival etkinlikleri kapsamında da harika bir konsere imza attılar... bunun yanında; ibrahim yazıcı ve iris şentürker gibi önemli isimler ile de çalışma fırsatı buldu idil naz alıcı...</p><p>bildiğim kadarıyla özel bir bestecilik eğitimi almadı.. piyano eğitimi paralelinde kendi kendini geliştirmeye yöneldi tahminimce ve yine tahminimce piyano çalışırken doğaçlama yapmayı, piyanoyu kurcalamayı ve programlı çalışmalarına ek olarak, serbest takılmayı seviyor ve çalıştığı eserleri bol bol kurcalıyor idil naz alıcı.. benim kişisel olarak en çok sevdiğim konudur bu.. hatalı bir şey de yazmak istemiyorum ama sanatçı, müzisyen yada besteci; öğretimden sıyrılmalı ve kendisi olmalıdır diye düşünüyorum.. bunu ben yakaladım idil naz'da ama yazıyla ifade etmeye kalkıp da öğretilenden sıyrılmalıdır deyince de olmuyor tabii ki:)).. <i>ya şu anda özüme dönüp, pink floyd dinlemeye başladım da ondan olabilir:)</i>.. neyse, kapattım ve bela bartok'a döndüm idil naz yorumuyla..</p><p>özetle; çok iyi bir piyanist besteci geliyor.. bence zaten çoktan gelmiş ama yazarken dikkatli yazıyorum çünkü ben kafama göre yazınca "öğrencilerin çalışma disiplinini bozabilirmişim" öyle eleştiriler alıyorum bazen.. idil naz alıcı'nın çalışma disiplini filan bozulmaz.. ilerleyen yıllarda kompozisyona da ciddi biçimde eğitim anlamında yöneleceğini düşünüyorum ve çok iyi bir sahne piyanisti olmanın ötesinde, önemli bestecilerimizden biri olacağından da neredeyse eminim... kehanette de bulunayım, uzun süredir yapmıyorum kehanet filan, klasik müzik dışına taşan konsept albümler ve film müzikleri bekliyorum... tabii kendisi bu yolda ilerlerken, ben de çalışmalarını ve başarılarını buradan paylaşmaya devam edeceğim... çok değil, bir kaç ay içinde buraya yeni başarı haberlerini ekleyeceğimi düşünüyorum ama şimdilik sizi <b>chopin</b> ile baş başa bırakayım.. bartok ve chopin arasında gittim geldim ama impromptu ağır bastı, idil naz alıcı konseptine daha uygun:)..<br /></p><br /><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/zVgCw9EA1v0" title="F. Chopin: Fantaisie-Impromptu In C-Sharp Minor, Op. 66" width="640"></iframe>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-88996114265450170802023-07-02T03:28:00.016+03:002023-07-04T00:26:39.978+03:00gizem sözeri<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: left;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0Qt9_NUtI6B7M2qOkSIL-zCmikr2GuI5T4K6t8IWmyDL-fAkgagehOM0Ebs833_2Elw-Ugtc0bNfiEN6ZLvJi8pGtYQ9PME52kJGlkWbnfkmHBSWCkPvcyxx3vhOEDh5nZgQ_pcImZX6waWgNF3BY8oaQ-qlFtv5L_68rM9e1S3oaznNu_X1VDFitLg/s582/gizem%20s%C3%B6zeri%20kontrbas.png" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="kontrbas, double bass" border="0" data-original-height="582" data-original-width="582" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0Qt9_NUtI6B7M2qOkSIL-zCmikr2GuI5T4K6t8IWmyDL-fAkgagehOM0Ebs833_2Elw-Ugtc0bNfiEN6ZLvJi8pGtYQ9PME52kJGlkWbnfkmHBSWCkPvcyxx3vhOEDh5nZgQ_pcImZX6waWgNF3BY8oaQ-qlFtv5L_68rM9e1S3oaznNu_X1VDFitLg/w640-h640/gizem%20s%C3%B6zeri%20kontrbas.png" title="gizem sözeri" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">gizem sözeri</td></tr></tbody></table><p style="text-align: left;">başarılı çalışmalarını yıllardır takip etmeye çalıştığım, karşısına çıkan tüm fırsatları değerlendiren, bir çok etkinlikte adına rastladığım ama bir türlü hakkında paylaşım yapamadığım isimlerden genç <b>kontrbas sanatçımız gizem sözeri</b>... nedense çok çalışkan, aktif sanatçılarımızı ben sürekli erteliyorum, erteledikçe de doğal olarak yazacak konu çoğalıyor, bu sefer de tembelliğim tutuyor..</p><p style="text-align: left;">bu blogta sürekli paylaştığım parlayan yıldızlar, pan kafkas gençlik orkestrası ve yarının kadın yıldızları gibi önemli etkinliklerin neredeyse tamamında yer alan gizem sözeri; <b>hacettepe üniversitesi ankara devlet konservatuvarı</b>'nda <b>burak karaağaç</b> ile kontrbas eğitimine başladı ve tüm eğitim hayatı boyunca adından sürekli söz ettirerek <b>yüksek şeref derecesi</b> ile mezun oldu...</p><p style="text-align: left;"><b><a href="https://www.instagram.com/gizemsozerii/" rel="nofollow" target="_blank">instagram</a></b></p><p style="text-align: left;"><b><a href="https://www.youtube.com/@gizemsozeri" rel="nofollow" target="_blank">youtube</a></b><br /></p><p style="text-align: left;">hastası olduğum <a href="https://www.muzikguncesi.com/2020/10/nana.html" target="_blank"><b>nana</b></a> performansını paylaşayım, siz de okurken dinleyin bir yandan... piyanoda kendisine eşlik eden piyanist ise <b>kenan tatlıcı</b>... <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2018/02/parlayan-yldzlar.html" target="_blank">iş sanat parlayan yıldızlar</a></b> konserinden...<br /></p><p style="text-align: left;"><b>manuel de falla - nana</b></p><p style="text-align: left;"><b> </b><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/LgqYKcXfc3k" title="Manuel De Falla Nana - Gizem Sözeri" width="640"></iframe></p><p style="text-align: left;">her kontrbas paylaşımımda mutlaka belirtirim, kontrbasa olan ilgi ve alakam çok yüksek ve favori enstrümanımdır kendisi gitardan sonra... yaylı olarak düşünürsek; viyola ve kontrbas, keman ve viyolonselden çok daha ağır basar benim için... neden böyle olduğunu açıklamaya çalıştığımda, mecburen keman ve çelloya çamur atıyor gibi oluyorum, o sebeple hiç açıklamaya çalışmadım bugüne kadar... zevk yada keyif meselesi diyelim:)... hiç bir enstrümanın bir diğerine üstünlüğü gibi bir şey söz konusu olamayacağına göre, zevk ve beğeni sonuçta ama iki enstrümanın çok popüler olması ve diğer ikisinin daha geri planda kalması da anlaşılabilir bir şey değil aslında... tabii bu sadece adına inatla klasik müzik denen müzik için geçerli... konu caz olunca mesela işler tamamen değişiveriyor, o da apayrı bir konu... neyse, sonuçta kontrbas hastasıyım... şu nana mesela, ne kadar ayrı bir muhteşemlik katıyor nana'nın muhteşemliğine...<br /></p><p style="text-align: left;">kontrbas eğitimi süresince rinat ibragimov, thomas martin, klaus trumpf, thierry barbe, miloslav gajdos, david murray, bugoslaw furtok, eric hansen, miloslav jelinek, irena olkiewicz, einars upatnieks, gunars upatnieks, martin sranko, panu parssinen, jan krigovsky, mette hanskov, adam bogacki, waldemar tamowski, yi song, sonia ray, czeslaw zabek, jakub olejnik’in ustalık sınıflarına aktif olarak katılan gizem sözeri; <b>burak karaağaç</b> ile sürdürdüğü yüksek lisans (master) çalışmalarını da başarıyla tamamladı ve <b>başkent üniversitesi</b>'nde öğretim görevlisi olarak öğrenci yetiştirmeye başladı...</p><p style="text-align: left;">apayrı bir kontrbas muhteşemliği daha paylaşayım hemen... çok fazla kendi kafama göre oluyor paylaşımlar ama yapacak bir şey yok çünkü blog benim:)... hep söylüyorum, kimse inanmıyor ama bu bloğu ben kendim için açtım, sizin okumanızda ve dinlemenizde sakınca görmediğim için herkese açık... kontrbas ve piyano için <b>carmen fantezisi</b>... <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2016/02/tulay-german-francois-rabbath.html" target="_blank">françois rabbath</a></b>'dan her gün dinlerdim, gizem sözeri'nin de aynı yoğunlukta ve kendi harika yorumuyla seslendirmiş olduğunu görünce hemen ekledim buraya... tamamını da ilk defa kendisinden dinledim muhtemelen... <br /></p><p style="text-align: left;"><b>frank proto - a carmen fantasy for double bass and piano</b><br /></p><p style="text-align: left;"><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/nF7NBjjO82Y" title="Frank Proto Carmen Fantasy - gizem Sözeri" width="640"></iframe><br /></p><p style="text-align: left;">2017 yılında <b>iş sanat parlayan yıldızlar</b> serisi seçmelerini kazanıp, resital vermenin ve <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2018/02/parlayan-yldzlar.html" target="_blank">meriç soylu ikincilik ödülü</a></b>nün de sahibi olmanın yanında; 2018 yılında <b>çev sanat genç yetenekler projesi</b>nde yer almaya hak kazandı gizem sözeri... aynı yıl <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2018/05/yarnn-kadn-yldzlar.html" target="_blank">iksv yarının kadın yıldızları</a></b> destek fonu seçmelerini de kazandı ve bu etkinlik kapsamında konser verdi...</p><p style="text-align: left;">hacettepe üniversitesi konservatuvarı genç yıldızlar seçmelerini kazanarak hacettepe üniversitesi senfoni orkestrası ile konser verdi 2016 yılında ve bu ilk önemli konser deneyimi oldu... sonrasında; istanbul devlet senfoni orkestrası, ankara gençlik senfoni orkestrası, eskişehir belediye senfoni orkestrası, borusan filarmoni orkestrası, doğuş çocuk senfoni orkestrası, <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2021/08/turkiye-genclik-filarmoni.html" target="_blank">türkiye ulusal gençlik filarmoni orkestrası</a></b>, orkestra akademik başkent, antalya ve bursa devlet senfoni orkestraları ve cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası gibi önemli orkestralarla da solist olarak konserler verdi... <i>konser vermediği orkestraları yazsaydım daha kolay olacaktı:))</i>...</p><p style="text-align: left;"><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCs18w2IjE5cyA_wMG69TGzScmMg50mecdmvwHq6xviidpb5JyhdPoPqbdOptWOPo8QCk6X44CDCNfTE18M1p0qNkstjKXna4ieyD9hsATIiexVJmfbWC9rUk9TpNturWoCbI4LluUgE2aXKV3IiY9NX5WKhNruQTCq0gzcbC1MpobIW4RZV8OEG-iMNbM/s1280/gizem%20sozeri%20kontrbas.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="kontrbas, double bass" border="0" data-original-height="720" data-original-width="1280" height="360" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCs18w2IjE5cyA_wMG69TGzScmMg50mecdmvwHq6xviidpb5JyhdPoPqbdOptWOPo8QCk6X44CDCNfTE18M1p0qNkstjKXna4ieyD9hsATIiexVJmfbWC9rUk9TpNturWoCbI4LluUgE2aXKV3IiY9NX5WKhNruQTCq0gzcbC1MpobIW4RZV8OEG-iMNbM/w640-h360/gizem%20sozeri%20kontrbas.jpg" title="gizem sözeri" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">gizem sözeri<br /></td></tr></tbody></table><br /><b>aşkın ensemble</b> ve <b>ankara bas quartet</b> ile de çalışmalar yapan gizem sözeri,<b> <a href="https://www.muzikguncesi.com/2020/04/pan-caucasian-youth-orchestra.html" target="_blank">pan caucasian youth orchestra</a></b>'da da yer aldı ve gürcistanda harika konserlere imza attılar... bağlantıya gidip, konsere mutlaka bir göz atın derim... daha doğrusu mahler'e...<br /></p><p style="text-align: left;">lisans derecesi ile mezuniyetinden hemen sonra <b>orkestra akademik başkent</b> seçmelerini de kazandı ve 2019 yılından beri bu orkestranın üyesi olarak çalışmalarına devam ediyor... <b>piyanist kenan tatlıcı</b> ile birlikte <b>duo bass</b> olarak bir çok çalışma ortaya koydular... kısa bir süre önce <b>süreyya operası</b>nda ses getiren bir konser verdiler... <i>hata yapmayayım diye kontrol edeyim dedim, 70 hafta olmuş:)) kısa bir süre dediğim:))... zaman su gibi akıp gidiyor diyemeyeceğim çünkü bende var bir sorun:))...</i><br /></p><p style="text-align: left;"></p><p style="text-align: left;">2018 yılında elde ettiği <b>meriç soylu</b> ikincilik ödülü yanında; aynı yıl istanbul devlet senfoni orkestrası ulusal genç yetenekler yarışmasında da ikinciliğe layık görüldü... yarışma başarıları lise yıllarından başlıyor aslında... 2012 yılında çek cumhuriyetinde düzenlenen kontrbas yarışması, katıldığı ilk yarışma ve üçüncü olmayı başarmış... 2013 yılında da polonyadan üçüncülükle dönmüş... 2014 yılı ise çok verimli geçmiş ve hollanda, çek cumhuriyeti, polonya ve slovakyadan birinciliklerle dönmeyi başarmış... çek cumhuriyeti uluslararası kontrbas yarışmasında dört yılda bir verilen <b>simandl özel ödülü</b>ne de layık görülmüş...</p><p style="text-align: left;">bu blogta bir grup genç sanatçımız var ki, isimlerini toplu halde yazmayı tercih etmiyorum ama ayrı ayrı gerektikçe belirtiyorum... aynı kuşaktan bir grup genç sanatçımız, daha doğrusu benim tanıyıp da takip edebildiğim bir grup tabii ki; çok zor olduğundan emin olduğum uzunca bir süreçte, çocukluklarını ve gençliklerini daha kısıtlı yaşayarak, her fırsatı kovalayarak, fırsat yoksa eğer, yaratarak ve tabii çok çalışarak, bugün çok önemli konumlara taşıdılar kendilerini ve ben bu sürece tanık oldum... bahsettiğim bu gizemli grubun neredeyse tamamı da şu anda tam anlamıyla kendi sanat yollarına çıkabilmiş de değiller ama o yola koyuldular artık... gizem sözeri de onlardan biri... yazının başlarında da belirttiğim gibi, başarı yolunda atılması gereken her adımı atma ve karşılığını alma konusunda çok başarılılar... dikkat ederseniz, müzik kariyeri açısından nerede bir etkinlik yada çalışma varsa, gizem sözeri de orada mutlaka yer almış... özellikle verdim her birinin bağlantısını... <br /></p><p style="text-align: left;">kontrbasa hak ettiği duyguyu fazlasıyla verebilen, bu zor enstrümanla oyun oynayan genç sanatçımız gizem sözeri'nin, adını sürekli daha fazla duyuracağından eminim... gelecekteki çalışmalarını da paylaşmak üzere, şimdilik bitireyim ve sizi <b>agso</b> ile seslendirdiği <b>koussevitsky kontrbas konçertosu</b> ile bırakayım... <br /></p>><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/w7QDUd8XvQQ" title="Koussevitsky Double Bass Concerto, Op.3 - Gizem Sözeri, AGSO" width="640"></iframe>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-69997758299291427282023-06-14T23:44:00.017+03:002023-06-16T00:06:05.019+03:00sesbilimsel grafiker zehra<p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGXC7GVS_kFwB_cVsY2ZdQxV47xer4F7lGW3jlg-1nPdQdx_UZVmE9P2LeWoSkkSATLDWnxNBe5MLDlVX7ZQw6Vukm9FOyE8rGC7_2XZztdvVp1JSGk-orCvho79UFxKUvxQtJux6QE_8WSJIbqMLSFqsjAOUTG6hnulDLPMhDxU8bF46TIv5suqZW9Q/s1116/Screenshot_20230609-191721_Instagram.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1116" data-original-width="897" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGXC7GVS_kFwB_cVsY2ZdQxV47xer4F7lGW3jlg-1nPdQdx_UZVmE9P2LeWoSkkSATLDWnxNBe5MLDlVX7ZQw6Vukm9FOyE8rGC7_2XZztdvVp1JSGk-orCvho79UFxKUvxQtJux6QE_8WSJIbqMLSFqsjAOUTG6hnulDLPMhDxU8bF46TIv5suqZW9Q/w514-h640/Screenshot_20230609-191721_Instagram.jpg" title="zehra" width="514" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">zehra</td></tr></tbody></table><br /><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2017/04/gnossienne.html" target="_blank">erik satie</a></b> tarafından ürettilen bir kavram olan <b>"sesbilimsel grafiker"</b> ifadesinin sanki kendisi için söylenmiş olduğunu düşünüyor genç piyanist zehra... satie; işinin müzikle değil, sesle alakalı olduğunu ve kendisinin besteci değil, sesleri yorumlayan olduğunu söylüyor...<p></p><p>kendisi hayattayken zerre kadar çekilecek, katlanılacak adam değilmiş satie:)).. şöyle bi seksen, yüz yıl filan geçince tolereedilebilir bir hal almış... düşünsenize; röportaj yapıyorsunuz, besteciliğe ne zaman başladınız efenim? gibi bir şey soruyorsunuz, cevap: besteci değil, sesbilimsel grafikerim ben!... erik satie'nin kendisine sorulan her türlü soruya bu şekilde cevap verdiğinden eminim:)... ömür törpüsü resmen:)... neyse, konumuz zehra...</p><p>gerçi sonuçta zehra da bana aynısını söyledi ve sesbilimsel grafikerim ben dedi:) ama tuhaf gelmedi gerçekten... piyano çalıyor ve resim yapıyor... piyano ve resim dışında, kendisi hakkında bilgim hiç yok ama zaten önemli olan da ortaya koydukları sonuçta.. sosyal medya üzerinden takip ediyorum uzunca bir süredir, çok başarılı ve dikkat çeken çizimleri var ve çizimlerinde müzik de var mutlaka... her iki yeteneğini de çok güzel harmanlıyor... satie'den çok bahsettik, hemen bir erik satie paylaşayım kendisinden...<br /></p><p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijcrx2glTsSiI2jKsUs15_iibWaxiu8IheMjc3p1aFAkwVwuUvKwUDIjyL4-pHbcs91_uorIlTmAly9f1Z4mjLNWzq7AUeODAw9H8UXQZaguNKbEYMRFHkbwHCSF_mIvWvhZrdPS81kVY_GUSaVTF5DgLlBrLcPeeRyegc3sr9tiRROerrRXuNlNwn_g/s1080/Screenshot_20230609-192347_Instagram.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1018" data-original-width="1080" height="604" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijcrx2glTsSiI2jKsUs15_iibWaxiu8IheMjc3p1aFAkwVwuUvKwUDIjyL4-pHbcs91_uorIlTmAly9f1Z4mjLNWzq7AUeODAw9H8UXQZaguNKbEYMRFHkbwHCSF_mIvWvhZrdPS81kVY_GUSaVTF5DgLlBrLcPeeRyegc3sr9tiRROerrRXuNlNwn_g/w640-h604/Screenshot_20230609-192347_Instagram.jpg" title="erik satie" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">erik satie</td></tr></tbody></table><p>"hiçbir özel ders alamadım.. piyanoyu kulaktan, resmi ise sadece bakarak çiziyorum" diyor zehra ve bu sebeple sesbilimsel grafiker ifadesini kendisine çok yakıştırıyor... piyanoyu notaya bağlı olarak değil, kafasında duyduğu şekilde çalmayı seviyor... zaten notalar da bestecinin kafasında duyduğu sesleri yorumcuya aktaran bir sembolik anlatım değil mi?... zaten yorumcular da, adı üstünde, bestecinin kafasından geçenleri bize kendi yorumlarıyla aktarmıyorlar mı?... ve aslında notalar bestecinin kafasından geçenleri bize gerçekten aktarabiliyorlar mı? belki de chopin'in kafasından geçenler ile bana dinletilen çok farklı? var mı bilen? yada kesin fikir yürütebilecek olan? ve hatta bir çok bestecinin sonradan tamamlanmış eserleri yok mu?... vs vs vs... yada ressamın gördüğü, gerçekten benim gördüğüm mü?... picasso'nun ne gördüğü, ne tasavvur ettiği ve neyi ne kadar aktarabildiği konusunda ikna edici üç cümle kurabilecek olan var mı? diye hiç sormayayım... dali'ye ise hiç girmeyeyim:)<br /></p><p></p><p>özetle; müzik müziktir, resim de resim... ama konumuz; müzikli resim yada resimli müzik... şimdi müzikli resim yazınca, birden aklıma yıllar önce yaptığım bir paylaşım geldi... yerinde duruyor mu? bi bakayım dedim... resimli müzik dendiğinde dünyada akla ilk gelen isimlerden biridir <b>norman perryman</b>.. o paylaşıma da göz atarsanız sevinirim...<br /></p><p><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2014/05/norman-perryman-muzigi-frcalaryla.html" target="_blank">norman perryman: müziği fırçalarıyla yaratan müzisyen</a></b></p><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='640' height='360' src='https://www.blogger.com/video.g?token=AD6v5dxtaego4_mcwSCF4U-1KivWwzbYgVWlaPSoXwMNlqiDnixGo5EWt-Bxm9zhtzS_wgGKflWUezxP5-a_ir-WOg' class='b-hbp-video b-uploaded' frameborder='0'></iframe></div><p>çalışma saatleri ve okul dersleri dışında kalan zamanını piyano çalarak ve resim yaparak değerlendiren zehra kendine piyano öğretiyor... piyanoya tutkulu birinin grand piyanoya dokunması hayatının dönüm noktalarından biridir ve tam kuyruklu piyanoya da kim olduğunu bilmiyorum ama ünlü bir piyanistin prova esnasında kendisine izin vermesiyle gerçekleşmiş... <br /></p><p></p><blockquote>sanatı kendimi iyileştirdiği için seviyorum ve yapıyorum... çalışmalarım ne kadar az etkisiz ise o kadar çok kendime ait olduğu için herhangi bir ders alamamış olmanın üzücü tarafı olsa da, aslında daha çok beni ben yaptığını düşünüyorum... resim ve müziği ayrı düşünemiyorum çünkü ezberlerken de aslında müziği kendi kafamda belli şekillerde çiziyorum ve çıkan sesi dinlemeden de sadece kafamda oturttuğum çizgilerle de çalabiliyorum... bunun en baş kuralı ise aslında yalnız olmak, etkisiz olmak, seçileceği veya sevileceği için değil, sevdiğin için olmak...<br /></blockquote><p>öğrenim hayatımda hiçbir öğretmen tarafından resim konusunda takdir görmemiş... ben önce hiç yadırgamadım bu durumu ama mantıklı düşününce çok da büyük bir haksızlık ve acımasızlık olarak yorumladım... yadırgamadım ve hatta hiç umursamam bu gibi şeyleri çünkü genelde öyle olur nedense... ama bir ilkokul yada lise öğrencisi, resim derslerinde bu paylaşımdaki gibi çizimler yapıyorsa, öğretmenin nasıl çekmez dikkatini:)... mümkün değil ki böyle bir şey... ben kendisinin tüm çizimlerini gördüğüm anda kimi çizdiğini fotoğrafa bakar gibi anladım sonuçta!... ortalama bir öğrencinin (mesela ben) nasıl resim yapabileceği de malum... hepimiz okuduk ilkokulda, lisede arkadaş:)... bir öğretmen bu çizimleri nasıl olur da takdir edip, 2 çift güzel laf etmez?...</p><p>işte bullying budur... zorbalık sadece aksiyon ile olmuyor, olması gereken beğeninin gerçekleşmemesi de ciddi bir zorbalıktır... nedense takdir beklenmesi yadırganır ama asıl yadırganması gereken, hak edilen takdirin küçücük bir cümle ile de olsa esirgenmesidir... <br /></p><p>kesinlikle eminim, günün birinde bir resim öğretmeni bu paylaşımı basacak ve bana bir sürü laf edecek:)... onu da yadırgamıyorum, umursamıyorum da:)... blog burası hatırlatayım şimdiden... inşallah zehra'nın öğretmenlerinden biri olur o öğretmen...<br /></p><p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_Y08wCil2tYS5av8VFTPCP1joC4bHPOjuQ8P3SWdmpX7PEitK4Wp8Xb3_t6qKrMw4lSh8mFlalJ2Vw5Fx-H4zLv7_4wfsPA4N5Fd1dw4AsW_dpiZAi7vLMEFUWD9hX-8eITqqVkUcuF2zySERIpl4GozGHwOAcqtsP0wWxgQJBPOUb6Bf6vu39SWxhA/s1055/Screenshot_20230609-191633_Instagram.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="zehra karakoç" border="0" data-original-height="1055" data-original-width="959" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_Y08wCil2tYS5av8VFTPCP1joC4bHPOjuQ8P3SWdmpX7PEitK4Wp8Xb3_t6qKrMw4lSh8mFlalJ2Vw5Fx-H4zLv7_4wfsPA4N5Fd1dw4AsW_dpiZAi7vLMEFUWD9hX-8eITqqVkUcuF2zySERIpl4GozGHwOAcqtsP0wWxgQJBPOUb6Bf6vu39SWxhA/w582-h640/Screenshot_20230609-191633_Instagram.jpg" title="Sergey Rahmaninov" width="582" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">sergei rachmaninoff</td></tr></tbody></table><p></p><p></p><blockquote>yaptığım resimler arasında en çok sevdiğim rachmaninoff... burada bir gözü diğerinden daha orantısız, küçük çizdim ve tamamen tesadüfi şekilde gözünde oluşan kara leke ile öylece bıraktım çizimi... bunun adını ise "mismatched eye" koydum... yani "uyumsuz göz" veya daha da özelinde "çirkin gözün cazibesi" de denilebilir... burada yine başka bir felsefik noktaya ulaşıyoruz... boticelli ve leonardo güzellikten çok zarafete önem veriyordu... portreye bakan kişinin gördüğüne göre değişebileceği için aslında güzel veya çirkin diye bir şey de yoktu, sadece zarafet ve maneviyat vardı... bu yüzden sanat; bilimsel, ahlaki veya çıkarcı faaliyetlerden ayrıştırılmalıdır diye düşünüyorum fakat ayrıştırılmış olmak, kopmak anlamına gelmediği için ve yine özerk olan sanatçının dünyasını ve görüşünü yansıtığı için, bir o kadar da bu kurallara bağlı kalır... tıpkı bütün sanat dallarının birbirini beslediği gibi insanın iç dünyası da sanatını şekillendirir...</blockquote><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQrnn20B7Itl6J52UzEGEm0Q3ilfsB1Z9vTilKVPkGChYJMbjXXQT5-Ew9HHeyYMLPw8lB6QalFx2suPOQEJ1DepXgfdJfiFJrbgzITfxOwFzVnAMIQAdZrY5hnLFGOPIXbtlRtkm4Tg6PFbcp1wfRuXYwn7asfz4GbzODrOYYYqEDrlFYKy93c4NWgA/s1188/Screenshot_20230609-191823_Instagram.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1188" data-original-width="917" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQrnn20B7Itl6J52UzEGEm0Q3ilfsB1Z9vTilKVPkGChYJMbjXXQT5-Ew9HHeyYMLPw8lB6QalFx2suPOQEJ1DepXgfdJfiFJrbgzITfxOwFzVnAMIQAdZrY5hnLFGOPIXbtlRtkm4Tg6PFbcp1wfRuXYwn7asfz4GbzODrOYYYqEDrlFYKy93c4NWgA/w494-h640/Screenshot_20230609-191823_Instagram.jpg" width="494" /></a></div><br />benim çok dikkatimi çeken bir genç sanatçı oldu zehra.. vakit ve imkan buldukça kendisine piyano çalmayı öğreten bir piyanist kendisi ve kendisini getirdiği seviye hiç de öyle olağan ve vasat değil... resim, müzik ve piyano tutkusu, daha doğrusu içindeki sanat aşkı getirmiş kendisini bu seviyeye... kendi ifadelerine hiç dokunmadım, alıntı şeklinde yazdım.. o ifadeler içindeki bir çok noktada gizli zehra'nın sanatçılığı... sanatı kendisini şekillendirdiği ve iyileştirdiği için yapıyor... müziği de kafasında şekillendirip, çiziyor ve çalıyor piyano ile... sanat bu zaten... başka bir şey değil...<p></p><p>eğitim almamış olduğunu vurguluyor zehra ama sanatçı olmak için eğitim gerekmez ki!... daha doğrusu eğitim hiç kimseyi sanatçı yapmaz kesinlikle... sanatçı doğulur, eğitim en fazla yol gösterir, kolaylık sağlar... çoğu zaman da yoldan çıkarır!... çok kızılabilir benim bu yaklaşımıma ama eğitim işi kolaylaştırabilir belki ama sanatçı yapmaz... profesyonel müzisyen yapabilir hatta dünya müzisyeni, star, mega müzisyen vs vs yapabilir sizi eğitim ama sanatçı yapamaz... sanatçı iseniz; eğitim sizi en fazla teknik anlamda belki iyileştirebilir... makineye de çevirebilir tabii... bilinmez... her türlü örneği var bolca... zerre kadar sanat sıcaklığı aktaramayan fevkaladenin fevkinde müzisyen kaynıyor dünya... makine onlar... sanatçılık asla muhteşem ötesi rachmaninov çalmak değildir, rachmaninoff'u yaşatmaktır... sanatçı değilseniz, sizden bir sanatçı çıkaramaz eğitim ve öğretmen... zehra bence tam bir gerçek sanatçı... eğitim almış olsaydı yada alacak olursa -ki yanlış anlaşılmasın, öyle bir fırsatı olursa eğer, içindeki sanatı daha iyi aktarabilir ve kendisine kolaylık sağlar ama sahip olduğu sanatçılığın saflığını da bozabilir diğer yandan...</p><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='640' height='360' src='https://www.blogger.com/video.g?token=AD6v5dwLqk7rVYgpv1v5s4hZfnZ87yozSUxNO3DpI2oHWGVWzTdFB1H9G-e22IvQ7eNLmRcEpKRSnJ4zRhSflXJOaw' class='b-hbp-video b-uploaded' frameborder='0'></iframe></div>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-19597882976101410982023-05-13T02:41:00.003+03:002023-08-05T01:24:41.046+03:00sesin yolculuğu genç besteciler festivali 2023<p style="text-align: left;"></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoXeoko51wSoevzdW2muj421F-A5KFtGMaDMPjSLbFl_nA-atstCoGAM_tVRron99TCYwvWXgXZWSKnu5_X5ScCG6dM6afvzDmBLqrskPTm0Ihw-9kFP8aEn_gEOd7rcg34dTksAc4qecjqI9TOMyt2ZVlm570UVczEm-iJ5x1k0pg3B2dNxzr3MT7fQ/s4961/14%20sesin%20yolculu%C4%9Fu%202023.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="genç besteciler festivali 2023" border="0" data-original-height="4961" data-original-width="3508" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoXeoko51wSoevzdW2muj421F-A5KFtGMaDMPjSLbFl_nA-atstCoGAM_tVRron99TCYwvWXgXZWSKnu5_X5ScCG6dM6afvzDmBLqrskPTm0Ihw-9kFP8aEn_gEOd7rcg34dTksAc4qecjqI9TOMyt2ZVlm570UVczEm-iJ5x1k0pg3B2dNxzr3MT7fQ/w452-h640/14%20sesin%20yolculu%C4%9Fu%202023.jpg" title="sesin yolculuğu" width="452" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">sesin yolculuğu genç besteciler festivali 2023</td></tr></tbody></table><p>çok önemli bir genç besteciler festivali olan <b>sesin yolculuğu</b>, 5-8 mayıs 2023 tarihlerinde <b>cemal reşit rey</b> konser salonunda gerçekleştirildi... tam benim istediğim şekilde tüm detayları ile, eksiksiz bir web sayfaları olduğu için, burada detaylara girmek zorunda kalmıyorum... sadece bu sebeple bile kocaman bir teşekkürü fazlasıyla hak ediyor sesin yolculuğu... bütün benzeri faaliyetlerin örnek almasını diliyorum...</p><p>benim sesin yolculuğu festivali konusundaki tek sıkıntım, bu festivale ait kayıtların zor ulaşılabilir olması... aşağıda verdiğim sayfada da belirtilmiş, resmi sayfa "sessiz" yani hiç bir kayıt yok çünkü haklı olarak tüm performansların yaynlanması oldukça güç ve konserlerde seslendirilen çok sayıda eser içinden küçük bir seçki yapmak da doğru değil... kayıtlara ulaşmak, eserleri dinlemek yada festival kayıtlarını izlemek için, bir çok bestecinin tercih ettiği <b>soundcloud</b> kanallarına, kişisel web sayfalarına yada youtube platformlarına ulaşmak gerekiyor... ben bu tip paylaşımlarda besteci ve yorumcuların en uygun web yada platform bağlantılarını paylaşmaya çalışıyorum ancak zaman yetersizliğinden biraz yavaş oluyor... artık ne zaman hallederim bilmiyorum...<br /></p><p></p><p></p><p></p><p><b><a href="https://sesinyolculugu.com/" target="_blank">sesin yolculuğu</a></b><br /><br />sesin yolculuğu genç besteciler festivali ile ilgili tüm detaylı bilgiye yukarıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz... ben sadece bu yıl gerçekleştirilen 14. festival kapsamında eserleri seslendirilen genç bestecilerimizi paylaşacağım...</p><h3 style="text-align: left;">sesin yolculuğu genç besteciler festivali 2023</h3><p>"acemi bir kuşun yuvadan kendini boşluğa bırakma, kanatlarını açıp dengeye gelme, yükselmek için kanat çırpma denemelerini görür gibi oldum" demiş mehmet nemutlu 2023 yılı kitapçığının önsözünde... sesin yolculuğu'nu çok güzel tasvir etmiş gerçekten... yazının devamında değindiğim gibi, aslında hiç de sorun olmaması gereken çok basit konularla boğuşmak zorunda kalıyorsunuz bu yolculuklara çıktığınızda... araya pandemi de girdi ama bu rahatlamayı ben de geçen sene fark etmiştim... yani o boğuşmalar önemli ölçüde azalmış gibi duruyor... en azından şu bile önemli: üniversiteler kendi sosyal medya hesaplarında bu festivalden ve katılan öğrencilerinden bahsetmeye başladılar!...<br /></p><p><b>stefano gervasoni</b>'nin konuk besteci, u<b>ms ´n jip</b> ve <b>schallfeld ensemble – trio</b>'nun ise konuk topluluklar olarak katıldığı 14. sesin yolculuğu festivalinde eserleri seslendirilmek üzere seçilen genç bestecilerimizi yazayım hemen...<br /></p><p><b>yusif bayramov</b> - akdeniz üniversitesi</p><p><b>arda bayram</b>, <a href="https://www.muzikguncesi.com/2023/04/bilkentli-bestecilerden-yeni-muzik.html" target="_blank"><b>atabak amjadi</b>, <b>kamil deniz</b>, <b>ada dinçer</b> ve <b>tokzhan karatai</b></a> - bilkent üniversitesi</p><p><b>rakan al-amin</b>, <b>derin halıçınarlı</b> ve <b>volkan laledağı</b> - dokuz eylül üniversitesi</p><p><b>egemen kurt </b>- graz üniversitesi</p><p><b>irem başer</b>, <b>mert çalkın</b>, <b>mert eren</b> ve <b>anita sağlam</b> - hacettepe üniversitesi</p><p><b>doğu güneş bozkır</b>, <b>behiç eren karataş</b>, <b>ata gökalp öz</b>, <b>zeynep su telatar </b>ve <b>aleyna torun</b> - istanbul bilgi üniversitesi</p><p><b>gizem alever</b>, <b>sabina khujaeva</b>, <b>gökçe türkoğlu</b> - istanbul teknik üniversitesi (miam)</p><p><b>orkay pazarcı</b> - istanbul topkapı üniversitesi</p><p><b>burcu durukan</b> - istanbul üniversitesi</p><p><b>erdem akyatan</b>, <b>enes berk el</b>, <b>deniz hatipoğlu</b>, <b>yunus eren kırmızıgül</b> ve <b>deniz sipahioğlu</b> - kocaeli üniversitesi</p><p><b>ali güven</b>, <b>amir nabizad</b>, <b>mehmet emre özman</b> ve <b>doğaç öztürk</b> - maltepe üniversitesi</p><p><b>zeynep görücü</b>, <b>ege gür</b>, <b>ilhama hasanova</b> ve <b>adil köprülü</b> - mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi </p><p><b>mert özgen</b> - uludağ üniversitesi</p><p><b>toygar babacan</b> ve <b>kaan selçuk</b> - yaşar üniversitesi</p><p><b>yılmaz cevahir bakır</b>, <b>dilşat çetinkaya</b>, <b>zeynep edecan</b>, <b>sude ergen</b> ve <b>şahin kureta</b> - yıldız teknik üniversitesi</p><p><b><a href="http://sesinyolculugu.com/wp-content/uploads/2023/05/Sesin-Yolculu%C4%9Fu-14-kitap%C3%A7%C4%B1k.pdf" rel="nofollow" target="_blank">program kitapçığı</a></b></p><p>sesin yolculuğu youtube kanalında sadece kocaeli üniversitesi'nden yunus eren kırmızıgül'ün eseri paylaşılmış, ben de buraya eklemek istedim...<br /></p><p><b>ums 'n jip duo</b><br /></p><p><b><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/q0kQssWfw0o" title="Sesin Yolculuğu 14 - O'o' / Yunus Eren Kırmızıgül / Ums 'n Jip Duo" width="640"></iframe></b><br /></p><p><b>2019 yılında sesin yolculuğu hakkında yapmış olduğum eski paylaşımı da
bu yazının devamına olduğu gibi ekledim çünkü arama motorları nedense o paylaşımı bir
türlü görmediler ve görünmüyor bu sebeple... google pek beğenmedi herhalde:)... yazının bundan sonraki kısmı 2019 yılında yazılmıştır, ona göre okunmalıdır... </b><br /></p><p></p><p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWuuy8J9Um9srDzUekRcNVZSIL8gmaCLvnXXaeSVxDM1BQGcwjPoWt6T_afpOLh5rExF5IXp51J1V0O89KiVwD9jbq6rSshJvGPnDzqb_IvAKYBswvXAm8l8TpOc2_DqPseP59bRUztBcpq5Lh8ax2CFCeMNaFTdWofKC-UxNwvVtK-80gi6mHN2k_Pw/s867/sesin%20yolculu%C4%9Fu.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="867" data-original-width="755" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWuuy8J9Um9srDzUekRcNVZSIL8gmaCLvnXXaeSVxDM1BQGcwjPoWt6T_afpOLh5rExF5IXp51J1V0O89KiVwD9jbq6rSshJvGPnDzqb_IvAKYBswvXAm8l8TpOc2_DqPseP59bRUztBcpq5Lh8ax2CFCeMNaFTdWofKC-UxNwvVtK-80gi6mHN2k_Pw/w558-h640/sesin%20yolculu%C4%9Fu.jpg" title="sesin yolculuğu festivali" width="558" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">sesin yolculuğu</td></tr></tbody></table><blockquote>bu özverili dayanışma her ne kadar akademik bir çatı altında yürüyormuş gibi görünse de işleyiş itibariyle daha çok bireysel çabalarla ön plana çıkan sivil bir örgütlenme pratiğine çok daha yakın durmakta -ki hak ettiği maddi, hatta kısmen manevi desteği tam olarak bulamadığını da unutmayalım. Bu motivasyon, çoğunlukla tam tersi iddia edilse de geçmişin kötü bir taşıyıcısı olmaktan öteye gidememiş, bunun bir sonucu olarak da çağa ayak uydurmaktan oldukça uzak olan ve tuhaftır ki bunun farkında dahi olmayan, olsa bile pek de umursamayan bazı kişi ve kurumlara nasıl bir zaman diliminde yaşadığımızı bir an olsun hatırlatmadı mı? Bu tıkanmışlık içerisinde var olmaya çabalayan genç kuşağa, söz konusu duvarları yıkmaları hususunda öncülük etmedi mi? Hatta ne teknik, ne estetik, ne de repertuar olarak 1930’lardan öteye gitmeyi aklına dahi getirmemiş bazı eğitimcilere, çağımızın notasyon, icra ve estetik olarak geldiği noktayı açıkça göstermedi mi? Yaşananlar belleklerimizde hâlâ tazeliğini korumakta; çünkü hayal kurmanın ne yaşı, ne mekânı, ne de cinsiyeti var ve çağı yakalamanın dürtüsüne karşı durmak mümkün değil. Yazılan eserler bir yana, katkılarını yadsıyamayacağımız genç yorumcuların geldiği teknik ve estetik düzeyi de kimilerinin görmezden geldiği bu sivil ruha borçluyuz.</blockquote><p></p><p>böyle ifade etmiş besteci <a href="https://soundcloud.com/mehmet-ali-uzunselvi" target="_blank"><b>mehmet ali uzunselvi</b></a> bu yıl onikincisi de tamamlanan <b>sesin yolculuğu festivali</b>nin tanıtım yazısında... o kadar önemli noktalara değinmiş ki, alıntılamak istedim... yani sonuçta tabii ki çok önemli noktalara değinecek, bu işin mutfağında olan bir bestecimiz olarak ama işte tam da bu işin en içinde olması sebebiyle kanıksayarak ve muhtemelen farkında olmayarak altı kalınca çizilmesi gereken noktalara da değinmiş...</p><p>kendisinin altını çizmek istediği kısımlar ile benim altını çizmek istediğim kısımlar farklı gibi... mesela <b>çağa ayak uydurmaktan oldukça uzak olan kişi ve kurumlar</b> yada <b>bazı eğitimcilere, çağımızın notasyon, icra ve estetik olarak geldiği noktayı açıkça gösterme</b> gibi ifadeler; bilinçli ve özenle kurulmuş adrese teslim cümleler... çok dışarıdan biri olmama rağmen, o konuları biliyorum, bilmediğimi de tahmin ediyorum ama alıntıladığım kısmın en başındaki <b>"özverili dayanışma"</b> ifadesi bence konunun dışındaki bizler için aslında bu sözlerin tamamından çok daha önemli ve bir o kadar da tuhaf... önemli olmaktan çok, gerçekten tuhaf..<br /></p><p><b>özverili dayanışma!!</b></p><p>neden tuhaf?.. mehmet ali uzunselvi yada neredeyse bütün bestecilerimiz tarafından kanıksanmış olan bu ifade, sokaktaki insan için muhtemelen çok tuhaf çünkü <b>besteciler neden özverili bir dayanışma içinde olsun ki?</b>... <i>tabii ki olabilirler, neden olmasınlar... mesela telif hakları, radyoda, konserde, tv'lerde yayın hakları, fikri mülkiyet hakları vs vs gibi... mesela izin alınmadan bir orkestraca seslendirilir eser yada bir tv kanalı yayınlar izin almadan falan filan gibi... onda bir sorun yok ama oraya gelebilsek de o sorunlar da yaşansa iyi olacak... belki o sorun da vardır, bilmiyorum...</i><br /></p><p>çıkın kalabalık bir meydana ve bin kişiye "kimler dayanışma içinde olmalıdırlar sizce?" diye sorun.. besteciye denk gelmediğiniz takdirde, bir allah kulu bile "besteci" demez.. yahu bu insanlar; müzik yapıyorlar!.. müzik.. kendilerini müzik eseri ortaya koyarak ifade edebiliyorlar.. arkadaş; bu dünya tatlısı, naif, dayak atmaya kalksa, nota fırlatmaktan başka bir şey yapmayacak bu güzel insanları özverili bir dayanışma ortamına neden itiyorsunuz?..<br /></p><p><b>bir grup besteci neden dayanışma ihtiyacı duyabilir ki?</b>... hadi, düşünüp, bulun bakalım... çok ilginç de mi?...</p><p>bu blogta; ilgili hatta ilgisiz her fırsatta dile getirmeye çalıştım... ben çoook uzun süredir, o adına klasik müzik denmeye inatla devam edilen müziğin konserlerine gitmiyorum... bir kaç güzel ve farklı etkinlik haricinde galiba 15 yıldır filan gitmiyorum... neden gideyim ki?.. "say bakayım bildiğin bestecileri" diye sorulduğunda, istisnasız herkesin sayacağı 10 -hadi 20 diyelim- besteciden oluşuyorsa bütün programlar; ben neden gideyim ki?... yahu yıllarca her hafta konsere gitmiş biriyim ve bana adnan saygun dinletmeyi bile başaramadılar!!.. <i>denk gelmedi diyelim</i>... opera-bale de öyle... "say bakayım bana 10 opera, 10 bale" dendiğinde takır takır herkesin sayabileceği temsiller haricinde program görmedim ben... <i>ben görmemişimdir diyeyim bari</i>... istisnalar kaideyi bozmazlar, olmuştur mutlaka istisnalar ama ben istisnalarla sürdürmek istemiyorum hayatımı...<br /></p><p>konu bu... vardır mutlaka başka dayanışma sebepleri ama ağırlıklı olarak bu bence...<br /></p><p><b>"bireysel çabalar"</b>... diğer dokunaklı ifade de bu... o çabayı gösterebilecek birey çıkmadığı durumda ne olacak?... adı üstünde, 1 kişidir o!.. 1 yada 2 kişiyi de ikna edebilirse, üç kişi ya olur ya olmaz... diğer içgüdüsel çıkıveren ifade: <b>sivil örgütlenme!</b>... tabii ki güzel şeyler bunlar ama hangi sebeple ifade edildikleri çok önemli... paragrafta kimlere, ne amaçla hitab elidiği de açık...<br /></p><p>iki satır içinde yer alan bu üç kanıksanmış durum, aslında bizler tarafından asla kanıksanmamalı... biz yine de <b>"müzik yapan insan, özverili çabalarla dayanışmak zorunda kalmamalı"</b> noktasında kalalım... dilediklei konuda dayanışma içinde olsunlar ama bu konuda değil... bir sanatçının; bilinen, olağan sebepler dışında, özverili dayanışmalar ve bireysel çabalar içinde boğulmasını istemiyorum ben... <br /></p><p><b>tıkanmışlık içinde var olmaya çabalayan genç kuşağa, söz konusu duvarları yıkmaları hususunda öncülüğü biz dinleyiciler yapalım</b>... başka türlü olamayacak bu iş çünkü...</p><p><b>"ben olmazsam, sanat biter, müzik susar bu ülkede"</b> havasındaki insanlardan kendini kurtaramadı bir türlü şu minicik camia... bireysel çabalarla özverili dayanışma içinde uğraşmayın bence, o bir kaç kişiden birine gidin ve "ya üstadım, sen olmazsan biz bir hiçiz" vs deyin, olsun bitsin:)))... <i>aman sakın haaa:)))</i>...</p><h3 style="text-align: left;"><b>sesin yolculuğu</b><br /></h3><p>asıl konuyu ayırayım bari dedim ... sinirleniyorum çok...</p><p>nedir? sesin yolculuğu?... yazmışlar işte ne olduğunu... dayanışma... <b>bence harika bir okul sesin yolculuğu</b>.. evet tam bir okul özellikle eserleri icra edenler için...</p><p>araya biraz müzik serpiştirmeden blog paylaşımı olmaz... önemli kısmı yazdım nasıl olsa.. bir daha yazayım: <b>sesin yolculuğu ve benzeri tüm etkinlikler; kısa süreli ama oldukça yoğun birer okuldurlar</b>...</p><p>kendisinin güzel cümlelerinden yararlandım, müziğini paylaşmadan olmaz... çok değerli bir bestecimiz ve doğaçlama ustası <b>mehmet ali uzunselvi</b>... iki sene önce <b>notre-dame de sion</b>'da piyanist <b>metin ülkü</b> ile seslendirdikleri <b>huis clos 1</b>... elektronikler mehmet ali uzunselvi tarafından seslendirilmiş... eser de kendisine ait... <br /></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/zlqfkejbjuw" title="YouTube video player" width="640"></iframe><br /></p><p></p><p>2004 yılında başlayıp, geçen hafta onikincisi başarıyla gerçekleştirilen <b>sesin yolculuğu festivali</b>... genç besteciler şenliği idi, artık festival... 2004 yılında <b>italyan kültür merkezi</b>nde verilen konserlerle yola çıkan, <b>itü maçka kampüsüde bulunan miam</b>'da gelişip, <b>süreyya operası</b>nda büyüyen bir festival... istanbuldaki üç önemli üniversiteden, bugün ülkemizin 14 üniversitesine ulaşmayı başarmış bir etkinlik...</p><p>ben 2010 yılından sonra haberdar oldum.. muhtemelen etkinliğin süreyya operası'nda ilk düzenlendiği yıldır çünkü mekan bile önemli bu konularda.. bizde kafa öyle çalışır!... maçka'da ise "işte gençler yapıyor bir şeyler kendilerince" dir adı... kadıköy süreyya operası olunca mekan, sanat kültür medyasının dikkatini çeker... bu sebeple; ben de muhtemelen o zaman haberdar olmuşumdur diyorum..<br /></p><p>bestecilik eğitimi almakta olan genç bestecilerin eserleri çoğu zaman geniş çevrelerce duyulamıyormuş, bu sebeple genç besteciler birbirlerinin çalışmalarını takip edemiyorlarmış.. bu sorunun çözümüne yönelik olarak; mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi devlet konservatuvarı öğretim üyesi <a href="https://ozkanmanav.com/" target="_blank"><b>özkan manav</b></a>; 2004 yılında italyan kültür merkezinde karma bir konsere öncülük etmiş ve <b>sesin yolculuğu</b>'nun isim babası da olmuş.. yani bu etkinliğin düşüneni ve başlatanı <b>özkan manav</b> hocamız oluyor... <b>ülkemizde bireysel çabalar gerçekten çok büyük öneme sahip... biri çıkıp yaparsa, oluyor</b>...</p><p>bakmışlar ki gayet güzel bir etkinlik çıkmış ortaya, 2006 yılında da yapalım demişler ve mimar sinan, itü ve istanbul üniversitesine bilgi üniversitesi de eklenmiş... üç günlük konserler serisine dönüşen etkinlik, doğal olarak şenliğe dönüşmüş... 2006 yılında; <b>hasan uçarsu</b>, <b>özkan manav</b>, <b>mehmet nemutlu</b>, <b>pieter snapper</b>, <b>michael ellison</b>, <b>mete sakpınar</b> ve <b>selen gülün</b> tarafından seçilmiş eserler ama daha sonra okullara bırakılmış eser seçimi...<br /></p><p>2015 yılında çok güzel ve kapsamlı bir web sayfasına da kavuştu <a href="https://sesinyolculugu.com/" target="_blank"><b>sesin yolculuğu genç besteciler festivali</b></a>.. bağlantıya giderek, 2004 yılından günümüze kadar yapılmış tüm çalışmaları, bestecileri, eserlerini ve bu eserleri seslendiren öğrencileri inceleyebilirsiniz...<br /> <br />sesin yolculuğunun çıkış noktası bestecilerin birbirlerinin çalışmalarını takip edebilmelerinin sağlanması olsa da; işin o boyutu beni ilgilendiren bir konu değil.. kendileri bu festival sayesinde o sorunu çözmüşler dayanışma içinde... ama bundan bana ne:)).. <b>ben biletimi alıp da gittiğim herhangi bir konserde bu bestecilerimizin eserlerini de görmek istiyorum... tabii ki seslendirilen eserler de yok değil ama "genç besteciler festivali" " yeni müzik festivali" 23 nisan ve 19 mayıs programları yada gençlik senfoniler vs vs şeklinde değil sadece</b>..</p><p>işte benim bütün anlatmak istediğim bu!.. yeni müzik festivali nedir ki?.. müzik festivali yaparsın; içinde eskisi, yenisi, moderni, panı, presi, postu, elektroniği, akustiği vs vs si olur.. öyle değil işte.. farklı bir şeyler yapanlar alınmazlar oraya.. kabul görmezler.. onlar da ne yapsınlar? kendi etkinliklerini festivallerini yaparlar mecburen... o etkinlikler de mecburen daha izole olur.. bütün sıkıntı bu..</p><p>bu sanatçılar da beste yapıyorlar, eser koyuyorlar ortaya.. dinleyicileri, merak edenleri, izlemek ve takip etmek isteyenleri var.. az yada çok... eskisinin seveni müthiş bir kitle de, yenisini seven mi önemsiz!!...</p><p>bach, mozart yada chopin dinlemek isteyen metro ile konser salonuna 10 dakikada giderken, ben neden kadıköye yada maçka kampüsüne gideyim ki!.. izmirden!.. besteciyi, müzisyeni, eseri ve hatta çoğu zaman enstrümanı bile seveninden ayırmaya, ulaşmasını engellemeye kimsenin hakkı yok... buyrun, cevap verin bakalım bana...</p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiERdeJIni8BnaD0Bwc8QO2B1kF8EW4NgGsz-8fdVlOK2VlcBW1T7I3G-owkH74ueYMFQXLhu1J1Ba_TeqHvAVI5bovgwFEUjSEZ9KHNKt9PIIEER0PiSNEUJxLYYnHTHzoUDQz8ks-r_fZbxVp4J3Dmxr5QKG_hEnabwCQHZwv1AXE3_rM4XiKz9WKXw/s1024/Diskant-prova-5-1024x768.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="768" data-original-width="1024" height="480" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiERdeJIni8BnaD0Bwc8QO2B1kF8EW4NgGsz-8fdVlOK2VlcBW1T7I3G-owkH74ueYMFQXLhu1J1Ba_TeqHvAVI5bovgwFEUjSEZ9KHNKt9PIIEER0PiSNEUJxLYYnHTHzoUDQz8ks-r_fZbxVp4J3Dmxr5QKG_hEnabwCQHZwv1AXE3_rM4XiKz9WKXw/w640-h480/Diskant-prova-5-1024x768.jpg" title="sesin yolculuğu" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">sesin yolculuğu festivali öncesi prova (2019)<br /></td></tr></tbody></table><p></p><p></p><p>sesin yolculuğu sayesinde bir çok bestecimizi tanıma fırsatı buldum... bu paylaşımın etiketlerinde yer alan besteci etiketine tıklayın, inceleyin.. çok daha fazla genç bestecimiz mevcut ama ben vakit bulup da paylaşamıyorum tamamını...</p><p>nasıl yaparsınız? bilemem... vardır teknik bir yolu... bakın; konservatuvarların kompozisyon hocaları belirliyor bu festivale katılabilen eserleri... yani sağlam bir jüriden de geçmiş oluyor eserler... işte ben o bestecilerimizi ve o eserlerini devlet senfoni orkestralarından da dinlemek istiyorum... arz var, talep var, kaliteli ürün var ama nedense tedarik zincirleri kopuk...<br /><br />ben her yılbaşında strauss biraderleri dinlemek zorunda mıyım? sezon kapanışlarında illa ki neşeli cıvıl cıvıl ilkbahar müziği mi dinleyeceğiz... yada daha da kötüsü "bakın, biz koskoca klasikçileriz ama sezon bitiyor ya, alın size eğlenceli bir halay müziği çalalım" diyerek, küçümseyici ve alaycı bir gülüşle eser seslendirilişini izlemek zorunda mıyım?... sezonun en ağır haftasında şöyle vurucu ve seyirciyi koltuğa çivileyici bir anonim eser düzenlemesi seslendiremez misiniz?... mesela özkan manav'ın haydar haydar'ını?..<br /></p><p>her konserde beethoven'ı görmek zorunda mıyım? koskoca ludwig'ten soğuttunuz... illa ki keman ve piyano mu çalacak solist? korno, fagot, obua, trompet, trampet, arp yada kemençeyi 2 senede 1 es kaza mı dinleyeceğim.. <a href="https://www.muzikguncesi.com/2018/08/beni-kategorize-etme.html" target="_blank"><b>müzik gibi bir şeyi bu kadar çok kategorize edip, kalıba sokabilmek de büyük maharet aslında</b></a>.. kutlamak da lazım.. eski ne? yeni ne? arkadaş... yüzlerce yıl önce çağ kapatıp, açan, devrim niteliğinde değişimlere, akımlara sebep olanların tamamı eski mi?.. yoksa yeni mi?..<br /><br />yine sinirlenmeye başlamışım:))... özetle; izleyici konsere bu sebeplerle gelmiyor.. <a href="https://www.muzikguncesi.com/2019/09/size-uygun-ucuz-seyler-uretiyoruz.html" target="_blank"><b>sandığınız gibi pahalı olduğu için filan değil</b></a>... müzik dinlemek istiyoruz.. illa ki bilmem ne döneminin devlerini değil... farklı bestecileri, farklı enstrümanları da dinlemek istiyoruz... genç bestecilerimizi ve genç solistlerimizi de...</p><p>ve en önemlisi; <b>eserleri seslendirilmeyen bestecimiz kalmasın</b> istiyoruz... yada ben istiyorum diyeyim.. neden çok kalabalık bir kitleymişiz gibi yazdıysam:)... ben istiyorum arkadaş...</p><p>sesin yolculuğu gibi önemli bir etkinliğe ilk adımı attığı için, <b>özkan manav</b> eseri ile bitireyim artık... keman, viyolonsel ve piyano için <b>ludus modalis</b>... aşağıdaki video, ilk seslendiriliş...<a href="https://www.muzikguncesi.com/2016/10/verikodan-yeni-birincilik.html" target="_blank"><b>veriko tchumburidze</b></a> (keman), <b>dorukhan doruk</b> (viyolonsel) ve <b>yunus tuncalı</b> (piyano)... <a href="https://www.muzikguncesi.com/2016/08/dunya-sahnelerinde-genc-muzisyenler.html" target="_blank"><b>dünya sahnelerindeki genç müzisyenlerimiz</b></a>...</p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/UwSI8RGp390" title="YouTube video player" width="640"></iframe>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-34827738767867487232023-05-04T19:53:00.004+03:002023-05-05T00:34:44.485+03:00lidya ipek keskin<p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8pHtpDFaZweJJh-3nX3NG9qJhAIsNJiUZqp2GJJehJGIqhaFPelKkZX3g7_X4KzIAlNNDLYbAxqcRTQgSu-d1B9loUAWet4_eyCnsg2jGELICSOt63tvvygQWXOE6LIgK7p_BQj3h_GhcjoVqOddYr1usmQ_Dajcjjnk2vyW0a-DJbpgeaIUqEKNO7w/s359/lidya%20ipek%20keskin%20arpist%20harp.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="arp harp arpist konser" border="0" data-original-height="350" data-original-width="359" height="624" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8pHtpDFaZweJJh-3nX3NG9qJhAIsNJiUZqp2GJJehJGIqhaFPelKkZX3g7_X4KzIAlNNDLYbAxqcRTQgSu-d1B9loUAWet4_eyCnsg2jGELICSOt63tvvygQWXOE6LIgK7p_BQj3h_GhcjoVqOddYr1usmQ_Dajcjjnk2vyW0a-DJbpgeaIUqEKNO7w/w640-h624/lidya%20ipek%20keskin%20arpist%20harp.jpg" title="lidya ipek keskin" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">lidya ipek keskin</td></tr></tbody></table><p></p><p>aslında instagramda videosunu paylaşacaktım ancak baktım ki kısa sürede bir çok başarı elde etmiş genç arp sanatçımız <b>lidya ipek keskin</b>, gelecekte de adından söz ettireceğini düşündüğüm için, bu blogta şimdiden yerini alsın istedim.. sonraki paylaşımları yapmak daha kolay olur... tembel pratikliği denir buna, sonra uzun uzun yazmak zor oluyor:)...<br /></p><p><i>önce en taze bilgiyi vereyim; 10 mayıs'ta, eğitimine devam ettiği üniversitede solo resitali olacak <b>lidya ipek keskin</b>'in ve <b>şirin pancaroğlu</b> eseri de seslendirecek... 18 mayıs tarihinde de müzeler haftası kapsamında bir resitali daha olacak...</i> <br /></p><p><b>dokuz eylül üniversitesi devlet konservatuvarı</b>nda <b><a href="https://www.cerennecipoglu.com/" target="_blank">ceren necipoğlu</a></b>'nun öğrencisi <b>ece yavaş</b> ile sürdürüyor arp çalışmalarını... lidya ipek keskin'i 7-21 Ağustos 2022 tarihleri arasında ilki düzenlenen, usta arp sanatçımız <a href="https://www.mervekocabeyler.com/" target="_blank"><b>merve kocabeyler</b></a> projesi <b>discoverarp eğitim programı</b>nda tanımıştım... sakıp sabancı müzesi'nin ev sahipliği yaptığı bu kendine özel eğitim çalışması çok önemli ve itiraf edeyim, paylaşmak için planlamıştım ama maalesef henüz paylaşabilmiş değilim... ilk fırsatta diyeyim... şimdi fark ettim, üzerinden çok geçmiş ama bu seneki etkinlikle birleştiririm artık...</p><p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwlfgqu8Qw6Ik8tbDQ5SDsOP3AVORNLBqBhU6wJ7JMZdZ1AdGj0qcPJXi4xOkS5r2lWpGjQMHDCnRFq7DaTVIRXJyFPY1xLI27UvFfZ1n4QMrym3FS694D3pvh4ptIZp7css7TKbiLunjGdvlAaOkH_UjvFE3sIHiQH19mA95g_GDrW66XV2cSXX5LDQ/s761/lidya%20ipek%20keskin%20arpist%20harp%20discovery%20arp.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="761" data-original-width="485" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwlfgqu8Qw6Ik8tbDQ5SDsOP3AVORNLBqBhU6wJ7JMZdZ1AdGj0qcPJXi4xOkS5r2lWpGjQMHDCnRFq7DaTVIRXJyFPY1xLI27UvFfZ1n4QMrym3FS694D3pvh4ptIZp7css7TKbiLunjGdvlAaOkH_UjvFE3sIHiQH19mA95g_GDrW66XV2cSXX5LDQ/s16000/lidya%20ipek%20keskin%20arpist%20harp%20discovery%20arp.jpg" title="lidya ipek keskin" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">lidya ipek keskin</td></tr></tbody></table><p></p><p>projenin bu sene gerçekleştirilen ilk etkinliğinin mottosu keşfet.. özgürleş.. paylaş idi ve bu etkinliğe kabul edilen sınırlı sayıdaki genç arpistler arasına girmeyi başardı lidya ipek... çok laf ettim, ara verip güzel bir performansını paylaşayım... <b>alphonse hasselmans</b> eseri <b>petite valse</b>... bu eseri discoverarp etkinliğinde de seslendirmişti...<br /></p><b>alphonse hasselmann-petite valse</b><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/DVXH-zyCvjk" title="Petite Valse Hasselmans" width="640"></iframe><br /></p><p>bu arada; <b>merve kocabeyler </b>hakkındaki paylaşımları da okursanız çok sevinirim... aşağıdaki bağlantıdan başlayabilirsiniz...<br /></p><p><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2018/09/merve-kocabeylerden-yeni-basar.html" target="_blank">merve kocabeyler</a></b></p><p>oldukça eski paylaşımlar, bugün için çok eksik kaldılar maalesef ama bence çok önemliler... bu derece başarılı bir sanatçının arp mücadelesini okuyacaksınız... ve en önemlisi de şu; merve kocabeyler'in, günümüz genç arpçıları için harika bir model olduğunu düşünüyorum... mutlaka bahsetmek istediğim bir diğer konu ise, ülkemizde arp ve flüt camiasının kendi içlerinde çok önemli çalışmalarla geleceğin ustalarını elbirliği ile yetiştirme konusundaki çabaları... benim görebildiğim kadarıyla, arpçılar ve flütçüler mutlaka örnek alınmalılar...<br /></p><p>bir ara, arpçılarımızdan üst üste büyük başarı haberleri gelmişti ve haftanın arp birincileri başlığı bile atmıştım:)... bugün o birinciler, görüleceği üzere yeni arpçılar için eğitim projeleri yapıyorlar... aradan sadece 8 sene geçti!... merve kocabeylerden genç sanatçı olarak bahsederken, bugün usta arp sanatçımız diyoruz... tabii merve kocabeyler de çok genç ve <b>genç müzisyen</b> ifadesi, bu bloğun kategorisi sadece... ne yapalım, mecburen... sanatçının öğrencisini ben kabul etmiyorum, çıraktır o... bir de başında ünvan yazmam asla hiç bir sanatçı için... genç, olgun, usta diye gidiyor... ustaların ustası daha nadir tabii...</p><p></p><p>lidya ipek keskin hakkında bilgim oldukça sınırlı... kısa bir süre önce, anadolu üniversitesi ve dokuz eylül üniversitesi devlet konservatuvarı arp sanat dalı öğrencileri ortak bir konser vermişlerdi... bu tip konserleri çok önemsiyorum... aralık ayında da <b>olten filarmoni gençlik orkestrası</b> ile yeni yıl konserinde sahnedeydi... <b>5. universal stars müzik yarışması</b>nda katıldığı iki ayrı kategoride de birinci olmayı başaran lidya ipek, <b>slovenya arp derneği </b>tarafından düzenlenen <b>6. uluslararası arp yarışması</b>nda da gümüş madalyaya layık görüldü... bu başarılar, sadece benim takip edebildiklerim, fazlası da vardır ancak şimdilik bilmiyorum... ben kendisinden sürekli başarı haberleri geleceğini düşünüyorum ama her zamanki gibi yine belirteyim, ben sadece yarışmaları başarı olarak görmüyorum... <b>discoverarp</b> çalıştayına katılıp, başarıyla sahne almış olması da çok önemli... dediğim gibi, bilgim gerçekten sınırlı, bir süredir takip ediyorum ama zaten bu başarılar da arpa gönül vermiş genç bir sanatçı için aslında oldukça fazla sayılır bu kadar kısa bir sürede...<br /></p><p>kendisine slovenya'da madalya getiren <b>godefroid</b> eseri <b>etude de concert</b>'i paylaşarak bitireyim... tabii şimdilik... boşuna madalya getirmemiş, eser de yorum da çok başarılı... en fazla bir kaç ay içinde, en az bir yeni başarısını buraya ekleyeceğimden neredeyse eminim...</p><p><b>godefroid - etude de concert</b><br /></p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/Q-wEuItrfJs" title="Etude de Concert Godefroid" width="640"></iframe><p></p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-164820498033537712023-04-29T19:59:00.007+03:002023-08-19T02:43:40.070+03:00yarının kadın yıldızları 2023<p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgT1CDbMzeXcKEbQyy3fdEEkOsOW_yN-Sx8riF1Vs6qPvNNmW6ipL5U-KjnbMXtojmgJiokKDCP5dIwt_9cPSN_50BWYXyfhxXhvhGalpB7iwsfe8rSQQJq1ZAoybeQ-QNn2m1JUTz3JosaBLpd1ft3v7zDIALCW_6uK70DjWoRRLbMnCNAD9Rh6LeoeQ/s910/harp-forest-fairy-pigeon.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="607" data-original-width="910" height="426" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgT1CDbMzeXcKEbQyy3fdEEkOsOW_yN-Sx8riF1Vs6qPvNNmW6ipL5U-KjnbMXtojmgJiokKDCP5dIwt_9cPSN_50BWYXyfhxXhvhGalpB7iwsfe8rSQQJq1ZAoybeQ-QNn2m1JUTz3JosaBLpd1ft3v7zDIALCW_6uK70DjWoRRLbMnCNAD9Rh6LeoeQ/w640-h426/harp-forest-fairy-pigeon.jpg" title="yarının kadın yıldızları" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">yarının kadın yıldızları</td></tr></tbody></table><p></p><p>dört gözle beklediğimiz 2023 yılının kadın yıldızları da <b>istanbul kültür sanat vakfı</b> tarafından açıklandı... belirlenen genç sanatçılarımız yine şaşırtmadı, başarılı çalışmaları ile adlarından sürekli söz ettiren, "bu sene olmazsa, seneye mutlaka isimlerini bu projede göreceğiz" dediğimiz genç kadın yıldızlar yine tamamı da... nadiren de olsa, bu projeler sayesinde tanıma fırsatı bulduğum genç yıldızlar da çıkıyor ama bu sene öyle olmadı... genç müzisyenler, müzik yolculuklarına adım attıkları ilk yıllarda belli ediyorlar kendilerini.. daha ilk konserlerinde, ilk videolarında... aradan sekiz sene geçiyor, yarının kadın yıldızları yada benzeri bir başka projede, hatta çoğu zaman bir çoğunda mutlaka adını görüyorsunuz... tamamında gördüğüm sanatçımız da oldukça fazla...<br /></p><p>ilk yıldan beri sürekli takip etme fırsatım oldu bu harika projeyi, maalesef ilk iki yılı bir arada paylaşma gibi bir hata yapmıştım ama şimdiye kadar iksv tarafından geleceğin yıldızı olarak belirlenen tüm kadın sanatçılarımızı aşağıdaki paylaşımlarda bulabilirsiniz...<br /></p><p style="text-align: left;"><a href="https://www.muzikguncesi.com/2018/05/yarnn-kadn-yldzlar.html" target="_blank"><b>2018 & 2019 yılı yarının kadın yıldızları</b></a></p><p><a href="https://www.muzikguncesi.com/2020/04/yarnn-kadn-yldzlar-2020.html" target="_blank"><b>2020 yılı yarının kadın yıldızları</b></a></p><p><a href="https://www.muzikguncesi.com/2021/07/yarnn-kadn-yldzlar-2021.html" target="_blank"><b>2021 yılının kadın yıldızları</b></a></p><p><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2022/06/yarnn-kadn-yldzlar-2022.html" target="_blank">2022 yılı kadın yıldızları</a></b><br /></p><p></p><p>istanbul müzik festivali kapsamındaki konserlere oldukça uzun bir süredir destek vermekte olan <b>türkiye sınai kalkınma bankası</b>, son yıllarda özellikle genç kadın sanatçılarımıza özel desteğini artırdı ve bugüne kadar doksan genç sanatçının müzik kariyerine katkı sağladı yarının kadın yıldızları projesiyle...<br /></p><p>genç kadın müzisyenlerin başvuruları, istanbul müzik festivali direktörü <b>efruz çakırkaya</b> başkanlığında, piyanist <b>iris şentürker,</b> orkestra şefi <b>can okan</b> ve keman sanatçısı <b>nilay sancar</b> ve iksv genel müdür yardımcısı müzikolog dr. <b>yeşim gürer oymak</b> tarafından değerlendirildi... 2023 yılında yarının kadın yıldızları fonundan yararlanmaya hak kazanan müzisyenler ise şöyle...</p><p><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2021/04/naz-irem-turkmenden-zigeunerweisen.html" target="_blank">naz irem türkmen</a></b> <i>keman</i></p><p><b>ceren altınel</b> <i>flüt </i><a href="https://www.youtube.com/@cerenaltnel6669" rel="nofollow" target="_blank">youtube</a><br /></p><p><b>gökçe akkoyunlu</b> <i>kontrbas </i><a href="https://www.youtube.com/@gokceakkoyunlu8267" rel="nofollow" target="_blank">youtube</a></p><p><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2018/06/defne-erdemden-basar-haberleri.html" target="_blank">defne erdem</a></b> <i>piyano</i></p><p><b>ceylan ölmez</b> <i>keman</i><i> </i><a href="https://youtu.be/u7ycotDMuDA" rel="nofollow" target="_blank">video</a></p><p><a href="https://www.muzikguncesi.com/2021/10/nihan-ulutan.html" target="_blank"><b>nihan ulutan</b></a> <i>piyano</i></p><p><a href="https://www.muzikguncesi.com/2023/04/tango-para-flautas.html" target="_blank"><b>ayben sever</b></a> <i>flüt</i></p><p><b>gizem güllü</b> <i>viyola</i></p><p><a href="https://www.muzikguncesi.com/2019/10/eda-oncul-mozarthaus-konseri.html" target="_blank"><b>eda öncül</b></a> <i>piyano</i></p><p><b>ilayda gülümser</b> <i>arp </i><a href="https://youtu.be/Dp9cCkKWgPY" rel="nofollow" target="_blank">video</a></p><p><b>ece ataç</b><i> piyano </i><a href="https://www.youtube.com/@eceatac7245" rel="nofollow" target="_blank">youtube</a></p><p><b>beste eser</b> <i>piyano</i></p><p><b>mercan aldemir</b> <i>flüt </i><a href="https://youtu.be/0ownyCyvie4" rel="nofollow" target="_blank">video</a></p><p><b>çağla ulusev</b> <i>viyola </i><a href="https://www.youtube.com/@caglaulusev" rel="nofollow" target="_blank">youtube</a></p><p><b>eylül sümbül</b> <i>piyano </i><a href="https://www.muzikguncesi.com/2020/06/genclerin-basarlar-devam-ediyor.html" target="_blank">kısa bilgi</a></p><p><b>idil olgar</b> <i>keman </i><a href="https://www.youtube.com/@idilolgar4930" rel="nofollow" target="_blank">youtube</a></p><p><b>defne kükürt</b> <i>keman </i><a href="https://www.youtube.com/@defnekukurt4052" rel="nofollow" target="_blank">youtube</a></p><p><b>ipek sanem karali</b> <i>piyano </i><a href="https://www.youtube.com/@ipekkarali6776" rel="nofollow" target="_blank">youtube</a></p><p><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2023/08/idil-naz-alc.html" target="_blank">idil naz alıcı</a></b> <i>piyano </i><a href="https://www.youtube.com/@idilNazALICI" rel="nofollow" target="_blank">youtube</a></p><p><b>alara hekimoğlu</b> <i>keman </i><a href="https://www.youtube.com/@alarahekimoglu7920" rel="nofollow" target="_blank">youtube</a></p><p><b>perla alara kurşun</b> <i>piyano </i><a href="https://www.youtube.com/@perlaalarakursun87" rel="nofollow" target="_blank">youtube</a></p><p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSJY7uXxFH8BziPYS7t2GsEAjXGDE8gi7n7FcZhI629S0nq5VR4EpYsVvNb2RCzF0JG6Zh8X0Yyu1XvTxDxI69hcA1CzkWIxxTBcY8m4VxPPP-dfbm-4YKoPRNGpiN-HfYxxRX0tAk53VbdTPZmflHwigHAMFVUT1U3oXBaldMrg3c_hm8poFRF6sZ3Q/s879/yar%C4%B1n%C4%B1n%20kad%C4%B1n%20y%C4%B1ld%C4%B1zlar%C4%B1%202023.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="833" data-original-width="879" height="606" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSJY7uXxFH8BziPYS7t2GsEAjXGDE8gi7n7FcZhI629S0nq5VR4EpYsVvNb2RCzF0JG6Zh8X0Yyu1XvTxDxI69hcA1CzkWIxxTBcY8m4VxPPP-dfbm-4YKoPRNGpiN-HfYxxRX0tAk53VbdTPZmflHwigHAMFVUT1U3oXBaldMrg3c_hm8poFRF6sZ3Q/w640-h606/yar%C4%B1n%C4%B1n%20kad%C4%B1n%20y%C4%B1ld%C4%B1zlar%C4%B1%202023.jpg" title="yarının kadın yıldızları 2023" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">yarının kadın yıldızları 2023</td></tr></tbody></table><br />bu açıklamayı mutlaka yapmaya çalışıyorum, destek almaya hak kazanan isimlerin tamamını elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum ancak her biri için ayrı paylaşım yapma fırsatım olmadı ve bir süredir de etkinlikler ve konserler üzerinden paylaşım yapıp, daha fazla genç sanatçımızdan bahsetmeye yöneldim mecburen... bunun bir sebebi benim yeterince vakit bulamıyor olmam, bir diğer sebebi ise çok güzel bir sebep: başarılı genç sanatçılarımız artık takip edilemeyecek kadar çoğaldı... daha önemsiz olan bir diğer sebebi de yazayım; her sanatçımız ile ilgili doğru ve birinci ağızdan bilgiye ulaşmak kolay olmuyor çünkü paylaşılmıyor yada sosyal medyada da gizliler.. sanat yoluna çıkan kişilerin aslında herkese açık bir kaynağa sahip olmaları çok önemli...<p></p><p>belki sekiz yıldır, belki daha uzun bir süredir; doğru, güvenilir ve paylaşılabilir bilgi yetersizliğine dikkat çekiyorum ama maalesef bu konuda çok az bir kıpırdanma var... ben ulaşabildiğim ölçüde youtube kanallarını yada videolarını eklemeye çalıştım her bir genç sanatçımızın...<br /></p><p>genç kadın müzisyenlerimiz; <b>iksv</b> tarafından <b>borusan holding</b> sponsorluğunda düzenlenen <b>51. istanbul müzik festivali</b> kapsamında konser verecekler ve tabii ki ihtiyaç duydukları destek de kendilerine sağlanmaya çalışılacak... bu destekleri sağlayan tüm bu etkinlik ve projeler çok önemli.. daha fazlasına gerçekten ihtiyaç var ve tüm kurum ve kuruluşlarımızı bu tip desteklerde görmek istiyoruz... bu hem sosyal sorumluluk -ki aslında gerçek yaklaşım topluma hizmettir- hem de aslında geleceğe yatırım... hatta özel kuruluşlar gözüyle de bakmak gerekir, aslında bir türlü göremedikleri bu konuyu görmeye çaba gösterseler çok iyi olacak... çok prestijli bu faaliyetler... tahmin edemedikleri kadar da geri dönüşü olan, toplum önünde saygınlık kazandıran projeler...</p><p>1-17 haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 51. istanbul müzik festivali kapsamında, 11 haziran günü süreyya operasında verilecek konserde sahne alacak olan genç kadın yıldızlarımızla birlikte keman sanatçımız <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2016/03/veriko-tchumburidze.html" target="_blank">veriko tchumburidze</a></b> de sahne alacak ve <b>dvořák keman konçertosu</b>nu seslendirecek... tskb desteği ile festival tarafından cumhuriyetimizin 100. yılı anısına sipariş edilen, <a href="https://www.muzikguncesi.com/2019/07/cem-esen.html" target="_blank">besteci piyanist <b>cem esen</b></a> tarafından viyolonsel ve piyano için bestelenen <b>a piece to joy</b> adlı eserin de ilk seslendirilişi yapılacak bu konserde...</p><p>istanbul kültür sanat vakfı tarafından her yıl başarılı genç müzisyenlere verilen <b>aydın gün teşvik ödülü</b>ne 2017 yılında layık görülen <b>veriko tchumburidze</b>'nin de aynı sahnede olması, konserde genç besteci ve piyanist <b>cem esen</b>'in eserinin ilk seslendirilişinin de yapılıyor olması çok anlamlı gerçekten... bu sene geleceğin kadın yıldızı olarak belirlenen genç sanatçılarımıza da çok güzel bir mesaj bence... genç kadın sanatçılarımızın isimlerini duymaya çoktan başladık ve muhtemelen farkında da değillerdir ama bilsinler ki bizler onların geleceğini çoktan görmeye başladık... sadece ben bile; bir neslin çocukluğundan dünya sahnelerine geçişine tanık oldum!...</p><p>yarının kadın yıldızları konserleri çok iyi oluyor ancak sadece pandemide, galiba 2022 yılında konserler tam olarak paylaşıldı... paylaşılmaması da normal çünkü ücretli etkinlikler... belki belli bir süre geçtikten sonra paylaşılırlar... bu sebeple; paylaşılırsa, ben de paylaşacağım diyerek bitireyim...</p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-57229177528337550822023-04-29T01:22:00.008+03:002023-04-29T02:18:09.716+03:00çocuk piyanoya nasıl başlamalı<p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVPVgg7OWvOUEoclpwSe55eXQrnmOYiNYvoMqPjmyr40N8GQy436TtcU8EJdgfVGx1JjambWpxNbG_yapZjtnVOaDeNh-EgPoBiLSFHCewPtSVKmBVcnK8HKAEixZL7vIi8RNsVLvRS8fSL-3TBWDiK5EPBZtN8hrF-ZETLpbmwV0dSozRnK00oG2vcg/s910/%C3%A7ocuk%20piyanoya%20nas%C4%B1l%20ba%C5%9Flamal%C4%B1.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="593" data-original-width="910" height="418" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVPVgg7OWvOUEoclpwSe55eXQrnmOYiNYvoMqPjmyr40N8GQy436TtcU8EJdgfVGx1JjambWpxNbG_yapZjtnVOaDeNh-EgPoBiLSFHCewPtSVKmBVcnK8HKAEixZL7vIi8RNsVLvRS8fSL-3TBWDiK5EPBZtN8hrF-ZETLpbmwV0dSozRnK00oG2vcg/w640-h418/%C3%A7ocuk%20piyanoya%20nas%C4%B1l%20ba%C5%9Flamal%C4%B1.jpg" title="çocuk piyanoya nasıl başlamalı" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">çocuk piyanoya nasıl başlamalı</td></tr></tbody></table><p></p><p>çoğu aile çocuğunun piyano çalmasını istiyor sanki.. yada bir enstrüman çalmasını, sanatçı olmasını ama işin o kısmını daha önce halletmiştik ve <a href="https://www.muzikguncesi.com/2021/10/cocuklar-muzige-hangi-enstrumanla.html" target="_blank">çocuk müziğe piyano ile başlamalı</a> demiştik... yine de çocuğunuzun müziğe nasıl, ne zaman, nerede ve kiminle başlaması gerektiği konusunu uzmanlar bilir çünkü her çocuk farklıdır ve çocuğunuzun ortalamadan çok daha farklı olma ihtimali de her zaman var... aslında çok da hassas bir konu... bu sebeple; bu blogtaki paylaşımlar da dahil olmak üzere, internetteki tüm bilgilendirmeler sadece size fikir vermek ve yol göstermek içindir... ben ortalama ve genel üzerinden yazıyorum... çocuğunuzun geleceğine, konu ne olursa olsun, o konuda uzmanlığa sahip kişiler karar vermelidir...</p><p>çocuk piyanoya nasıl başlamalıdır? konusu aslında çok basit bir konu.. öğretmen, piyano ve çocuk bir araya gelir, olur biter ama aileler yola koyulmaya karar verdiğinde kafada sorular hemen şekilleniyor mecburen... öğretmen kim olmalı? piyano mu almalıyım yani şimdi nerden çıktı bu yahu? kızım babanın melodikası var ya yapıştırsak da onu çalsan?... anne yaaaaa!... şu piyano kaça kardeş?... abla o gösterdiğin indirimde ve 175 bin lira, sana 160'a olur, sarayım mı? burada mı çalacaksınız?... yok kalsın, ya zaten bu çocuk daha 11 yaşında, büyüsün, kazanınca kendisi alır... şeklinde giden soru ve cevaplar...</p><p>iyi de; büyüyüp, çok para kazanabilmesi için de çok kafalı, zeka küpü, motive, koordine, konsantre, afacan ve disiplinli filan da olması gerekir <i>(pek de gerekmiyo sanki ya neyse)</i>... o zaman mecburen piyano çalacak...<br /></p><h3 style="text-align: left;">piyano çalmanın faydaları<br /></h3><p>neden piyano? kısmı, yukarıdaki o bağlantıda var zaten ama burada en azından piyano çalmanın fayda ve faziletlerini kısaca da olsa özetleyelim... basitçe söylemek gerekirse; piyano çalmak çocuğunuzun beynini, fiziksel koordinasyonunu ve yaratıcılığını kullanmaya teşvik eder, becerilerini geliştirir, beyni gelişir, zeki olur... bence vazgeçin bu sevdadan, sizi beğenmemeye başlar, onu da söyleyeyim...</p><p>şöyle aslında; o çocuk sizin çocuğunuz olmasına rağmen, tüm bu yeteneklerle gelir dünyaya... hatta tahminimce piyano da çalar vaziyette gelir... sonra, o 3-4 yılda artık havadan mıdır? sudan mıdır? bilemem, unutur hepsini... tekrar o becerilere sahip olması için, arada sizden uzaklaşıp, piyanoyla haşır neşir olması gerekir... <br /></p><p>tüm fiziksel becerilerin ve psikolojik gelişimin yanı sıra, piyano öğrenmek çocuğunuza gelişmiş bir kişilik ve imaj kazandırır... yani imaj derken, havalı yapar... piyano öğrenmek öyle kolay değildir ve bu nedenle diğer aileler sizin ufaklığı kendi çocuklarına örnek gösterirler ve "bak aysel hanımın oğlu piyano öğrendi, sen daha tablette saçma sapan oyunlar oyna" filan derler... bu da <b>bullying</b>'e yani <b>akran zorbalığı</b>na yol açabilir... akran zorbalığına bu blogta hiç tanık olmadım ama <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2016/08/muziksel-ego-tatmini.html" target="_blank">"kazma zorbalığı"</a></b> çok oldu ve oluyor maalesef... dikkatli olunuz bu konuda... bu ayrı ve bir o kadar da önemli bir konu olmakla birlikte, çocuğunuzun piyano öğrenmesinden asla vazgeçmeyin...</p><p>çok faydalı çocuğunuz için piyano... özellikle büyüyüp, serpilince...<br /></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/fNpcDaaQzTk" title="Sevgilisine Küçük Bir Şaka Yapan Adam Piyanoyu Ağlattı #main theme #interstaller Hugo Bach #hugobach" width="640"></iframe><br /></p><p>her şeyi bırakın bir kenara; piyano çalmak çocuğunuza yeni bir beceri öğrenmenin zevkini ve disiplinli olmanın faydalarını yaşatır... ve tabii müzik zevki kazandırır... bugün çoğu kişinin gelişmiş bir müzik zevki olduğu söylenemez... zevklere karışılmaz denir ama yalan o, karışılır... üstelik karışılması da zorunludur çünkü müzik zevki öyle basite alınacak bir iş değildir...</p><p>müzik de müzik zevki de tahminlerin çok ötesinde bir öneme sahiptir... ne yiyorsanız osunuz denir ya, o fiziksel beden için söylenir.. geriye kalan her şey için ne dinliyorsanız, osunuz demek gerekir... ve tabii ki hangi enstrümanı çalıyorsanız, osunuz...<br /></p><p><b>şunu belirteyim arada: ille de diplomalı sanatçı olacak çocuklardan bahsetmiyoruz, herhangi bir çocuk ve o çocuğun ailesi için bu paylaşım... ve tabii ileride okullu olma ihtimali olan çocukların aileleri için...</b><br /></p><p>herhangi bir çocuk dediğimizde, gözümde canlanan, elinde telefon olan çocuk oldu nedense... yıllardır çocukları öyle görüyorum zannedersem... işte o akıllı telefon, çocuğunuzu aptal yapmak için icat edildi... elinde sadece telefon olan çocuk, bir tık basar, beğenir, bir iki tık basar, paylaşım yapar... nbr? yazar... en fazla ekran kaydırır, emojiye tıklar falan filan... tabii 5 şekeri bir araya getirip, patlatır en fazla... o şeker vs patlatma oyunlarında bile, araya bir şey koyarlar, onu patlatınca, 180 tanesi birden patlar, çocuk kendisi patlattı zanneder... o derece yani... bu arada; hayatın bir parçası tabii ki o telefon... piyano çalan da kullanır, resim yapan da.. o ayrı.. saatlerini sadece telefonla, tabletle ve tv ile geçiren çocuklardan bahsediyorum ben... tıpkı sizin gibi...<br /></p><p>piyano çalmayı öğrenen çocuğun ise; sol eli ayrı melodi, sağ eli ayrı melodi çalarken, ayakları pedallara basar, bazı parmakları tuşlara kuvvetli vururken, bazı parmakları hafifçe dokunur... 10 parmağında 10 marifet denen şeydir piyano işte... tabii gözleri ile de notaları okur... bir yandan da size laf yetiştirebilir... daha da fazlasını yazıp, sizi daha fazla üzmeyelim...</p><p>çocuğunuz piyano çalmayı beceremiyor mu? hiç sorun değil... piyanoyu sevmiyorsa, zorlamayın tabii... koroya katılsın, davul çalsın, resim yapsın, tenis oynasın... dilediği başka ne varsa onu yapsın ama o telefonu mantıklı ve makul ölçülerde kullansın...<br /></p><p>piyano öğrenmeye çalışıp, çabalayan ama beceremeyen çocuk da piyanonun nimetlerinden faydalanmıştır, hiç sorun değil... yahu zaten bütün dünya piyano çalacak değil ya... burası müzik bloğu diye piyanoyu yazıyoruz... zeka, beceri ve koordinasyon geliştirmenin bin bir yolu vardır, birisi de piyano ama piyano yada herhangi bir enstrüman çalabilmek hem ayrıcalıklıdır hem de herkes çalabilir!... tabii ki bazı insanlar bir enstrüman çalmak için doğal bir yeteneğe sahip olsa da, neredeyse herkes pratik yaparak, gayret göstererek oldukça iyi bir şekilde enstrüman çalabilir... deneyin... "bende zerre kadar müzik kaabiliyeti yok" diye düşünen kişiler bile, gayet güzel piyano tıngırtadabilirler ve keyif de alırlar... bkz: ilk paragraftaki bağlantı...<br /></p><p>müziğin en güzel ve ayrıcalıklı yanlarından biri, herkes tarafından erişilebilir olmasıdır ve evrensel olmasıdır... dünyanın her yerinde aynı olan belki de tek şey... kolombiyanın türkiyeden, nijeryanın norveçten hiç bir farkı yoktur... bakmayın siz o müziği bile sahiplenip, tekeline alarak kendisine alan açmaya çalışanlara... müzik de su ve hava gibidir...<br /></p><h3 style="text-align: left;">piyanoya başlama yaşı</h3>piyanoda chopin yada rachmaninoff gibi bestecilerin karmaşık klasik parçalarını çalan 5 yaşındaki çocukların videolarını filan aklınızdan silin... yok, silmeyin, yukarıda yazdığım gibi, doooooru uzmana gidin... bulun bir yerlerden uzman, çocuğunuzu gösterin, bu çocuk bi tuhaf mı ne? diye baktırın önce... çok yetkin bir uzman olsun...<br /><p>bizim gibi alelade insanlara dönelim; bakmayın fil gibi bir enstrüman olmasına, 4-5 bilemediniz 6 yaşında başlasın... ben demiyorum, bilenler diyorlar... ondan önce olmaz, olamaz kolay kolay çünkü piyano gerçekten fil gibi ve 88 tane tuşu var koca koca... unuttunuz başlatmayı diyelim, çocuğunuz 10-12 oldu, yine başlatın... zorla... hatta siz de başlasanız çok iyi olur...</p><p>bu arada; gerçekten siz de başlamış olun ondan önce... sizin beceriksizliğinizi gördükçe, bunda iş yok, bari ben öğreneyim de aileyi kurtarayım der... siz becermeseniz de, kenarda öylece duran bir piyano olursa, çok iyi olur... tabii bu arada piyano fiyatlarını öğrenmeye başlasanız iyi olur:))... ben yazıp geçiyorum, gerisi size bağlı... piyano alamıyor musunuz! ne kadar ayıp... ben de alamıyorum, sorun yok:)... piyano alamıyorsak, sorun değil, onun çaresi de aşağıda bir yerlerde çıkacak...</p><p>bu piyano konusunda asla mazeret yok, her şeyin çaresi var... kurtulamazsınız, o piyano çalınacak:)...<br /></p><p>tabii bazı kriterler de var bu yaş konusunda... <b>çocuğunuz elini beş beyaz tuşa uzatabiliyor mu?</b>... 12 tuşa mı uzatıyor!... hemen uzmana:)... <b>parmaklarını tek tek hareket ettirebiliyor mu?</b> siyah notalarda deneyin birlikte... ve çocuğunuzun parmaklarını teker teker hareket ettirmesini sağlayın... yapamayabilir tabii... yahu o minicik daha... bağıra çağıra yaptırmaya çalışmayın, müzikten, piyanodan ve kendinizden soğutmayın... sanki siz yapabiliyorsunuz da ondan bekliyorsunuz... öğrenmesini istiyorsunuz ama o gerçekten ilgilenmiyorsa, zaman geçtikçe sorunlar yaşayabilirsiniz... üstelemeyin, siz uğraşın, gelir o yanınıza bir gün... inşallah... en kötü ihtimalle siz öğrenirsiniz piyano çalmayı...</p><p>gelelim en sıkıntılı konuya... en çok sorulan, en sıkıntılı soruya...<br /></p><h3 style="text-align: left;">çocuk piyano çalmaya org ile başlayabilir mi?</h3><p>biraz sonra mecburen evet diyeceğim ama <b>doğru cevap hayır.</b>..</p><p>önce şu org konusuna değineyim, <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2014/03/org.html" target="_blank">aslında org budur</a></b>... yani şu org kavramına gerçekten sinir oluyorum ama yapacak bir şey yok... ben de mecburen org diyeceğim... vakti zamanında kim kalkıp da bu cihazlara org dediyse, bulup kafasına grand piyano atmak istiyorum... çoğu olağanüstü aletler olmakla birlikte, enstrüman bile değil ki bu org denen cihazlar... <br /></p><p>bisiklet sürmeye, bisikletle başlanacağı gibi, piyanoya da piyano ile başlanır... kesin ve net... muhteşem bir motosikletiniz olsa bile kenarda, bisikletle öğrenilir bisiklet kullanabilme işi...<br /></p><p><b>unutmayın; piyano çalan, orgu zaten çalar hatta yetersiz kalır ama org çalan piyano çalamaz, sadece yardımcı olur, katkısı olur... hatta eğer çocuğunuz ileride iyi bir piyanist olabilecek kapasitede ise, tam tersine çok da olumsuz etkileyebilir...</b><br /></p><p>ama piyano çok pahalı... diğer bir çok enstrüman da çok pahalı... çocuğunuzun müziğe merakından ve piyanoyu çok seveceğinden ve çalabileceğinden emin olmadan eve piyano alınır mı? almayın tabii ki... önce ilgi duyduğundan ve severek öğrenip, geliştireceğinden emin olun iyice...<br /></p><p>peki ne yapacağız?</p><p>zaten muhtemelen bir öğretmenden eğitim alacak... piyanonuz yoksa, kursa gidecek... makul bir süre geçince, evde de piyano olsa iyi olur... işte o durumda aşağıdakinden alabilirsiniz... hem anadolunun ilk piyanolarını da okumuş olursunuz, kimse ilgilenmiyor bu gariplerle maalesef...</p><p><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2019/03/anadolunun-ilk-piyanolar.html" target="_blank">anadolunun ilk piyanoları</a></b></p><p>piyano deyince, akla kuyruklu piyano geliyor ama o değil... duvar piyanosu denir, içinde bir sürü teller, çekiçler vs vs vardır... karmaşık tuhaf bir şey, o işte... yada <a href="https://www.muzikguncesi.com/2020/07/melek-uzunoglu.html" target="_blank"><b>melek uzunoğlu</b></a> ile ilgili paylaşımda göreceksiniz, üstelik yaş olarak da uygun... bu bloğun en miniği idi... tabii melek usta bu işte, o ayrı bir konu... ilginç bir yazıdır, ben yazarken, o kadar kısa sürede bir çok derece haberi gelmişti:))..<br /></p><p>ilk seçenek kurs, ikinci seçenek de eve böyle bir piyano almak... yada melek uzunoğlu gibi konservatuvara götüreceksiniz ama işin o kısmı bu yazının konusu değil...</p><p><b>çocuk kursa gidecek ama evde çalışması için piyano alamıyorsak, ne yapacağız?...</b></p><p>ille piyano olsun diye, gidip size uygun bir şeyler satın almayın... öyle alınmaz piyano...</p><h4 style="text-align: left;"><b>piyano tuşu hassasiyetini verebilen dijital piyanolar tercih edilebilir...</b></h4><p>dijital piyanoyu tavsiye ederim ama çok dikkatli ve bilgili biri ile satın alacaksınız... akustik piyano hassasiyetini veren bir çok dijital cihaz var, bir kısmı o hassasiyeti pek vermez, çok iyi verenler de oldukça pahalı... dijital piyanoya bir sürü para verip, sonra daha ucuz akustik piyano görürseniz, bana küfretmeyin...<br /></p><p>her ne kadar doğru bir yol olmasa da, şu "org" denenler alınabilir tabii ama koşulları var... hem de çok önemli koşullar...</p><p>dijital piyanolar, akustiklerin kopyasıdır yada şöyle izah edeyim; akustik piyanolarda tuşların ağırlığı vardır, tamamen mekaniktir ve uygulanan kuvvete göre çekiçler tellere çarpar... dijital piyanolar ise mümkün olduğunca o hissiyatı vermeye çalışırlar yani simüle ederler... dijital piyanolarda da akustikler gibi 88 tuş vardır ve tuş büyüklükleri aynıdır... yani dijiatal piyano iyi bir seçenektir ancak ucuz değildir tabii... akustik piyano tuş takımına sahip dijital piyanolar da var... unutmayın, anlayan biri ile alırsanız çok iyi olur... sadece fiyata göre de satın almayın çünkü sizin için daha iyi olan, daha ucuz olabilir...<br /></p><p>orglarda ise çoğu zaman 61 tuş vardır, çoğunda tuş hassasiyeti yoktur... çekiç etkisi olan çok az model var tabii ama oldukça pahalı sonuçta... yine de şunu unutmayın; orgu mecburen yazıyorum.. aslında <b>org ile başlamak, piyano işini ciddi bir şekilde profesyonel yada amatör olarak sürdürme ihtimali olan çocuklar için sakıncalı bile olabilir çünkü piyano için gereken el kaslarını çalıştırmaz</b>... piyano öğrenmeyi de engelleyebilir bence... ama ne yapalım, herkes de piyano vs alamaz...</p><p>orglar; piyano tuşunu simüle etmezler, sadece piyano sesini simüle ederler... aslında piyano sesi de çıkmaz... ses kalitesi tutmaz... dijital piyano org'tan çok daha iyidir...</p><p>bu arada; alışık olmayan göz için her org birdir ama o org zannettiklerinizin bir bölümü gayet profesyonel "workstation" yada "syhthesizer" filandır... yada gerçekten orglar var... onların da çok farklı tuşlusu filan var, onlar çok pahalı zaten... o apayrı...</p><p>ben marka model vs yazıp, foto koymak istemiyorum, <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2009/10/keybordlar-piyanolar.html" target="_blank">şurada hepsi var, inceleyin derim</a></b>... bu işler biraz karışık... duvar piyanosu da varmış orada:) neyse artık:)... verdiğim bağlantıda bir çok konuyu yazmışım... o bağlantıda fotoları var her birinin... <b>upright denen, sizin alacağınız piyano</b>... <b>dijital piyano</b> fotosu da var orada, o da alınabilir... <b>stage piyano </b>ise performans için... bu cihazları bilmeyen birinin satın alması çok hatalı olur... mesela <b>synthesizer </b>var orada, bilmeyen birine çok basit yada uyduruk görünebilir...<br /></p><p>piyano olmazsa, alacağınız org ise aşağıda...<br /></p><p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnZw9VGfEPzv36qDfePZ6AEa7h874Nid90idgi5CL21xhKDm41eo5vfiXoNfoLDnlVjdRLUKFTJl7R1u2G8m__MN8hsEdFKPOnFfqvupZMF3jFO8WRLMTQH80Jt78IybHUbAz0_gLX_VlMjYGbmJe01ruDLcefoy6gd6yY9I6rFfwmZVnitkAW4vsi2Q/s1274/%C3%A7ocuk%20orgu.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="413" data-original-width="1274" height="207" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnZw9VGfEPzv36qDfePZ6AEa7h874Nid90idgi5CL21xhKDm41eo5vfiXoNfoLDnlVjdRLUKFTJl7R1u2G8m__MN8hsEdFKPOnFfqvupZMF3jFO8WRLMTQH80Jt78IybHUbAz0_gLX_VlMjYGbmJe01ruDLcefoy6gd6yY9I6rFfwmZVnitkAW4vsi2Q/w640-h207/%C3%A7ocuk%20orgu.jpg" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">çocuğunuza org alacaksanız, soldaki gibi olacak, sağdakiler gibi değil... tuş boyutlarına bakın ve siyah tuşları sayın... 25 siyah tuş, toplam 61 tuş olacak... çok önemli bu konu...<br /></td></tr></tbody></table><p><br />peki sağdakiler çocuklara alınamaz mı?... tabii ki alınır, çok da iyi olur... ama bu yazı "piyano öğrenme üzerine"... o sebeple...<br /></p><p><b>yine belirteyim; öncelik akustik piyano... olmazsa, dijital piyano... önerilmemekle birlikte, mecbur kalırsanız, 61 tuşlu org...</b> 76 çok nadir ve profesyonel olur... bu konuda marka ve model de yazmakta pek sakınca yok gibi... <b>casio</b> ve <b>yamaha</b> en çok ulaşabileceğiniz, bu konudaki lider markalar... şimdi inceledim, <b>ringway</b> de varmış... <b>casio ctk-3500</b> oldukça uygun görünüyor bu konuda... <b>yamaha np11</b> de iyiymiş ama ben bilmiyorum... öğretmenler öneriyorlar... sürekli yeni markalar ve modeller çıkıyor, emin olmadıklarımı yazmıyorum... korg'un bildiğim kadarıyla yok, <b>roland</b>'ın da olması lazım...<br /></p><p></p><p>yine belirteyim, orgların ve bir çok profesyonel klavyenin bile tuşları gerçek piyano tuşu değildir!... gerçek piyano tuşunun görüntüsü için, en tepedeki fotoya dikkatlice bakın... orgun tuşunu güçlü biri kırar atar ama gerçek piyano tuşunu birinin kafasına atsanız, kafasını kırar... atmayın tabii ayıp... ama kriteriniz bu olsun...<br /></p><h3 style="text-align: left;">MIDI klavye</h3><p>hiç bir yerde bu öneriyi görmedim ama ben öneriyorum... daha doğrusu çok memnunum... org yerine rahatlıkla tercih edilebilir ama bu sefer de işin teknik yönü sıkıntı olabilir... ben yine de önereyim, satın aldığınız yer yardımcı olacaktır... <b>midi klavye</b>lerin 88 piyano tuşluları var... bir çok markanın farklı modelleri var... o konuya girmiyorum ama "88 tuşlu olacak" "tuş hassasiyeti piyanoya yakın olacak" "hammer effect" olarak geçebilir... "gerçek piyano hissi" olarak ifade edilebilir... tamamen mekanik bir yapı olan akustik piyanonun yerini tutmamakla birlikte, tuşları çok iyi olan modeller var... <br /></p><p>orglardan ve çoğu dijital piyanodan çok daha iyi piyano hissi veren cihazlar var <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2009/10/ses-kartlar-midi-kontrol-klavyeler.html" target="_blank">midi klavyeler</a></b> içinde... bu cihazlar <b>bilgisayara bağlanmadan hiç bir işe yaramazlar!!!</b> <b>hoparlörleri yoktur!!!</b>... ve <b>bilgisayara yüklü programlarla çalışırlar!!!</b>... valla gidip alıp da bana kızmayın... dijital piyanoya alternatiftirler ve aslında çok profesyonel stüdyo cihazıdırlar... sadece gayet kaliteli bir öneri, seçenek... bir çok aile için kolay bir yol değil...<br /></p><div class="toolbar-container scrolled" id="toolbar">
</div>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-68037740950383209492023-04-23T19:42:00.003+03:002023-04-23T19:47:59.733+03:00the sense of my childhood - derin çopur<p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWoML-1bcUsrO12po6MqjdBxRdP47uIk1B61FBsozR1_HkGxZjXFZU6O_3WtIFoFOkRdSOmEV6Ih2HkCv5O3vyypqosUDbkvmYMmcy2HZdyaVH5pOy0UtqwNENkWv45wMzjOR904AAal62IyUeqOwZmS-K9tx4cvKh_7FcCcOsdInwamLukzBL1UKn8A/s693/THE%20SENSE%20OF%20MY%20CHILDHOOD%20by%20Derin%20%C3%87opur.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="685" data-original-width="693" height="633" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWoML-1bcUsrO12po6MqjdBxRdP47uIk1B61FBsozR1_HkGxZjXFZU6O_3WtIFoFOkRdSOmEV6Ih2HkCv5O3vyypqosUDbkvmYMmcy2HZdyaVH5pOy0UtqwNENkWv45wMzjOR904AAal62IyUeqOwZmS-K9tx4cvKh_7FcCcOsdInwamLukzBL1UKn8A/w640-h633/THE%20SENSE%20OF%20MY%20CHILDHOOD%20by%20Derin%20%C3%87opur.jpg" title="the sense of my childhood - derin çopur" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">the sense of my childhood - derin çopur<br /></td></tr></tbody></table><p></p><p>mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi devlet konservatuvarında <b>elif gökçe türkili</b> ile piyano çalışmalarını sürdüren <b>derin çopur</b>, <b>the sense of my childhood</b> adlı ilk albümünü yayınladı... 23 nisan günü gelmesi bu haberin, apayrı bir anlam ifade ediyor tabii... mustafa kemal boşuna emanet etmemiş bu ülkeyi çocuklara...</p><p>beşiktaş burak reis ilkokulu sonrasında, mimar sinan üniversitesine girmeyi başaran derin çopur'u bir süredir yakından takip ediyorum, çok çalışkan ve aktif bir piyanist.. birçok etkinlikte kendisini sürekli görüyorum... lafı uzatmadan hemen <b>berkovich</b>, <b>saygun</b> ve <b>sun</b> eserlerini seslendirdiği ilk albümü <b>the sense of my childhood</b>'u paylaşayım... albüm harika, bitince hemen başa dönüp, tekrar dinliyorsunuz...</p><p><b>derin çopur - the sense of my childhood</b><br /></p><p><iframe allow="autoplay; clipboard-write; encrypted-media; fullscreen; picture-in-picture" allowfullscreen="" frameborder="0" height="555" loading="lazy" src="https://open.spotify.com/embed/album/768hqvipFtsTmi3WzIrtiX?utm_source=generator" style="border-radius: 12px;" width="640"></iframe><br /></p><p>albümün kayıtları 2022 yılı temmuz ayında itü-miam'da alındı... kayıt, mix ve mastering işlemleri <b>mert bozdemir</b> tarafından yapılmış.. albümün oldukça gösterişli kapağı ise <b>eren dedeleroğlu</b> tarafından tasarlanmış... albüm, gerek eserler, gerek yorum ve gerekse kayıt ve mastering açısından, her yönüyle çok güzel... en önemlisi ise bestecilerimizin eserlerini yorumlamış olması derin çopur'un...</p><p><b><a href="https://youtu.be/Tc_HKYXjkGo?list=OLAK5uy_lXvxX7LpR7kdEZ2XwcvGnJRq6s4jQ4Be4" rel="nofollow" target="_blank">youtube üzerinden de dinleyebilirsiniz albümün tamamını</a></b><br /></p><p>uzunca bir teşekkür kısmı da var albümün...</p><p></p><blockquote>altı yıldır elimi hiç bırakmayan ve bu albümün mimarı olan kıymetli öğretmenim doç. elif gökçe türkili'ye, kayıtlarımızı alan ve parçaların mix & masteringlerini yapan mert bozdemir ağabey'ime, itü miam'dan ozan sarıer hoca'ma, muammer sun hoca'mızın eşi sinemis sun hanımefendi ve değerli sun ailesi'ne, msgsü üniversitesinden değerli kompozisyon hocamız özkan manav'a, bilkent ünv. öğretim üyesi sayın yiğit aydın'a, peer music yetkilisi sayın arnt nitschke'ye, sayın metin oktay ve median müzik edisyon çalışanlarına, pelikan müzik'in değerli çalışanları ve sayın hasan deniz'e anlamlı katkıları ve destekleri için çok teşekkür ederim... bu albüm için en kıymetli zamanlarından fedakârlık eden kaya türkili'ye, hep destek ve sevgi gördüğüm sanatçı erman türkili'ye, bu albümün kapak tasarımını yapan biricik ağabey'im eren dedeleroğlu'na, ahmet adnan saygun'un bu albümdeki eserlerini çalışma imkânı bulduğum devlet sanatçısı sayın gülsin onay hoca'ma, masterclass'ına katılarak paganini varyasyonlarını çalışma imkânı bulduğum sayın gökhan aybulus hoca'ma, teknik ve içten desteklerinden dolayı nihal saruhanlı ve burhan hasdemir'e, manevi olarak hep yanımda olan tuvana gülcan'a aileme ve sevgili dayım ihsan baştemir'e ve bu albümde emeği geçen herkese çok teşekkür ederim... güzel günlerde görüşmek üzere...</blockquote>albümün teşekkürü de çok güzel olmuş... genç piyanist derin çopur'u takip ediyorum, başarılarını biliyorum ama çoğu detayın bu teşekkürde de olması çok iyi oldu... kayıtlar en fazla bir kaç gün sürmüştür, hatta 1 gündür... albümün hazırlanması da öyle ama o kadar kolay olmuyor bu işler... 6 yıllık elif gökçe türkili eli var, gökhan manav, yiğit aydın, gülsin onay ve gökhan aybulus var... hepsini saymayayım artık yeniden:)... muammer sun ve ahmet adnan saygun'u ilave edeyim tabii, bugünün çocuklarına albüm çıkarabilecekleri eserler bıraktıkları için...<p></p><p>geçtiğimiz sene çukurova üniversitesi tarafından düzenlenen <b>rhapsody piyano festivali yarışması</b>nda ikinci olmayı başarmıştı derin çopur... bu yılın başında da <b>grand pera emek sahnesi</b>nde gülsin onay ile sahne aldı derin... geçtiğimiz yıl haziran ayında <b>bahçeşehir üniversitesi sanat festivali</b>nde ilk açık hava resitalini de verdi... <b>16. pera piyano yarışması</b>nda da mansiyon ödülüne layık görülmüştü... fazlası da var ama okul etkinliklerini yazmıyorum artık... zaten daha ne olsun...</p><p>derin çopur hakkında daha önce paylaşım yapma fırsatım olmamıştı, ilk paylaşım albümle oldu!... haydi hayırlısı bakalım... derin çopur'un bende bıraktığı izlenime göre; benim hiperaktif sanatçı dediğim ve yaz yaz bitmeyen, aynı anda 88 farklı iş çıkaran, nereden çıkacağı belli olmayan sanatçılarımızdan olacak... sağ üstteki arama kısmına hiperaktif yazın, görürsünüz... en azından şimdiden yazmaya başladım ki, ilerleyen yıllarda on saat uğraşmayayım... şimdilik bu kadar, sizi harika bir performansı ile başbaşa bırakayım...</p><p>chopin - vals no.15... berkoviç - paganini teması üzerine varyasyonlar... muammer sun - yurt renkleri'den 4 oyun horonumsu ve gezinti...<br /></p><p></p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/F2eKTfKlols" title="Rhapsody Piyano Yarışması'ndaki Performansım" width="640"></iframe>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-38516428863554784372023-04-21T04:13:00.008+03:002023-04-21T22:29:12.121+03:00young talents in classical piano<p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_xHYogyQFZXGv-wu0_k1Iz2cvhciMBS0VpsQEB3Vo6b8rNVr21QQBl7_mYCKmAeSgHodxVuR21y54QQwaSCmzRBSc89aXuBJVKrwsWl4cv_JlJM7rye8d82k06LIeNuYjb7otK_zrktqmJSzhnZ4j_HMC02sVgPM5R2NmAiWYenFS4iG_ilMrSKh73g/s1000/Young%20Talents%20in%20Classical%20Piano,%20Vol.%201.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="klasik piyanoda genç yetenekler" border="0" data-original-height="1000" data-original-width="1000" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_xHYogyQFZXGv-wu0_k1Iz2cvhciMBS0VpsQEB3Vo6b8rNVr21QQBl7_mYCKmAeSgHodxVuR21y54QQwaSCmzRBSc89aXuBJVKrwsWl4cv_JlJM7rye8d82k06LIeNuYjb7otK_zrktqmJSzhnZ4j_HMC02sVgPM5R2NmAiWYenFS4iG_ilMrSKh73g/w640-h640/Young%20Talents%20in%20Classical%20Piano,%20Vol.%201.jpg" title="young talents in classical piano" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">young talents in classical piano vol 1<br /></td></tr></tbody></table><p></p><p>başarılı genç piyanistlerimizden <b>idil küner</b>, <b>nil magali lopez</b>, <b>ayşe cemre ağırgöl</b>, <b>ilyun bürkev</b> ve <b>duru aydın</b> tarafından seslendirilen ünlü piyano eserlerinin toplandığı harika bir albüm, 17 mart 2023 tarihinde <b><a href="http://purmuzik.com/" target="_blank">pür records</a></b> etiketi ile yayınlandı...</p><p><b>young talents in classical piano vol 1</b> adı ile yayınlanan albüm hakkında ben instagram haricinde hiç bir bilgi bulamadım... yukarıda verdiğim pür records resmi sayfasında da bilgi bulamadım...</p><p>eserler, seslendiren genç yetenekler ve kayıt harika... özetle; albüm çok iyi ve <b>pür records</b> sosyal sorumluluk projesi olarak açıklanmış bu albüm kaydı ve en çok hoşuma giden kısmı da vol 1 olması yani devamı gelecek...</p><p>2015 yılında <b>özlem ve erce kaşlıoğlu </b>tarafından kurulmuş olan yüksek standartta bir müzik kayıt stüdyosu <b>pür records</b>... ayvalık cunda adasında, büyük orkestraların da kayıt yapabileceği bir stüdyo otel projesiymiş... <br /></p><p></p><p>mayıs ayında gerçekleşecek olan <b><a href="https://www.adspianofestival.com/" target="_blank">2023 ads piyano akademisi uluslararası gülsin onay piyano festivali ve yarışması</a></b> birincilerinin albüm kayıtları da pür recording studio tarafından gerçekleştirilecekmiş... çok güzel bir haber ve demek ki vol 2 de o yarışma birincilerini kapsayacak... detaylı bilgi için festival bağlantısına gidiniz...<br /></p><p>resmen her bir satırı farklı yerlerden alıp, bir araya getirdim:)... yani bir yerlerde derli toplu olsaydı hiç fena olmayacaktı ama <b>"bu birbirinden başarılı genç piyanistler için"</b> değer biraz çaba sarfetmeye... yani sadece onlar için çaba sarf ederim, konu büyükler olsaydı, daha 3. dakikada vazgeçmiştim paylaşmaktan diye de açıklayayım, belki anlaşılmamıştır:))...</p><p>burası dergi yada gazete değil, blog.. hatırlatmasını yapayım önce... yani sorun şu: bu ülkede gerçekten çok değerli birilerinin sayesinde muhteşem işler çıkarılıyor... hem de öyle sanıldığı gibi az da değil... bence oldukça iyi... türkiyede kişiler önemlidir, kurumsallaşma yoktur... ortada bir kurum olduğu zaman bile, 2 kişi yapar her şeyi... ama o muhteşem işlere yaraşır ufacık bir reklam, duyuru, marketing, strateji, iletişim, bilişim, etkileşim yada adına ne derseniz işte... ve hatta şöyle abartılı ama olması gereken şekilde anlatayım derdimi; <b>"biz harika işler yapıyoruz, biraz hava atalım da keyfini çıkaralım"</b> gibi bir şey bile yok.. şunu da ekleyeyim hemen; varsa da aşırı abartılı bir marketing söz konusu:))... kimi yarım yamalak iş yapar ama zannedersiniz ki dünyaya çarpacak bir göktaşının yörüngesini değiştirmiş, kimi de her yönüyle harika bir iş çıkarır bu albüm ve konser gibi ama o iş çıktı mı çıkmadı mı? anlayan bile olmaz... benim gibi "bir şey keşfetsem de paylaşsam" diye radarları açık vaziyette dolanan biri bile denk geliş farkediyorsa, bence ğzerinde durulması gereken bir durum söz konusudur... </p><p>başka ülkeleri de takip ediyorum sürekli.. insanın gözüne sokuyorlar en ince ayrıntısına kadar her şeyi... bizde ise muhteşem işler, etkinlikler, projeler vs vs vs çoğu zaman bir kaç kişinin gayretiyle yürür ve bir şeyler de doğal olarak hep eksik kalır çünkü o bir kaç kişi her şeyin peşinden koşamaz... ama kadıköy belediyesi, süreyya operası profesyonel bir kurum mesela... konserde sahne alan genç sanatçıların kısa da olsa özgeçmişlerini paylaşmayı atlamamalıydılar diye düşünüyorum... çünkü konserlerde sanatçılar hakkında bilgi de verilir normalde... benim gibiler de oradan en güncel ve tam bilgileri aşırıp, paylaşırlar... genç sanatçılarımız daha iyi tanınmış olurlar...<br /></p><p>övüyorum bakın, laf etmiyorum, yanlış anlaşılmasın... gelip yorum kısmında kızıyorlar sonra...</p><p>aşağıdaki bağlantıdan albümü incelemek size kalmış ama mutlaka satın alın derim... bu arada; albümde seslendirilen eserler biraz tuhaf yazılmış sanki aşağıdaki bağlantıda... eserler, başka eserlerin bölümleri gibi yazılmış... bugün benim işler ters gidiyor ama valla snob klasik müzik dinleyicisi bozuk çalar:)...<br /></p><p><b><a href="https://www.prostudiomasters.com/album/page/177689" rel="nofollow" target="_blank">young talents in classical piano vol 1</a></b></p><p>neyse; umarım ben albümde seslendirilen eserleri ve yorumlayan genç piyanistlerimizi düzgün yazabilirim...<br /><br /><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2021/02/ilyun-burkev-hope-for-future.html" target="_blank">ilyun bürkev</a></b> <i>beethoven - pathetique, rachmaninov - prelude no:5, chopin - etude no:10</i><br /><br /><b>nil magali lopez</b> <i>chopin - fantaisie impromptu, debussy - rêverie, js. bach - prelude bwv 851</i><br /><br /><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2021/02/ayse-cemre-agrgol.html" target="_blank">ayşe cemre ağırgöl</a></b> <i>chopin - ballade no:1, chopin - etude no:1</i><br /><br /><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2018/02/duru-aydn.html" target="_blank">duru aydın</a></b> <i>beethoven - waldstein, Scriabin - etude no:12, chopin - waltzes no:1</i><br /><br /><b>idil küner</b> <i>chopin - mazurka no:4, js. bach - fantasia bwv 906</i></p><p>albümü spotify üzerinden de dinleyebilirsiniz...<br /></p><p></p><p><iframe allow="autoplay; clipboard-write; encrypted-media; fullscreen; picture-in-picture" allowfullscreen="" frameborder="0" height="352" loading="lazy" src="https://open.spotify.com/embed/album/3cc16V3PR2D4K4fwwV2yLf?utm_source=generator" style="border-radius: 12px;" width="100%"></iframe><br /></p><p>albüm gerçekten her yönüyle harika bir proje.. emeği geçen herkesi kutluyorum ancak albüm hakkında bilgilendirme bulamadığım için, emeği geçen isimleri maalesef paylaşamıyorum şimdilik... <br /></p><p>ben aslında bu albümü paylaşmak için başlamadım ki yazmaya:)...</p><p>16 nisan 2023 tarihinde <b>süreyya operası</b>’nda gerçekleştirilen <b>genç yetenekler ve gülsin onay piyano resitali</b> hakkında paylaşım yapacaktım, instagramda incelerken, albümü gördüm denk geliş ve bu konserin bu albümün tanıtım konseri olduğunu farkettim...</p><p>albümde eser seslendiren isimlerle, konserde sahne alan isimler arasında küçükcük de olsa bir farklılık var... albümde yer alan duru aydın konserde sahne almadı... albümde bulunmayan <b>ırmak akıncı </b>ise konserde yer aldı... genç piyanist ırmak akıncı da bir süredir takip ettiğim bir isim ve kendisini rhapsody ve mozart akademi yarışmalarında aldığı dereceler ve çocuk besteciler buluşması sayesinde tanımıştım...</p><p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhltTVHySSiKvlegYkPkTrTW5ZIAXr3CUnoLfhBy2K0vc7_E6VV3OsyoLrRlzwIpiHd1xU8OQFjjnD2349uT66HdCsoRbj6mLb21H7PC99YV3HeL9ddomQedEAzmVXJJ4tFLut4ZcuFBRHyP9f3V2nSeKyrE6PhcKmfKxuYzQB6Yyz7le4g-C4VydcpA/s452/gen%C3%A7%20piyanistler%20ve%20g%C3%BClsin%20onay.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="378" data-original-width="452" height="535" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhltTVHySSiKvlegYkPkTrTW5ZIAXr3CUnoLfhBy2K0vc7_E6VV3OsyoLrRlzwIpiHd1xU8OQFjjnD2349uT66HdCsoRbj6mLb21H7PC99YV3HeL9ddomQedEAzmVXJJ4tFLut4ZcuFBRHyP9f3V2nSeKyrE6PhcKmfKxuYzQB6Yyz7le4g-C4VydcpA/w640-h535/gen%C3%A7%20piyanistler%20ve%20g%C3%BClsin%20onay.jpg" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">idil küner, nil magali lopez, ayşe cemre ağırgöl, ilyun bürkev, ırmak akıncı ve gülsin onay<br /></td></tr></tbody></table><p></p><p style="text-align: left;">genç piyanistlerimizle önceki yıllarda masterclass çalışmaları yapmış olan usta piyanist <b>gülsin onay</b> da bu konserde bir performans sergiledi... bu konserin amacı da albüm ile aynı ve üstün yetenekli genç sanatçılara destek olmak, onlara sahne tecrübesi kazandırmak... usta bir sanatçı ile aynı sahneyi paylaşmak da ayrı bir kazanım tabii ki...<br /></p><p style="text-align: left;">konserde seslendirilen eserler şöyle;<br /></p><div style="text-align: left;"><b>ırmak akıncı</b><br /><i>beethoven - fa maj sonat no.6 in op. 10 no.2. 1. bölüm<br />mendelssohn-bartholdy - si min prelüd op.104 no:2<br />grieg - ‘the poet’s heart’<br />erkin - ‘duyuşlar’ oyun</i><br /><br /><b>ilyun bürkev</b><br /><i>fchopin - fa maj ballade no.2</i></div><div style="text-align: left;"><i>saygun - ‘aksak tartılar üzerine 10 etüd’ no.1 op.38</i><br /><br /><b>ayşe cemre ağırgöl</b><br /><i>ravel - miroirs, 3. bölüm: “une barque sur l’océan”<br />liszt - paganini etüt no. 3, “la campanella”</i><br /><br /><b>nil magali lopez</b><br /><i>bach - bwv 884 sol maj prelüd & füg<br />debussy - reverie<br />chopin - ihtilal etüdü op.10 no.12</i><br /><br /><b>idil küner</b><br /><i>bach - ingiliz suit no. 3 in sol min bwv 808 – prelüd<br />chopin - mazurka op. 17 no. 4<br />say - nazım ballad no:1</i><br /><br /><b>gülsin onay</b><br /><i>chopin - andante spianato et grande polonaise op.22</i><br /></div><p style="text-align: left;">albümde ve konserde yer alan genç sanatçılarımızdan <b>nil magali lopez</b>, i<b>dil küner</b> ve <b>ırmak akıncı</b> hakkında maalesef daha önce paylaşım yapma fırsatım olmamıştı... her üç sanatçımız da son dönemlerde tanıdığım isimler ve zaman yetersizliğinden hak ettikleri paylaşımları yapamıyorum maalesef... bu konserler ve albümler benim için çok güzel fırsat oluyorlar... bildiğim kadarıyla kendileri hakkında kısaca da olsa bilgi vereyim...<br /></p><h3 style="text-align: left;">ırmak akıncı<br /></h3><p style="text-align: left;">bilkent üniversitesi müzik hazırlık okulunda <b>gülnara aziz</b> ile piyano çalışmalarını sürdürüyor ırmak akıncı... amerika south florida uluslararası piyano yarışmasında ikincilik, almanya’da düzenlenen musical fireworks in baden wuerttemberg uluslararası piyano yarışmasında üçüncülük, canadian-ukranian festival of children and youth creativity toronto müzik festivalinde hem kompozisyon hem piyano dalında birincilik, international music competition carenaissance yarışmasında birincilik ödülleri bulunuyor... <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2021/05/cocuk-besteciler-bulusmas-2021.html" target="_blank">istanbul büyükşehir belediyesi çocuk besteciler buluşması</a></b>nda da finale kalmayı başarmıştı... yani gelecekte muhtemelen piyanist besteci olarak bahsedeceğiz kendisinden... geçtiğimiz sene de almanya’da düzenlenen the young piano award international online piano competitionda üçüncülük, uluslararası adana rhapsody piyano yarışmasında da birincilik ödülüne layık görülmüştü ırmak...</p><h3 style="text-align: left;">idil küner</h3><p style="text-align: left;"></p><p style="text-align: left;"></p><p style="text-align: left;">istanbul üniversitesi devlet konservatuarı yarı zamanlı piyano bölümü öğrencisi idil küner... eser bilgeman şakir ile sürdürüyor eğitimini... uluslararası pera piyano yarışmasında solo kategoride birincilik, duo kategoride ise ikincilik, gürcistan’da düzenlenen uluslararası mozart piyano yarışması’nda birincilik, tovak chopin piyano yarışması’nda da üçüncülük dercelerine layık görüldü... yeldeğirmeni sanat ve kıbrıs bella pais festivallerinde konserler verdi... aslında çok uzun süredir sesi ile ünlü idil küner.. birçok film ve reklamda seslendirme yapmış bugüne kadar... boğaziçi gençlik korosunda da koristlik yapıyor iki yıldır... çalışmaları hakkında detaylı bilgi almak için aşağıdaki bağlantıya gidiniz... çok güzel bir resmi sayfası var idil künerin... özellikle sesini nerelerde bolca duyduğunuzu öğreneceksiniz...</p><p style="text-align: left;"><b><a href="https://www.idilkuner.com/" target="_blank">idil küner</a></b></p><h3 style="text-align: left;">nil magali lopez<br /></h3><p style="text-align: left;">istanbul üniversitesi devlet konservatuarında eser bilgeman şakir ile piyano çalışmalarını sürdürüyor nil magali lopez... uluslararası pera piyano festivalinde mansiyon, uluslararası bursa nilüfer piyano yarışmasında ise ikincilik ödüllerine layık görülmüş... izmir devlet senfoni orkestrası eşliğinde solist çocuk olarak sahne alan nil, kuzey kıbrıs türk cumhuriyetinde düzenlenen uluslararası bellapais müzik festivali kapsamında, bellapais manastırında da konser verdi... piyano çalışmalarını yarı zamanlı olarak sürdürüyor ve istanbul italyan lisesinde öğrenim görüyor...</p><p style="text-align: left;">bazı sanatçılarımızın performanslarını sosyal medyada izledim ancak konserin videoları youtube üzerinden paylaşılmadı, bu sebeple paylaşamıyorum... sadece <b>nil magali lopez</b> paylaşmış bu konserdeki performansını, mutlaka izleyin derim, çok başarılı... ulaşabildiklerimi mutlaka daha sonra paylaşırım...<br /></p><p style="text-align: left;"><b>nil magali lopez - bach, debussy, chopin</b></p><p style="text-align: left;"><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/EX5s1sR_68I" title="17 Nisan 2023" width="640"></iframe></p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-24435201547260188562023-04-20T04:13:00.009+03:002023-04-26T20:06:19.112+03:00şerefiye sarnıcında flüt konseri<p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6UqplqTAg8gLIiJYWl4snkgOJO657wrLQNTceFrpwfv8qbP3dulzr6DU2b_V5rHhvz0nefgqiavejYsrAgag9J7BK20ytYpivmbHb1gQd3ShHsjf0Xz77rPje-ACL4EC4NwSKHMVo8W7H57OaNIhfSuFlHKOzqdHQsDCm4tM-rW4aZwPyZaxgvTagrg/s561/Screenshot%202023-04-19%20at%2022-51-11%20Ayben%20Sever%20(@aybenseverr)%20%E2%80%A2%20Instagram%20foto%C4%9Fraflar%C4%B1%20ve%20videolar%C4%B1.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="şerefiye sarnıcı flüt konseri" border="0" data-original-height="425" data-original-width="561" height="485" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6UqplqTAg8gLIiJYWl4snkgOJO657wrLQNTceFrpwfv8qbP3dulzr6DU2b_V5rHhvz0nefgqiavejYsrAgag9J7BK20ytYpivmbHb1gQd3ShHsjf0Xz77rPje-ACL4EC4NwSKHMVo8W7H57OaNIhfSuFlHKOzqdHQsDCm4tM-rW4aZwPyZaxgvTagrg/w640-h485/Screenshot%202023-04-19%20at%2022-51-11%20Ayben%20Sever%20(@aybenseverr)%20%E2%80%A2%20Instagram%20foto%C4%9Fraflar%C4%B1%20ve%20videolar%C4%B1.jpg" title="adasu sılay, ceyda akbuğday, aslıhan and mısra coşkun ve ayben sever" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">adasu sılay, ceyda akbuğday, aslıhan and mısra coşkun ve ayben sever</td></tr></tbody></table><p>mezunu olduğu <b>mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi</b> istanbul devlet konservatuvarı’nda öğretim üyesi olarak yeni sanatçılar yetiştiren ve aynı zamanda başarılarıyla adından sürekli söz ettiren f<b>lüt sanatçımız aslıhan and</b> ve flüt sanat dalı öğrencilerinden oluşan flute quartet; büyüleyici atmosferi ile ünlü <b>şerefiye sarnıcı</b>'nda harika bir konsere imza attılar...<br /></p><p>tabii her zamanki gibi, bu konserin de üzerinden neredeyse dört ay geçti ve ben flute quartet mezun olmadan bari paylaşayım istedim... geçtiğimiz yılı tamamlamaya bir gün kala, bu olağanüstü mekanda yılbaşı temalı eserlerle flüt esintileri yaşatan konserin programını maalesef bilmiyorum ama <b>joachim johow</b> eseri <b>tango para flautas</b>, şerefiye sarnıcının sütunları arasında oldukça hoş geldi dinleyince...<br /></p><p>değerli sanatçımız <b>aslıhan and</b>; flüt sanat dalı öğrencileri <b>adasu sılay</b>, <b>ceyda akbuğday</b>, <b>mısra coşkun</b> ve <b>ayben sever</b> ile birlikte aynı sahneyi paylaşmış ve izleyemeyenlerin çok üzüldüğüne tanık olduğum harika bir konsere imza atmışlar birlikte... üstelik konser de <b><a href="https://www.serefiyesarnici.istanbul/" rel="nofollow" target="_blank">şerefiye sarnıcı</a> </b>gibi olağanüstü bir mekanda verilmiş... bir öğretmenin, öğrencileri ile sahneye çıkmış olması benim açımdan çok önemli... daha doğrusu benim açımdan değil, sanat açısından çok önemli... bu blogta özellikle flüt ve arp konusunda yapmış olduğum neredeyse tüm paylaşımlarda sık sık vurgulamışımdır, bir kez daha yazayım; flüt ve arp camiamızın, hocasıyla ve öğrencisiyle sergilediği "büyük bir aileyiz biz" olgunluğunu da çok önemsiyorum gerçekten...<br /></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKQNHc2f5ObA5IMecyY1cVRtfQisnTl0RNPuPAe1M20byiFGSkkzX8589FyVFkZEpDuNOKR5u_pDf0uWbMjbdCqKS2HjQFZ-PqpX_JsIeM9R7tkoS_u196jQ_FBpHse-z7Cxx1XLec2FiD35CEcUdVM4YchBM0ynUd63DcD2D483juPOZY1dUHiNZVfw/s582/Screenshot%202023-04-19%20at%2022-52-13%20Ayben%20Sever%20(@aybenseverr)%20%E2%80%A2%20Instagram%20foto%C4%9Fraflar%C4%B1%20ve%20videolar%C4%B1.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="438" data-original-width="582" height="482" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKQNHc2f5ObA5IMecyY1cVRtfQisnTl0RNPuPAe1M20byiFGSkkzX8589FyVFkZEpDuNOKR5u_pDf0uWbMjbdCqKS2HjQFZ-PqpX_JsIeM9R7tkoS_u196jQ_FBpHse-z7Cxx1XLec2FiD35CEcUdVM4YchBM0ynUd63DcD2D483juPOZY1dUHiNZVfw/w640-h482/Screenshot%202023-04-19%20at%2022-52-13%20Ayben%20Sever%20(@aybenseverr)%20%E2%80%A2%20Instagram%20foto%C4%9Fraflar%C4%B1%20ve%20videolar%C4%B1.jpg" title="şerefiye sarnıcı" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">şerefiye sarnıcı</td></tr></tbody></table><p>önceki yıllarda sadece <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2020/04/ceyda-akbugday.html" target="_blank">ceyda akbuğday</a></b> hakkında paylaşım yapma fırsatım olmuştu ancak dört flütçümüz de çalışmalarını sürekli takip etmeye çalıştığım başarılı genç sanatçılarımızdan... isimlerini bir çok farklı etkinlikte sürekli görüyorum... özellikle son yıllarda, zaman yetersizliğinden dolayı takip ettiğim her genç sanatçımızı hemen paylaşamıyorum maalesef... bu tip paylaşımlar da bu açıdan çok yararlı oluyor ve böylesine güzel fırsatlar karşıma çıkınca da fırsatı kaçırmıyorum...<br /></p><p><b>ayben sever</b> hakkında henüz paylaşım yapma fırsatım olmadı ancak yakın bir zamanda <a href="derya köftecioğlu" target="_blank"><b>derya köftecioğlu</b></a> hakkında yapmış olduğum paylaşımda ayben sever'i de izleyebilirsiniz... geçtiğimiz aralık ayında, <b>istanbul flüt topluluğu </b>ile birlikte misafir sanatçı olarak bolu abant izzet baysal üniversitesinde konsere çıkan ayben sever, <b>cahit koparal uluslararası flüt yarışması</b>’nda da hem üçüncü olmayı başarmıştı hem de en iyi türk eseri yorumcusu seçilmişti... gürcistan'ın batum kentinde 2020 yılı şubat ayında düzenlenen <b>silkway international music competition</b>'da ve iki ay önce, yani şubat 2023'de de <b>davorin jenko uluslararası flüt yarışması</b>nda tam puan ile birinciliğe layık görüldü ayben sever...<br /></p><p><b>silkway international music competition</b>'dan dereceyle dönen diğer isim ise <b>mısra coşkun</b> olmuştu... bu yarışmada ikinci olmayı başaran mısra coşkun; <b>verdi akademisi</b> tarafından italya'da düzenlenen <b>concorso musicale per flautisti</b> yarışmasında da birinciliği <b>ayben sever</b> ile paylaşmıştı... 2022 yılı aralık ayında <b>piyanist efe şen</b> tarafından <b>all saints moda kilisesi</b>nde verilen chopin piyano resitalinde, kendisine eşlik eden müzik topluluğu içinde yer alan mısra coşkun, 2021 yılında düzenlenen <b>istanbul oda müziği festivali</b>nde de sahne aldı.. <br /></p><p><b>adasu sılay</b> ise kısa bir süre önce, 4 nisan tarihinde, <a href="https://www.muzikguncesi.com/2022/12/parlayan-yldzlar-2023.html" target="_blank"><b>iş sanat parlayan yıldızlar 2023</b></a> konser serisi kapsamında, iş kuleleri'nde sahneye çıktı... bağlantıya gidip, bu konserler hakkında bilgi alırsanız sevinirim çünkü çok önemli ve prestijli bir organizasyon... 2021 yılında düzenlenen <b>concours international de flute flutissimo</b> yarışmasında da jürinin oybirliği ile birincilik ve jüri özel ödülüne layık görülen adasu sılay, 2022 yılında da doğuş çocuk senfoni orkestrasına kabul edildi...</p><p>bir süredir <b>mimar sinan flüt quartet</b> olarak konserler veren ayben sever, mısra coşkun, ceyda akbuğday ve adasu sılay; 7 ocak 2023 tarihinde de <b>istanbul filarmoni derneği</b> konser sezonu kapsamında <b>moda all saints kilisesi</b>’nde çok başarılı bir konser vermişlerdi...</p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjE8oREfv0Ob9euVamErQ8eAP8JQ--qQZtDQgOfeJoWrqKs1ij3FipUOGs2pBhobE61PK-FR9xR89oaNMHVgk6BQLARIStfLEBx6C2R5RLuDkZkTkILGwIBBDNq7D9DDc6gZVApOF2e2fMHG5xbgelcQeoTOJeYtowEDXfCEwiGpXM5zUu64n3V5uWTbQ/s1440/mimar%20sinan%20flute%20quartet.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="mimar sinan flüt quartet" border="0" data-original-height="1440" data-original-width="1440" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjE8oREfv0Ob9euVamErQ8eAP8JQ--qQZtDQgOfeJoWrqKs1ij3FipUOGs2pBhobE61PK-FR9xR89oaNMHVgk6BQLARIStfLEBx6C2R5RLuDkZkTkILGwIBBDNq7D9DDc6gZVApOF2e2fMHG5xbgelcQeoTOJeYtowEDXfCEwiGpXM5zUu64n3V5uWTbQ/w640-h640/mimar%20sinan%20flute%20quartet.jpg" title="adasu sılay, ceyda akbuğday, mısra coşkun ve ayben sever" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">flüt quartet - adasu sılay, ceyda akbuğday, mısra coşkun ve ayben sever (fotoğraf: mehmet çağlarer)</td></tr></tbody></table><p style="text-align: left;">2017 yılından beri <b>tekfen filarmoni orkestrası</b> flüt grup şefliğini yürüten <b>aslıhan and</b>'ı <b>duo anda</b> flüt ve piyano oda müziği ikilisi ve <b>diskant çağdaş müzik topluluğu</b> çalışmaları ile yakından tanıyoruz... aralıksız verdiği konserler yanında, sürekli düzenlediği masterclass çalışmaları ile de dikkat çekiyor... sanat hayatı boyunca bir çok orkestra ile çalışan, solo konserler yanında, oda müziği grupları ile de konserler veren çok aktif bir öğretmen ve sanatçı olan aslıhan and hakkında tüm detaylı bilgiye aşağıdaki resmi web sayfasından ulaşabilirsiniz...</p><p style="text-align: left;"><b><a href="https://www.aslihanand.com/" target="_blank">aslıhan and</a></b><br /></p><p style="text-align: left;"><b>joachim johow</b> eseri <b>tango para flautas</b>'a geçmeden önce altını şöyle kalınca çizmek istediğim önemli bir konu var... henüz öğrenim hayatı devam eden genç sanatçılar için o kadar önemli bir tecrübe ki bu konserler, eğer gerekiyorsa yoktan fırsatlar yaratılıp, her fırsatta seyirci ile buluşulmalıdır diye düşünüyorum... ve özellikle "öğretmen" de o sahnedeyse, tahminimce okuldan öte bir kazanım oluyordur... ülkemizde ne yazık ki bu tip tecrübeleri ben olması gerektiği ölçüde göremiyorum... umarım aslıhan and gibi örnekler çoğalır... gelecekte her bir genç flütçümüzün başarılarından da sürekli bahsedeceğimizden eminim, şimdilik sizi şerefiye sarnıcının büyüsüne büyü katan tango para flautas ile başbaşa bırakayım... <br /></p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/aLKMlkjkwQE" title="Joachim Johow - Tango Para Flautas" width="640"></iframe>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-63448435643628874262023-04-19T01:54:00.003+03:002023-04-22T00:59:39.429+03:00derya köftecioğlu<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkQJUXYrz7Hkof44XYb6Zilr9XLdvKlbyEBMpi1jNphJ1GaPKoE4OKGqbFaQnOj-eV4qzqbaGJ5YSVjtqKl0UyCXK59b9S3dBHeVXWDN_29FGrGqm869qvUJ7YL7ZsY7elZy2fSUKa2qmgPfQVoFS1CHe2Oda6dCO0T_h-uPHQ0ex2dl1Dc_O7AfEAtw/s658/derya%20k%C3%B6ftecio%C4%9Flu%20arp.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="harpist" border="0" data-original-height="658" data-original-width="532" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkQJUXYrz7Hkof44XYb6Zilr9XLdvKlbyEBMpi1jNphJ1GaPKoE4OKGqbFaQnOj-eV4qzqbaGJ5YSVjtqKl0UyCXK59b9S3dBHeVXWDN_29FGrGqm869qvUJ7YL7ZsY7elZy2fSUKa2qmgPfQVoFS1CHe2Oda6dCO0T_h-uPHQ0ex2dl1Dc_O7AfEAtw/s16000/derya%20k%C3%B6ftecio%C4%9Flu%20arp.jpg" title="derya köftecioğlu, arp" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">derya köftecioğlu</td></tr></tbody></table><p style="text-align: left;">uzunca bir süredir dikkatimi çeken ve elimden geldiğince takip etmeye çalıştığım genç arp sanatçımız <b>derya köftecioğlu</b> hakkında bir süredir paylaşım yapmak istiyordum, kısmet bugüneymiş... benim paylaşımlarım da çok tekdüze başlıyor ve hep aynı lafı ediyorum ama ne yapayım, paylaştığım her sanatçımızı uzunca bir süre takip ediyorum ve belli bir süre de paylaşım yapabilmek için tembelliğimi yenmeye çalışmakla geçiyor:)...</p><p style="text-align: left;">tabii bu "uzunca" olarak ifade ettiğim süre de öyle yıllarca olmuyor çünkü zaten çoğu genç sanatçımızın sanat geçmişi çoğu zaman sadece birkaç yıl oluyor ama o birkaç yıl içinde o kadar hızlı yol alıyorlar ki, nasıl olur da bu kadar kısa bir sürede, bu kadar hızlı ilerlenir? diye de düşünmeden edemiyorum bu paylaşımları yaparken... genç arpçımız derya köftecioğlu da o genç müzisyenlerimizden biri...</p><p style="text-align: left;">on yaşında baykuş olmuş derya köftecioğlu, <b>mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi</b>'nde <b>yonca atar</b> ile başlamış arpa ve sadece bir yıl sonra, eskişehirde sahne almış... eğitimin yedinci yılında, <b>enka sanat</b> tarafından üç yıldır düzenlenen <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2023/04/enka-sahne-gala-konseri-2023.html" target="_blank">enka sahne gala konseri</a></b>ne katıldı kısa bir süre önce... <b>şarık tara</b>'nın doğum günü olan 22 nisan'ı sabırsızlıkla bekliyoruz çünkü konser yayınlanacak o tarihte... o konserdeki performansını izlemek için, bağlantısını verdiğim paylaşıma giderseniz sevinirim... mutlaka izleyin çünkü kayıtları ve çekimleri çok kaliteli oluyor enka sanatın...</p><p style="text-align: left;">sanatçıyı en iyi anlatan, yazı değil, sanatıdır diyerek harika bir videosunu paylaşayım hemen... <b>grandjany - arabesque</b> <br /></p><p style="text-align: left;"><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/WLXKmQXcbVs" title="M. Grandjany - Arabesque by Derya Köftecioğlu" width="640"></iframe><br /></p><p style="text-align: left;">arp eğitiminin henüz ikinci yılında <b>harbiye muhsin ertuğrul sahnesi</b>’nde arp dinletisi gerçekleştiren derya köftecioğlu; arpa başlamadan bir sene önce de <b>şehir tiyatroları</b> çocuk eğitim birimi’nde iki yıl tiyatro eğitimi almış... bu bilgiyi de şimdi yukarıdaki konseri yazarken, denk geliş öğrendim, eklemek istedim çünkü oldukça önemli... <b>yonca inal</b>’ın yazdığı <b>okan patırer</b>’in yönettiği <b>"öteki beriki ilerisi gerisi"</b> adlı oyun da harbiye muhsin ertuğrul sahnesi’nde sergilenmiş ve bu oyun kendilerine <b>çocuk tiyatrosu başarı ödülü</b>’nü de getirmiş...<br /></p><p style="text-align: left;">tüm bu yazdıklarım, yani tiyatro eğitimi, arpa başlama ve konserler iki sene içinde gerçekleşiyor!... enka konseri hariç tabii, o çok yeni... tiyatro eğitimi, oyun, ödül derken; mimar sinanda arp eğitimine başlıyor ve ardından konserler... ve tabii benim bilmediğim daha başka çalışmaları da olabilir...</p><p style="text-align: left;">çağatay akyol, gabriella dall’olio, marielle nordmann ve eleanor turner gibi önemli sanatçıların ustalık sınıflarına katılan derya köftecioğlu; 2020 yılında da <b>mimar sinan gençlik orkestrası</b> ile ilk orkestra konserini gerçekleştirdi..</p><p style="text-align: left;"><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/yEC5X7ymAZA" title="Derya Köftecioğlu: Lolita la danseuse - M. Tournier ve Fantasie pour Harpe, Op.95" width="640"></iframe> <br /></p><p style="text-align: left;">2021 yılı sonunda katıldığı <b>london classical music competition</b>'da üçüncülük ödülüne layık görülen derya köftecioğlu, 2022 yılı sonunda katıldığı <b>london young musician award</b> yarışmasında da birinci olarak <b>gold prize</b> ödülüne layık görüldü, yetmedi <b>fantastic technique</b> jüri özel ödülünün de sahibi olmayı başardı...<br /></p><p style="text-align: left;">2022 yılı aralık ayında ise; önce <a href="https://www.kmksanat.com/" target="_blank"><b>kmk sanat</b></a> konser serisi <b>genç sahne</b> kapsamında solo konser veren derya köftecioğlu, bir hafta içinde ikinci kez sahne alarak, başarılı genç flüt sanatçımız <b>ayben sever</b> ile birlikte <b>istanbul resim heykel müzesi</b>nde düzenlenen gün batımı konserinde yer aldı...</p><p style="text-align: left;">sosyal medya üzerinden bir çok videosunu izledim ancak youtube üzerinde paylaşılan videoları oldukça sınırlı derya köftecioğlu'nun... yukarıda bahsettiğim mimar sinan üniversitesinde eğitimine devam etmekte olan <a href="https://www.muzikguncesi.com/2023/04/tango-para-flautas.html" target="_blank">f<b>lüt sanatçısı ayben sever</b></a> ile birlikte, <b>duo pan</b> olarak verdikleri konserin de çok güzel bir konser olduğundan eminim çünkü flüt ve arp gerçekten birbirini çok iyi tamamlayan harika bir ikili.. o konseri izleyemedim, herhangi bir jayıt da paylaşılmadı ancak birlikte seslendirdikleri 3 eserlik mini konser tadında kayıtları var, keyifle dinliyorum şu an yazarken, o video ile tamamlayayım şimdilik...</p><p style="text-align: left;">son iki yılı çok önemli başarılarla ve konserlerle geçti derya köftecioğlu'nun, eminim ki bu başarıları artarak devam edecek ve gelecekte adından çok söz ettirecek.. ben de paylaşacağım tabii...</p><p style="text-align: left;"><b>duo pan - derya köftecioğlu ve ayben sever</b> js. bach - siciliano, wa. mozart - adagio, flute quartet ve donizetti - larghetto and allegro a 508...</p><p style="text-align: left;"><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/M-f0wo__lxc?list=PLVP8HFU8mNkIBBLFulMxRwU8nnPjlEHBm" title="MSGSÜ ARP SANAT DALI, Duo Pan Ayben Sever (flüt), Derya Köftecioğlu (arp) 5. AKOB Yarışma Kaydı" width="640"></iframe></p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-582289133680677865.post-77509782666787940782023-04-16T02:10:00.010+03:002023-04-26T20:27:39.093+03:00kısaca caz nedir?<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhviDRGwhyGCYvfOnFuwjQsdsSoVbbhaCy-9_9dGK5T75BiqSOQOm7XdWUElp0NFYDuOY60fqUIeToC4g3Pp3g8OuPiz7eFEoOt4h13fjvxr2BJF5O5QtgM24Yz5KA0dpm0KvCpJPq6e2LpZVuUXVGq9MvMIWv95JV_EpDavAZHW8j_WVPJJot22WszdQ/s1023/caz%20d%C3%B6nemi.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="caz hakkında" border="0" data-original-height="891" data-original-width="1023" height="558" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhviDRGwhyGCYvfOnFuwjQsdsSoVbbhaCy-9_9dGK5T75BiqSOQOm7XdWUElp0NFYDuOY60fqUIeToC4g3Pp3g8OuPiz7eFEoOt4h13fjvxr2BJF5O5QtgM24Yz5KA0dpm0KvCpJPq6e2LpZVuUXVGq9MvMIWv95JV_EpDavAZHW8j_WVPJJot22WszdQ/w640-h558/caz%20d%C3%B6nemi.jpg" title="caz nedir?" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">caz nedir?<br /></td></tr></tbody></table><p>ara ara hep çeker dikkatimi, pek de durmazdım üzerinde ama en son görüşümde "yaz yahu sen de bir şeyler, kimse boş dönmesin" gibisinden aklıma düştü nedense... olan şu: <b>"caz nedir?"</b> yazıyorlar google'a, o da ayda yılda bir bile olsa, tutup buraya getiriyor insanları... hep de "caz nedir diye de sorulur mu arkadaş!" gibisinden şeyler düşünüp, geçerdim taaaa ki bu paylaşıma başlamaya niyet edinceye kadar... niyetlendim ama niyetleniş o niyetleniş, kaldım öylece...</p><p><b>hakikaten caz nedir?</b>... o kadar zor ki bu soruya cevap vermek.. kısaca yazacağım bir şeyler ama cazın kısacası da olmaz, özüne aykırı, varoluşuna da aykırı... o derece zor ki; en baba cazcılara sormuşlar caz nedir? diye, cazın ne olduğunu şöyle net şekilde söyleyebilen çıkmamış anladığım kadarıyla... klasik müzik nedir? yada rock vs nedir? diye sorulduğunda cevap vermek çok daha kolay ama cazın ne olduğunu anlatmak gerçekten öyle kolay değil... hem teknik hem de felsefik olarak kolay değil... mesela blues'u teknik olarak anlatmak çok basit...</p><p><b>"cazın ne olduğunu sorarsan, asla bilemezsin"</b> demiş louis armstrong... yani kurcalama fazla, dinle geç der gibi bir laf olmuş...</p><p> benzer şekilde <b><a href="https://www.muzikguncesi.com/p/progresif-muzik.html" target="_blank">progresif müzik</a></b> için de "hadi yazayım bari ben de" dediğimde, önemli kısmını makul bir sürede kafadan yazıp geçmiştim ki o da öyle kolay bir şey sayılmaz ama caz gerçekten zormuş... hiç bu kadar önemli bir soru olduğunu düşünmemiştim "caz nedir?" sorusunun.. resmen şaştım kaldım... bu soru, neredeyse 100 yıldır soru olmaktan çıkıp, sorun haline gelmiş... caz ile hayatını telef eden bir tanıdığıma sordum, "bir müzik türü" dedi.. o da iyi... galiba en iyisi caz bir müzik türüdür deyip, yol yakınken paylaşımı bitirip, dağılmak... gidin, dijital platformalardan birine, genre seçin, jazz yazın, geliyor işte...</p><p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihtmZbysmb6HRsbUyz0Weu2fR1lhkpvXdnbCbv5jq4vRGnzP3bbd6Hc4W6NnFftOXxLC187Uga9jkI0oYErhxUxmh2Qn3JDe_fNEzyhZlNqbGnFvfCR_xMH6P2rO5-zduv_mMY0qXsCvX7d9tkSWat9TsPhaylH6H5p56r5rUHhHbe5jhBMH6NM-IQ6w/s1600/caz%20d%C3%B6nemi.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1263" data-original-width="1600" height="506" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihtmZbysmb6HRsbUyz0Weu2fR1lhkpvXdnbCbv5jq4vRGnzP3bbd6Hc4W6NnFftOXxLC187Uga9jkI0oYErhxUxmh2Qn3JDe_fNEzyhZlNqbGnFvfCR_xMH6P2rO5-zduv_mMY0qXsCvX7d9tkSWat9TsPhaylH6H5p56r5rUHhHbe5jhBMH6NM-IQ6w/w640-h506/caz%20d%C3%B6nemi.jpg" width="640" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><a href="http://digitalcollections.nypl.org/" rel="nofollow" target="_blank">http://digitalcollections.nypl.org/</a></td></tr></tbody></table><p></p><h3 style="text-align: left;">caz nedir?</h3><p>köle ticareti; çok sayıda afrikalıyı zorla amerikaya getirmişti... 1900'lerin başında new orleans'ın nüfusu çok fazla karışıktı... afrikalı amerikalılar, güney amerikalılar, karayip kölelerinin torunları, afrika kökenli avrupalılar ve dünyanın birçok yerinden çeşitli göçmenlerin hepsi bir arada yaşadılar... yani new orleans farklı kültürlerin eritme potası haline geldi... <b>20. yüzyılın başlarında, öncelikle afro-amerikan topluluğu ile başlayan, özünde doğaçlama ve ritmik zenginlikler bulunan bir müzik tarzıdır caz</b>... <b>karmaşık armoni, senkoplu ritimler ve doğaçlamaya yoğun bir vurgu ile karakterize edilen geniş bir müzik tarzı olan caz; güçlü bir ragtime ve blues geleneğinin devamı aslında</b>... erken dönem caz müzisyenleri, blues ve ragtime formları üzerine inşa ettiler cazı ve onlar üzerinde doğaçlama yaptılar, bu da yepyeni bir amerikan müziği türüne evrildi... kısa sürede new orleans, louisiana'dan amerika'nın tamamına yayıldı ve new york cazın başkenti oldu... popüler müzik standartlarını, modal müziği, pop, rock, funk ve hatta avangart besteleri kendi formunda eriterek gelişti ve dünyaya yayıldı...</p><p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXgtZ7fOvXE0j_NY1130BlKr9r-Tig_-wFYRfEdSO94p0AhhTIfRn8U-2ad9E9kKE-moB9wt4Qc4phNERQsarQRUNduoa-wFW9Qrqp3WtUhyRnja99plQDOwpALqBt_4JA6JMVvKYvrViceP1wAG1JrDj5GM5Hma9w3UnppbhO1IgyabeKwjqeAibmxQ/s599/Buddy_Bolden_001.png" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="599" data-original-width="479" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXgtZ7fOvXE0j_NY1130BlKr9r-Tig_-wFYRfEdSO94p0AhhTIfRn8U-2ad9E9kKE-moB9wt4Qc4phNERQsarQRUNduoa-wFW9Qrqp3WtUhyRnja99plQDOwpALqBt_4JA6JMVvKYvrViceP1wAG1JrDj5GM5Hma9w3UnppbhO1IgyabeKwjqeAibmxQ/s320/Buddy_Bolden_001.png" width="256" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">charles joseph "buddy" bolden</td></tr></tbody></table><p></p><p>kornetçi <b>buddy bolden</b> genellikle ilk caz müzisyeni olarak kabul ediliyor... 1895'te danslarda ve sokak geçit törenlerinde çalacak bir grup kurmuş ve cazın ilk örneklerini yapmış... ne yazık ki hiç kayıt yapmamış ve sağlığı bozulduktan sonra 1906'da bir devlet sanatoryumuna yatırılmış ve hayatının geri kalanını orada geçirmiş... bu muhteşem insanın hiç olmazsa bir fotoğrafını paylaşayım istedim...<br /></p><p><b>"amerika'dan başlayıp tüm dünyayı kasıp kavuran caz çılgınlığının ciddiyetini anlamak için amerikan halkının ragtime ve caz kavramlarının ne anlama geldiklerini anlaması çok önemli"</b> gibi bir ifadeyi, vaktinde yapılmış bilimsel bir çalışmanın girişinde okuyunca, deli cesaretiyle (yada cahillikle) yazmaya kalkıştığım konunun beni bir kaç boy aşacağını zar zor idrak ettim:))...</p><p>1900'lerin ilk yıllarında new orleans <br /></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/Osr7WedqNLY" title="1920s New Orleans Film Clips" width="640"></iframe><br /></p><h3 style="text-align: left;">işte bu caz ama neden caz?<br /></h3><p></p><p>aklım yettiği ölçüde caz gerçekten nedir? diye araştırdım...</p><p>yani şöyle; inanmayacaksınız ama tahmin edildiği kadar da salak değilim, herkes bilir dinlediğinin ne olduğunu... herhangi bir müziği dinlediğimizde, "işte bu caz" deriz... ama "peki o neden caz?" diye sorulduğunda, sıkıntı başlıyor... <b>ellington</b> eseri cazdır ama neden? nedir onu caz yapan?... ispatla bakalım onun caz olduğunu! diyen biri çıkarsa, cevap nedir?... ben döndüm dolaştım ve <b>"senkop"</b> denen şeyde kaldım... <b>senkopasyon</b>... kırmızı çizgilerden biri bu... <i>konservatuvarlı filansanız, bence devam etmeyin:)))</i>...<br /></p><p>britannica ansiklopedisi, senkopu "aynı notanın iki vuruşunu aksanın yerini alacak şekilde tek bir tona bağlamanın ritmik yöntemi" olarak özetliyor... valla ben anlamadım... işte bu sebeple eğitimli bilgili kişiler anlatamazlar... youtube'a sordum, bildi hemen... aşağıdaki bağlantı ise çok iyi açıklamış... yine de paylaştığım video daha basit...<br /></p><p><a href="https://youtu.be/GmuWAs_TMV8" rel="nofollow" target="_blank">How Syncopated Rhythms Work: Secrets Teach Never Told You</a><br /></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/o0ElhKNhZsw" title="Rhythmic Syncopation for Comping - Peter Martin | 2 Minute Jazz" width="640"></iframe><br /></p><p></p><p><b>senkopasyon; yani kısa vuruşlardaki bu tuhaf ritmik vurgu, en gelişmiş biçimlerini yıllarca siyasi boyunduruk altında tutulan halkın müziğinde bulmuş... bu nedenle, özgürlük arzusunun müzikteki bir ifadesi olarak görülüyor</b>... en yoğun şekline tüm slav ülkelerinin halklarında, özellikle polonya ve rusya'nın belirli bölgelerinde ve ayrıca macar çingenelerinde rastlanmaktaymış... ister amerikalı zencilerin <b>ragtime</b>'ı, ister slav halkının <b>csardas</b>'ları olsun, senkoplu ritimdeki tüm müzikleri "caz" başlığı altında sınıflandırmak da tabii hata olur ama çok benzerler... zaten cazdan sonra bir çok müzik türüne girdi iyice... senkopasyon ve caz arasında çok büyük bir farklılk var tabii... daha doğrusu senkopasyon tek başına çok yetersiz ama kilit konu...<br /></p><p></p><blockquote>afrika; çok ritimliliğin belirsizliğini tercih eder ve hiyerarşize olmuş bir ölçü anlayış yoktur onda... bir afrika davul grubunda her müzisyen aynı ritmik figürü seslendirmez. tersine, her müzisyen yanındakinin seslendirmediğini seslendirir ve batı kulağı için ritmik temeli olmayan zayıf değerleri belirginleştirir... buna "havada çalmak" denir... zenci şarkıcıların zayıf zamanlarda el çırpmalarını gören amerikalılar şaşırırlar ama benimserler bu alışkanlığı... gerçekten, avrupalılar müziği kuvvetli zamanla belirginleştirirlerken, amerikalılar, tersine, çok ağır el çırpmalara müthiş bir hafiflik kazandırarak afterbeat’le doğal biçimde vururlar... <b><a href="https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezDetay.jsp?id=-3TP-yiUUS1rcTrzoGR9xg&no=KHUlaHKIUXqAc9IlvC5JdA" rel="nofollow" target="_blank">oğan doruk şadan yüksek lisans tezi</a></b><br /></blockquote><p>işte; afrikalıların amerikaya götürdükleri, herkesin hemen kavrayamayacağı ancak kendilerine özgürlük alanı açtıkları o çok önemli nokta, yukarıdaki paragrafta saklı... bizim ritimlerin batıda yarattığı etki de buna çok benzer...</p><p></p><p>müzikte ritmin kökeninin hindistana dayandığı ve afrikada geliştiği söyleniyor... bu ritmler avrupa müziğini de etkilemiş klasik müzik açısından bakıldığında ama afrika müziğinin ritim yapısı çok farklı gerçekten ve afrika baştan sona bir ritimler yumağı... bu ritim zenginliği, afrikadan amerikaya taşınmış ve amerikanın -aslında başta meksika olmak üzere, güney amerikanın- bando kültürüyle birleşerek, ragtime doğmuş.. meksika dememin nedeni, <b>mariachi </b>müziği... özetle senkopasyon ile bando birleşmiş ve senkopasyonların çok yoğun kullanımı sonucunda da <b>swing</b> doğmuş...</p><p><b>caz, sanat müziği düzeyine erişmiş ve dünyanın malı olrnayı başarmış tek halk müziği türüdür</b>... böyle ifade etmiş <b>vural sözer</b> müzik ve müzisyenler ansiklopedisinde...</p><p>cazın kökleri ile ilgili olmamakla birlikte, aşağıdaki video çok hoşuma gitti... izlediğinizde; senkopu, çoklu ritimleri ve cazın ta kendisini fazlasıyla bulacaksınız... bu video izlendikten sonra, caz nedir? sorusu kendi kendine cevaplanmış oluyor... afrikanın taşı toprağı caz... unutmadan belirteyim: caz her yerde söylendiği, yazılıp çizildiği gibi amerikan müziği filan da değil... o coğrafyada bir çok kültür birleşmiş ve caz doğmuş demek daha doğru...<br /></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/lVPLIuBy9CY" title="FOLI (there is no movement without rhythm) original version by Thomas Roebers and Floris Leeuwenberg" width="640"></iframe><br /></p><p></p><p><b>kısaca caz; karmaşık armoni, itici senkoplu ritimler, polifoni, değişen derecelerde doğaçlama ve genellikle perde ve tınıda kasıtlı bozulmalarla karakterize edilebilir...</b><br /></p><p></p><p>tabii ki bu kadar basit olamaz geçtiğimiz 120 küsur yılın neredeyse her anında sürekli bir değişim ve gelişim halinde olan bir müzik için aşırı ayıp kaçar bu tanımlama ama doğru bir tanımlama aslında... ritmik zenginlikten çok belki de ritmik keşifler demek daha doğru olur üstelik... sonsuz bir doğaçlama ve sonsuz bir ritmik dünya birleşince caz denebilir...</p><p>şöyle kabaca düşününce, aslında kırmızı çizgileri filan da yok!... ille şu enstrüman olacak, ille şu ritim olacak yada ille şöyle olacak, böyle olacak gibi bir yönü de gerçekten yok...</p><p><b>resmen şöyle bir şey caz: minicik bir kar topu, büyüye büyüye devasa bir büyüklüğe ulaşmış, sürekli büyüyor ve geçtiği her yerden bir şeyler alarak yuvarlanıp gidiyor... </b>şöyle mesela...</p><p>Dhafer Youssef - Full Live Concert at ASSM (Izmir-Turkey 2013)<br /></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/MN0IlHz6aIU?list=PLFIiZuoLlbkXI6Udf8UZMk1yDUw-aJdNW" title="Dhafer Youssef - Full Live Concert at ASSM (Izmir-Turkey 2013)" width="640"></iframe><br /></p><p></p><p>yukarıda da belirttiğim gibi, gerçekten her an, her saniye gelişiyor, değişiyor durmadan... çok enteresan bir şey gerçekten... şu an, hadi şu içinde bulunduğumuz 1 saat diyelim, dünyanın neresinde canlı olarak caz yapılıyorsa, her biri ayrı bir zenginlik ve ayrı bir gelişme... doğadaki mutasyon gibi... mutasyonun ne olduğunu artık herkes biliyor o mendebur yüzünden... şu anda mesela bin kişi caz yapmakla meşgul ise, bilin ki bin farklı değişim yani mutasyon söz konusu olabilir ve sadece bir müzisyenin sebep olabileceği minicik bir mutasyon, yeni bir akımın doğmasını sağlayabilir... olamaz mı?.. neden olmasın, zaten hep öyle olmuş...</p><p>uçsuz bucaksız bir evren caz evreni ama sıkıntı şurada: caz okullarda teorik olarak öğretiliyor... kalıplaştırılmış artık... beyinlere kalıp kalıp işlenmiş... doğaçlama tekniği bile öğretiliyor... işte bu cazın ruhuna çok aykırı bir şey ama kendimden başkasına kabul ettiremiyorum bunu:))... yaaa git işine diyorlar... haklılardır belki...</p><p>caz tekniği öğreten videolar var!... gitarla doğaçlama nasıl yapılır? gibi oldukça teorik ve derin çalışmalar söz konusu.. okullarda dersler var... <b>cazın özüne, kişiliğine çok aykırı bu... doğaçlama nasıl yapılır? gibi bir cümle bile, doğaçlamayı öldürüp, gömen bir bakış açısı</b>... doğaçlama değil, taklit o... yani caza benzeyen bir şeyin taklit edilmesi... halbuki caz başlı başına özgürlük üzerine kurulu bir felsefe ve yaşam biçimi...</p><p><b>weather report</b> ile füzyona öncülük eden saksofoncu <b>wayne shorter</b>
şöyle diyor: "caz, kulağa caz gibi gelmek için gerekli bir şey
olmamalı... benim için 'caz' kelimesi 'sana meydan okuyorum' anlamına
geliyor.”</p><p><b>yani öğretilen bir şey, en fazla kulağa caz gibi gelir...</b><br /></p><p></p><p>caz; usta çırak ilişkisi içinde, sahnede yapılır, gelişir, değişir... sahnede öğrenilir... önce taklit edilir belki ama kısa sürer o süreç... neyse, ben böyle olduğu konusunda inatçıyım... miles gelse, "ne saçmalıyorsun sen?" dese, yine de inatla bunu savunurum... o derece psikopatım yani...</p><p></p><p>“müzik sizin kendi deneyiminiz, düşünceleriniz, bilgeliğinizdir... size müziğin sınırları olduğunu öğretiyorlar ama dostum, sanatta sınır yoktur.” ... <b>charlie parker</b> da böyle demiş...<br /></p><p></p><p>bana inanmayabilirsiniz ama victor wooten'a da inanmamazlık edemezsiniz...</p><p><b><a href="https://www.muzikguncesi.com/2021/10/victor-wootendan-muzik-uzerine.html" target="_blank">victor wooten'dan müzik üzerine</a></b><br /></p><h4 style="text-align: left;"><b>caz bence çok fazla "ruh hali"... o kadar yani, resmen ruh hali...</b> </h4><p>sofistike bir müzik olan <b>caz; zulüm ve baskılardan doğan acılı ruh durumunun çok farklı şekillerde dışa vurumu olabilir</b> mesela... baskılardan filizlendiği kesin ama dışa vurumu neticesinde eğlenceye de zemin hazırlıyor... ciddi biçimde dalga geçme var işin içinde... caz nasıl olmuşsa olmuş, en acılı zamanlarda bile eğlence aracı olmayı da başarmış... ilginç... caz; dalga geçerek, kendi ruh halini bütün dünyaya dayattı aslında... sürekli yenilikler getirdi, bazı yenilikler alt türlere dönüştü, varlığıyla toplumu geliştirdi/düzeltti/bozdu.. evet, neresinden nasıl baktığınıza göre, toplum ahlakını bozdu yada modern toplumu yarattı...</p><p>başta eski nesil olmak üzere birçok kişi için; caz ahlaksızlığın daniskası idi ve genç nesli şeytanlaştıracaktı... senkoplu ritminin vahşeti ve şehveti teşvik etmek için kullanıldığı ve gençleri yoldan çıkarıp, toplumu bozacağı düşüncesi, toplumun yaşlılarını çok korkuttu ve caz tehlike olarak algılandı... 1920'lerde oluyor bu... peki şimdi?.. değişen pek bir şey yok ama cazı bu açıdan önemseyen de yok... yani korkutucu filan değil, barlarda ve kulüplerde filan dinleniyor... endüstrisi de var...</p><p></p><p>tarih önemli değil, her zaman, gençler neye yönelirse ahlaksızlık patlar:))... gençlere sorarsanız; isyan etmek, gelişmek, modernleşmek yada eğlenmektir...</p><h3 style="text-align: left;">kükreyen yirmiler ve "flappers"<br /></h3><p>birinci dünya savaşı ile 1929 yılı büyük buhranı arasında geçen 20'li yıllar... roaring yani aslan gibi <b>kükreyen yıllar</b> olarak tanımlanır... dünya savaşı bitmiş, insanlar rahatlamış, teknoloji gelişmiş vs vs vs... film arası gibi... "yorulduk, azcık dinlenelim, sonra yine gireriz birbirimize" yılları... öyle de oldu zaten... ikinci dünya savaşı sonrasında da çok daha fazla kükredik... özellikle amerikada olmak üzere, kabaca batıda; özellikle de müzik, dans ve modada yaşanan 8-9 yıllık bir kükreme süreci... 30'larda da fena değildi ama kükreyen yıllar bi acaipti... sanki yaşadım... acayipmiş diyeyim...</p><p>dönemin sosyal, sanatsal ve kültürel dinamizmini vurgulayan <b>"années folles"</b> yani çılgın yıllar ifadesi de fransız versiyonu... bu yıllarda caz hızla gelişti, <b>flapper kızlar</b> ortaya çıktı, dolayısıyla moda değişti ve <b>art deco</b> patladı... otomobiller, filmler, radyolar, telefonlar, mimari dekorasyon ve modernite...<br /></p><p>şu anda bizi ilgilendiren ise <b>"flapper"</b> kızlar... ve <b>caz çağı</b>... çok parlak yıllardı, geri kalanı herkes kendisi araştırsın...<br /></p><p></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhifbulUKXyA0Gcbkvwy2MzJIdG3BisxgzR3eBBJCTuumUmcFL9ovOjbDryJgN_HFjHqWY9nu5BKh8XKbMUHdmCxagUuB7pTV7NQ4AF8YijcKnpcf_0xV4pm3yYHLru2dFKWJPMtK7PbHtYiL_5ltLYBClpGA-Zguw1Mmjy1AxvQwuQaPid_KoGAKbTBQ/s703/1920ler%20modas%C4%B1.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="703" data-original-width="564" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhifbulUKXyA0Gcbkvwy2MzJIdG3BisxgzR3eBBJCTuumUmcFL9ovOjbDryJgN_HFjHqWY9nu5BKh8XKbMUHdmCxagUuB7pTV7NQ4AF8YijcKnpcf_0xV4pm3yYHLru2dFKWJPMtK7PbHtYiL_5ltLYBClpGA-Zguw1Mmjy1AxvQwuQaPid_KoGAKbTBQ/w514-h640/1920ler%20modas%C4%B1.jpg" width="514" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">flapper kızlar<br /></td></tr></tbody></table><p>fotoğraflar tam olarak gerçeği yansıtmıyor ama bu flapper'ların fotoları da çok pahalı:)).. 40 dolar diyor:)... neyse.. yani buraya eklersin, olur biter ama çok ayıp.. etik değil kesinlikle ve emek hırsızlığı...</p><p>üstteki iki baygın bakışlı olan galiba o yıllardan, alttakiler de eskilerin yeniden moda olduğu dönemlerden... 20'leri kükremesi kısa sürdü ve ekonomik çöküşle miyavlamaya döndü ama flapper modası 2. dünya savaşına kadar sürdü... sonrası tam bir felaket zaten... çok dinlendiniz, eğlendiniz, şimdi de sürünün yılları... tabii her zamanki gibi amerikaya hiç bir şey olmadı...</p><p></p><p></p><p><b>flapper kelimesi, uçarı ve rahat davranan, havai vs gibi bir anlam ifade ediyor</b>... dünya savaşı bitti derken, 1918 yılında başlayan <b>ispanyol gribi salgını</b> ortaya çıkınca, doğal olarak gençler üzerindeki etkisi çok farklı oldu... özellikle genç kızlar için... hayat kısa idi ve evde oturup bir erkeğin kendileriyle evlenmesini beklemektense hatta savaştan sağ salim dönmesini beklemektense; hayatlarının ve özgürlüklerinin tadını çıkarmak istiyorlardı...</p><p><b>çok tanıdık geldi değil mi?</b></p><p>sanki (sanki değil aslında) birileri düğmeye basıyor, salgınlar ve savaşlar başlıyor... biri düğmeye basıyor, eğlence... yine düğmeye basılıyor ve ekonomi batıyor, savaşlar vs... ardından yine eğlence:))... ve dans:))... kapan deniyor, evlerde hapis, açıl deniyor, herkes dışarda... herkes iğne olsun deniyor, millet 6 tane oluyor... neyse...</p><p> flapper kadınlar kükreyen yirmilerin yaşayan sembolüydüler... o dönem için oldukça kısa, en azından diz üstü etekler giydiler, saçları genelde dalgalı idi ve mutlaka aksesuar kullanırlardı yada şapka takarlardı, uzun kolyeler, inciler vs vs... modadan ve saçtan anlasam, anlatayım... fotoyu boşuna koymadık işte... bu giyim tarzı idi...</p><p>caz dinlediler... dans ettiler ve toplum tarafından uygun görülen her türlü davranışı küçümseyip, uzaklaştılar... aşırı makyaj, bol alkol, toplum içinde cigara tüttürmek, sosyal normların her türlüsünü çiğnemek gibi yollara saptılar...<br /></p><p>siyasal değişimler flapper kültürünün bir başka nedeniydi... kadınlar ağustos 1920'de oy kullanma hakkını kazandılar, erkeklerin sosyal eşiti olmak istediler, tam siyasi katılım ve ekonomik bağımsızlık vs vs... yok artık, daha neler:)))... erkek mesleklerine el atmaya başladılar!!!... yani tehlike...</p><p>ve işte gerçek orijinal flapper kadınlar... yıl 1929... 12 mayıs... film tabii ki günümüzde detaylı olarak yenilenmiş ve renklendirilmiş... ama sonuçta o yıllar...<br /></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/881VmC3DCAs" title="Meet these Real Flappers 1929 in AI Restored Colorized Film" width="640"></iframe><br /><br />"söyle bana! bu gece seni görebilir miyim?" gibi şarkıların moda olması, kızların erkekleri arayıp randevu istemeleri, erkeklere çıkma teklif ederek ve hatta evlerine giderek ilişkilerde başrol oynamaya başlamaları 1920'ler öncesinde mümkün değildi ama caz geliştikçe, kızlar da toplum da raydan çıktı:)... neymiş arkadaş bu caz böyle... rock bu kadar etkili olamadı -ki herkes rock'a kızar...<br /></p><p>caz müziği, 1920'lerde amerika birleşik devletleri'ndeki kadın kurtuluş hareketi'nde itici bir güçtü... kadınlar, anayasal değişikliklerin onaylanmasının en büyük destekçisiydiler ve oy hakkı hareketi neredeyse tamamen kadın örgütleri tarafından takip ediliyordu... kadınlar ailevi rollerinin dışında birey olarak görülmek istiyorlardı... dans salonları ve caz kulüpleri; kadınların katı bir toplumun kendilerinden talep ettiği geleneksel rollerden kaçabilecekleri yerlerdi... diledikleri gibi giyinip, davranabiliyorlardı...</p><p><b>hatırlatayım arada; tüm bunlara sebep olan şey senkop!..</b><br /></p><p></p><p>her yaştan kadına isyan için bir çıkış yolu sağladı caz ve çocuksu davranışları teşvik etti... bu sebeple; caz kulüplerine sık sık giden flapper kızlara <b>caz bebekleri </b>deniyordu... müziğin sınırsız ve doğaçlama hissi aracılığıyla ilkel ve cinsel davranışları teşvik etti caz... tabii ki sonuçta eski nesil tarafından reddedildi ve bu nedenle caz müziği ve caz dansı, genç kadınların ve aslında tüm gençlerin topluma karşı isyan etmeleri açısından kestirme bir yol haline geldi...<br /></p><p></p><p></p><p></p><p>caz da bu sayede endüstri haline gelmeye başladı... özellikle reklam sektörü anında bu flapper kızlara yöneldi doğal olarak... caz kültüründe yoğrulan gençler, özellikle kızlar; daha önce satın almaları akıldan bile geçmeyen araba, radyo, motor, dans kıyafetleri, envayi çeşit makyaj malzemeleri, aksesuarlar, plaklar, müzik aletleri hatta araziler almaya ve hayat sigortaları vs vs yaptırmaya başladılar... kadınlar caz dinledikçe özgürleştiler, özgürleştikçe de alışveriş yaptılar:))))...</p><p>caz hakkında yazmaya başlarken, kadınların alışveriş davranışlarının bile cazla şekillenmeye başlayabileceğini aklımdan bile geçirmemiştim... valla sebep caz değil, ortamı çok iyi koklayan kapitalizm:))...<br /><br />caz müziği sayesinde kadınlar performans sanatlarına da girdiler... kadın sanatçılar çoğaldı... müzikaller doğdu ve renklendi... şov dünyasına, radyolara kadınlar da girdiler... işin bu kısmı bile başlı başına devasa, apayrı bir konu...<br /></p><p>yüzlerce yıl önce italyan gençler <b>tarantella</b> dansı yaptıklarında da aynı tepkiler gösterilmişti... bu değişmez... kabaca 200 yıl süren bir gençlik çılgınlığı idi ve bu konuda rakipsiz sayılabilir belki... bir yanda ahlaksızlık suçlaması, diğer yanda ise özgürlük her zaman vardır, cazın etkisi de bu olmuştur amerikada.. ama çok fazla etkili olmuştur... 60'larda rock, 20'lerde caz... 15. yüzyılda da tarantella... konu hep aynı...</p><p></p><p>cazın asıl etkisi, ırksal önyargılara ve faşist ırkçı yaklaşımlara darbe vurmasıdır ancak o da ikinci dünya savaşına kadar sürdü... ikinci dünya savaşı bitince de rock çıktı piyasaya... sonra punk çıktı:)... sonra da bir şey çıkaramayacak kadar yozlaştık, elimize akıllı telefonu tutuşturdular, bizler embesile bağladık... bütün olan bu ve bu salak halimizle hala daha caz dinlemeye çalışıyoruz... caza ciddi bir hakaret bence...</p><h3 style="text-align: left;">caz gerçekten tehlikeli</h3><p>evet, gerçekten tehlikeli... şaka yada ironi filan değil... bilimsel bir gerçek... tabii neyi tehlike olarak algıladığımıza göre değişebilir ama etkisi kanıtlanmıştır... bence zerre kadar tehlikeli değil... <b>çok sevimli ve kamufle edilmiş bir tehlike beyaz adam için</b>... çünkü beyaz adam, kurduğu düzenin bozulmasını istemez.. <b>senkop kaostur</b>, beyaz adam kendisi dışındaki her şeyde ister kaosu, hatta yaratır ama kendi düzeninde kaos istemez... caz ise baştan sona kaos... beyaz adam "bando" ister...<br /></p><p>insan organizması müzikal titreşimlere tepki verir... tamamen biyolojik... peki caz hangi içgüdüleri uyandırır? mesela askerler cazla yürüyemezler ve savaşamazlar... bando müziği lazım ki; o da aşırı düzenli bir ritimle ve çok basit melodiyle oluyor... mehter müziği mesela... yahu bu bir bilim... hem de osmanlının bildiği bir bilim... insanlar bando ile hizaya girer, senkopla çıkarlar... bu kadar da basit... caz, tüm düzeni bozar; aşırı eylemlere, tüm kurallardan ve geleneklerden kopmaya teşvik eder; zararlı ve tehlikelidir ve etkisi tamamen kötüdür... tabii nereden baktığınıza göre değişir...<br /><br />rock bile mesela.. düzene sokar, coşturur, savaştırır... amerikan askerlerinin iyi savaşabilmeleri için led zeppelin dinletilmiştir tanklarda... whola lotta love, stairway to heaven vs... bu amaçla caz dinletemezsiniz... valla çok komik.. mümkün değil... kazanacağınız savaşı kaybedersiniz... caz müziğine hiç bu gözle bakılmaz... galiba afrikalı köleler, bilinçli olarak beyazların eline pimini çekerek el bombası vermişler...</p><p>amerikaya getirilen kölelerin kendi aralarında şunu konuştuklarından eminim: <b>"bizi köleleştirip, öldürdünüz... bedenen köleyiz ama müziğimizle özgürüz ve biz de
kendisini bizim efendimiz olarak görenleri müziğimizle esir alıp,
sonsuza kadar köleleştirdik"</b> caz budur işte...<b><br /></b></p><p></p><p><b>billie holiday - strange fruit</b>... 1882 ile 1964 yılları arasında amerika birleşik devletleri'nde en az 3.400 zenci linç edildi... tabii bu resmi rakam... "tuhaf meyve", afrika kökenli amerikalıların meyve gibi ağaçlardan sarkan ve sallanan linç edilmiş bedenlerini anlatan bir protest şarkı<b>.. nina simone </b>versiyonu bence çok daha etkileyici ve kendisine uygun bir de video hazırlanmış...<b> <a href="https://www.muzikguncesi.com/2013/09/muzik-ve-siyaset.html" target="_blank">müzik ve siyaset</a> </b>paylaşımında o videoyu izleyebilirsiniz...<b><br /></b></p><p></p><p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/bckob0AyKCA" title="Billie Holiday Strange Fruit with Lyrics on Screen" width="640"></iframe></p><p></p>Zafer Canhttp://www.blogger.com/profile/13471181571683545622noreply@blogger.com0